'MEB ceza infaz kurumu gibi'

Eğitim-Sen, MEB'e tepki gösterdiği açıklamasında 'sendikal faaliyet nedeniyle üyelerimizin sürgün edilmesi suçtur' dedi. HDP, 'MEB ceza infaz kurumu gibi' açıklaması yaptı.

'MEB ceza infaz kurumu gibi'

HABER MERKEZİ - Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), Urfa’da 367, Diyarbakır’da 264, Antep’te 51 olmak üzere toplam 682 üylelerinin il dışına sürgün edildiğini duyurdu.

HDP de bir açıklama yayınlayarak; 'Milli Eğitim Bakanlığı bir ceza infaz kurumu gibi hareket ederek, eğitim emekçilerini sürgüne gönderirken, evli olanların ailelerini parçalamaktan da geri durmamıştır' dedi.

Eğitim-Sen'in konuyla ilgili açıklaması şöyle:

Milli Eğitim Bakanlığı, okulların açılmasına sayılı günler kala eğitim ve hukukla zayıflayan ilişkisini iyice koparmış ve hükümetin eğitim alanındaki ceza infaz kurumu gibi hareket etmeye başlamıştır.

Uzun süredir hukuksuz uygulamalarla sendikal faaliyetimizi suç gibi göstermeye çalışan, sendikal hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan, yargı kararlarından dahi ders çıkarmayarak hukuksuz uygulamalarda ısrar eden MEB, bir kez daha üyelerimizi yıldırmak ve sindirmek istemektedir.

Edindiğimiz bilgilere göre Şanlıurfa’da 367, Diyarbakır’da 264, Gaziantep’te ise 51 üyemiz, bayram öncesi ve okulların açılmasına sayılı günler kala il dışına sürgün edilmiştir.

Üstelik benzer sürgün kararlarının hukuksuzluğu defalarca AİHM, yüksek yargı ve mahkemeler tarafından tespit edilmiş ve kimi zaman da üyelerimize tazminat ödenmesine hükmeden kararlar verilmiştir.

Buna rağmen Bakanlık, eğitim sisteminin içine gireceği krizi, öğrencilerin nitelikli eğitim hakkını ve öğretmenlerin emeğini değil, kindar biçimde siyasi hesaplar gözeten bir tavır içine girmiştir.

Belirtmek isteriz ki devlet kurumları kararlarını alırken ve uygularken hukuk ilkelerine bağlı kalmak zorundadır. Ancak Türkiye’de yaşananlar, idarenin kararları ile hukukun nasıl katledildiğini göstermektedir. Artık en temel sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılması bile "suç" kapsamına alınmakta ve bunun üzerinden siyasi talimatlarla cezalar verilmesi sağlanmaktadır.

Şüphesiz ki bunun ardında yatan en temel etken, hükümetin yıllardır izlediği eşitsiz, ayrımcı, otoriter, baskıcı ve yasakçı eğitim politikasına karşı kamusal, parasız, laik, bilimsel, nitelikli, demokratik ve anadilinde eğitim mücadelemizin verdiği rahatsızlıktır. Savaşa karşı barışın, her türlü ayrımcılığa ve yok saymaya karşı eşitliğin, özgürlüğün ve demokrasinin sesi olan sendikamızın mücadelesinden rahatsızlık duyanlar, iktidarın politikalarına itiraz eden herkesin hedef haline getirildiği bir dönemde sendikamız Eğitim Sen’i de hedef alarak örgütlü mücadelemizi engellemek istemektedir.

Ancak unutulmamalıdır ki bizleri baskı altına almaya çalışan, haklı mücadelemizden döndürmeyi amaçlayan her türlü hukuk dışı kararın alınmasında ve uygulanmasında rol alanlar, işledikleri suçlar nedeniyle bir gün mutlaka hukuk önünde hesap vereceklerdir. Ve bilinmelidir ki hiçbir üyemiz, bu baskı ve hukuksuzluk karşısında yalnız kalmamış ve kalmayacaktır!

Eğitim Sen olarak, üye ve yöneticilerimize yönelik her türlü baskı, soruşturma ve sürgünlerin durdurulması için, çocuklarımızın ve öğrencilerimizin eğitim hakkı için, tüm gücümüzle örgütsel ve hukuksal mücadelemizi sürdüreceğimiz bilinmelidir!

'MEB CEZA İNFAZ KURUMU GİBİ HAREKET EDİYOR'

Konuya ilişkin HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezai Temelli'de bir açıklama yayınladı. Temelli açıklamada şunlara yer verd:
"Milli Eğitim Bakanlığı bir ceza infaz kurumu gibi hareket ederek, eğitim emekçilerini sürgüne gönderirken, evli olanların ailelerini parçalamaktan da geri durmamıştır.

Bu siyasi karar hem hukuksuzdur hem de sadece eğitim emekçilerine yönelik bir hak gaspı değildir. Aynı zamanda sendikal faaliyetlere, örgütlenme hakkına da yönelik ağır bir saldırıdır. İktidar yandaşı olmayan sendikalarda örgütlü olanlara yönelik ağır bir gözdağıdır.

AKP iktidarı, eğitim emekçilerinin ve sendikalarının emek, eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi ve adalet mücadelesinden rahatsızlık duymaktadır. Bu iktidarın bugüne kadar verdiği sürgün kararları hem yerel hem de uluslararası yargıda defalarca mahkum edilmiştir. Buna rağmen bu tür cezalandırma yöntemlerinden vazgeçmeyen hükümetin tutumu adaletsizliğin ve hukuk tanımazlığın en bariz örneklerindendir.

Yıllardır bir kamusal hizmet olarak parasız, laik, bilimsel, nitelikli, demokratik ve anadilinde eğitim mücadelesini onurla ve kararlılıkla sürdürenlere yönelik bu tutum kabul edilemez.

Dayanışmanın ve ortak mücadelenin vazgeçilmezliği bir kez daha kendini göstermektedir. Bu baskı ve hukuksuzluk karşısında hiç kimse yalnız değildir. Eğitim Sen’in üyelerine, eğitim emekçilerine yönelik sürgün, baskı ve soruşturmalar demokrasi mücadelesini geriletemez. Bu hukuksuz sürgünler karşısında her türlü hukuk mücadelesinde birlikte olacağımızı, demokratik muhalefeti susturma amaçlı bu uygulamalara karşı birlikte mücadele edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz.

Bugünümüzü ve geleceğimizi faşizan bir zihniyetle teslim almaya çalışanlar bilmeli ki, bu çıkmaz bir yoldur ve bu gidiş ortak mücadele ile mutlaka durdurulacaktır."