Dünya Çevre Günü’nde Van Gölü: Kirlilik, kuraklık ve kıyı işgali
Şenol Balı
Artı Gerçek - 3.713 m2 alanı ile Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’ndeki kirlilik ve işgal her geçen gün artıyor. Son yıllarda iklim değişikliğinin neden olduğu kuraklığın da tehdit ettiği gölün çevre uzunluğu 430 kilometre, genişliği 80 kilometre dolaylarında. Gölün su hacmi ise yaklaşık 600 km3 olarak tahmin ediliyor. Ancak aşırı buharlaşma ile beraber çekilen göl, her geçen daha büyük su kayıpları yaşıyor. Gölü besleyen birçok dere veya akarsu ya tamamen kurudu ya da seviye kaybı yaşadı.
Kuraklıkla beraber kirlilik de önemli bir tehdit. İnci kefali başta olmak üzere endemik birçok canlının yaşadığı gölün çevresindeki yerleşkelere ait kanalizasyon ve katı atıklarının önemli bölümü tam kapasite arıtılmadan göle akıtılıyor. Akarsuların taşıdığı katı ve sıvı atıklarla her geçen gün biraz daha kirlenen gölün birçok noktasında metreleri bulan dip çamurları oluşmuş durumda. Son yıllarda ilgili kurumlar tarafından dip çamuru temizliği yapılsa da temizleme yöntemine ilişkin eleştiriler var.
Gölü, kıyılardaki çarpık yapılaşma da tehdit ediyor. Birçok kamu kurumunun hizmet binası veya tesisisin yer aldığı kıyı şeridi, zaman zaman dolgu yoluyla kullanıma açılıyor. Göl, geçtiğimiz yıl, doğal sit-sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’ olarak tescillenmişti ancak kentteki STK’lara göre bu karar, gerçek tehditleri bertaraf etmekten hala çok uzak. Öyle ki aynı yıl, Van Büyükşehir Belediyesi tarafından Edremit İlçesi’ndeki 66 hektarlık alanın imara açılmasına dönük bir kararı söz konusu oldu.
KİRLİLİK EN BÜYÜK TEHLİKE
Van Gölü yıllardır kirleniyor. Duyarsızlık, yetersiz altyapı ve arıtma işlemlerinin yetersizliği bunun en temel sebepleri arasında. Sadece Tuşba ilçesindeki arıtma tesisinden saniyede 1800 lt/sn kanalizasyon tam anlamıyla arıtılmadan göle akıtılıyor. Van Çevre Derneği’nin verilerine göre, göl kıyısında yerleşik iki il, dokuz ilçe, 136 köy ve mahallede yaşayan yaklaşık 1 milyon 200 bin kişinin yarattığı, günde 56 bin 400 ton metreküp kanalizasyon atığı ve evsel atıklar doğrudan ve dolaylı olarak suya boşalıyor.
Bu kirliliğin önüne geçmek ve kirli alanları temizlemek için yapılan çalışmalar geçmişe göre artırılmış olsa da kentteki STK’lara göre bu çalışma hem yetersiz hem de yöntemler uygun değil. Bir süredir Van Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığınca Van Gölü’nün zemininden balçık ve dip çamuru çıkarılması çalışması yapılıyor. Bu çalışma, uzun süredir aralıksız sürüyor. Çevre örgütleri ise tahliyenin kıyının ve doğal dokunun korunmasına uygun olmadığını ifade ediyor.
Kirliliğe neden olan bir başka etmen ise Van Gölü’nü besleyen dere ve akarsular üzerinde faaliyet yürüten taş ocakları ve HES’ler. Gölün kirliliğine neden olan bu iki faaliyet, su seviyesinde yaşattığı düşüş ile kapalı bir havza olan gölün daha az beslenmesine yol açıyor.
Van Çevre Derneği Ali Kalçık, gölde yaşanan kirliliği ‘Vahşet’ olarak tarif ediyor. Kalçık, havzada yaşayan nüfusunun evsel ve kanalizasyon atıklarının büyük bir ölçüde göle döküldüğünü söylüyor. “Van Gölü’nün yaklaşık 430 km çevresi var. Etrafında 1200’ü aşkın bir nüfus yaşıyor. Bu nüfusun evsel atıklarının tamamı Van Gölü’ne akıyor. 2021 yılında yapımına başlanan ileri Biyolojik Arıtma Tesisi var ancak bu arıtmadan çok çökertme işlemi yapıyor. Yani tam kapasite ile çalışmıyor şu an bile bu alandan simsiyah bir su göle akıtılıyor. Böylesi bir vahşet uygulanıyor.”
AŞIRI KURAKLIK: GÖLÜ BESLEYEN DERELER KURUYOR, BARAJLAR ÇEKİLİYOR
Van Gölü’nü tehdit eden bir başka faktör de kuraklık. Havzada son yıllarda şiddetli bir buharlaşma yaşanıyor. Yağışların azalması ve yağış şekillerinin değişmesi, Van Gölü'nün çekilerek alan kaybetmesine ve havzadaki birçok küçük gölün kuruyarak yok olmasına neden oluyor. Son yıllarda yüzlerce metreyi bulan çekilmeler sonucu birçok noktada mikrobiyalitler ortaya çıkıyor.
Kalçık, gölü besleyen akarsu ve akarsular üzerinde bulunan barajların önemli bir su kaybı yaşadığını kaydediyor. Kalçık’ın dikkat çektiği bir başka tehlike ise kuraklıkla beraber göl kıyısında bulunan sazlık ve sulak alanların kuruması. Şunları söylüyor: “Maalesef bölgedeki göller, dereler kuruma noktasına gelmiş. Havzada çekilmeyen akarsu, baraj veya göl kalmamış. Yine havzada 102 akarsu ve ırmak var. Deliçay, Zilan, Engil gibi derelerin debisi yüzde 70 dolaylarında bir düşüş yaşadı. Buralar, Van Gölü’nü besleyen damarlar. Yine Morgedik Barajı, Sarı Memed Barajı gibi önemli barajlarda su oranı, kapasitesinin yüzde 30’una yaklaşmış. Hem yeraltı hem de yerüstü su kaynaklarında ciddi bir azalma var. Bu da kapalı bir havza olan Van Gölü’nde çekilmelere neden olmakta. Bu çekilmelerden dolayı sazlıklar ve sulak alanlar da yok olmaya başladı. Buralar, kent için birer nefes kaynağı. Diğer taraftan çekilen yerlere dolgu yapılıyor, yol yapılıyor. Bu sazlıklar milyonlarca canlının yaşam alanıdır. 203 endemik kuş türü yaşıyor bu sazlıklarda. Orman fakiri ve kişi başına yeşil alanın bir metreyi aşmadığı kentimizde bu sazlıkların önemi büyük. “
BİR BAŞKA TEHDİT: KIYI ŞERİDİNDEKİ YAPILAŞMA
Gölün yüz yüze kaldığı bir diğer tehlike ise kıyı şeridindeki artan yapılaşma. Bu yapılaşma, alınan kararlarla sistematik bir hal almaya başladı. Nitekim, Van Büyükşehir Belediyesi, 14 Ocak 2022 tarihinde yayınladığı Meclis kararında, Edremit ilçesinde bulunan sahil şeridini kapsayan 66 hektarlık alanın imara açıldığını duyurdu. 3621 sayılı Kıyı Kanunu’na aykırı olduğu yorumları yapılsa da imar planıyla beraber kıyılar dahil sahil şeridi yapılaşmaya dahil edildi. Belediye, 1 Şubat 2022’de askıya çıkarılan imar projesiyle bölgeyi ticaret ve hizmet sektörü alanına dönüştürmeyi planladığını duyurmuştu. Göl, öncesinde yani Temmuz tarihli Resmî Gazete’de yayınlanan karar ile ‘doğal sit-sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı’ olarak tescillendi.
Konuşmasına buradan devam eden Kalçık,bu kararlara eleştirel yaklaşıyor. Kalçık, “Yıllardır STK’lar olarak Van Gölü için koruma kanunu istiyorduk. Ancak geçtiğimiz yıl sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı ilan edildi. Biz bunu koruma statüsü alındı diye düşünürken durumun böyle olmadığını anladık. Bu, ‘Benden izin al istediğin yere yapı yap ‘anlamına geliyor. Göl kıyısında hassas alan ilan edilmesi gerekilen yerler var. Kentteki kurumlarla beraber buna karşı mücadele ediyoruz hukuki olarak. Yine Büyükşehir Belediyesi tarafından Edremit İlçesi’nde 66 hektarlık bir alan imara açıldı. Kıyı kanunu var. 3621 sayılı kanunda, ancak savaş koşullarında kıyılarda geçici olarak yapılaşma olabilir ama savaştan sonra buradan çıkman lazım diyor. “Sözlerine yer veriyor.
Kalçık’ın dikkat çektiği bir başka konu ise kıyı şeridinde kamuya ait binaların yer alması. “Van’daki sahil yerleri devlet kurumları tarafından işgal edilmiş durumda. Yasalar ihlal ediliyor. Başta da Edremit’te konut yapan Valilik geliyor. “ifadelerine yer veriyor.
Gevaş, Tuşba ve Edremit sahillerinde kamu kurum ve kuruluşlarının dinlenme tesisleri ve kamplar bulunuyor. Van Ferit Melen Havaalanı, DSİ 17. Bölge Müdürlüğü Gevaş Eğitim ve Dinlenme Tesisleri, DSİ 17. Bölge Müdürlüğü Edremit Dinlenme Tesisleri, Karayolları 11. Bölge Müdürlüğü Edremit Sosyal ve Dinlenme Tesisleri, Edremit Kaymakamlığı Ek Binası, Van Valiliği Edremit Yazlık Konağı ile Edremit Ordu Evi ve Gazinosu bunlardan sadece birkaçı.