Tutuklu doğa savunucusu Dursun Ali Koyuncu açlık grevine başladı
Atakan ASILBAY
ARTVİN- Artvin'in Cankurtaran mevkiinde mesire alanı projesi için 3 Eylül'de orman kesimini engellemeye çalışan Reşit Kibar'ın öldürüldüğü saldırıdan sağ kurtulan ve 7 Eylül'de tutuklanan doğa savunucusu Dursun Ali Koyuncu iki aydır cezaevinde. Keyfi şekilde tutuklandığını ve iddianamenin hâlâ hazırlanmadığını belirten Koyuncu, 3 Kasım'da açlık grevine başladığını avukatları aracılığıyla duyurdu.
HOPALILAR KOYUNCU İÇİN EYLEMDE
Hopalılar, Dursun Ali Koyuncu'nun tutukluluğunu protesto etmek için bugün Hopa Parkı'ndan Hopa Meydanı'na yürüdü. Polis yürüyüşü engellemek için barikat kurdu ancak halkın tepkisi üzerine barikat kaldırıldı. Hopa Meydanı'nda basın açıklamasını okuyan Halkevleri üyesi Volkan Altunkaya, "Dursun Ali Koyuncu ve yaşanan hukuksuzluğa tepki gösteren Mutlu Akyüz ve Yıllar Kibar arkadaşlarımız tutuklandı. Bu tutuklamalarla, baskılarla yaşam mücadelesi verenleri sindirmeyi amaçlıyorlardı ama Cankurtaran yaşam mücadelesini yine de bastıramadılar.
Bu sefer kirli yöntemlere başvurdular. Mücadelenin önündeki arkadaşlarımızı çeşitli yöntemlerle yıldırmaya çalıştılar. Önce Dursun Ali’yi peşine bir ordu takarak Kars’a sürgün ettiler.
Ardından dışarıda kalan, mücadele arkadaşlarını tetikçi medyayı kullanarak yalan yanlış haberlerle karalamaya çalıştılar. Köylülere yönelik gece yarısı baskınlarıyla sistematik gözaltılar yapıldı" dedi.
'KOYUNCU REHİN TUTULUYOR'
İki aydır tutuklu olan Koyuncu hakkında hâlâ iddianame hazırlanmadığını belirten Altunkaya, "Tutuklu yargılama süresi bilinçli olarak uzatıldı. Yani Dursun Ali iki aydır Kars’ta rehin tutuluyor. Dursun Ali’yi rehin tutarak yıldırabileceğinizi mi sanıyorsunuz? Dursun Ali, 3 Kasım’da yaşanan bu hukuksuzluklara, yargının cezalandırma aracı olarak kullanılmasına karşı iddianame hazırlanana kadar açlık grevine başladı. Kendisinin talebi çok net: Adalet. Bu hukuksuzluğa son verilsin, hakkındaki iddianame bir an önce hazırlansın. Bizlere düşen onun taleplerini buradan güçlendirmektir. O yüzden buradan tekrar soruyoruz: Yargı adaleti sağlamak için mi var yoksa halkın sırtında sopa olarak mı kullanılıyor? Bizler bunun cevabını biliyoruz ama hukuksuzluğa karşı çıkmaktan, adalet talep etmekten, hakkımız olanı istemekten geri durmuyoruz. İki ay geçmesine rağmen iddianame neden hazırlanmadı? Arkadaşlarımız neden rehin tutuluyor? Sadece tetikçi tutuklandı ama azmettiriciler serbest. Reşit Kibar’ın ölümünden sorumlu olanlar neden yargılanmıyor? Silahın sahibi Fikret Merttürk nasıl sokakta rahat rahat gezebiliyor?" diye konuştu.
KOYUNCU'DAN MEKTUP: MÜCADELEMİZDEN KORKTULAR
Altunkaya, Dursun Ali Koyuncu'nun cezevinden gönderdiği mektubu da okudu. Mektupta şu satırlar yer aldı:
"Adalet ve özgürlük için Reşit’in yanı başımda katledilmesinin ardından iki ayı aşkın zaman geçti. Tutsaklığım da ikinci ayını doldurdu. Mücadelemizden korktular. Ağaç katliamına karşı mücadelemizi, yaşamı savunma mücadelemizi bastırmak, cezalandırmak istediler. Gece vakti kaldığım ev basıldı. Hopa’da gözaltına alınıp Artvin’e kaçırıldım. İfademi ise Hopa savcısı sistem üzerinden bağlanarak aldı. Tutuklanmam için talimat verenler tutsaklığımın da tecrit altında sürdürülmesini istiyorlar. Artvin Cezaevi’nden Kars’a sürüldüm. Ailemden, arkadaşlarımdan, Artvin’den uzaklaştırıldım, tecrit edildim. Ziyaretime gelebilenler de kilometrelerce yol gelmek zorunda bırakıldı.
3 Eylül’de Cankurtaran’da tetikçinin yarım bıraktığı işi beni, Mutlu’yu, Yıllar’ı tutuklayarak tamamlamak istiyorlar. Reşit Kibar'ın katilleri dışarıda gezerken acısını ve öfkesini dile getiren bizler tutukluyuz. Cankurtaran sussun, orman savunması bitsin istiyorlar. Yargıyı hak arayan kadınlar, kent doğa savunucuları, işçiler, öğrenciler, aydınlar üzerinde bir sopa olarak kullanan AKP-MHP iktidarının yarattığı çürümüş adalet düzeninin sonucudur içinde bulunduğumuz durum. Yargı sopası ile özgürlüklerimizi kısıtlayarak sessiz kalmamızı isteyenler karşısında sessiz kalamazdım.
Yaşadığım hukuksuzlukları, savcılığın keyfi ve ideolojik tutumunu teşhir etmek için Reşit’in katlinin ikinci ayında açlık grevine başladım. Dosyamın savcısı hâlâ hakkımda iddianame hazırlamış değil. Bunun tutsaklık sürecimi uzatmak adına kasten yapıldığını biliyorum. Bu yüzden eylemimi hakkımdaki iddianame hazırlanana kadar sürdüreceğim. Tutsaklığım süresince izlediğim tüm hukuksuzluklara karşı da bir çığlıktır bu eylemim. Cerattepe’de yağmanın sürdürülmek istenmesine, Arhavi, Perşembe Yaylası ve Karadeniz genelinde devam eden maden projelerine, Kaz Dağları'ndaki orman katliamına, kadınlar ve çocuklar için, halkın en temel hakları için devrede olmayan yargının halkın üstünde bir sopa olarak durmasına karşı bir çığlık. Tüm bu yaşananların normalleştirilmek istenmesine ve tutsaklığımın normalleştirilmesine bir çığlık. Kabul etmiyorum. Bu eylemi Cankurtaran direnişinin de bir parçası olduğu, Türkiye’nin dört yanında süren özgürlük, adalet ve hak mücadelelerine bir güç verebilmek adına yapıyor, bu ülke ve bu halk için, doğa ve yaşam için, eşitlik ve demokrasi için, ekmek ve barış için mücadele eden tüm dostlarımızı selamlıyor, yanımızda olan herkese teşekkür ediyorum."
Cengiz Holding, Hopa ve Arhavi'ye gözünü dikti: 'Canımızı ortaya koyacağız, Cengiz'i sokmayacağız'
Reşit Kibar'ın ölümüyle ilgili AKP'li Faruk Çelik'i eleştiren Hopalı iki genç ifadeye çağrıldı
Hopalı STK'lerden ortak açıklama: 'Cankurtaran Ormanı'ndaki tüm projeler iptal edilsin'