Yeşil Sol Parti adayı Canan Çalağan anlattı: Antalya'nın temel sorunları ekolojik tahribat ve barınma

Yeşil Sol Parti adayı Canan Çalağan anlattı: Antalya'nın temel sorunları ekolojik tahribat ve barınma
Antalya 2. sıra adayı, KHK'li Canan Çalağan, "Antalya’da turizm, sera, inşaat işçileri en büyük çoğunluğu oluşturuyor. Barınma en temel sorunlarımız arasında" dedi. Çalağan, ekolojik tahribatın Antalya için tehdit olduğunu da ekledi.

Esra ÇİFTÇİ


Artı Gerçek - 14 Mayıs seçimlerine sayılı günler kala, Yeşil Sol Parti'nin iki milletvekili çıkarmayı hedeflediği Antalya'da ikinci sıra adayı Canan Çalağan, şehrin sorunlarını Artı Gerçek'e anlattı. Tek adam rejiminin 21 yıldır uyguladığı adaletsizlik, inkâr, baskı, zulüm, talan sömürüsünün çok katmanlı sorunlar olarak ortaya çıktığına dikkat çeken Çalağıan, barınmanın da en temel sorun olduğunu, ekolojik tahribatın da tehdit olduğunu söyledi. Çalağan, kadın emeğinin görünmez kılınmasına da değindi.

'TURİZM SERA İNŞAAT İŞÇİLERİ EN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU OLUŞTURUYOR'

Antalya’nın en önemli sorunları nelerdir?

Tek adam rejiminin 21 yıldır uyguladığı adaletsizlik, inkâr, baskı, zülüm, talan, sömürü çok katmanlı sorunlar odağı olarak karşımıza çıkıyor. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere ötekileştirilen halklar bu sorunlardan daha çok nasibini alıyor. Bu sorunlar yoksulluk, işsizlik, geleceksizlik yanında siyasi cinayetler, kadın cinayetleri, işçi cinayetleri, ekolojik yıkım, kültürel kırım ile en sert biçimde yaşanıyor. Faşist rejim yaşamın her alanında şiddet ile sömürü ve tahakkümünü gizlemeye çalışıyor.

Antalya da bu sorunlar yumağından payını alıyor. İşsizlik ve güvencesiz çalışma prangasında ezilen 1,3 milyon turizm işçisinin yaşadıkları bu sömürü düzeninin acı gerçeğidir. Antalya’da turizm, sera, inşaat işçileri en büyük çoğunluğu oluşturuyor. Barınma en temel sorunlarımız arasında. Hem güvencesiz işçilerin hem de öğrencilerin başını sokacak sağlıklı bir konutta yaşama şansı her geçen gün zorlaşıyor. Piyasa mantığı ile kanser gibi büyüyen kentlerde, yüz binlerce konut inşa edilse de başta bu binaları yapanlar olmak üzere yüzbinlerce insanımız barınma imkanına sahip değil. Yüksek kiralar, bu kiraların yanında komik duruma gelen ücretler ile her geçen gün yoksullaşan emekçi yığınlar artıyor. Gençlerin sorunları da çok fazla. Öğrenci gençlerin, işçi gençlerin, işsiz gençlerin, diplomalı işsizlerin büyüyen sorunları. Gençler toplumsal yaşamda, siyasette kendi sözüyle var olamıyor. Çoğu bu ülkeden umudunu kesmiş durumda.

'KANSERE DÖNEN BETONLAŞMA POLİTİKALARI DAHİL EDİLMEKTE'

Antalya’nın önemli sorunlarından biri de ekoloji. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?

Ekolojik tahribat Antalya için en büyük tehditler arasındadır. Canlı ve cansız varlıkların yok edilmesi yanında doğal, tarihi ve kültürel varlıklar yok edilmektedir. Güncel sorunumuz Phaselis Antik Kentini yok etme yandaş şirketlere peşkeş çekilmesidir. Antalya’nın kıyılarını yok eden projeler, madenler ve taş ocakları ile ormanlık alanlar, meralar, tarım alanları tahrip edilmeye devam etmektedir. Tüm bunlara kansere dönen betonlaştırma politikaları da dahil edilmelidir.

'KHK İLE MÜCADELE DEMOKRASİ MÜCADELESİNDEN AYRI OLAMAZ'

KHK ile ihraç edilen bir öğretmensiniz. Bu ülkenin önemli sorunlarından biri de bu. Meclise gittiğinizde KHK’lılarla ilgili bir çalışmanız olacak mı?

KHK’lerle mücadele demokrasi mücadelesinden ayrı olamaz, öncelikle onun altını çizmek isterim. Demokratik Cumhuriyeti inşa etme yönlü çalışmalarımızın bir parçasıdır. Demokrasi mücadelesinin büyümesi ile KHK’lıların sorunları da çözülecektir. Bunun yanında KHK’lara karşı ilk günden beri sürdürülen mücadelemiz olduğunu da vurgulamak isterim. Bu amaçla kurulan KHK platformları, KHK’lıların nöbetleri, basın açıklamaları ile KHK’lılar olarak öz gücümüz ile mücadeleyi, sendikalarımızın desteği ile birlikte yürütüyoruz. Yine Yeşil Sol Parti’nin geçmişi olan HDP mecliste bu konuda çok sayıda çalışma yapmıştır. Bu çalışmalar tek adam rejiminin duvarına toslamıştır. Bizler yılmadan duvarda gedik açmaya çalıştık. Şimdi de toplum kendi demokrasi mücadelesini büyüterek, daha güçlü örgütlenerek Yeşil Sol Parti ile tek adam rejiminin duvarını yıkmaya geliyor. Tek adam rejiminin saldırı silahı olan KHK’ler ve Kayyumlar kaldırılarak yarattığı tahribat ve özgürleşmenin önündeki engeller aşılacaktır. Bildirgemizde bu konu kapsamlı olarak yer almaktadır.

'KADINI TOPLUM İÇİNDE GÖRÜNMEZ KILAN POLİTİKALAR'

Yıllarca sendikacılık yaptınız, kadınlarla ilgili çalışma yürüttünüz. Kadınların görünmeyen emeği için neler diyeceksiniz?

Kadınların görünmeyen emeği, kadını toplum içinde görünmez kılan politikalardan bağımsız değil. Kadınların mücadele ile elde ettikleri kazanımları gasp eden; İstanbul sözleşmesini rafa kaldıran, kadın cinayetlerini cezasız bırakan; mücadele eden kadınları baskı altına alan-gözaltına alan-tutuklayan, halkın-kadınların iradesini gasp eden, yerel yönetimlere atadıkları kayyumlarla kadın çalışmalarına ket vuran; kadın derneklerini kapatan tekçi eril iktidar var karşımızda. Kadınları aile politikaları ile toplumsal yaşamdan dışlayan, ‘kadının asli işi anneliktir’ diyerek kadını biyolojik doğurgan bir varlığa dönüştüren, kadın kimliğini ret eden ve kadınları kendi tariflediği kalıplara sığmaya zorlayan tek tipçi eril iktidar.

Sermaye ile el ele veren eril iktidar aynı zamanda kadının emeğini değersizleştirme, görünmez kılmaya devam etmekte, çalışma yaşamında güvencesiz, ucuz emeği de dayatmaktadır. Antalya’da da Türkiye’de de kadınların yaşadığı en önemli sorun şiddet. Kadın cinayetlerine kadar varan şiddet, evde, işyerinde, okulda, sokakta, sendikalarda, siyasette vb. yaşamın her yerinde. Sadece fiziksel değil, ekonomik, cinsel, görünmez cam tavanlar koyan, görünen ve görünmeyen şiddet. Ötesinde cezasızlık ile işleyen eril yargı. Antalya’da, Türkiye’de ve Ortadoğu’da da olduğu gibi güçlü bir kadın direnişi var. Hem kadın cinayetlerine hem kadının görünmeyen emeğine karşı hem de kadın emeği üzerinde derinleşen sömürü ilişkilerine karşı çok yönlü direniş. En önemli kadın grevi olan Novamed Grevi, ev işçilerinin sendikalaşması, İstanbul Sözleşmesi, Kadın Cinayetlerine karşı diğer toplumsal mücadelelerle birleşen direniş hattı.

'KADINLARIN EŞİTLİĞİNİ ESAS ALMAYAN BİR SİSTEM DEMOKRATİKLEŞEMEZ'

Peki meclise gittiğinizde kadınlar için ne tür çalışmalar yapacaksınız?

Bugün bir kadın partisi olarak, kadınların erkek egemen sistemleri ve onun yürütücüsü iktidarlardan kaynaklı yaşadığı çok yönlü sorunlara çözüm gücü biziz. Bu iktidarı direnen kadınlar değiştirecek. Binlerce yıldır verdiğimiz mücadeleden öğrendik ki kadınların eşitliği ve özgürlüğünü esas almayan bir sistemin demokratikleşmesi mümkün değil. Yeşil Sol Parti kadınların eşitlik ve özgürleşme mücadelesi ile var oldu, 14 Mayıs’ta kadınların desteği ile tekçi eril iktidarı alaşağı edecek yegâne güçtür. Meclise gittiğimizde kadınların sadece istihdama katılmalarını değil ayrıca tam zamanlı, güvenceli, örgütlü ve insani koşullarda çalışmalarını, toplumsal hayata katılmalarını ve ekonomik özgürlüğe sahip olmalarını sağlayacağız. Ev içi emeğin sömürülmesine karşı kadınlara sosyal güvence ve emeklilik hakkı getireceğiz.

Mevsimlik tarım işçisi kadınlar için güvenceli ve güvenli çalışma koşullarını oluşturacağız ve ihtiyaçlarının karşılanmasında yerel yönetimlerin sorumluluk almasını sağlayacağız. Kadınlara yönelik sosyal desteği, ‘muhtaç ekonomisi’ olmaktan çıkaracak, sosyal adalet ve eşitlik ilkesine göre uygulanmasını sağlayacağız. Kadınlara güvenceli yaşam bütçesini yaş ve medeni durum gözetmeksizin uygulamaya koyacağız.

'BU ÜLKEYE ADALETİ ÖZGÜRLÜĞÜ BARIŞI GETİRECEĞİZ'

Son olarak Antalyalılara neler söylemek istersiniz?

Biz Yeşil Sol Parti olarak ne statüko ne de restorasyon diyoruz. Yerele dayalı, çoğulcu, toplumun kendi öz örgütlenmeleri aracılığıyla, tüm karar-yönetim-denetim süreçlerine doğrudan katıldığı 3. Yol çözümünü sunuyoruz.

Emeği ile yaşamı var edenler, işçiler-emekçiler, insanın insanı sömürmediği, toplum için ürettiğimiz, hakça paylaştığımız, emeğin örgütlü gücüne dayalı, özgür olduğumuz, doğanın bir parçası olduğumuz bir yaşamı birlikte kuralım demek istiyorum. Başta Kürt halkı olmak üzere, bu ülkede yaşayan tüm halkların, kadınların, gençlerin, emekçilerin, tüm dillerin, kimliklerin, inançların, talan edilen ormanların, toprağımızın, suyumuzun, kurdumuzun kuzumuzun, özgürlüğü için 2 oy vereceğiz. Bir oy tek adam rejimine hak ettiği cevabı vererek faşizme dur demek için, ikinci oy hak ettiğimiz özgür bir yaşamı hep birlikte kurmak için vereceğiz. Tek yol Yeşil Sol diyecek, mührü ‘’ağacımızın’’ altına vuracağız. Biz halkız. Haklıyız, kararlıyız ve güçlüyüz. Bu ülkeye adaleti, özgürlüğü, barışı getireceğiz. Birlikte mücadele ettik, birlikte kazanacağız. Jin Jiyan Azadî.

CANAN ÇALAĞAN KİMDİR?

1971 yılında Samsun/Ladik’te doğdu. İlk okulu Samsun’da, ortaokul ve liseyi İstanbul Kadıköy kız lisesinde parasız yatılı olarak okudu. Gazi üniversitesi, resim iş eğitimi bölümünden mezun oldu. 1994 yılından 2016 yılına kadar kanun hükmünde kararname ile görevden ihraç edilinceye kadar öğretmen olarak çalıştı. Göreve başladığı ilk yıllardan itibaren Eğitim-sen üyesi bir kadın kamu emekçisi olarak hem emek hem de kadın kimliği ile sendikal mücadele yürüttü. Sendika içinde birçok farklı düzeylerde sorumluluk aldı, 2010-2014 yılları arasında KESK merkez yürütme kurulunda kadın sekreterliği görevini yürüttü.

Öne Çıkanlar