Cumhuriyet davasında tahliye çıkmadı

Mahkeme Başkanı, öğleden sonraki duruşmaya Ahmet Şık'ı almadı. Murat Sabuncu ve Akın Atalay da bu durumda savunma yapmayacaklarını söyledi. Davaya avukat sınırlaması getirildi.

Cumhuriyet davasında tahliye çıkmadı

Fatma YÖRÜR

ARTI GERÇEK - Cumhuriyet gazetesi davası beşinci duruşması İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde başladı. 20 sanıklı davada, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, gazeteci Ahmet Şık ve muhasabecisi Emre İper tutuklu bulunuyor. Mahkeme Başkanı, duruşmanın öğleden sonraki oturumuna tutuklu yargılanan Ahmet Şık'ı almadı. Şık savunmasını yapamayınca Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay da savunma yapmaktan vazgeçti. Sanıksız yargılama yapan mahkeme ara kararını açıklarken salona avukatlar dışında kimseyi almadı. Savcı tutukluluğun devamını istedi, mahkeme tutukluluğun devamına karar verdi. Duruşma 9 Mart'a ertelendi. Gelecek celselere üç avukat sınırlaması getirildi.

Duruşmaya, HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu ve Milletvekilleri Garo Paylan, CHP milletvekilleri Mahmut Tanal ve Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş, uluslararası gözlemciler, TGS, TGC, Disk Basın-İş, sanık yakınları, hak savunucuları, gazeteciler Hasan Cemal, Tuğrul Eryılmaz, Cumhuriyet çalışanları, Erol Önderoğlu gibi isimler duruşmayı izledi. Duruşma salonunda yer kalmazken, çok sayıda kişi de duruşma salonuna giremedi.

Duruşma kimlik tespitiyle başladı. Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ duruşma başlarken "Eksiklerimiz var. Bilirkişi raporları istemiştim emlak raporu geldi. Talep ettiğimiz tanıkların hepsi hazır olacak. Dijital materyaller konusunda üç ayrı müzekkere yazdık ama inceleme yapılmadı. Dijital materyallerin bazılarının şifreleri bozuk, bazılarının yok denildi. Kemal Aydoğdu için yazılan müzekkereye cevap yok. Mahkememizin geldiği aşamada delil durumu budur. Bizim başka delil oluşturacak talebimiz olmayacak." dedi. Duruşmanın başında Mahkeme Başkanı tam 264 gündür tutuklu bulunan Emre İper’in telefonuna ilişkin bilirkişi raporunun gelmediğini açıkladı.

'TANIK SANIK PSİKOLOJİSİNDE'

Avukat Bahri Belen: "Başka yargılamalarda da 'yargılamayı uzatma' gerekçesiyle taleplerin kabul edilmediğini bildiğimiz için taleplerde bulunmadık. Ama daha sonra taleplerimizi dile getireceğiz." ifadesini kullandı.

Başkan Abdurrahman Orkun Dağ: "Hazır olan tanık Doğan Satmış'ın beyanıyla devam etmek istiyoruz" dedi. Avukatlar yeni tanık yaratılmasına itiraz etti.

Avukat Fikret İlkiz, "Burada anladığımız, demek ki tanık Mehmet Faraç size gelerek hakkında verilmiş olan zorla getirilme iptalini beyan etmiş. Çünkü tezkerenizin dışında zorla getirilme kararının neden kaldırıldığı konusunda UYAP'ta herhangi bir dilekçe, belge, başvuru göremedim" dedi.

Cumhuriyet gazetesinin avukatları, Doğan Satmış’ın tanık olarak mahkemede bulunduğu halde yazılı tanıklık sunmasına itiraz etti. Bir tanığın savunma yapamayacağını, tanığın sanık psikolojisi taşıdığını belirtti. Avukat Bahri Belen, Doğan Satmış'a "Tanıklıktaki kişi de 'savunmamı yapacağım' dedi, sanık psikolojiyle geldi, hakkında da bir soruşturma var. Sanık psikolojisiyle yapacağı tanıklığın ne kadar geçerli olacağını da soruyoruz" dedi.

İfadesine başlayan Doğan Satmış 16 ay bu gazetede çalıştığını beliterek: "Bir röportaj nedeniyle ben bu davaya tanık olarak çağrıldım. Ben birlikte çalıştığım arkadaşların FETÖ'yle ilişkisine inanmıyorum tam tersine onlar bu yapıyla mücadele etmişti. Basında yer alan ifadeler bana ait değildir. Gazetecilerin ağır cezalarda yargılanıyor olması, tutuklu yargılanıyor olması bana göre çok ağırdır." dedi.

Mahkeme Başkanı Satmış'ın ifadesini kısa tutması ardından: "Tanığım diye geldiniz ama mahkemeyi eleştirip gidiyorsunuz." dedi.

Avukat Tora Pekin, tanık Satmış’a daha önce attığı twitleri hatırlatarak, twitleri ve medyaya yansıyan ifadelerin kendisine ait olup olmadığını sordu. Satmış, anlamını aşan ifadeler olabileceğini belirterek,"Akın Atalay ile bazı sorunlar yaşadık ama bunlar hep gazetecilik faaliyetleriyle ilgilidir." diye devam etti.

Avukat Tora Pekin: "Hem bazı gazetelerin sözlerinizi çarpıttığını söylediniz, hem Twitter'da yaptığınız bir açıklama var. 'Söyleşi algı yaratmak için dönüştürülüp kullanıldı' dediniz. Size mal edilen açıklamalar sizin mi?
Satmış: Konuştuğum kişi 30 yıllık arkadaşımdı. Sohbet olarak gerçekleşti. Anlamını aşan sözler olabilir ama benim sözlerimdi." dedi.
Avukat Tora Pekin'in: "Akın Atalay, 15 Temmuz'dan bir hafta önce bizim ekibi tasfiye etti" demişsiniz. Sizin ekibiniz kimdir?" sorusu üzerine Satmış: Dündar geldiğinde gazeteye geldim. 10-11 kişiydik. Sözü edilen dönemde gazeteden ayrıldım. Kastım odur." dedi. Satmış: Mustafa Balbay'ın ayrılması bizim bulunduğumuz döneme rastladı. Vakıf seçimlerini medyaya yansıdığı kadar biliyorum. Balbay benim de içinde bulunduğum yazı işlerini suçladı. Yazıdaki "ele geçirme" sözünü vakfın yönetimindeki denge değişikliğini anlatmak için söyledim." dedi. Avukat Pekin: "Siz Atalay'ın darbe girişimini bildiği imasında bulunuyorsunuz." deyince Satmış: "Öyle mi? Öyle bir şey demedim. Biz Atalay ile yayın konusunda bir iki olay yaşadık ama bunlar hep gazetecilik faaliyetiyle ilgili şeyler." sözlerini kullandı.
Avukat Pekin: "Gazete içi eleştiri ötesinde talimat söz konusu mu?" diye sorunca tanık Satmış: "Hayır" diye yanıt verdi.
Avukat Pekin: O dönemde (Haziran 2016) sizin dışınızda başka birinin işine son verildi mi? Satmış: Hayır
Avukat Pekin: "Bu ekibin kendi istediği şekilde yayın yapmayacağını biliyordu" demişsiniz. Atalay'ın istediği yayın neydi?" Satmış: Onu bilemem. Benden sonra 10 arkadaş istifa etti. Akın Bey yönetimin değişmesini, Aydın Engin'in daha etkili olmasını istiyordu." dedi. İlk tanığın ifadesinin ardından Mahkeme Başkanı: Diğer tanıkların dinlenmesi uzun zaman alacak, tanığın çıkmasını talep edeceğiz." diyerek diğer tanıklar saat 14.00'te burada olacağını bildirdikleri için mahkemeye o saate kadar ara verilmesini istedi. Ahmet Şık, beyanda bulunmak istediğini belirterek araya itirazda bulundu. Mahkeme Şık'ın talebini kabul etti.

Beyanına başlayan Ahmet Şık "İktidar güdümünde bir yargı var" deyince, Mahkeme Başkanı Ahmet Şık’ın savunmasını keserek "Böyle devam etmenize izin vermeyeceğim" dedi. Mahkeme salonundan gelen tepkiler üzerine Mahkeme Başkanı salonu uyararak "Burası forum değil, mahkemeye müdahale etmeyin" dedi. Ahmet Şık, savunmasına devam edince Mahkeme Başkanı sanığın dışarı çıkarılmasını istedi. Ahmet Şık yoğun tepkiler eşliğinde salon dışına çıkarıldı.

ŞIK'IN MAHKEME BAŞKANINI KIZDIRAN SÖZLERİ

KORİDORDA ÇEVİK KUVVET

Saat 14.00'te yeniden başlayan duruşmanın ikinci bölümü öncesi duruşmaya avukat kısıtlaması getirilmek istendi. Özel güvenlikler koridorlara kurdukları bariyerlerde sadece sarı basın kartı olanların alınacağını söyledi. Basının büyük bölümü dışarda kalırken girişte büyük kavga yaşandı. Basın sendikaları olaya müdahale ederken sarı basın kartı olmayanlar salona alınmadı.

Özel Güvenlik, avukatlar ve sarı basın kartlı gazeteciler dışında kimseyi koridora alınmazken, koridorda çok sayıda çevik kuvvet polisi bekletildi.

Özel Güvenlikler, avukatlar ve sarı basın kartlı gazeteciler dışında kimseyi koridora sokmadı. Bu nedenle yaşanan izdihamda davaya izlemeye gelenler büyük zorluklar yaşadı.

'AHMET ŞIK YARGILAMA DÜZENİNİ BOZMUŞTUR'

Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, duruşma yeniden başlarken "Mahkemenin arzu etmediği ama mecbur bırakıldığı durumda kaldık. En azından sayın vekiller yönünden her bir sanık yönünden 3 avukat sınırlamasına da uymadık. Buna rağmen yaşananlar şansızlık. Ancak CMK’ya göre bir sanığın savunması dışında bir alana kaymasına izin verilmez. Ahmet Şık’ın protest bir adam olduğunu herkes bilir. Ahmet Şık‘ın burayı bir tribüne çevirmesine izin vermeden yargılamayı yapmak görevimizdir.
Ahmet Şık açık bir biçimde yargılama düzenini bozmuştur. Ahmet Şık yargılamanın devamında bu salonda olmayacak. Tutuklu sanıklar yerlerine geçebilir Ahmet Şık hariç" dedi.

Cumhuriyet davasında tahliye çıkmadı - Resim : 1FİKRET İLKİZ İTİRAZ ETTİ

Ahmet Şık'ın avukatı Fikret İlkiz, Mahkeme Başkanı'nın bu kararına itiraz ederek Ahmet Şık'ın sözlerinin duruşma salonuna alınmamasını gerektirecek bir durum oluşturmadığını söyledi. İlkiz şöyle dedi:

"Şık 12.01'de başladı, 12.07'de sona erdi. 'AKP ve siyasal iktidarı' dediği sırada ve bu davanın siyasi dava olduğunu söyledikten sonra susturuldu. Önceden sizle konuştuk. Pazarlık yaptık. "Savunma sınırlarını aşmayın" dediniz.. Biz de "Savunma yapılsın, suç teşkil eden varsa savcılığa iletin" dedik. Tıpkı daha önce de olduğu gibi. Bu davanın siyasi dava olduğunu tüm duruşmalarda, oturumlarda söyledik. Bu bizim görüşümüz. İddianameye bağlı olarak söylediğimiz sözlerdir.

Savunma olarak UYAP dışında da duruşmaya 1-2 gün kalmadan bazı kararları öğrenmemiz gerekiyorsa öğreniriz. Ne zaman yargıyla, medyayla ilgili bir görüşü söylese, AKP ve siyasal iktidar deyince durdurdunuz. Zaman kazanmak açısından beyanda mutabıktık.

Ama şimdi CMK 203-204 diyorsunuz. Davranışları itibariyla. Ama davranışlarda, sözünü kesmenizde, duruşmadaki tavrında yargılamayı engelleyecek bir durum yoktur."

Ancak savcı, Ahmet Şık’ın savunmaya ve esasa ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadığını iddia ederek duruşma alınma talebinin reddini istedi. Mahkeme Başkanı da Ahmet Şık'ın "yargılamanın insicamını bozduğu" gerekçesiyle bugün salona alınmayacağını belirtti.

Cumhuriyet davasında tahliye çıkmadı - Resim : 2'TARAFSIZLIĞINIZI YİTİRDİNİZ'

Avukat Bahri Belen de Ahmet Şık'ın duruşmadan çıkarılma öncesinde bağırmadığını, çağırmadığını, münasebitsizlik ve terbiyesizlik yapmadığını, hakaret etmediğini vurguladı. Belen, mahmeye heyetinin mahkemeden çekilmesini aksi halde reddi hakim talebinde bulunacaklarını söyledi:

"Devletin Yargıtay başkanının, mahkemelerin durumuyla ilgili ve medyayla ilgili konuştu. Açılan dava gazetecilerin ve özellikle ülkenin en eski ve köklü gazetesi Cumhuriyet'in, bugüne kadar laikliği, demokrasiyi, özgürlüğü ve cumhuriyeti savunmuş yazar habercileri ve yöneticileriyle ilgili açılmış bir dava. Bu davada Ahmet Şık'ın yandaş medya diye tabir ettiği medya etkili oldu. Yayınları dayanak olarak iddianameye kondu. İddianamenin dayanağı yine bu taraflı medya ise o medyayla ilgili bugün Ahmet Şık, yarın diğer sanıklar, diğer gün biz müdafiiler buna bir şey diyemeyecek miyiz? Adil yargıyı etkileyen medyayla ilgili hiçbir şey diyemeyecek miyiz?

Bugün iki şeyi ortaya koyacağım, hakikati ve kellemi. Hakikati dinledikten sonra kellemi alabilirsiniz. Sayın mahkeme Ahmet Şık'ı da sonuna kadar dinlemeli, birileri de Şık'ın kellesini istemeli. Mahkemenin tavrı bağımsız yargı konusunda tarihe geçecektir.
Ahmet Şık ve arkadaşlarının savunma yaparken kısıtlanma ve başka pek çok tehdit altında olduğunu düşünüyoruz. Duruşmalarda gösterdiğiniz nezaket ve zerafetin farkındayız ama bunun dışında adil bir yargılamanın ve muhakeme hukukunun kurallarının uygulanmasını da istiyorum.

Sanıklar tarafından önemli olan bir kararınız var ki bu nedenle mahkemenizin tarafsızlığını yitirdiği endişenizi taşımaktayız. Özellikle bu nedenle üç üyenizin mahkemeden çekilmenizi, aksi durumda reddi hakim talebimizde bulunuyorum."

Mahkemeye 10 dakika ara verildi.

MAHKEME BAŞKANI: BİZİMKİ KIRIK DÖKÜK BİR AŞK HİKAYESİ

Aranın ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Orkun Dağ, "Anlaşılıyor ki Kayahan'ın şarkısı gibi bizimki kırık dökük bir aşk hikâyesi" diyerek konuşmasına başladı ve şöyle dedi:

"CMK 28 uyarınca değerlendirme yapmak ya da red talebinin geri çevirilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Bu nedenle yalnızca geçikmesinde sakınca olan işlemlerin yapılabileceği açıktır. Bunların arasında delillerin toplanması dolayısıyla tanık dinlenmesi yoktur. Bu nedenle dinlenmesi planlanan Mehmet Faraç, Leyla Tavşanoğlu ve diğer tanığın dinlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle gecikme açısından önemli olan tutukluluk konusunda biri değerlendirme yapması ve red sebebi yazma aşamasına geçme görevi kalmaktadır. İddia makamından red konusunu değerlendirmesini, tutuklu sanıklar yönünden tutukluluk durumları hakkında mütalaasını, adli kontrolü olanlar açısından onlar hakkında mütalaasını bekliyoruz."

Savcı ise Cumhuriyet çalışanlarının tututluluğunun devamını istedi:

"Firari sanıklar olan Can Dündar ve İlhan Tanır yakalamasının infazının beklenmesi, adli kontrol talebi olanların adli kontrollerin devamı ile tutuklu sanıkların bir önceki ara karardaki koşullar ortadan kalkmadığı için tutukluluk haline devam edilmesi talep olunur."

Mahkeme heyeti 'reddi hakim' talebinin daha sonra değerlendirileceğini söyledi.

'MAHKEMENİZ ÇOK KIZDI AMA BU SİYASİ BİR DAVADIR'

Avukat Duygun Yarsuvat, savcının mütalaası üzerine "4 celsedir huzurunuza geliyoruz, aynı konuları tekrar ediyoruz, Sayın Cumhuriyet Savcısı tutukluluğun devamına diyor, çok ilginçtir sayın mahkemenizde aynı gerekçelerle tahliye taleplerini reddediyor" dedi. Cumhuriyet gazetesi yazarlarının siyasal iktidarın yanında olmadıkları için yargılandığını belirten Yarsuvat, "Mahkemeniz çok kızdı ama bunu değiştiremeyiz. Bu dava siyasi bir davadır ve bakalım yıllar sonra bunu nasıl değerlendireceğiz. Yargılama yapılıyor yapalım, ama tutuksuz yargılama yapalım. Kaçma şüpheleri yoktur. Sizin takdiriniz ama AİHM siz vermeseniz de bu kararı verecek. Siz verinde yüzümüzün akıyla buradan çıkalım. Ama unutmayın ki bu siyasi bir dava" diye konuştu.

Ardından söz alan avukat Fikret İlkiz, gazetecilerin adlarını sayarak "Tahliye talep ediyorum" dedi.

MURAT SABUNCU: BEN ARKADAŞIMIN YANINA GİTMEK İSTİYORUM

Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, dün tutukluluğunda 15. aya girdiğini belirterek, "Bir savunma hazırlamıştım, okumak istiyordum ama Ahmet Şık savunmasını yapamadığı için doğal olarak ben de yapmayacağım" dedi. Daha sonra mahkeme başkanı Dağ ile aralarında şu diyalog geçti:

Dağ: Bizim sizi engelleyici tavrımız yok.

Sabuncu: Arkadaşım yapamazken ben yapmam. Tutuklular sürekli savunmalarını düşünüyor. Ahmet de bunu düşündü. Ahmet'in 24. ayı, şimdi firarda olan savcı nedeniyle 12 ay yattı ve beraat etti. İkimiz de çıkacağız ve savunma yapacağız diye bekliyoruz. Sizin gözlerinize hep dik baktık. Ahmet Şık bu ülkedeki en dürüst gazetecilerdendir ve bu savunmayı yapabilseydi yine doğruları söyleyecekti. Sizden tek bir talebim var arkadaşım aşağıda yalnız duruyor onun yanına gitmek istiyorum.
Dağ: Bu tavrı doğru bulunmuyoruz. Sarı basın kartlılar gelecek dedik, yakınlar var dediler kabul ettik. Ama bu protest tavrı kabul edemiyoruz.

Sabuncu: Bir şey söyleyebilir miyim? Bugün oğlumun doğum günü ve burada değil. Alınmadı duruşmaya.

Dağ: Bu serzenişin yeri burası değil.

Sabuncu: Ben oğlumu bu 14 ay boyunca 4-5 kere görebildim ve salona almıyorsunuz oğlumu. Bu mu? Size serzenişte bulunmuyorum. Biz sadece gazeteciyiz. Sadece gazetecilik yaptık. Merhamet istemiyorum. Keşke burada konuşabilseydi. Okumadım ama dediği her şeyin altına imzamı atarım. Keşke konuşabilseydi, bize bir saat daha onu dinleme fırsatı verseydiniz.

AKIN ATALAY DA SAVUNMA YAPMADI

Savunma için söz verilen Akın Atalay da savunma yapmayarak: "Ben de gelişen yargı sürecine ve tanıklık beyanına ilişkin görüşlerimi erteliyorum. Bir an önce aşağıda yalnız bekleyen arkadaşımın yanına gitmek istiyorum. Ama siz tutukluluk konusunda karar vereceksiniz bir şey söylemek istiyorum... Heyetiniz 5 gün üst üste Reina katliamının yargılamasını yaptınız. Reina failinin asıl hedefinin Cumhuriyet gazetesi olduğunu, eyleme saatler kala bundan vazgeçtiğini siz iddianameden okudunuz. Yanımıza ziyarete gelen avukat arkadaşlarımız dedi ki "Desene halimize şükredelim sizi ziyarete buraya değil, mezarlığa gelecekmişiz." Sizin yargılamanız ile bir koridor ötede bizi katletmekten son anda vazgeçen insanlar yatıyor." dedi.

Atalay konuşmasını şu sözlerle sözlerini bitirdi: "Tutuklu olmak değildir hayatımızın en müşkül işi / Müşkül odur ki hürriyetini ve haysiyetini kaybeden kişi."

DURUŞMA SİLİVRİ'DE YAPILACAK

Mahkeme ara karar için duruşmaya yarım saat ara verdi. Aranın ardından karar için toplanan mahkemeye sadece avukatlar alındı. Gazeteciler dahil bütün izleyiciler adliye dışına çıkarıldı. Mahkeme, oy çokluğuyla aldığı kararda tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına ve bir sonraki duruşmanın 9 Mart 2018 saat 10:00 Silivri'de yapılmasına karar verdi.

Reddi hakim talebi 28. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Ara kararda duruşma düzeninin sağlanması için sonraki duruşmanın Silivri'ye alındığı ve üç avukat sınırlaması getirildiği belirtildi.

YENİ KHK İLK ETKİSİNİ CUMHURİYET DAVASINDA GÖSTERDİ

DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA YAPILDI

Duruşma öncesi yapılan basın açıklamasını DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren okudu. Açıklamada "Yarın akşam buradan dört arkadaşımızla ayrılmak istiyoruz. Ama asla bununla yetinmeyeceğiz. Tutuklu bütün gazetecilerin serbest bırakılmasını, ifade özgürlüğü kapsamındaki tüm davaların da düşürülmesini istiyoruz" denildi.

"Bugün ve yarın görülecek olan duruşmalarda gazete çalışanlarının özgürlüklerine kavuşacaklarına inanıyoruz, inanmak istiyoruz. Bildiğiniz gibi yeni KHK'lerde OHAL ile ilgisi olmayan düzenlemeler yapıldı. Her ikisi de adeta bir torba yasa hükmünde. İki vahim düzenleme var. Birincisi terör olaylarına müdahale eden sivillere yargı muafiyeti getirildi. Diğeri ise tek tip kıyafet uygulaması. Tek tip tulum giyme zorunluluğu getirildi. Geçmişte örneklerini gördük. Tek tip uygulaması insanlık onuruna aykırıdır."

Adalet Nöbeti adına Mehmet Durakoğlu da "Gazeteci dostlarımızın ve meslektaşlarımızın özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz" dedi.

ahmet şık Cumhuriyet davası