‘Ağaçlandırma’ yalanı: ‘Miktar şişiriliyor, iktidar kazandırdığının 5 katını kaybettirdi’

‘Ağaçlandırma’ yalanı: ‘Miktar şişiriliyor, iktidar kazandırdığının 5 katını kaybettirdi’
Akbelen’deki ağaç kesimin ardından iktidar ‘Ağaçlandırmada rekor kırdık’ iddiasına sarıldı. Verilerin bu savı doğrulamadığını söyleyen Ormancılık Politikası Uzmanı Erdoğan Atmış, “İktidar kazandırdığının hemen hemen 5 katını da kaybettirdi” dedi.

Esra ÇİFTÇİ


İSTANBUL – Akbelen’deki direnişin ardından AKP’nin Cumhuriyet döneminin ağaçlandırmalarından bile daha fazla ağaçlandırma yaptığı iddiası hem iktidar medyası hem de hükümet yetkilileri tarafından yeniden gündeme getirildi. Bunun doğru olmadığını söyleyen Ormancılık Politikası Uzmanı, Bartın Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış, “İktidar aslında ‘Rehabilitasyon’ çalışmalarını, ağaçlandırma çalışmasıymış gibi göstererek ağaçlandırılan alan miktarını şişirmektedir” dedi. “Orman Genel Müdürlüğü resmi verilerine göre, 2003 yılından 2021 yılına kadar 19 yılda yapılan toplam ağaçlandırma miktarı 609 bin 90 hektar. Oysa bu iktidardan önceki 19 yıllık dönemde yapılan toplam ağalandırma miktarı 1 milyon 115 bin 367 hektar” verisini de paylaşan Atmış, “Üstelik bundan sonra tekrar orman ekosistemi oluşturamayacak şekilde yok edilmiş olan bu alanlar, halen arttığı iddia edilen orman alanı rakamları içinde yer almaktadır” ifadelerini kullandı.

‘AĞAÇLANDIRILAN ALAN MİKTARI ŞİŞİRİLİYOR’

Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış, resmi verilere göre ülke ormanlarının 1970’li yıllardan beri artış eğiliminde olduğunu, bu artışın tek nedeninin mevcut iktidarın iddia ettiği gibi kendi dönemlerinde yapılan ağaçlandırmalar olmadığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

“İktidar aslında ağaçlandırma olarak kabul edilmeyen, zaten orman alanları içinde yapılan ‘Rehabilitasyon’ çalışmalarını, ağaçlandırma çalışmasıymış gibi göstererek ağaçlandırılan alan miktarını şişirmektedir. Türkiye’de orman alanı miktarında yaşanan artış yapılan ağaçlandırmalardan çok, 1970’li yıllardan beri süregelen köyden kente göç nedeniyle kırsal alanlarda ormanlar üzerindeki baskının azalması sonucu daha önceden ormandan açılmış tarım alanlarının kendiliğinden ormana dönüşmüş olması, kadastro çalışmaları sonucu yapılan yeni tespitler vb. nedenlerden kaynaklanmaktadır. Ayrıca il bazında yapılan bir çalışmaya göre ülkemizde 2005 ile 2015 yılları arasında 60 ilin orman alanı artmış, 2’si değişmemiş, 19’unda ise orman alanı azalmıştır.”

Erdoğan Atmış

‘ÜLKE ORMANLARININ AZALMA RİSKİ ÇOK YÜKSEK’

Orman artan illerin göç veren iller olduğunu, ormanı azalan illerin ise İstanbul ve Kocaeli gibi yoğun göç alan sanayileşmiş ve aşırı kentleşmiş iller olduğunu söyleyen Atmış, Marmara Bölgesi’nde sadece üç ilde ormanların arttığını, geri kalan illerde ise ormanların azaldığının tespit edildiğinin altını çiziyor. “Bu nedenle ülke ormanlarının azalma riskinin olduğu söylenebilir” diyen Atmış, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“İktidar mensupları yıllardır ‘Cumhuriyet dönemindekinden daha fazla ağaçlandırma yaptıklarını ve kendi iktidarları döneminde ağaçlandırmalar yoluyla Türkiye’deki orman varlığını kat be kat arttırdıklarını’ devamlı ifade etmektedir. Oysa Orman Genel Müdürlüğü (OGM,2022) resmi verilerine göre, 2003 yılından 2021 yılına kadar 19 yılda yapılan toplam ağaçlandırma miktarı 609.090 hektar, bu ağaçlandırmaların yıllık ortalaması ise 32 bin hektarken, 2003’ten önceki, yani bu iktidardan önceki 19 yıllık dönemde (1984’ten 2002 yılına) kadar yapılan toplam ağalandırmalarının miktarının 1.115.367 ha, yıllık ağaçlandırma ortalamasının da 59 bin ha olduğu hep gözden kaçırılmaktadır.”

‘AĞAÇLANDIRMALAR, DOĞAL ORMANLARIN TIRAŞLANMASI SONUCU AÇILAN ORMAN ALANLARINDA YAPILIYOR’

Bu verilere göre AKP iktidarından önceki dönemde, AKP iktidarı dönemine göre her yıl 27 bin ha daha fazla ağaçlandırma yapılmış olduğunun anlaşılmakta olduğunu söyleyen Atmış, 2013 yılından sonra başlatılan endüstriyel ağaçlandırma çalışmalarının, bu yıldan sonra ağaçlandırma miktarlarına dahil olduğunu ve yapılan ağaçlandırmaların mevcuttaki doğal ormanların tıraşlanması sonucu açılan orman alanlarında yapıldığını belirtiyor.

Atmış şu ifadeleri kullanıyor: “2021 yılında 24 bin hektara ulaşan endüstriyel ağaçlandırma miktarı, o yıl 35.371 bin hektar olarak gerçekleşen toplam ağaçlandırmaların büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Endüstriyel ağaçlandırmadan geriye devlet tarafından yapılan sadece 11.313 hektarlık bir ağaçlandırma kalmaktadır. Bu da yıllık ağaçlandırma miktarları içinde oldukça küçük bir miktardır.”

‘TÜRKİYE’NİN AĞAÇLANDIRMADA DÜNYADA DÖRDÜNCÜ OLDUĞUNA DAİR HERHANGİ BİR BİLGİYE ULAŞILAMIYOR’

İktidar ve ormancılık örgütünün “Ülkemiz, ağaçlandırma çalışmalarında Avrupa'da 1'inci, dünyada ise 4'üncü, orman alanı artışında da Avrupa’da birinci, dünyada 6. sırada yer alıyor.” gibi iddialı söylemleri kamuoyuyla paylaştığını söyleyen Atmış şöyle devam ediyor:

“Gerçekten de Dünya Tarım ve Gıda Örgütü (FAO) tarafından 2020 yılında yayımlanan “Küresel Orman Değerlendirme Raporu’nda Türkiye’nin 2010-2020 yılları arasında yıllık 114 bin hektar net orman artışıyla dünya ülkeleri arasında 6. sırada olduğu görülmektedir ki, bu artışın asıl nedeninin kırdan kente göç nedeniyle boşalan tarım ve mera alanlarının kendiliğinden ormana dönüşmüş olması olduğu açıklanmıştır. Fakat Küresel Orman Değerlendirme Raporu’nda veya başka herhangi bir kaynakta ne günümüzde ne de daha öncesinde Türkiye’nin ağaçlandırmada dünyada dördüncü olduğuna dair herhangi bir bilgiye ulaşılmamaktadır. Çünkü Türkiye’deki ağaçlandırma miktarlarının o sıralamaya girmesi olanaklı değildir.”

DÜNYADA DA AĞAÇLANDIRMAYLA KAZANILMIŞ OLAN ORMANLARIN TÜM ORMANLARA ORANI SADECE YÜZDE 7’DİR’

Resmi verilere göre Türkiye ormanlarının son 50 yıldır alansal olarak arttığını söyleyen Atmış, buna örnek olarak Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, 1973 yılında 20,2 milyon ha olan orman alanlarının, 2005 yılında 21,2 milyon ha, 2022 yılında ise 22,3 milyon hektara yükselmiş görünmesi olduğunu belirtiyor. Ormanlarımızdaki alansal artışın, son yıllara özgü bir gelişmeden çok, 50 yıldır süre gelen gelişmelerden kaynaklı olduğunu ifade eden Atmış, bu artışın son yıllarda yaşanan kırdan kente göçle birlikte boşalan tarım ve mera alanlarının kendiliğinden ormana dönüşmesinden kaynaklandığı gibi, 2005 yılından itibaren artan orman kadastro çalışmalarıyla orman envanterine dahil edilmesinden de kaynaklı olduğunun altını çiziyor.

“Küresel Orman Değerlendirme Raporu’na ve ona dayanak oluşturan OGM’nin ülke raporuna bakınca ülkemizdeki orman artışının yapılan ağaçlandırmalardan kaynaklanmadığının, ormancılık örgütü tarafından da çok iyi bilindiği ortaya çıkmaktadır. Bu iki raporun verilerine göre; 2020 itibariyle ülkemizde doğal yollarla oluşmuş ormanlık alan miktarı 21,5 milyon hektardır. Buna karşılık, ağaçlandırma yoluyla kazandığımız orman miktarı sadece 717 bin hektardır. Bu durumda toplam ormanlarımız içinde doğal yolla yetişmiş ormanların oranı yüzde 96,8’iken, ağaçlandırma ile kazanılan orman oranı yüzde 3,2’dir. Yani bu iktidar da dahil Cumhuriyet döneminde ağaçlandırarak kazandığımız orman alanı oranı sadece ve sadece yüzde 3,2 düzeyinde kalmaktadır. Aslında bunda şaşıracak bir şey bulunmamaktadır. Çünkü dünyada da ağaçlandırmayla kazanılmış olan ormanların tüm ormanlara oranı sadece yüzde 7’dir.”

Atmış şöyle devam etti:

“Yeni ormanlar kazandırmak için yapılan çalışmalarla başlangıçtan beri günümüze kadar kazanılan orman alanı miktarı resmi verilere göre ancak 717 bin hektara ulaşabilmiştir. Bu miktar tüm ormanlarımızın sadece yüzde 3,2’sini oluşturuyor olsa da doğal yolla yetişmiş ormanlarımızın oluşmasında ve korunmasında ormancıların emeğini unutmamak gerekir. Ülkede ormanların nasıl yok edildiğini kolayca sayısallaştırabilecek iki örnek olarak 2/B uygulamaları ve ormancılık dışı amaçlarla yapılan orman tahsisleri verilebilir. 1973’ten beri 2/B ile orman dışına çıkarılan alanların toplamı 620 bin hektara ulaştığı biliniyor (tüm ormanların yüzde 2,7’si). Diğer yandan herkesin bildiği gibi ormanlarımız maden, enerji ve turizm vb. kullanımlar için ormancılık dışı amaçlarla kullanıma açılabilmekte ve bu alanlar ‘kamu yararı’ gerekçe gösterilerek 49 yıla kadar sürelerle kiralanabilmektedir. Ne yazık ki; Orman ekosistemlerinin bu şekilde ormancılık dışı amaçlar için kullanıma açılması son yıllarda oldukça hız kazanmıştır.”

‘KULLANIMA AÇILAN ALANLARIN ORMAN EKOSİSTEMİ OLARAK VARLIĞINI SÜRDÜRME ŞANSI ÇOK AZ’

Kullanıma açılan alanların orman ekosistemi olarak varlığını sürdürme şansının çok az olduğunu söyleyen Atmış, bu alanlardaki orman ekosistemlerinin hukuki olmasa bile fiili olarak yok edilmiş durumda olduğunu söylemenin mümkün olduğunu ifade ediyor:

“Üstelik bundan sonra tekrar orman ekosistemi oluşturamayacak şekilde yok edilmiş olan bu alanlar, halen arttığı iddia edilen orman alanı rakamları içinde yer almaktadır. İşte bu tür ormancılık dışı amaçlara tahsis edilen ormanların miktarı 2022 yılı itibariyle 811 bin hektarı (tüm ormanların yüzde 3,5’i) bulmuştur. Yani 2B ile orman dışına çıkarılanları (yüzde 2,7) da katarsak ormanlarımızın toplamda yüzde 6,2’si politik kararlarla fiili veya hukuki olarak orman olma niteliğini kaybetmiş durumdadır. Kısacası biz ormancıların onca yıllık emeğiyle yaptığı ağaçlandırmalar sonucu kazanılan yüzde 3,2’lik orman alanımızın neredeyse iki katı büyüklüğündeki orman ekosistemimiz, politikacılar eliyle ve mevzuat değişiklikleri aracılığıyla yok edilmiş durumdadır. Bu bulguları Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin iktidar olduğu ilk 20 yıllık dönem için de incelemek mümkündür. AKP döneminde ağaçlandırmayla kazanılan orman miktarı tüm ormanların sadece yüzde 0,6’sıyken (144 bin hektar), aynı dönemde 2B ile orman dışına çıkarılan alan 178 bin hektarı (yüzde 0,7), ormancılık dışı amaçlarla yapılan orman tahsisi miktarı da 484 bin hektarı (yüzde 2,2) bulmaktadır. Yani ormanlarımızın toplamda yüzde 2,9’u AKP döneminde politik kararlarla fiili veya hukuki olarak orman olma niteliğini kaybetmiş durumdadır. Kısacası ormanlarımızın kendi döneminde yapılan ağaçlandırmalarla arttığını iddia eden mevcut iktidarın, ormanlarımıza kazandırdığının hemen hemen 5 katını kaybettirdiği rahatlıkla söylenebilir.”

Öne Çıkanlar