Dinamit kullanılacak maden, doğalgaz boru hattının yanında yapılacak
Osman ÇAKLI
İSTANBUL- TANAP doğalgaz boru hattının yakınında açılmak istenen maden, Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı Avcıpınar köylüleri tarafından yargıya taşınacak. Köylüler, bölgedeki kanserojen asbest maddesinin proje ile doğaya karışmasından ve yakınlarda geçen TANAP doğalgaz boru hattının patlamasından endişe ediyor.
‘MEVZUATIN ETRAFINDAN DOLAŞILDI’
AVC Anatolis Resources Madencilik şirketi ise 10 Şubat tarihinde dördüncü grup maden (altın-gümüş-kurşun-bakır-çinko) işletmesi için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir kararını aldı. Ancak bu kararın alınması köylülere göre yasal boşluklardan kaynaklanıyor. Avcıpınar Köyü’nde dördüncü grup maden işletmesi açmak isteyen şirketin ruhsat sahasının toplamı 1.192 hektar büyüklüğünde. Ruhsat sahası bu büyüklükte olsa da, faaliyet sahasını 25 hektardan küçük dört poligona bölen şirket, böylece projenin ÇED sürecinden muaf oldu. Ancak, köylüler adına gönüllü avukatlık yapan Nazan Türkdoğan, bunu yasaların çevresinden dolanmak anlamına geldiğini vurguladı. Fiilen sahada tek proje alanı olacağını belirten Türkdoğan, dava konusu işlemlerden birinin ÇED raporu olacağını kaydetti. Türkdoğan, faaliyet alanının bilerek küçük gösterildiğini belirtti.
DOĞALGAZ BORU HATTININ YANINDA PATLATMALI MADEN İŞLETMESİ YAPILACAK
Çeşitli usulsüzlükler ve riskler olması nedeniyle köylülerin karşı çıktığı projede, Türkdoğan'ın vurguladığı bir diğer risk de bölgeden geçen TANAP doğalgaz hattı. Yasal olarak, doğalgaz hatlarının yakınında patlamamaların gerçekleştiği maden aramalarını içeren projeler yasak. Şirket projenin, doğalgaz hattına 500 metre uzakta olduğunu savunuyor. Ancak Türkdoğan kendi tahminlerine göre boru hattı ile proje alanının kesiştiğini belirtti.
KANSEROJEN ASBEST VARLIĞI KANITLANMASINA RAĞMEN PROJEDE ADI GEÇMİYOR
Köylülerin itiraz ettiği diğer risk de asbest varlığı. Doğal bir mineral olan asbest Maden Teknik Arama (MTA) haritalarına göre Sivas’ta yoğunlukla bulunuyor. Ancak proje dosyasında asbestin yaratabileceği tehlikelere değinilmiyor. Öyle ki 1993 ila 2010 tarihleri arasında Cumhuriyet Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışmaya göre asbest kaynaklı 190 insan akciğer zarı kanserine yakalandı. Çalışmaya göre köylerde yaşayan insanların evlerini bu topraktan yapması kanser olma nedenleri arasında gösterilmişti. 2010 yılında İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan taramaya göre bölgede akciğer zarı kanserine yakalanma oranının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu saptanmıştı.
‘ŞİRKETLERİN YARARI SÖZ KONUSU’
Avukat Türkdoğan, dinamitli patlatmalar ile ayrıştırma süreçlerinde açığa çıkacak asbest mineralinin havaya karışmasıyla bölgedeki kanser vakalarının artacağına dikkat çekti. Türkdoğan’a göre yalnızca halk sağlığı değil canlı yaşamı açısından asbest oldukça riskli. Bu nedenle açılacak davanın konularından biri de asbest varlığının tehlikeleri olacak. Madencilik faaliyetinin bölgede bulunan sit alanlarına yani tarihi dokuya da zarar vereceğini sözlerine ekleyen Türkdoğan, şöyle konuştu:
“Maden arama sahası içerisinde Kilise Tepe denilen yer var. Kendi projelerinde dahi bunu
belirtiyorlar. Yani proje tarihi dokuya da zarar verecek. Bizim amacımız doğanın ve doğayla beraber yaşayan canlıların yaşamının tehlikeye atılmamasını sağlamak. Türkiye’de zaten tarım tasfiye edilmiş durumda. Köydeki insanlar tarım ve hayvancılıkla geçinebiliyor. Hayvancılık burada getirisi olan bir iş. Yani kamusal fayda bunun neresinde? Sadece bizim köyümüzü değil başka köyler de benzer düzeyde maden faaliyetinden etkilenecek. Tamamen şirketin ya da kişilerin yararı söz konusu.”
‘AKCİĞER ZARI KANSERİ ASBESTTEN DOLAYI OLUR’
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi gönüllüsü ve akademisyen Aslı Odman, asbestin 2010 yılında Türkiye’de yasaklandığını hatırlatarak mutlak kanserojen mineral olduğunun uzun yıllardır bilindiğini belirtti. Odman, Avcıpınar’a bakıldığında Sivas’ta asbest var olan 20 noktadan biri olduğunu sözlerine ekleyerek, “Akciğer kanseri ile mide zarı kanseri, yumurtalık kanseri gibi hastalıklara neden olabiliyor. Bu süre 10 ila 20 sene arasında değişebilir. Yıldızeli Avcıpınar’da spesifik bir çalışma da var. Akciğer zarı kanserinden ölme olduğunu da bu bölgede görüyoruz. Günde üç paket sigara içerseniz akciğer
kanseri olabilirsiniz. Fakat zar kanseriyseniz bunun tek maruziyet kaynağı asbesttir” ifadelerini kullandı.
‘KANSER ORANLARI ARTACAK’
Sağlık çalışmalarının ve çeşitli araştırmaların ortaya koyduğu üzere Yıldızeli’nde mezotelyomaya (akciğer zarı kanseri) maruz kalma oranı Türkiye’den daha yüksek. Maden demenin tozuma anlamına geldiğini belirten Odman, “Proje tarım ve yerleşim alanlarına çok yakın. İş makinesi ölçeğinde tozuma yaparak insanlar buna maruz kalacaklar. Atık havuzuna sürekli kamyonlarla taşıma yapılacak, bu da risk. Şimdiye kadar ki kanser oranlarının kat be kat yükselmesi anlamına gelecektir. Her boyutta bir halk sağlığı riski var” diye konuştu.
‘GİDECEK YERİMİZ YOK’
Tüm Avcıpınarlılar gibi tarım ve hayvancılıkla geçinen, köyün eski muhtarı Cafer Bilgin, arazilerinin ellerinden alınma ihtimalinden kaygılı olduğunu söyledi. Köyde toplam 150 büyükbaş hayvan olduğunu kaydeden Bilgin, madenin ruhsat sahasının aynı zamanda hayvanların otlatıldığı bölge olduğunu ifade etti. Geçim kaynaklarının ellerinden alınmasıyla köyde daha önce olmadığı kadar göç riski olduğunu sözlerine ekleyen Bilgin, insanların şehirlerden köylere gelmeye başladığı bir dönemde gidecek yerlerinin olmadığını belirtti.