‘Umut Kitabevi kararı dönemin ruhuna uygun’
Umut Kitabevi Davası’nda 3 sanığın ‘örgüt kurmak’ suçundan beraat etmesini değerlendiren Van Baro Başkanı Murat Timur, kararın politik ve ‘dönemin ruhuna uygun’ olduğunu söyledi.
HABER MERKEZİ - Van Barosu Başkanı Murat Timur, Şemdinli’deki Umut Kitabevi’ne bombalı saldırı düzenleyen astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş’in yargılandıkları davada ‘örgüt kurmak’ suçundan beraat etmesini değerlendirdi. Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can ve Uğur Atabay’a konuşan Murat Timur, Davanın 12 yıldır sürdüğünü hatırlatarak, dosyaya yaklaşımın politik olduğunu söyledi. Timur, "Hukuki açıdan dosya suçüstü hükümlere tabi. Orada suç işlemeye giden bir grup, suçüstü yakalandı" dedi. Davada önemli olan iki husus olduğunu belirten Timur, "Birincisi; suçüstü yakalananların suçun delilleri ile birlikte olması. İkinci ise, bu işi 3 kişinin Şemdinli’de işleyip oradan ayrılması söz konusu olan bir dosya değil. Bunlar, birkaç gün önce gelip keşif yapıyorlar ve sonrasında kitapevi bombalanıyor. Buna benzer yine bölgede birçok bombalama olayı yaşanırken, bunların suçüstü yakalanmasından sonra o dönemde bombalama eylemleri sona eriyor. Dolayısıyla, mahkemenin irdelemesi gereken nokta Şemdinli’de işlenen suçlardır" dedi.
‘BOMBALAMA TALİMATINI KİM VERDİ?’
Dosyaya bakıldığında bu kişilerin birilerinin talimatıyla oraya geldiklerinin anlaşıldığını belirten Timur, "Talimatları kimler verdi? İşte bu kısım işin örgüt kısmını nitelendiriyordu. Temel tartışmaları, ‘TSK bir örgüt müdür?’ TSK ile ilgili kimsenin bir tartışması yok. Bizim esas tartışmamız şurası; orada hukuk dışı işlerle uğraşan bir kısım kamu personeli, bir kısım askerin kendi içerisinde bir yapı oluşturmasıdır" ifadelerini kullandı.
‘SANIKLARIN İFADELERİ DEĞİŞTİRİLDİ’
Sanıkların daha önce ifadelerinin alınıp serbest bırakıldığını hatırlatan Timur, "Ancak daha sonra o dönemki siyasi irade, dosyanın ayrıntılı soruşturulacağına dair kamuoyuna bir görüş sundu. Daha sonra sanıklar tekrar gözaltına alınıp tutuklandılar. Bu kişilerin gözaltına alındıkları dönemde verdikleri ifadelerin kamu görevlileri tarafından değiştirildiği o dönemki savcılık tarafından tespit edildi" diye konuştu. Dosyanın Türkiye’nin geleceğine ışık tutabileceğini, tarihe not düşeceğini belirten Timur, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun ‘örgüt’ olmadığı yönündeki kararından sonra Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ise bu yönlü bir karar verdiğini belirtti. Dosyanın en temel tartışma noktasının, soruşturmayı yürüten savcının Gülen Cemaati’nden tutuklandığına dair bir argüman olarak sunulması olduğunu aktaran Timur, "FETÖ’den dolayı tutuklanan hâkim ve savcıların yürüttükleri soruşturmalardan dolayı binlerce politik tutuklu hüküm giymişlerdir. Cezaevindeki ağır koşullardan dolayı çeşitli hastalıklara yakalanıp yaşamını yitirenler var. Ama işin bu kısmını görmüyorlar. Madem ki FETÖ’cü hakim, savcıların yürüttüğü soruşturma sakat bir soruşturma, verdikleri kararlar sakat kararlar o zaman hakkaniyete ve adalete uygun bir yaklaşım sergilensin. Bir taraf için uygulamak ama diğer taraf için uygulamamak adaletsizliktir" dedi.
‘MAHKEME EŞİTLİK İLKESİNE UYMALI’
Mahkemenin daha önce iki hüküm kurduğunu belirten Timur, sanıklara ‘öldürmek ve yaralamak’ suçundan 40 yıl ceza verdiğini ve şu an bu cezanın infaz edildiğini söyledi. Sanıkların ‘örgüt üyeliği’ suçlamasından 1,5 yıl ceza aldıklarını hatırlatan Timur, "Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun bu kararı bozmasının ardından dava yeniden görülmeye başlandı ve beraat ettiler. Biz buna da itiraz edeceğiz; Ama esas sıkıntılı noktalardan biri şu an 40 yıl ceza aldıkları dosya ile ilgili sanıkların yeniden yargılama talebini mahkemenin ciddi bir talep olarak görüp incelemeye başlamasıdır. Mahkeme, daha önce verilen 40 yıllık cezayı eğer yeniden bozarsa dayandıkları tek gerekçe ‘FETÖ’den bir kısım savcı ve hakimin görevden atılmış olması’ olacaktır. Eğer böyle bir karar verilecekse o zaman mahkeme eşitlik ilkesine uymak zorundadır. Çünkü FETÖ’den dolayı mağdur olanların yüzde 99’unu Kürtler ve sol kesimler oluşturuyor" dedi.
‘YENİDEN YARGILAMA KARARI HUKUKSUZ’
Suçüstü yakalanmış, insan öldürmüş, insanların yaralanmasına neden olmuş kişilerin dosyalarının yeniden bozulması ve yeniden yargılama kararı çıkmasının büyük bir hukuksuzluk olacağını söyleyen Timur, "Bu karar bozulursa o zaman Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), Özel Yetkili Mahkemelerinin (ÖYM) kararlarından dolayı şu an hükümlü bulunan binlerce kişinin dosyasının bozulması gerekecektir" diye konuştu.
‘ZAMANLAMA TESADÜF DEĞİL’
Davanın bu zamanda yapılmasının tesadüf olmadığını söyleyen Timur, "Türkiye’de güvenlikçi bir yaklaşımın yeniden ortaya çıktığı bir dönemde bu dosya ile ilgili yargılamanın yapılması tesadüf olmadığını gösteriyor. Barış sürecinde birçok kamu görevlisi hakkında açılan davalar maalesef bu dönemde tahliye ve beraatla sonuçlandı. Yani, mahkemeler politik dönemin ruhuna uygun düşen kararlar veriyor. Umut Kitapevi davasında verilen karar da bu politik dönemin ruhuna uygundur" dedi.