İş makineleri taş ocağı için Latmos’un kalbinde

İş makineleri taş ocağı için Latmos’un kalbinde
Yunan mitolojisinde gök tanrısı Zeus’un evi olarak da bilinen Latmos Dağı taş ocağı tehdidinden kurtulamıyor. Çörlen Asar Kalesi’nin yanı başında açılmak istenen patlatmalı taş ocağı için iş makineleri Latmos’a girerek yol açma çalışmalarına başladı.

İZMİR - Aydın ve Muğla sınırları içerisinde kalan, antik çağdaki adı Latmos olan Beşparmak Dağı'ndaki taş ocaklarının sayısı her geçen gün artıyor. Latmos’un yanı başında yer alan taş ocakları bölgenin tarihine, kültürüne, jeolojik yapısına ve canlı yaşamına geri dönülmez zararlar veriyor.

SİT ALANI KAPSAMINDA KORUMA ALTINDA

Latmos’da yeni bir taş ocağı açılması için çalışmalar başladı. Taş ocağının ÇED sahası Latmos’un şu anki adı olan Beşparmak’a ismini veren zirve ile Çörlen Asar Kalesi arasında kalıyor. Ayrıca ocak sahasının etrafında Aydın Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından sit kapsamına alınan koruma alanları da mevcut.

İŞ MAKİNELERİ GİRDİ

2007 yılında 'ÇED gerekli değildir' kararı alan Egamin Mineral Maden Şirketi bölgede taş ocağı açmak için harekete geçti. Şirket iş makinelerini göndererek yol açma çalışmalarına başladı. İş makineleri, Çörlen Asar 1. Derece Arkeolojik sit alanından da izinsiz bir şekilde her gün geçiyor.

YAŞAM SAVUNUCULARI MÜCADELE EDİYOR

Latmos Platformu ve Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) temsilcileri, taş ocağı girişimlerinin durdurulması için Aydın Valiliği, Koçarlı Kaymakamlığı, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Aydın İl Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Milli Parklar Aydın Şube Müdürlüğü ziyaret ederek çalışmaların ivedilikle durdurulmasını istedi. Ancak tüm girişimlere rağmen çalışmalar devam ediyor. Latmos’un kalbi sayılacak bölgede devam eden çalışmalarla ilgili Latmos Platformu suç duyurusunda bulunurken, taş ocağı izinlerinin iptali için de İdare Mahkemesinde dava açılacak.

'GEREKLİ İŞLEMLERİ YAPMAYAN GÖREVLİLER DE SORUMLU'

Taş ocağı girişimiyle ilgili açıklama yapan çok sayıda sivil toplum kuruluşu da devam eden çalışmaların vereceği zararlardan görevlilerin de sorumlu olacağını kaydetti. Açıklamada, "Önceki yıllarda basında 'Latmos’ta kaya resimlerini kurtaran madenci' olarak çıkan Egamin Mineral Mad. End. Ve Hamm. San. Ve Tic. A.Ş firmasını, bölgenin kültürel peyzajını bozduğu, kültür ve tabiat varlıkları üzerinde geri dönüşü olmayacak şekilde zararlar oluşturacağı için tüm sivil toplum örgütleri olarak protesto ediyor ve çevre hukuku adına kınıyoruz. Durdurulmayan çalışmalarla ilgili gerekli işlemleri yapmayan görevliler adli, idari ve hukuki bağlamda sorumlu olacaklardır. Tüm sivil toplum örgütleri adına mevcut çalışmanın ivedilikle durdurulmasını ve iş makinesinin alanı terk etmesini istiyoruz" denildi.

'MADENCİLİK YAPILMASI MÜMKÜN DEĞİL'

Artı Gerçek’e açıklamada bulunan Latmos Platformu'ndan hukukçu Mehmet Cilsal, var olan mevzuatlara göre o bölgede madencilik çalışması yapılmasının mümkün olmayacağını belirtti. Cilsal, "Bölgede Çörler Asar Kalesi, Bafa Gölü, kaya resimleri, tarım terasları gibi çok sayıda tabiat ve kültür varlığı var. Latmos boşuna Latmos değil. Geçmişte şirket bu bölgede madencilik girişimlerinde bulunmuş ve güya madencilik yapmış. Projeyi revize ederek yeniden harekete geçmiş. Bu ÇED güncelleştirilmiş, donmuş projeyi diriltmişler. Buna dayanarak bürokrasiyi ihlal etmişler. İzinleri alan şirket iş makineleri ile bölgeye girmiş. Bu coğrafyada yapılacak madencilikle bir katliam başlayacak çünkü Latmos’un kalbi. Doğal ve arkeolojik sitler açısından kıymetli bir bölge. Dozeri de arkeolojik sit bölgesinden geçirirken Kültür ve Tabiat Varliklarınu Koruma Kanunu’nu ihlal etmişler. Bunun da cezası var. O dozer her gün arkeolojik sit bölgesinden geçiyor. Aynı zamanda o bölgenin kadim kültürünü de yok edecekler" dedi.

'COĞRAFYAMIZ MARS'A DÖNÜŞÜYOR'

Bölgede madencilik yapılamayacağına dair Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu’nun aldığı kararlar olduğunu hatırlatan Cilsal, "Sonrasında bu kararın sınırları daraltılmış. Devlet son 10 yılda maden mevzuatını genişletti ve maden alanların hücüm başladı. Geçmişte biraz daha insancıl yapılırdı. Maden mevzuatının genişletilmesi yüzünden bu alanlar talan edildi. Madencilik vahşi yapılıyor. Örneğin; maden bittikten sonra alan rehabilite edilmiyor. O coğrafya bir daha insan eliyle eski haline getirilemez. Bu vahşi madencilik nedeniyle kendi coğrafyamız Mars'a dönüşüyor. Bunu bir daha telafi etmek mümkün değil. Madenciler hukuka uymuyor. Yaşayacak vatan kalmayacak. Vahşi madencilige karşı yurt savunması yapmayan, hukuku işletme imkanı olduğu halde dava açmayan odaları, baroları da avukatları da kınıyorum. Aydın ve Muğla bölgesinde hemen hemen hergün maden projeleri ve ÇED'ler ilan ediliyor. Sıradan yurttaş bu gelişmeleri bilmez, felaket kapısına dayanınca ayıkır ama hukukçular bunu önceden bilir ya da bilebilecek konumdadır. Ancak önceden bildikleri halde dava açmak veya açtırmak için çaba gösteren hukukçu sayısı ne yazık ki yüzde 1 bile değil. Oysa hukuk devletini en çok bu kitlenin istemesi , işletmesi gerekir" diye konuştu.

ÇED SÜRECİ NASIL İŞLEDİ?

Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’ndan ilk olarak 2007 yılında 'ÇED gerekli değildir’ kararı alan Egamin Mineral Maden Şirketinin sahibi Enver Erdoğan, o dönem taş ocağı kaynağını ekonomik bulmadığı için faaliyete başlamadı. Şirket, ruhsat hakkını başka bir şirkete sattı. Bu şirketin taş ocağı açma girişimi Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün 2018 aldığı kararla durduruldu. Üç ÇED sahasından ikisinin milli parklar sınırında kaldığı belirtildi. Ancak ruhsatı geri alan Egamin Mineral, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü'nün bu kararını yargıya taşıdı. Mahkeme, bilirkişi kararları doğrultusunda şirketi haklı buldu ve taş ocağının önündeki engelleri kaldırdı. Açılması planlanan taş ocağı ÇED sahası Latmos’un şu anki adı olan Beşparmak’a ismini veren zirve ile Çörlen Asar Kalesi arasında kalıyor

Öne Çıkanlar