Temelli'den Erdoğan'a: Senin kalibren Demirtaş’a yetmez
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli 6-8 Ekim olaylarını araştırma önergesini AKP ve MHP'nin reddettiğini hatırlattı.
![Temelli'den Erdoğan'a: Senin kalibren Demirtaş’a yetmez](https://i.artigercek.com/2/1280/720/storage/old/news/42599.jpg)
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, seçim çalışmaları kapsamında Bitlis’teydi. Burada düzenlenen halk buluşmasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a seslenen Temelli, "Dün Şemdinli’de iki çobana acımasızca işkence yapıldı, ölüme terk edildiler. Neden? Hayvanlarını otlatmaya götürdüler diye. Bu işkenceyi yapanlarla uğraşmak yerine Demirtaş’la uğraşıyor. Senin işin gücün Demirtaş’la uğraşmak değil, senin kalibren buna yetmez" dedi.
Temelli, 6-8 Ekim olayları konusunda Demirtaş'ı suçlayan Erdoğan'a "7 Ekim’de hiçbir eylem yoktu ancak bir provokasyon gerçekleştirildi. 53 insanı yitirdik . 53 kişinin 46’si HDP’li. Hepsi bizim canlarımız. Bakın o provokasyonları kimin yaptığı konusunda Meclis’e 2 defa araştırma önergesi verdik. İkisinde de AKP ve MHP’nin oylarıyla önergelerimiz reddedildi" hatırlatmasında bulundu.
Temelli konuşmasında şunları dile getirdi:
Bitlis bir kültür şehri. Tarih boyunca burada birçok inanç, birçok kültür bir arada yaşamış. İslam dinine önemli katkılar sunmuş bir merkez. Gelin görün ki bugünkü siyasi iktidar kentlerimize bu anlamıyla da en büyük zararı veriyor.
"BU İKTİDAR TEMİZ DİNİ DUYGULARI SİYASETE ALET ETTİ"
Farklılıkların bir arada yaşaması, farklılıkların birbirinden güç alarak o kültürü var etmesi en büyük zenginliğimiz. Ama bu zenginlikle Türkiye’nin önünün açılması gerekirken insanları birbirine düşman eden bu zihniyet temiz dini duyguları siyasete alet etti. Türkiye bu anlayıştan bir an önce kopmalı. Bu ülkede binlerce yıldır bir arada yaşayan kadim halklar birbirine düşman olamaz. Nereden çıkıyor bu düşmanlık? Bu iktidar anlayışından çıkıyor! Tarihte olduğu gibi halkların arasına nefret tohumu ekerken kendi iktidarın sürdürmeye çalışıyor. Buna son verme zamanı geldi.
Hatırlayacaksınız 2014 cumhurbaşkanı seçiminde sevgili Selahattin Demirtaş, Türkiye’nin her yerinde yeni yaşamı anlattı. Dedi ki, "yeni yaşam yeni siyasettir. Bu eski siyasete son verme zamanı gelmiştir. Gelin tüm farklılıklarımızla bir araya gelip yeni yaşamı inşa edelim". Sonrasında 7 Haziran’da büyük bir oy artışıyla Parlamento’ya döndük. İşte bu dini siyasete alet edenler 7 Haziran sonuçlarını kabul etmeyerek savaşı Türkiye’nin her yerine taşıdılar. Suruç’u, Ankara’yı, Cizre’yi, Sur’u hatırlayın. Hatta o denli bir noktaya taşıdılar ki Irak Kürdistanı’ndaki referandumdan sonra oradaki kardeşlerimizi açlıkla tehdit ettiler. O da yetmedi IŞİD artıklarıyla Afrin’e girdiler.
Bütün bu yakın geçmişi birlikte yaşadık. Hepsi hafızamızda tazeliğini koruyor. Bakın bu yakın geçmişin en önemli olaylarından biri de Kobane. IŞİD saldırısına karşı herkes ayaktaydı. "IŞİD’in Kobane’ye girişine engel olmak lazım" diyordu herkes. "Sınır kapısını açın insani yardımlar ulaşsın" çağrısı vardı. Orada insanlar ölüyordu. Barıştan başka bir şey söylemeyen HDP o gün de inisiyatif aldı. Dedi ki, "Kobane düşmemeli. Kobane’nin düşmesi tüm Türkiye için tehlikedir". Tüm dünya kamuoyuna çağrı yaptık. O sırada Cumhurbaşkanı, "Kobane düştü düşecek" dedi, düşmesini isteyen bir yaklaşım ortaya koydu. Bunun üzerine halklarımız demokratik tepkilerini ortaya koydu.
"ERDOĞAN'IN ARTIK BİR SAĞLIK SORUNU VAR TÜM TARİHLERİ KARIŞTIRIYOR"
Bakın Cumhurbaşkanı adayımız Selahattin Demirtaş hakkında bu Cumhurbaşkanı, 6-8 Ekim olaylarını çarpıtarak iftirada bulundu. Ki burada olayı kimin yarattığı ortada. Ama tarihini bile karıştırıyor. Diyor ki, "7 Haziran’dan sonraki Kobane olayları". Artık bir sağlık sorunu var, tüm tarihleri karıştırıyor. Süleyman Demirel Üniversitesini, Adıyaman Havaalanını biz açtık diyor. Yahu Adıyaman Havaalanı açıldığında sen daha AKP’yi bile kurmamıştın.
Dün de, "7 Haziran seçimlerinden sonraki Kobane olaylarını unutmamak lazım" dedi. Kobane için Türkiye halklarının duyarlılık gösterdiği tarih 2014’tür. 6 Ekim günü duyarlılık gösterildi, 7 Ekim’de hiçbir eylem yoktu ancak bir provokasyon gerçekleştirildi. 53 insanı yitirdik . 53 kişinin 46’si HDP’li. Hepsi bizim canlarımız. Hangi siyasetten olursa olsun o olaylarda kaybettiklerimizin hakkını da biz savunuyoruz.
"OLAYLARIN ARAŞTIRILMASI ÖNERGESİNİ AKP VE MHP REDDETTİ"
Bakın o provokasyonları kimin yaptığı konusunda Meclis’e 2 defa araştırma önergesi verdik. İkisinde de AKP ve MHP’nin oylarıyla önergelerimiz reddedildi. Madem böyle suçluyorsun, kurulsun bu komisyonlar kim suçlu, kim masum ortaya çıksın.
"HALKA YALAN SÖYLÜYOR"
Dün diyor ki, "bu olayların müsebbibi serbest mi kalacak". Bu olayların müsebbibi hiçbirimiz değiliz. Bu provokasyonu kimin yaptığının ortaya çıkması konusunda çalışmalarımıza devam edeceğiz. Kaldı ki Demirtaş’ın tutuklu olduğu dosya bu değil. Halka yalan söylüyorlar. Bu yolla iktidarda kalacaklarını sanıyorlar.
Buradan Anayasa Mahkemesine sesleniyorum. Bir an önce Demirtaş’ı serbest bırakın.
"DEMİRTAŞ'I ÇOK DUYMAK İSTİYORSAN ÇIKARIRSIN MEYDANLARA"
OHAL koşullarında seçime gidiyoruz. "Mühürsüz oy" diyor, YSK "peki" diyor, "sandıklar taşınsın" diyor "peki" diyor. Peki YSK senin bağımsızlığın nerede kaldı. Hangi hakla bunu yapıyorsun. HDP’nin yüzde 70’den fazla oy aldığı sandıkları taşıyorlar. Bunu da örtmek için yok Demirtaş şöyle dedi, yok böyle dedi. Demirtaş’ı çok duymak istiyorsan çıkarırsın meydanlara. Onda o yürek yok. Olsaydı adil bir yargılama olsun diye adım atarlardı. Bakın seçimlere 22 gün kaldı. 3 hafta. 3 hafta bile katlanamayacak kadar acze düşmüş durumdalar.
"BİZ SENİ FAŞİZMİN ÇÖPLÜĞÜNE SÜPÜRECEĞİZ"
Anayasa’yı ihlalle yetinmiyorlar, sürekli suçlama ve halkı yanıltma. Ne yaparsanız yapın, Demirtaş içeride de olsa dışarıda da olsa biz HDP olarak seni faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız. 24 Haziran’da demokrasi önündeki bu barajı hep birlikte yıkacağız. Taş olacağız, Demirtaş olacağız bunların başına düşeceğiz.
Türkiye’nin her yeri sorun yumağı. Sorun fışkırıyor. Türkiye’de tekçi anlayışından kurtulmadan, Türkiye'ye demokrasi gelmez. O yüzden HDP’ye baraj uyguluyorlar. O yüzden cumhurbaşkanı adayımızı tutsak ediyorlar. Çünkü biliyorlar ki HDP barajı geçerse bunlar Parlamento’da çoğunluğu sağlayamayacak. Ayrıca ikinci turda kazanamayacaklar. Bize düşen barajı yıkmak ve Türkiye’nin önünü açmaktır. Bunu başarmak için geleceğimize hep birlikte sahip çıkacağız.
"HALKIN AKLIYLA ALAY EDENLERE ARTIK OY YOK"
Bakın Bitlis’e Diyarbakır’dan geldik. Habire diyorlar ki "yol yaptık". Hatta densiz bir damadı var ya halktan oy almak için "yol yaptık" diyor, "Ay’a yol yapacağız desek bu halk bize inanır" diyor. Kibre bakın, "ben ne derse diyeyim bunlar çantada keklik" diyor. Artık sandıkta sana oy verecek kimse kalmadı. Hele Kürtler asla oy vermeyecek. Halkın aklıyla alay edenlere artık oy yok. Bizim kaynaklarımızla kendi servetlerine servet katanlara oy yok. Bir oy Demirtaş’a bir oy HDP’ye. Söz yetki karar halkta olacak. Bitlis’te olan zenginliği alıp götürdüler. Şimdi her 3 kişiden biri işsiz Bitlis’te. Bitlis’te tarım, hayvancılık çökmüş durumda. Meraların kullanımı yasak, yaylaya çıkış yasak.
"SENİN KALİBREN DEMİRTAŞ'A YETMEZ"
Dün Şemdinli’de iki çobana acımasızca işkence yapıldı, ölüme terk edildiler. Neden? Hayvanlarını otlatmaya götürdüler diye. Bu işkenceyi yapanlarla uğraşmak yerine Demirtaş’la uğraşıyor. Senin işin gücün Demirtaş’la uğraşmak değil, senin kalibren buna yetmez. Sen önce bakanlığın bünyesinde işkence yapanlara soruşturma başlat. Senin kalibren Demirtaş’a yetmez. Çünkü sen siyaseti halk için değil, Saray için yapıyorsun. Daha iki ay önce ağlıyordun siyaseti bırakıyorum diye. Ne oldu, talimat aldın, geri döndün. Senin kendi iraden bile yok.
"SARAY BİR KARA DELİKTİR KAPATMAK LAZIM"
Tüm bu suçların hesabını hep birlikte soracağız. Türkiye bir an önce demokrasiye kavuşmak zorunda. Türkiye’de demokrasi, Kürt Sorunu çözümü ile gelir. Kürt sorunu çözülmesin diye demokrasiden kaçıyorlar. Tüm bunların arkasında da büyük bir yolsuzluk ekonomisi var. Bizden çalınanlardır. O yandaş müteahhitlerle beraber zenginliklerine zenginlik katıyor. Bakın 3. havalimanı ihalesini verdiği müteahhitlere 25 yıllık akaryakıt ihalesini de vermiş. Saray bir kara deliktir. Doymak bilmiyor. O yüzden Saray’ı kapatmak gerekir. 24 Haziran’da Saray’ı kapatmaya geliyoruz. Tek adam zihniyetine son vereceğiz. Bu sayede ürettiğimizi de biz yöneteceğiz hakça paylaşacağız. Hiç kimsenin bu halkın haklarını gasp etmesine izin veremeyeceğiz. Bizim elimizden işimizi aşımızı alamazsınız. Biz bu savaşa da bu yolsuzluğa da son vereceğiz.
"ERDOĞAN SİYASİ KRİZİN NEDENİDİR"
Diyorlar ki, "bu faizler nasıl inecek?" Çok kolay, Erdoğan düşerse, faiz de düşer, döviz de düşer, mazot da düşer. Bunun için Erdoğan’ın düşmesi lazım. Bakın bir ülkede politik risk varsa, o ülkede ekonomi de krize girer. Erdoğan siyasi krizin nedenidir. Bu tek adam anlayışından kurtulmadan bizim önümüzün açılması mümkün değil. Bu savaşın bu yolsuzluğun son bulması mümkün değil. O yüzden gelin, 24 Haziran’da bu iktidardan kurtulmalıyız. Sonra hep birlikte demokratik bir anayasa yapmalıyız. Bu ülkenin çoğulculuğuna layık bir anayasa ile Türkiye’nin önünü açalım.
"MUHALEFET PARTİLERİNE SESLENİYORUM: KENDİ KENDİNİZE ANAYASA YAPAMAZSINIZ"
Tüm muhalefet partilerine çağrı yapıyorum. Kendi kendinize anayasa yazamazsınız. Anayasayı tüm toplumsal kesimlerle yazarsanız. Anayasa yazıyorsanız orada HDP de olacak. Demokratik bir cumhuriyeti inşa etmek istiyorsak ortak vatanımızda yaşamak istiyorsak o zaman yan yana geleceğiz, birbirimizi dinleyeceğiz ve bir demokratik anayasayı var edeceğiz. Tabi ki farklı görüşlerimiz olacak. Ama bir demokratik zemin olmadan bu mücadele yapmamız mümkün değil.
Bakın Türkiye, 16 yıllık AKP iktidarından çok çekti. Ama birçok şey de öğrendik. Bir daha aynı şeyleri yaşamamak için demokratik bir anayasayı hep birlikte yapmalıyız.
"YOKSULLUK, İŞSİZLİK, KÜRT-TÜRK AYRIMI MI YAPIYOR?"
Bugün yoksulluk, işsizlik, Kürt - Türk ayrımı mı yapıyor? Hayır. Hepimiz aynı cenderenin altındayız. Bundan kurtulmanın yolu birlikte mücadeleden geçiyor. Yerelde demokrasi için yerinden yönetimi güçlendirerek için bir yeni yaşam, yeni siyaset, yeni anayasa var edebiliriz.
"ÇALAMAYACAKLARI KADAR OY ÇIKACAK SANDIKTAN"
3 hafta kaldı. 24 Haziran’da o duvarı yıkabilmek için bugünden 24 Haziran’a kadar 7 gün 24 saat ara vermeksizin çalışacağız. Sandık kurulu üyesi olmak için yarın son gün. Hala sandık kurulu üyesi olmayan arkadaşımız varsa bir an önce olmalı. Sandığımıza hep birlikte sahip çıkacağız. Sorunlardan kurtulmak için çözümün parçası olacağız. Bir oy Demirtaş’a bir oy HDP’ye diyeceğiz. Çalamayacakları kadar oy çıkacak sandıktan, bunlar da şaşıracak tüm dünya da şaşıracak.
Bütün aday arkadaşlarımızla ve halkımızla birlikte çalışma sözü veriyoruz. Bir söz daha veriyoruz. Bitlis’te de 3-0 yapacağız. (POLİTİKA SERVİSİ)