Analiz sonucu: Deprem bölgesinde üretilen zeytinyağlarında asbest yok
Artı Gerçek - Maraş merkezli depremlerden etkilenen şehirlerde yıkılan ve ağır hasar alan evlerin yaydığı asbest tehlikesi, insan sağlığını tehdit ediyor.
İnşaat, gemi, otomotiv gibi farklı iş alanlarında kullanılan, lifli yapıdan oluşan asbest, insan sağlığına ve akciğere ciddi zarar verebiliyor. Türkiye'de 2013 yılında asbest kullanımı ve ticareti yasaklanmış olsa da deprem gibi afet durumlarında, eski yapılı binalarda ortaya çıkabilen lifli yapıdaki kimyasal madde, inşaat sektöründe yaygın olarak kullanılıyor. Uzmanlar, asbeste maruz kalmanın uzun vadede akciğer hastalıklarına neden olabileceği uyarısında bulunuyor.
Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık, Bianet'te, depremin etkilediği illerde zeytinyağı üretimi üzerinden asbest riskine dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Şık'ın çalışmasında, Hatay'ın Samandağ bölgesinde zeytinyağı üreten bazı üreticilerin ürünleri analiz edildi.
Şık, "Son birkaç aydır deprem bölgesinde üretilen gıda maddelerinin asbest tartışmalarının yol açtığı kaygılar nedeniyle satışının zorlaştığına dair bilgiler geliyor. Bölgede üretim yapan bazıları gıda kooperatiflerinin de üyesi olan çiftçiler asbestle ilgili sorunlar nedeniyle ürün satışı yapmakta çok zorlandıklarını belirtiyorlar" dedi.
Şık yazısının sonunda da "Zeytinyağı üretimi sürecinde kullanılacak zeytinler ayıklama, yıkama, kırma/ezme, yoğurma, ayrıştırma ve filtreleme gibi bir dizi işleme tabi tutulur. Bu işlemlerin toplanan zeytinlerde olabilecek asbest liflerini elimine edeceği de bilinmelidir. Yapılan analiz sonucu da bunu teyit etmiştir. Deprem bölgesinden elde edilen zeytinyağlarını tüketmenin bu açıdan bir risk içermediği söylenebilir" sonucuna varıldığını açıkladı.
Şık'ın yazısı şu şekilde:
"Asbest beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı lifsi bir maddedir.
Asbest kanserojen bir madde ve ülkemizde üretimi ve kullanılması 2010’de yasaklandı. Ancak bu tarihten önce çimento, inşaat malzemeleri, ısıtma ve izolasyon malzemelerinde asbest kullanılması mümkündür. Dolayısıyla asbestli maddelerin sökümü, yıkımı, tamiratı, bakımı, geri dönüşümü sırasında asbeste iş yerlerinde maruz kalındığı bilinmektedir.
Asbest havaya karışan ve solunum yoluyla alındığında akciğerlerde sağlık sorunlarına yol açan bir madde. Deprem bölgesinde enkaz kaldırma çalışmalarının halk sağlığını korumaya yönelik önlemler alınmadan yapılması bir sorun. Özellikle asbest içeren malzemelerden havaya karışan asbest parçacıklarının solunumla vücuda alınmasının yol açacağı riskler uzun zamandır medyanın ve sosyal medyanın gündeminde yer alıyor.
Deprem bölgesinde enkaz toplama ve döküm alanlarına yakın yaşayan insanların bir sağlık riski ile karşı karşıya olabilecekleri çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından sık sık dile getirildi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), şubat depremlerinin ardından bölgede yaptığı asbest analizlerinin sonuçlarını 27 Ekim 2023 günü TTB’de düzenlenen bir etkinlik ile kamuoyuyla paylaşmıştı.
Yapılan çalışmada, Maraş merkezinden alınan 21 örneğin 8’inde, Maraş’ın Elbistan ilçesinden alınan 15 örneğin 2’sinde ve Adıyaman’dan alınan 30 örneğin 2’sinde farklı türlerde asbest tespit edildiğini açıklanmıştı.
Benzeri çalışmalar Hatay bölgesinde de yürütülmüş ve yaşam alanlarından, floradan, toprak yüzeyinden, araç yüzeyinde biriken tozlardan ve izolasyon malzemelerinden alınan numunelerde asbest çıkmıştı. Analiz sonuçlarına göre, alınan 45 numunenin 16'sında asbest tespit edilmişti.
Yapılan tespitlerin deprem bölgesinde yaşayan insanlar için bir sağlık riski oluşturduğu söylenebilir.
ZEYTİNYAĞINDA ASBEST VAR MI?
Son birkaç aydır deprem bölgesinde üretilen gıda maddelerinin asbest tartışmalarının yol açtığı kaygılar nedeniyle satışının zorlaştığına dair bilgiler geliyor. Bölgede üretim yapan bazıları gıda kooperatiflerinin de üyesi olan çiftçiler asbestle ilgili sorunlar nedeniyle ürün satışı yapmakta çok zorlandıklarını belirtiyorlar.
Asbest havaya karışan ve solunum yoluyla alındığında sağlık riski oluşturan bir toksik madde. Akademik literatürde, asbestin gıdalar yoluyla bünyemize girmesi durumunda bir sağlık sorununa yol açtığını gösteren bir çalışmaya rastlamadım.
Toksı̇k Maddeler ve Hastalık Kayıt Ajansı (ATSDR), solunan asbest liflerinin üst ve alt solunum yollarında biriktiğini, sindirilen asbest liflerinin ise genellikle vücuttan atıldığını belirtiyor.
Bir gıda güvenliği sorunu olarak asbestle ilgili tartışmalar genel olarak içme suyu üzerinde yoğunlaşmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), içme sularının aktarımında asbest içeren malzemelerin kullanılmasından kaynaklanabilecek sağlık risklerini 2021’de yayınladığı bir raporda ele almıştır.
Raporda özet olarak şu bilgiler yer alıyor:
Asbest liflerinin toksikolojik profili büyük ölçüde maruziyet yoluna bağlıdır; inhalasyon (solunum) yoluyla maruziyet en çok endişe yaratan durumdur. Asbest liflerinin soluma yoluyla insanlarda kanserojen olduğu bilinmektedir. Sindirim sonrası olumsuz etkilere ilişkin veriler daha az net olsa da, mevcut epidemiyoloji ve hayvan çalışmalarından elde edilen kanıtların genel ağırlığı, içme suyunda asbest alımını takiben kanser riskinin arttığına işaret etmemektedir. Epidemiyolojik çalışmalar, içme suyu yoluyla asbeste maruz kalma ile mide ve gastrointestinal sistem kanserleri insidansı arasındaki ilişkiyi değerlendirmiştir.
Sonuçlar kesin değildir; bazı çalışmalar zayıf bir pozitif korelasyon olduğunu öne sürerken, diğerleri bir korelasyon olduğuna dair kanıt bulamamıştır. Ayrıca, sıçanlarda ve hamsterlerde yapılan kronik besleme çalışmaları da benzer şekilde kanser etkileri veya sistemik toksisite konusunda herhangi bir kanıt ortaya koyamamıştır. Dolayısıyla, içme suyu yoluyla asbeste maruz kalma ile kanser gelişimi arasında herhangi bir asbest lifi türü için nedensel bir ilişki bildirilmemiştir. Yukarıdakilere dayanarak, içme suyundaki asbest lifleri için bir kılavuz değer belirlemenin uygun veya gerekli olmadığı düşünülmektedir. Bununla birlikte, verilerin belirsizlikleri ve sınırlamaları göz önüne alındığında, içme suyundaki asbest liflerinin konsantrasyonlarının mümkün olduğunca en aza indirilmesi uygundur.
Kısaca söylemek gerekirse, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yutulan asbestin sağlığa zararlı olduğuna dair çok az kanıt olduğu sonucuna varmış ve bu nedenle içme suyu için sağlığı korumaya yönelik bir kılavuz değer oluşturmaya da gerek görmemiş ancak içme suyundaki asbest liflerinin konsantrasyonlarının mümkün olduğunca en aza indirilmesi uygun görmüştür.
Bu bilgilere dayanarak deprem bölgesinde yetiştirilen gıdalarda asbest bulunacağı ve bunun bir sağlık sorununa yol açabileceğine dair kaygıların yersiz ya da aşırı abartılı olduğunu söyleyebilirim. Bu konuda daha somut bir bilgi edinmek için Samandağ bölgesinde zeytinyağı üreten bazı üreticilerin ürünlerini analiz ettirdik.
Neden zeytinyağı diye sorulabilir.
Zeytin ve zeytinyağı sezonunda olunduğu ve üreticilerden en çok zeytinyağı satışı konusunda sorun yaşandığı bilgisi geldiği için zeytinyağı örneğinde çalışma yaptık.
ZEYTİNYAĞINDA ASBEST ANALİZ SONUÇLARI
Deprem bölgesinde enkaz döküm alanlarına yakın olan, dolayısıyla asbest bulaşma riski yüksek olan üç farklı bölgedeki zeytinliklerden elde edilen zeytinyağları Türk Akreditasyon Kurumu’ndan onaylı bir laboratuvarda analiz edildi.
Yapılan analiz sonucunda zeytinyağlarının asbest kalıntısı içermediği belirlendi. Açık söyleyeyim bu zaten beklediğimiz bir sonuçtu.
Zeytinyağı üretimi sürecinde kullanılacak zeytinler ayıklama, yıkama, kırma/ezme, yoğurma, ayrıştırma ve filtreleme gibi bir dizi işleme tabi tutulur. Bu işlemlerin toplanan zeytinlerde olabilecek asbest liflerini elimine edeceği de bilinmelidir. Yapılan analiz sonucu da bunu teyit etmiştir. Deprem bölgesinden elde edilen zeytinyağlarını tüketmenin bu açıdan bir risk içermediği söylenebilir." (HABER MERKEZİ)
Deniz dolgusunda ‘ağır metal’ ve ‘asbest’ tehlikesi
Adıyaman, Maraş ve Elbistan'da asbest tespit edildi: Uzmanlardan acil önlem çağrısı
Deprem bölgesi için asbest uyarısı: Kansere neden oluyor, tedbir alınmalı