Diyadin'de maden sahası ihalesi: Tarım ve hayvancılık tehlike altında

Diyadin'de maden sahası ihalesi: Tarım ve hayvancılık tehlike altında
Ağrı’nın Diyadin İlçesi’nde Koza Altın İşletmeleri tarafından uzun zamandır fizibilite çalışmaları yapılan altın maden sahasının ihalesi yapıldı. Çevrecilere göre, tarım, turizm ve hayvancılık bitecek, bölgede büyük tahribatlar yaşanacak.

Şenol Balı


Ağrı - Koza Altın İşletmeleri, Ağrı’nın Diyadin İlçesi’nde bulunan Mollakara Köyü’nde maden sahası açıyor. Çevresel Etki Değerlendirme raporu (ÇED) 2022 yılında alınan saha için uzun yıllardır fizibilite çalışmaları yapılırken firma tarafından alanda gerçekleştirilen sondaj ve karot analizleri sonucunda 14,09 milyon ton cevher rezervinin tespit edildiği belirtildi.

Geçtiğimiz günlerde ise firma, yaptığı açıklama ile tesisin yapımı için ihale yapıldığı ve Fernas İnşaat ile sözleşme imzalandığı duyurdu. İhale kapsamında İnşaat işleri için 4.990.012.400 TL ve Makine ve Ekipman Temini İşleri 40.710.000,00 USD tutarında bir bedelin belirlendiği açıklandı.

Koza Altın İşletmeleri, Mollakara Projesi için 150 milyon dolar civarında yatırım yaparak altın ve gümüş üretimi gerçekleştireceğini daha önce duyurmuştu. Yapılan fizibilite çalışmalarına göre proje kapsamında yaklaşık 9-10 ton altın üretilmesi öngörüldüğü belirtilmişti.

2021 yılında ise dönemin Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, piyasa değeri 1,2 milyar dolar olan 20 ton altın, 2,8 milyon dolar olan 3,5 ton gümüş rezervi tespit edildiğini açıklamış ve sahada alt yapı çalışmalarına başlanacağını duyurmuştu.

Diyadin ilçesi, kentin yoksul ve oldukça göç veren ilçelerinden. İlçe aynı zamanda, yenilenebilir enerji potansiyeli açısından oldukça zengin. Kentte şu sıralar otuzu aşkın jeotermal sera bulunuyor. İlçe merkezindeki konutların büyük bir bölümü de jeotermal su ile ısınıyor. Kurulacak tesis, bu sıcak su kaynaklarına oldukça yakın bir bölgede.

DOĞU-ÇEP ÜYESİ TAŞDEMİR: TESİS, İLÇENİN GEÇİM KAYNAĞI OLAN JEOTERMAL KAYNAKLARA 6 KM UZAKLIKTA

Doğu Anadolu Bölgesi Çevre Platformu (Doğu-Çep) üyesi Mehmet Nuri Taşdemir, yapılacak tesisle sera alanları arasında 6 km kadar bir mesafenin olduğunu söyledi. Taşdemir, bir firmanın kazancı için bölgedeki yeraltı ve yerüstü değerlerin kurban edildiğini belirtti ve şöyle devam etti, “İlçedeki birçok sera tesisi jeotermal ısı ile üretim yapılıyor. Kış aylarındaki -35 derecedeki soğuklukta orada tarım yapmak mümkün. Bölge her anlamda tarım ve hayvancılıkta ülke için lokomotif olma potansiyeli taşıyorken burayı maden sahası ile kirletmenin mantığı yok. İşsizlik ve göçün yoğun olduğu bu bölgede ekonomiyi güçlendirecek adımlar atılması gerekiyorken sadece bir firmanın kazancı için buradaki yer altı ve yerüstü değerleri kurban ediliyor. İlçenin ekonomisi jeotermal sulara ve seralara dayanıyor. Her serada 170 ton domates üretiliyor. Organize Tarım Bölgesi yapılıyor şu an ve bu kapsamda 33 tane yeni sera yapılıyor. Domatesin üssü olacakken bu potansiyel yok olacak. Çünkü tesisle beraber 6 km uzaklıkta siyanür çıkacak. Bu durum tarımı mahvedecektir. “

'TARIM VE HAYVANCILIK GİBİ TURİZM DE YOK EDİLECEK'

İşsizliğin ve ekonomik sorunların derinden hissedildiği bölgenin ana geçim kaynağı ise tarım ve hayvancılık. Hayvancılık hızla terk edilirken nispeten varlığını koruyan ana faaliyet seracılık. Serada da yine bu termal sular kullanılıyor. Taşdemir, maden sahasıyla beraber sera başta olmak üzere tarım ve hayvancılığın zarar göreceğini aktarıyor: “Çalışmaların sonunda siyanür olacak ve bölge göç verecek. Çünkü tarım alanları zehirlenecek, hayvancılık olumsuzluk etkilenecek. Yine arıcılık önemli bir uğraş kaynağı. Rakımın yüksek olması nedeniyle yenilenebilir enerji kaynakları oldukça verimli. Bunların tamamı zarar görecek“

Taşdemir’e göre tarım ve hayvancılık gibi kent turizmi de önemli bir yara alacak. Bölgenin işsizlikten kırıldığını söyleyen Taşdemir, “Maden sahası bölge için çok tehlikeli. Burası işsizlikten kırılıyor. Artık turist de gelmeyecek, yatırımcı gelmeyecek. Bölgede ne Ağrı Dağı Ne İshakpaşa Sarayı ne de Meteor Çukuru kalacak. Turistler gelmek istemeyecek. Çünkü buranın havasını solumak, suyunu içmek istemeyecekler. İnsanlar zehir soluyacak ve yaşam kalitesi düşecek, hastalıklı bir bölge olacak” şeklinde devam etti.

'MURAT NEHRİ SİYANÜR AKACAK, BULUŞTUĞU FIRAT NEHRİ DE KİRLENECEK'

Öte taraftan tesis, Murat Nehri’nin doğduğu Tendürek Dağı’na da yakın bir bölgede. Murat Nehri buradan doğarak 722 km’lik bir mesafe kat ediyor ve birçok yerleşim yeri ve tarım arazisinden geçerek Fırat Nehri ile buluşuyor. Taşdemir, maden sahasının Murat Nehri için de bir tehlike oluşturacağını söylüyor. “Maden sahasının Murat Nehri’ne yakın olması akıllara Fırat Nehri’ne yakın olan İliç’deki maden sahasının yarattığı tahribatları getiriyor. Murat Nehri ve en büyük kolu olduğu Fırat Nehri, büyük zarar görecek. Geçtiği coğrafya ve buradaki yaşam doğrudan etkilenecek“

“Bölgede 11 milyon ton cevher işlenecek. Bir ton cevher için yarım kilo siyanür kullanacak. Siyanür, Kireç, Kostik gibi maddeler kullanılacak. Yine cıva, arsenik ve krom gibi maddeler tabiata zarar verecek” Cümlesini kullanan Taşdemir, büyük yıkıma neden olacağını söylediği bu kararın gözden geçirilmesi gerektiğini belirtti.

'İTİRAZ YOK, KÖYLÜLER ŞİRKETİN VAATLERİNE KANMIŞ DURUMDA'

Bir itirazın olmadığına da dikkat çeken Taşdemir, duyarlılık çağrısında bulundu. Taşdemir, “Tendürek bölgesi ekonomik olarak iflas durumda. Köylüler, arazilerini satmak zorunda kaldılar. Durumun vahameti bilmiyorlar çünkü şirketin vaatlerine kanmış durumdalar. Arazimi satarım, işçi istihdam ederim diyorlar. İhale yapıldı ama maalesef itiraz yok. Bizim dava açma hazırlığımız var. Kazanacak olan şirket, kaybedecek olan devlet ve halk olacak. Bir termalin işletilmesi hem bölgeye hem devlete daha çok fayda verecekken firmanın kazancı için bu heba ediliyor. Bu destekleneceğine Murat sulama projesine destek versinler veya seracılığa yatırım yapsınlar“ sözlerine yer verdi.

KIZILDERE: KURAKLIK ARTIYORKEN YER ÜSTÜ SU VARLIKLARIN YOK EDİLMESİ KABUL EDİLEMEZ

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekoloji komisyonu eş sözcüsü Menekşe Kızıldere de tesisin, Murat Nehri’nin sonunu getireceğini belirtti. Tarım ve hayvancılığın daha önemli olduğunu ifade eden Kızıldere, ”Tendürek Dağı eteklerinde bulunan bu bölge volkanik bir bölge ve birçok kritik mineral dahil birçok madeni barındırabilir fakat madencilik iklim krizinin giderek daha etkili olduğu son yıllarda oldukça tartışmalı bir mesele. Tüm Dünya’da gıda fiyatları düşerken Türkiye’de gıda fiyatları korkunç şekilde yükselmekte. Yoksulluk giderek yayılmakta dolayısı ile bu koşullarda hayvancılık ve tarım kesinlikle madencilikten çok daha önemlidir. Bu maden yatırımı yalnızca Koza Altın’ı zengin edecekken, tarım ve hayvancılık tüm halkların yararına olacaktır. Diyadin’den Tendürek eteklerine kadar Murat Nehri bölgedeki tarım ve hayvancılığın kalbi niteliğindedir. Kuraklık her geçen yıl çok daha etkili olurken yer üstü su varlıklarının bu şekilde yok edilmesi kabul edilemez. Bölge halkının geçim kaynağının da tarım ve hayvancılık olduğu düşünüldüğünde bu madenin verdiği kısa ve uzun vadeli zararlar çok daha büyük olacaktır“ şeklinde konuştu.

Bölgenin yer üstü ekosistemi açısından bereketli olduğunu söyleyen Kızıldere, buranın maden şirketlerine peşkeş çekildiğini söyledi. Kızıldere, tesisin bölge halkına ve ülke ekonomisine uzun vadede önemli bir zarar vereceğini ekledi. (Artı Gerçek)

Öne Çıkanlar