Yeşil Sol Parti adayı Türkdoğan: Türkiye, insan hakları sisteminden çıkmaya doğru gidiyor
Yeşil Sol Parti İstanbul adayı Öztürk Türkdoğan, Türkiye’nin insan haklarını araçsallaştırdığını söyledi. Türkdoğan, ‘Türkiye’deki siyasi iktidar, kendi siyasi çıkarları için Türkiye’nin insan hakları sisteminden çıkmasını bile göze almıştır’ dedi.

Artı Gerçek - Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul Milletvekili adayı Öztürk Türkdoğan, tecrite ilişkin Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi’nin ve Avrupa Konseyi’nin (AK) kararlarına dair değerlendirmelerde bulundu. İmralı Cezaevi’ndeki uygulamalara işaret eden Türkdoğan, insan hakları ihlalinin başlangıç noktası olduğunu belirtti.
Türkdoğan, “ Abdullah Öcalan’ın Mahpus olduğunu ve hakları olduğunu unutmamak gerekiyor. İmralı Hapishanesi’nde ne olup bittiğini hiç kimse bilmiyor. Düşünebiliyor musunuz? Avukatı ile hiçbir şekilde görüştürülmeyen bir mahpusa, avukat görüşü nedeniyle ceza veriliyor” dedi.
'TAMAMEN KANUNSUZLUK HALİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ'
Abdullah Öcalan’ın aile ve vasi görüşlerinin yanı sıra haberleşme hakkının da engellendiğini ifade eden Türkdoğan, yasakların mantığa aykırı olduğunu söyledi. Verilen disiplin cezalarının nedenlerine değinen Türkdoğan, söz konusu durumun İmralı’ya dönük keyfi bir uygulama olduğunu gösterdiğini dile getirdi. Verilen cezaların ise tebliğ dahi edilmediğini ve bu hususta ihlal söz konusu olduğunu belirten Türkdoğan, “Nereden baksanız tamamen kanunsuzluk hali ile karşı karşıyayız” vurgusu yaptı.
‘İNSAN HAKLARI ARAÇSALLAŞTIRILDI’
Türkiye’nin insan haklarını araçsallaştırdığını ifade eden Türkdoğan, şunları söyledi:
“Bir insanın en temel haklarını ihlal ederseniz, bunu artık araçsallaştırmışsınız demektir. Anladığım kadarıyla avukatları ile görüştürülürse ve avukatları da bu söylediği şeyleri kamuoyu ile paylaşırsa iktidar buradan zarar göreceğini düşünüyor. Kişinin hakları vardır. Bu haklara hiçbir şart altında dokunulamaz. Kişinin temel haklarını vereceği siyasi mesajlara yeğliyorsunuz. Böyle bir şey olamaz.”
‘TECRİDİN BM’NİN GÜNDEMİNE GİRMESİ ÖNEMLİDİR’
Abdullah Öcalan’ın avukatlarının Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komitesi’ne yaptığı başvurunun ardından BM’nin İmralı’da mutlak iletişimsizlik halini tespit ettiği ve bunun durdurulması için geçici tedbir kararı aldığı ancak Türkiye’nin bu karara uymadığını hatırlatan Türkdoğan, “Türkiye’nin bu kararlara uyması gerekir. Tecridin BM’nin gündemine girmesi önemlidir. Hem Avrupa Konseyi’nin (AK) hem de BM’nin aldığı kararlara uymuyor. Türkiye, insan hakları sisteminden çıkmaya doğru gidiyor. Türkiye’deki siyasi iktidar, kendi siyasi çıkarları için Türkiye’nin insan hakları sisteminden çıkmasını bile göze almıştır” ifadelerini kullandı.
‘BM VE AVRUPA KONSEYİ’NİN ALDIĞI KARARLARA UYMAK ZORUNDADIR’
BM’nin esassa ilişkin vereceği kararda aleyhine bir karar çıkması halinde Türkiye’nin BM nezdinde teşhir olacağını ifade eden Türkdoğan, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin devlet olarak itibarı çok ciddi olarak sarsılacaktır. Türkiye’ye bakış açısı değişecektir. Çünkü BM komiteleri, verdiği kararları düzenli olarak takip ederler. Verdiği kararların uygulanıp uygulanmadığını izlerler. Eğer verilen kararlara uymazsanız, birçok noktada samimi bulunmazsınız. İnsan hakları konusunda samimi olmadığında ekonomik kalkınma da gerçekleşmez. Türkiye ekonomide bazı sıçramalar yapmak istiyorsa, öncelikle insan haklarına uymak zorundadır. BM ve Avrupa Konseyi’nin aldığı kararlara uymak zorundadır. Şimdi hem bunlara uymayacaksınız hem de vatandaşa dönüp ekonomik refah vaatleri yapacaksanız. Böyle bir şey yok.”
‘ABDULLAH ÖCALAN İLE DİYALOG VE MÜZAKERE ETME ZORUNDA KALACAKLAR’
Abdullah Öcalan’ın Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümünden yana olduğunun söyleyen Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu temelde yaklaşırsanız ancak sonuç alabilirsiniz. Seçim dönemlerinde taktiksel olarak yaklaşırsanız, sonuç alamazsınız. İktidar değişikliği olacak. Ancak şu anda Millet İttifakı da araçsallaştırma ekseninde yaklaşıyor. Kim iktidar olursa olsun hem Yeşil Sol Parti ile muhatap olmak zorunda kalacaklar hem de Kürt sorununun bütün boyutları ile çözümü noktasında Abdullah Öcalan ile diyalog ve müzakere etme zorunda kalacaklar. Bu zaten doğal bir durum. Abdullah Öcalan doğal bir muhataptır. Çünkü halk ve örgütsel yapı adres olarak Abdullah Öcalan’ı gösteriyor. O zaman kim irade olarak ortaya çıkıyorsa, o irade ile muhatap olmak zorundasınız. Dünyada bütün çatışma çözümlerinde hep böyle olmuştur.”(MA)