Munzur ve Fırat Havzası'nda ekokırıma davetiye çıkarıldı: Fırat’a karışması bütün yaşamın bitmesi demek

Munzur ve Fırat Havzası'nda ekokırıma davetiye çıkarıldı: Fırat’a karışması bütün yaşamın bitmesi demek
"Tüm Munzur ve Fırat Havzası tehlike altında" uyarısına aldırış edilmedi. Bugün İliç'teki madenden tonlarca siyanürlü toprak Fırat'a doğru akarken Prof. Pampal, "Bütün yaşam biter" diye durumu özetledi. Maden aynı zamanda Bingöl-Yedisu Fay Hattı üzerinde.

Artı Gerçek - Erzincan'ın İliç ilçesi Çöpler köyünde faaliyette olan Anagold altın madeninin yol açacağı ekokırıma dair uzmanlar ve çevre savunucuları defalarca uyarıda bulunurken, hukuksal mücadele de yürütüldü.

Gelinen noktada binlerce ton zehirli toprak sel olup akarken, ne büyük bir tehlike içinde olunduğunu jeoloji mühendisi Prof. Dr. Süleyman Pampal, "Fırat'a karşıması bütün yaşamın bitmesi demek" sözleriyle özetledi.

KAPASİTE ARTIŞINA HÜKÜMET İZNİ

Madenin siyanür borularından birisinin 21 Haziran 2022'de patlaması sonucu yaklaşık 20 ton siyanürlü solüsyon Fırat Nehri’ne karıştı.

Tepkiler üzerine hükümet, altın madeninin faaliyetini geçici olarak durdurdu. Altın madeni birkaç ay kapalı kaldıktan sonra tekrar faaliyetine başladı. İliç’ten başlayan, Munzur Dağlarına yakın olan bölgede yürütülen bu çalışmaya tepkiler devam ederken, şirket aynı zamanda kapasite artışına gitmek istedi. Kapasite artışı ile ilgili olumlu Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu verildi.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Fırat Nehri’ne siyanür karıştıran Altın Madeninin kapasite artışı için verilen olumlu ÇED raporuna dava açtı.

'DÜŞÜNÜN, SİYANÜR KULLANILIYOR AMA ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR KARARI VERİLİYOR'

Türkiye Barolar Birliği (TBB) adına Çevre ve Kent Hukuk Komisyonu Üyesi sıfatıyla katılan davaya katılan avukatlardan Barış Yıldırım, Artı Gerçek'e, süreci "ÇED Gerekli Değildir kararı Bölge İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Düşünün burada siyanür kullanılıyor ama ÇED gerekli değildir kararı veriliyor. Böyle vahim bir durum var ortada. Daha sonra bunlar projenin kapasite artırımı için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED olumlu kararı verdi. Buna ilişkin bir meslektaşımızın açtığı davanın, zaman süre aşımı yönünden reddine karar verildi" diyerek anlatmıştı.

Projenin bulunduğu alanın önemli doğa ve bitki alanı olduğunu ifade eden Yıldırım, “Munzur’un su kaynaklarına, Munzur kaynaklarının doğduğu Kemaliye-İliç hattına çok yakın. Yüksek miktarda dinamit kullanılarak patlatmalar yapılıyor. Bu patlama sesleri ta Ovacık’tan duyuluyor. Düşünün köylüler biz patlama seslerinden uyuyamıyoruz diyorlar. Munzur Gözeleri mevzusu var. Bu patlatmalar Munzur ekosistemini, jeolojisini, ağır bir şekilde etkiliyor. Kapasite artışına gidilirse Munzur dağı ekosistemi, Munzur kaynakları net olarak etkilenecek” diye konuşmuştu.

'ADIM ADIM MUNZUR SU KAYNAKLARINA YAKLAŞIYORLAR'

Altın şirketinin doğayı, yeraltı su kaynaklarını, Munzur Havzası’nı kirletmeye devam ettiğini hatırlatan Yıldırım, “Altın madeni sahasında püskürtücü makinalarla atık havuzundaki suyu havaya püskürtüyorlar. Atık havuzunda daha çok yer açılsın diye. Havaya püskürttükleri suyun içerisinde çok zehirli kimyasallar var. Siyanür ve sülfürik asit dahil olmak üzere. Aynı zamanda kapasite artırımı demek hacimsel olarak Munzur Dağlarının daha geniş bir kesimini kullanmak demektir. Adım adım Munzur’un su kaynaklarına doğru yaklaşıyor” sözleri ile madenin doğaya, çevreye verdiği zararı anlatmıştı.

TMMOB'UN RAPORU

TMMOB tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, "Orman alanlarının, ekolojik ve biyolojik değerlerin, flora ve fauna bileşenlerinin, tarım ve mera alanlarının, su kaynakları ve havzalarının, kültürel ve tarihi mirasın, yerleşme alanlarının tahribine yol açan siyanürlü maden işletmeciliğine ilişkin projenin, çevre ve insan sağlığı üzerinde geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açtığı" ifade edilmişti.

Raporda, ortaya çıkan somut çevresel etkiler ve riskler göz önünde bulundurularak, bilimsel ve hukuksal açıdan birçok sorun barındıran ÇED Olumlu kararının ve telafisi imkânsız zararlara neden olacağı vurgulanmıştı. Raporda kapasite artırımı işleminin acilen iptal edilmesi, durdurulması ve işletmenin kapatılması hayati öneme sahip olduğuna değinilmişti.

FAY HATTININ ÜZERİNDE

Çöpler Kompleks Madeni kapsamında açık ocak madencilik faaliyetleri ile oksitli ve sülfitli cevher çıkarılıyor ve dore altın ile gümüş ve bakır keki üretimi gerçekleştiriliyor. Madencilik faaliyetinin gerçekleştiği alanda aktif bir fay hattı olan Bingöl-Yedisu Fat Hattı da bulunuyor.

Madende üretim 2010 yılında başladı. İlk kapasite artırımı ile birlikte 2019’da siyanürlü üretimden 39 çeşit kimyasal + sülfürik asit + siyanürle üretime geçildi.

Anagold, Ağustos 2023’te “ÇED gerekli değildir” kararıyla maden sahası içindeki açık ocak alanına 5,83 hektarlık bir bölüm daha eklemek için onay aldı.

2021’den beri ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na açılan ÇED iptal davası sürüyor. Sahada kapasite artırımı yapılmasına yönelik verilen ÇED raporunun iptali için açılan dava kapsamında bilirkişi incelemesi yapılmıştı.

PROF. DR. PAMPAL: O VADİNİN ÖNÜ KAPATILMALIDIR

İliç'teki siyanürle altın madeni faaliyetine dair bütün bu süreçte ekolojistler ve çevre savunucularının mücadelesi dikkate alınmazken, bugün çevre felaketi meydana geldi. Tonlarca siyanürlü toprak heyelan şeklinde akarken, içinde bulunulan tehlikeyi Jeoloji mühendisi Süleyman Pampal özetledi.

Prof. Dr. Pampal, Habertürk'te katıldığı programda, "Bu işlenmiş topraktır. Altının çıkarılması için işlenen zehirli siyanürlü madde ve onun için kimyasal kullanılan, altını ayırmak için işlemden geçirilen toprak bu maalesef. Üst üste yığılmış bir dağ gibi bir yığın olmuş. Bu mevki Fırat Nehrine de 700-800 metre mesafede, çok yakın. Fırat’a karışması demek bütün yaşamın bitmesi demek. Fırat’a ulaşması acilen önlenmelidir. O vadinin önü kapatılmalıdır" dedi. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar