Millet bahçelerinin anatomisi: Zarardan kazananların yeşili
Hicran CENGİZ
Artı Gerçek - 2018 seçimleri öncesi Cumhurbaşkanlığı'nın açıkladığı '100 Günlük İcraat Programları' kapsamında yeniden hayatımıza giren 'millet bahçeleri'ne ilişkin tartışmalar dinmiyor. Kentlere yeşil alan vaadiyle başlatılan bahçeler dördüncü yılını doldururken, 'imar rantı için araç' ve 'kamuya mali külfet' olarak anılmaya başlandı.
Zira her ilde en az bir tane yapılması planlanan, toplamda 409 millet bahçesinin sadece 92 tanesi açılarak hizmete başladı. 2023'e kadar ulaşılması hedeflenen 81 milyon metrekarenin sadece 15 milyon metrekaresi tamamlandı. TOKİ'nin millet bahçeleri için harcadığı tutar ise sadece 2022 yılında 5 milyar lirayı aştı. 'Millet bahçeleri yer seçim kriterleri' arasında yer alan 'kentlere yeşil alanların kazandırılması' hedefi de uzak.
MİLLET BAHÇELERİ BUGÜNÜN İCADI DEĞİL
'Millet bahçeleri' kavramı, 19'uncu yüzyılın sonlarına uzanıyor. Bu dönemde, Tanzimat sonrası yapılan pek çok düzenleme halkın yaşam biçiminin dönüştürülmesine de yansıdı. Sosyalleşme gibi kavramlar neticesinde, "kent kültüründe kamusal, açık ve yeşil alan" niteliğindeki millet bahçesi olgusunun ilk örneği, Sultan Abdülaziz döneminde 1869 yılında yapılan Taksim Millet Bahçesi'ydi.
1870'de açılan Kısıklı Millet Bahçeleri ile Üsküdar’daki Sarıkaya Millet Bahçesi, Sultanahmet Millet Bahçesi, Tepebaşı Millet Bahçesi ve Sarayburnu-Gülhane, Mahmut Şevket Paşa, Fatih ve Sultanahmet Bahçeleri de, bu dönemin önde gelen kültürel peyzaj unsurları oldu. Bahçeler, Cumhuriyet'in ilanından sonra da aynı adla devam ettirildi.
GEZİ PARKI EYLEMLERİ ETKİSİ
Millet bahçelerinin yaklaşık 100 yıl sonra yeniden gündeme getirilmesinde ise Gezi eylemlerinin etkisi yadsınamaz. Bahçeler, iktidarın yeşil alanların korunmasını önemsemediği yönündeki eleştirilerin yoğunlaştığı bir dönemde, 24 Haziran 2018 seçimleri öncesinde, Cumhurbaşkanlığı'nın "100 Günlük İcraat Programları" ile yeniden hayatımıza girdi. 'Yeşil Şehir Vizyonu Projesi’nin bir parçası olacak şekilde millet bahçesi projelendirme ve yapım çalışmaları, ülke genelinde yaygınlaştırılarak yürütülmeye başlandı.
KAMUYA KAÇA MAL OLDU?
Şu ana dek, her ilde en az bir tane yapılması planlanan toplam 409 millet bahçesinin 92'si açılarak hizmete başladı. 2023'e kadar tamamlanması hedeflenen 81 milyon metrekarenin sadece 15 milyon metrekaresi tamamlandı. Peki bu bahçelerin kamuya maliyeti ne oldu?
Bahçelere 4.8 ila 10.4 milyar dolar kaynak aktarıldığı tahmin ediliyor. TOKİ'nin sadece 2022 yılında millet bahçeleri için harcadığı tutar 5 milyar lirayı aştı. En son Mardin Kızıltepe ve İstanbul Üsküdar Millet Bahçesi için toplam 208 milyon liralık sözleşme imzalandı.
Afyon'da, 144 milyon 581 bin lira maliyetle yapılacak bahçe ve sosyal donatı inşaatı altyapı ve çevre düzenlemesi işiyle ilgili 27 Ekim'de ihaleye çıkıldı. İhaleyi 110 milyon 444 bin lira bedelle alan Solmaz Taahhüt İnşaat'ın, daha önce de 94 milyon 123 bin lira bedelle Bitlis'te yapılacak millet bahçesi ihalesini almış olması dikkat çekti.
BAKANLIĞIN KRİTERLERİ SAĞLANMADI
Öte yandan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yerel yönetimler için hazırladığı 64 sayfalık 'Millet Bahçeleri Rehberi'nde yer alan 'Yer Seçim Kriterleri' de tartışmalı hale geldi. Zira, tamamlanan bahçeler göz önünde bulundurulduğunda bu kriterlerin sonuçlarla uyuşmadığı görülüyor. Gerçekleşmeyen kriterlerin başında da, "kentlere yeşil alanların kazandırılması" hedefi yer alıyor.
'MİMARLARIN YENİ BİR TANIMA İHTİYACI YOKTU'
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Pelin Pınar Giritlioğlu, kent içi yeşil alanlar için hali hazırda mevcut düzenleme olduğuna dikkat çekerek şu eleştiriyi getirdi:
"Biz yeşil alan yaparken mevcut lejanda göre açık ve yeşil alanları oluşturuyoruz. Bizim aslında başka bir millet bahçesi tanımına ihtiyacımız yoktu. Millet bahçesi olarak adlandırılan yerlerin içerisinde yeni bir imar faaliyeti başladı. Yeni bir imar rantı anlamına geliyor."
KUZEY ORMANLARI YOK OLURKEN...
Millet bahçeleri, Türkiye'nin gündemine, Kuzey Ormanlarının İstanbul sınırları içinde kalan bölümünün önemli ölçüde tahrip edildiği bir dönemde girdi. Erdoğan'ın 1994 yılında üçüncü köprüye ilişkin "doğa katliamı ve rant haritaları sağlama" çıkışına rağmen, üçüncü köprü ve üçüncü havalimanı gibi projelerle söz konusu ormanlarda büyük bir tahribat yaşandı. Öte yandan, İstanbul Beykoz’da 111 bin metrekarelik tarım alanı imara açılarak ‘ticaret alanı’ ilan edildi. 1443 ağaç bulunan parselin 61 bin metrekaresine, iki katı geçmeyecek AVM, otel, çarşı, finans kurumu gibi ticari birimlerin inşa edilmesine izin verilecek.
Normal yeşil alanlarda bu kadar yapılaşma yokken, 'millet bahçeleri' tanımı ile kafe, büfe, sergi salonu, kütüphane, kıraathane, ibadethane gibi birçok fonksiyonu içeren yapıların bu alanlarda yer almasının önü açılmış oldu. Dolayısıyla, millet bahçelerinin kentsel düzeni ve çevresel dengeyi ne ölçüde sağlayacak projeler olduğu da sorgulanmaya başlandı.
'BİR BAKIYORUZ KONUT ALANINA ÇEVRİLMİŞ, BAHÇE SUR PAYI'
Giritlioğlu bu konuda "İktidar belli ki bu millet bahçelerini betonlaşmaya karşı günah çıkarma olarak kullanıyordu. Aslında gerçekte böyle olmadığını gördük" diyerek şöyle devam etti:
"Eski semt stadyumları, havaalanları ve askeri alanlar gibi yerler yıkılıp, kent içinde bahçelere ayrılan alanlarda betonlaşmaya yer verildi. 'Millet bahçesi olacak' dediğimiz yerlere bir bakıyoruz ki, dörtte üçü neredeyse konut alanlarına çevrilmiş, bir kenarına da bir sus payı gibi bir millet bahçesi konulmuş."
ATATÜRK HAVALİMANI TARTIŞMASI: 'KAMUSAL ALANLAR ADİL PAYLAŞILMIYOR'
Millet bahçeleri arasında en tartışmalı olanlardan biri ise Atatürk Havalimanı'ndaki proje. Havalimanının pandemi sırasında sahra hastanesine dönüştürülmesi için çekilen 2 milyar TL'lik krediye millet bahçesine dönüştürülmesi için biçilen 2 milyar 127 milyon 978 ihale teklifi eklendiğinde, kamuya maliyeti 4 milyar lirayı bulacak.
29 Nisan 2022'de iş makinelerinin girdiği havalimanı arazisinin konumu nedeniyle de millet bahçesi olarak kullanılması tartışma yaratmıştı. Giritlioğlu, kent içinde ya da rahat ulaşılabilecek yerlerde kurulması beklenen bahçelerin bir bölümünün bu kurala uyulmadan tasarlandığını belirtti:
"Atatürk Havalimanı gibi alanlara ya da kentlerin çeperine yakın olan askeri alanlar gibi kent içi erişilebilirlik açısından da adil noktalarda bulunmayan, herkesin ortak kullanımına elverişli olmayan alanlarda yapılması nedeniyle, büyük bir erişilebilirlik ve adalet sorunu, yani kamusal alanların adil paylaşımı sorununa tanık oluyoruz."
SADECE SÜNNİ MÜSLÜMANLAR İÇİN İBADETHANE
Millet bahçeleri için yayınlanan rehberde, bahçelerin fonksiyonları arasında "namazgah, cami, mescit" gibi ibarelerin yer alması da "Sadece Sünni Müslümanlar göz önünde bulunduruluyor" eleştirilerine yol açmıştı. Giritlioğlu’nun bu alanlarla ilgli yorumu, "Kentlerimizde eşit, adil erişilebilir ve afet anında kullanabileceğimiz, herkesin kullanabileceği yeşil alanlar istiyoruz” oldu.