Çevre Mühendisleri Odası: Ekolojik yıkım 'güvenlikçi politikalar' ve rant kaynaklı
DİYARBAKIR - TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) 30 Mayıs - 5 Haziran tarihleri arasındaki haftayı “Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası” olarak ilan etmesinin ardından her yıl doğadaki tahribatlara, madencilik faaliyetleri gerekçesiyle yapılan ağaç kesimlerine dikkat çekmek için etkinlikler düzenliyor.
ÇMO Diyarbakır Şube Başkanı Canfidal Boldaş da 5 Haziran Ekolojik Yıkımla Mücadele Haftası'nda Türkiye'deki çevre sorunlarına dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Doğa tahribatının etkisinin iklim krizi olduğuna işaret eden Boldaş, iklim krizine neden olan sorunların başında orman kesimleri geldiğini söyledi.
'GÜVENLİKÇİ POLİTKALAR VE SERMAYE GRULARINA SAĞLANAN RANT'
Doğaya karşı işlenen ekolojik ihlallerin başında ‘güvenlikçi politikalar’ ve ‘sermaye gruplarının rantına yol açmak’ olduğunu belirten Boldaş, “Orman kıyımları aslında salt ağaç kesiminden ibaret değildir. Aslında bölgenin canlısızlaştırılması çalışmalarıdır. Çünkü tarım ve hayvancılığı bitme noktasına getirmesinden dolayı bölgenin insansızlaşması demektir. Aynı zamanda o bölgeyi kendine yaşam alanı edinmiş orman canlılarının da yok olması demektir" dedi. Boldaş şöyle devam etti:
"Bu çalışmalar bazen gençleştirme, güvenlik, madencilik, enerji gibi türlü gerekçelerle yapılan orman kesimleriyle bazen de faili meçhul olan orman yangınlarıyla gerçekleştirilmektedir. Yok olan ormanların yerine bazen kapitalist sistemin parçaları olan oteller ya da fabrikalar gibi yapıların bazen de güvenlikçi yapıların yükseldiğine şahitlik ediyoruz."
DİYARBAKIR’DAN BİNGÖL’E, DERSİM’DEN İZMİR’E DOĞA YIKIMI
“Ormanların yok olması, çevresel doğa felaketlerine davetiye çıkarmaktadır” diyen Boldaş, son yıllarda Bingöl, Diyarbakır, Dersim başta olmak üzere bölgede gerçekleştirilen doğa tahribatlarından örnekler verdi ve şöyle konuştu:
"Bu güne kadar Bingöl/Karacehennem bölgesi Şırnak bölgesi gibi birçok yerde uygulanan orman kesim politikalarına; yanlış yerel politikalar ile Hewsel ve Van Gölü gibi doğa harikalarına müdahalelere; Bingöl/Servi-Bingöl/Kiğı bölgeleri ile Munzur Dağları gibi alanlarda yürütülmeye çalışılan hoyrat madenciliğe; bölgemiz genelinde planlanan ihtiyaç fazlası HES’lere; İzmir Körfezinin ve Marmara Denizinin adeta atık deposu olarak kullanılmasından ötürü gelişen müsilaj sorununa; karşı en demokratik hakkımız olan teşhir etme itiraz etme gibi tavrımızı net olarak göstermiş olduk. Bundan sonraki süreçte de sermaye gruplarını zenginleştirirken halkın geleceğini ve ekolojik yaşamın sürekliliğini yok eden rant ve yıkım projelerine kentimiz için, doğamız için, halklarımız için en doğru şekilde karşı duruşumuzu sergilemeye devam edeceğiz."
YIKIMLARA KARŞI DURALIM ÇAĞRISI
TMMOB bileşenleri olarak mevcut ekolojik sorunları ortaya koyma ve çözüm önerilerinde bulunmaya yönelik çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Boldaş şu ifadeleri kullandı:
"Sonuçta bu tür sorunlar merkezi politikalara paralel ilerliyor. İyileştirici konumunda değiliz maalesef ancak tespit-teşhir-önerilerden de geri durmuyoruz. Hem yurttaşlık sorumluluğumuz gereği hem toplumsal hassasiyetimiz gereği hem de yasal görevimiz gereği hepimizin ortak görevi ve sorumluluğu doğamıza sahip çıkmaktır.
Gerçekleşen ihlallere karşı güçlü bir demokratik tavır ortaya koymaktır. Her platformda dediğimiz gibi teknik ve hukuki sınırlarda, TMMOB’un ilkeleri ışığında tüm mesleki birikim ve becerilerimizle emeğin, bilimin ve doğanın yanında; bilim ve teknik ekseninden sapan her çalışmanın, her uygulamanın, tüm yıkım politikalarının karşısında duracağımızı, bu hassasiyetle yaklaşan tüm kesimlerle ilkelerimiz doğrultusunda ortak hareket edebileceğimizi belirtmek isteriz. 2023 yılı ulusal ve küresel kapitalizmin yarattığı ekolojik yıkıma karşı mücadelemizin büyüyeceği bir yıl olmasını umuyoruz.” (HABER MERKEZİ)
Yeşil Sol Parti'den Çevre Günü kararı: Ekolojik Yıkımlara Karşı Kolektif Direniş Haftası
İklim değişikliğinde 'kentleşme' etkisi: 'Yüksek binalar sıcaklık artışına neden oluyor'
Ekoloji örgütlerinden 'çevre günü' mesajı: 2030'da kömürsüz Türkiye istiyoruz