4 bin 500 yıllık iskelette Hepatit B virüsü
YAŞAM- 300’den fazla antik insan genomuna yapılan analizler, insanlarda Hepatit B virüsünün en az 4.500 yıldır olduğunu ve modern viral genomlardan çok daha eski kökenleri olduğunu gösterdi.
Karaciğeri tahrip eden hepatit B virüsü (HBV) her yıl yaklaşık bir milyon insanı öldürüyor. Şimdi ise yeni genetik çalışmalar, en azından uygarlığın şafağından beri bu patojenin bizimle birlikte olduğunu gösteriyor.
Erman Ertuğrul'un arkeofili'nde yer alan haberine göre şimdiye kadar Hepatit B virüsü için en eski kanıt, 16. yüzyıla ait bir İtalyan mumyasında keşfedilmişti. Yeni araştırmalarda, genetikçi Eske Willerslev’in liderliğindeki bir ekip, çoğunluğu Bronz çağı olmak üzere Demir çağına (yaklaşık olarak MÖ 3500’den MÖ 500’e kadar) tarihlenen Avrasya’daki arkeolojik alanlarda bulunan 304 kişinin genomlarını diziledi.
Ekip, 12 bireyde HBV’nin genetik kalıntısını hızlı bir şekilde tespit etti. Bu bireylerden en eski örnek, yaklaşık 4500 yaşındaydı ve Almanya’nın Osterhofen kentinde eski bir mezarda bulundu.
Ekip daha sonra bu eski virüslerin DNA dizilerini modern HBV versiyonlarıyla karşılaştırdı ve zaman içinde popülasyonlardaki yaygınlığı göz önüne alındığında bu varyasyonların ne kadar sürede ortaya çıktığını tahmin etmek için ileri matematiksel modelleme teknikleri kullandı. Veriler, virüsün büyük olasılıkla MÖ 13.600 ila MÖ 9.600 yılları arasında ortaya çıktığını gösterdi.
Max Planck İnsan Tarihi Bilim Enstitüsü’nden Genetikçi Johannes Krause’un önderliğinde yürütülen bir başka araştırmada, Almanya’da bulunan ve MÖ 5.000 ila MÖ 3.200 yıllarına tarihlenen üç iskeletin diş özünde HBV’nin izleri bulundu.
Krause, "Her iki çalışmanın sonuçları dikkate alındığında, HBV geçmişte oldukça yaygın gözüküyor." diyor. Krause, bunun bir sürpriz olması gerekmediğini, fakat gelecekteki araştırmacıların diğer antik hastalıkları araştırması için bir yol gösterdiğini söylüyor.
Şempanzelerin ve gorillerin insanlara son derece benzer HBV türlerine sahip olmasından yola çıkan popüler bir hipotez, virüsün Afrika’da ortaya çıkmış olabileceğini, daha sonra avlanma veya etlerini keserken kanla temas yoluyla insanlara sıçradığını ileri sürüyor. Ardından, virüs, Avrasya’ya 120.000 ila 80.000 yıl önce süzülen insanlarla birlikte farklı türlere çoğalmış olabilir.
Willerslev’in ekibinin bulguları ise ilgi çekici bir alternatif olasılığı ortaya koyuyor: Her ne kadar bu tür bir aktarım mekanizması karışık gibi gözükse de, Avrasya ve hatta Kuzey Amerika’da yaşayan insanlarda HBV daha yakın zamanda ortaya çıkmış olabilir, daha sonra Afrika’da hem insanlara hem de insan olmayan primatlara aktarılmış olabilir.
Bu zaman çizelgesi, daha büyük nüfus ve ticaret yolları hastalığın yayılmasına ve yeni türlere dönüşmesine yardımcı olacak insan uygarlığının başlangıcıyla da denk geliyor.
Bununla birlikte Krause, virüsün ne zaman ortaya çıktığına dair tahminler konusunda kuşkulu. "HBV, taşıyıcısındaki genetik materyali yeniden birleştirir, bu nedenle genetik mutasyon oranlarına dayanan tipik moleküler tarihleme teknikleri işe yaramaz."
Araştırmaya dahil olmayan evrimsel genetikçi Hendrik Poinar, bu sınırlamaların, güncel verilere dayanan virüsün kronolojik kökenleri hakkında spekülasyon yapmayı zorlaştırdığını kabul ediyor. "Bu noktada HBV’nin kökenlerinin tarihi hakkında bir şey söylemek riskli olur."
Ancak, HBV’nin kökenine bakılmaksızın, "Bu araştırmalar, DNA’da binlerce yıldır bulunan patojenlerin örneklerini bulabileceğinizi gerçekten güzel bir şekilde ortaya koyuyor. Bu virüsün insanlarla etkileşimi, binlerce yıldan beri süren bir dinamik."