Manisa’da 14 bölgede daha JES ihalesi: 'Gediz’i JES şirketlerine teslim etmeyeceğiz'

Manisa’da 14 bölgede daha JES ihalesi: 'Gediz’i JES şirketlerine teslim etmeyeceğiz'
Manisa'da 14 bölgede daha jeotermal kaynak aramak için 11 Ekim'de ihaleye çıkılacak olmasına tepki var. İhaleyle birlikte zeytinlikler, üzüm bağları, tarım arazileri ve ormanların bulunduğu 43 bin 577 hektarlık alan daha JES'lere açılacak.

İZMİR - Türkiye’nin en verimli arazileri arasında bulunan Gediz Havzası, Jeotermal Enerji Santrallerinin (JES) tehdidi altında. Manisa Valiliği 14 bölgede jeotermal kaynak aramak için 11 Ekim'de ihaleye çıkıyor.

Manisa’nın birçok yerinde JES'ler tarım alanları ve yeraltı su kaynaklarını kirletmeye devam ediyor. Santraller toprak ve suya ağır metallerin karışmasına neden oluyor. Ağır metaller insan sağlığını ve tarımı olumsuz etkilerken, buhar salınımı ise üzüm bağlarında hastalıklara yol açıyor. Bölgedeki üreticiler, ziraat odaları ve çevre dernekleri JES'lere karşı hukuk mücadelesi veriyor.

14 JES İÇİN 11 EKİM'DE İHALE YAPILACAK

Manisa Valiliği, yayınladığı yeni bir ilanla kentin 14 farklı bölgesinde jeotermal kaynak aranacağını duyurdu. Köprübaşı, Salihli, İğdecik, Alaşehir, Kula, Gölmarmara, Ahmetli, Sarıgöl, Şehzadeler, Kula, Saruhanlı ve Akhisar'da yer alan sahalar için jeotermal kaynak arama ve işletme ihaleleri 11 Ekim'de Defterdarlık binasında yapılacak. İhaleyle birlikte zeytinlikler, üzüm bağları, tarım arazileri ve ormanların bulunduğu 43 bin 577 hektarlık alan daha JES'lere açılacak.

MARTTA 18 JES İÇİN İHALE YAPILDI

Manisa Valiliği, geçen mart ayında da 44 bin 292 hektar büyüklüğündeki 18 sahada jeotermal kaynak arama ihalesi düzenlemişti. Bu ihalelere karşı da hukuk mücadelesi sürüyor.

'ÜÇ KEZ DAVA AÇTIK, JES'LERİ ENGELLEDİK'

Açtıkları davalarla JES'leri ilçeye sokmayan Sarıgöl Ziraat Odası Başkanı Ali İhsan Ülgen, "Sarıgöl'ün toprağı küçük. 20 bin dönüm arazimiz var. Burada ağırlıklı üzüm yetiştiriciliği yapılıyor. Alaşehir’de çok sayıda JES var ve Alaşehir’in durumu ortada, mahvettiler. Hava kirliliği ayrı, bağların durumu ayrı. Üretilen üzüm Avrupa’ya gitmez. Bütün tüccarlar bizim burada şimdi. Alaşehirliler üzüm yaprağını dahi bizden alıyorlar. Üç kez dava açtık Sarıgöl’e girmelerini engelledik. Şu anda bir tane bile yok" dedi.

'MENDERES OVASI'NDA KANSER YÜZDE 38 ARTTI'

Üretici olarak JES’leri istemediklerini vurgulayana Ülgen “Topraklarımızda istemiyoruz. Hükümet bakıyor üzümün yıllık getirisi 5 milyon dolar, jeotermale bakıyor 1 milyar dolar. Yaklaşımı bu. Peki Gediz Ovası’ndaki halk ne yapacak? Gediz Ovası Türkiye’nin en kaliteli topraklarından biri. Para için burayı bozmaya ne gerek var. Menderes Ovası’nda zeytini ve inciri katlettiler. Kanser oranları yüzde 38 artmış. Bizzat 13 defa Aydın’a gittim, köylülerle konuştum. ‘JES’lerden memnun musunuz?' diye sordum, memnun olan yok. Maden ocağını da yargıya taşıdık. Onun da yakın zamanda duruşması var. Şimdiye kadar engel oldu ama odamızın da gücü bir yere kadar. İlçeyi sokmaya niyetimiz yok. JES şirketleri beni görüşmeye çağırıyor ama kabul etmiyorum" diye konuştu.

'CANLILAR ÖLÜYOR, AĞAÇLAR KURUYOR'

Alaşehir Ziraat Odası Necdet Türk de JES'ler nedeniyle çok kötü örnekler yaşadıklarını dile getirdi. Türk, "Bizim buradaki JES’çiler prosedürleri yerine getirmedi. Ondan dolayı bizim ovamız çok zarar gördü ve halen görüyor. Tahlillerimize göre JES’lerin olduğu bölgelerdeki bor değerleri daha önce 1,5 oranında idi şimdi 8-9’a kadar çıktı. Bunun örnekleri çok. Bu işi düzgün yapmıyorlar. Doğaya zarar veren akışkanları derelere, çaylara salıyorlar. Bundan dolayı ne kadar canlı varsa ölüyor, ağaçları kurutuyor. Biz de bunlara karşı demokratik bir mücadele veriyoruz. İlçenin güneyi, doğusu ve batısında zaten jeotermaller var. Bir tek kuzey bölgesinde henüz yok” dedi.

'JES'LER AHTAPOT GİBİ'

Açtıkları bir davayla bir JES projesini engellediklerini anlatan Türk, "Bu bölgede açılmak istenen bir santrali mahkeme kararıyla iptal ettirdik. Temyizden de bizim lehimize karar geldi. Şu an itibariyle durdurduk. Açmış olduğumuz davaları kazanıyoruz ama nereye kadar gider bilmiyoruz. Bunlar ahtapot gibi. Bir dava 100 bin TL'yi buluyor. Kazanıyoruz ama yarın bir gün arkadan dolanacaklar. Bunlar büyük holdingler. Valilik satıyor, bakanlık izin veriyor ama biz havanda su dövüyoruz. Burada bir çelişki var. Bu işi yukarıdan, kökten çözmek lazım. Gediz Havzası, SİT alanı özelliğinde. Yetkililer şapkasını çıkarıp önüne koymalı. Tarım en önemli ise buna göre davranmalılar. Atatük’ün gıda üretimi ve bağımsızlık üzerine açıklamaları var. Devlet büyükleri bunu dikkate alarak hareket ederlerse sevinirim" diye konuştu.

'HÜKÜMETTEN TARIMDAN VAZGEÇTİ'

Salihli Çevre Derneği'nin kurucu üyesi Hakkı Uysal da hükümetin tarımdan vazgeçip enerji ile kazanç sağlamak istediğini dile getirdi. Uysal, "Olabildiğince tarım sahalarını yok etme gayreti içerisindeler. Bu akıl alacak bir durum değil. AB ile Batı'nın bu konuda Türkiye’ye rol biçmesi söz konusu. Türkiye’de üretilen enerji ihtiyacın iki katından fazlası. Aynı şekilde Avrupa’da çimento, demir çelik fabrikalarının üretimi gerilerken Türkiye’de bu tür faaliyetler hızla artmakta. Derneğimiz kurulduktan sonraki bütün ihaleleri açtığımız davalarla iptal ettirdik. Kazandığımız dava 10'u geçmiştir. Buna rağmen ısrarla ihaleler yapılmakta. Bizi bezdirmeye çalışıyorlar. Üyelerimiz de bu konuda duyarlı. Elimizden gelen mücadeleyi sürdüreceğiz. Bir davanın maliyeti avukatsız 30 bin TL. Üç ay önce bir dava açtık. Yeni bir dava açılması daha söz konusu. Bu ihaleyi de yargıya taşıyacağız. Gediz Havzası’nı onlara teslim etmeyeceğiz" dedi.

Öne Çıkanlar