11 soruda: ABD başkanları nasıl seçiliyor, seçim sistemi neden böyle?

11 soruda: ABD başkanları nasıl seçiliyor, seçim sistemi neden böyle?
ABD, başkanlık seçimleri için bugün sandık başına gidiyor. Peki tüm dünya için kritik sonuçlar doğurabilen ABD seçimleri nasıl yapılıyor? Eyaletlerin seçim sonucunda nüfusları oranınca söz sahibi olması nasıl sağlanıyor? Delege sayısı niçin 538?

Artı Gerçek - Adayların topladığı oy sayısına değil delege sayısına göre belirlenen başkan, salıncak eyaletler, Seçiciler Kurulu... Dört yılda bir düzenlenen ABD başkanlık seçimleri, kendine has sistemi ile her oylama gecesinde kafa karıştırıyor. İşte ABD'nin seçim sistemini anlama kılavuzu...

1- BAŞKANI DOĞRUDAN HALK DEĞİL, DELEGELER BELİRLİYOR

ABD'nin 538 delegeden oluşan ve 'Seçiciler Kurulu' (electoral college) adı verilen sisteminde başkanlık yarışını en fazla oyu alan değil, 270 delegeye ulaşabilen aday kazanıyor. ABD'liler 5 Kasım’da sandığa gittiklerinde, doğrudan başkan ya da başkan yardımcısı adaylarına değil, yaşadıkları eyaletlerindeki ‘Seçiciler Kurulu' temsilcilerine oy verecek; ülke çapında 538 delegeyi kendileri adına oy vermek için yetkilendirmiş olacak. Başkanı belirleyen de, her eyalette nüfusa göre farklı sayıda dağılmış olan delegeler olacak.

abd-secimleri3.png

2- DELEGE SİSTEMİNİN ARKA PLANINDA HANGİ KAYGILAR VAR?

ABD’de ‘Kurucu Atalar’ın oluşturduğu bu seçim sistemi, eyaletlerden oluşan ve federal bir sistemle yönetilen ülkeyi, çoğunluğun tiranlığından korumayı amaçlıyordu. Sözgelimi, en yüksek nüfuslu eyalet olan Kaliforniya’dan tek bir oy bile almamış bir başkan adayının, ülkenin diğer yerlerinden topladığı oylarla seçilmesini engelliyordu. Sistem, 'en çok oyu alan kişinin' her zaman seçilmesi anlamına gelmemesi nedeniyle ‘antidemokratik’ eleştirisine maruz kalıyor. Ancak savunucularına göre bu sistem, ABD'deki başkanlık sisteminin ve federal yönetimin denge-denetim mekanizmalarının önemli bir unsuru sayılıyor.

3- HALKTAN DAHA ÇOK OY ALMASINA RAĞMEN KAYBEDEN OLDU MU?

Amerikan tarihinde, bir başkanlık seçiminin halk oylamasında daha çok oy almasına rağmen delege sistemi nedeniyle kaybeden beş aday oldu. Yani söz konusu adaylar, halktan en çok oyu aldı ama delege sayıları en yüksek (en yoğun nüfuslu) eyaletlerde öne geçemedikleri için 270 delegeye ulaşamayarak kaybetti. Bu oylamaların üçü 1800’lerdeydi. Sonuncusuysa, Demokrat aday Hillary Clinton'ın Cumhuriyetçi Donald Trump karşısında kaybettiği 2016 seçimleri oldu.

abd-secimleri7.png

4- EYALETLERİN DELEGE SAYISI VE SEÇİM SONUCUNA ETKİSİ NASIL BELİRLENİYOR?

Seçim gecesi yeni başkan, ABD'nin 50 eyaletinden hangi adayın en çok delegeyi kazandığına göre netleşiyor. Ancak her eyalet aynı delege sayısına, yani seçim sonuçları üzerinde aynı ağırlığa be belirleyiciliğe sahip değil. Zira delege sayıları, 'çoğunluğun tiranlığına' set çekebilmek adına eyaletlerin nüfusuna oranla belirleniyor.

Sözgelimi, yüzölçümü bakımından ABD'nin en büyük eyaleti olan Alaska, nüfusunun az olması nedeniyle sadece üç delegeye sahip. Yüzölçümü açısından ülkenin üçüncü büyük eyaleti olsa da en kalabalık yeri olması nedeniyle, Kaliforniya ise 54 delegeye sahip.

5- DELEGE SAYISI NİÇİN 538?

ABD seçimleri, 1964 yılından bu yana 538 delege ile işliyor. Bu sayının çıkış noktasıysa, yine denge-denetim mekanizması çerçevesinde iki kanadı bulunan Amerikan Kongresi’ndeki toplam ‘vekil’ sayısı.

ABD Kongre’sinin iki kanadı var: İlki, 50 eyaletin her birinin ikişer senatör seçip yolladığı, 100 üyeli Senato. İkinci kanat ise eyaletlerin nüfuslarına oranla belirlenen sayıda temsilci gönderdiği ve 435 üyesi bulunan Temsilciler Meclisi. Başkanlık seçimlerinin belirleyicisi olan Seçiciler Kurulu'nda da, Kongre'deki toplam vekil sayısının üzerine özel statü sahibi olan başkent Washington, D.C. (District of Columbia) için üç kişi eklenerek 538 delege bulunuyor.

Basit bir matematikle, her eyaletin Senato ile Temsilciler Meclisi'ne yolladığı toplam vekil sayısı kadar delegesi var.

abd-secimleri-5.png

6- SEÇİM, PRATİKTE İKİ AŞAMALI

ABD başkanlık seçimleri esasında iki aşamalı yapılıyor. İlk aşama, seçmenlerin doğrudan sandığa gidip eyaletlerindeki delegeleri yetkilendirmesi. İkincisi ise bu tarihte alınan oylarla oluşan Seçiciler Kurulu'nun (yani delegelerin), kendi eyaletlerinde biraraya gelip, halktan aldıkları yetki uyarınca başkan ve yardımcısı için oy kullanması. 2024 seçimlerinde halk oylaması 5 Kasım salı günü, delegelerin oylaması ise 17 Aralık'ta yapılacak. Kazanan adayın, ülke çapındaki 538 delegenin en az 270’inin oyunu (yarısından bir fazlasını) alması gerekiyor.

7- OYLAR VE DELEGELER NASIL HESAPLANIYOR?

Bu seçim sisteminin bir diğer özelliği de, her eyalette halktan en çok oyu alan adayın, bütün delegeleri de kazanarak nihai sonuca ağırlığını koyması. Yani Kaliforniya’da Demokrat aday Kamala Harris en çok oyu aldığında, eyaletin 54 delegesinin tamamını garantilemiş oluyor; eyalet böylece, federal yönetimin başkanının belirlenmesine nüfusu oranınca ağırlığını koyabilmiş oluyor.

8- SALINCAK EYALET NEDİR?

Bu sistemde başkanlık seçiminin kaderini, Cumhuriyetçi ile Demokratlar arasında gidip geldikleri için 'salıncak' olarak da adlandırılan çekişmeli eyaletler (swing states) belirliyor. 2024 seçimlerinde başkanlık için ulaşılması gereken toplam 270 delege sayısının 93'üne sahip olan Arizona, Nevada, Wisconsin, Michigan, Pennsylvania, Kuzey Carolina ve Georgia 'salıncak eyalet' konumunda bulunuyor. Güncellenen sayılara göre, Arizona 11, Nevada altı, Wisconsin 10, Michigan 15, Pennsylvania 19, Kuzey Carolina 16 ve Georgia 16 delege sahibi.

abd-secimleri-harita.png

Öte yandan, büyük eyaletlerden Kaliforniya'nın 54, Texas'ın 40, Florida'nın 30 ve New York'un 28 delegesi bulunuyor. Ancak delege sayısı yüksek olsa da bu eyaletlerin parti eğilimleri uzun yıllardır pek değişmediği için nihai sonuca etkileri belirleyici olmuyor. Örneğin, Kaliforniya ve New York yıllardır Demokrat, Teksas ve Florida da Cumhuriyetçi eğilimiyle biliniyor.

9- HANGİ EYALETİN KAÇ DELEGESİ VAR?

Yukarıdaki eyaletler dışında, Alabama 9, Kentucky 8, Kuzey Dakota 3, Alaska 3, Louisiana 8, Ohio 17, Maine 4, Oklahoma 7, Arkansas 6, Maryland 10, Oregon 8, Massachusetts 11, Colorado 10, Rhode Island 4, Connecticut 7, Minnesota 10, Güney Carolina 9, Delaware 3, Missisippi 6, Güney Dakota 3, Missouri 10, Tennessee 11, Montana 4, Nebraska 5, Utah 6, Hawaii 4, Vermont 3, Idaho 4, New Hampshire 4, Virginia 13, Illinois 19, New Jersey 14, Washington 12, Indiana 11, New Mexico 5, Batı Virginia 4, Iowa 6, Kansas 6 ve Wyoming 3 delege sahibi. Özel statüsü olan başkent Washington DC'nin de 3 delegesi bulunuyor.

abd-secimleri2.png

10- ‘SEÇİCİLER KURULU’A İKİNCİ AŞAMADA SEÇMENE SADAKATİ BIRAKIP 'SAF DEĞİŞTİREBİLİR' Mİ?

Söz konusu sistemde akla doğal olarak, "Seçiciler Kurulu ikinci aşamada sandığa gitmeyebilir mi?", "Kendi eyaletlerinden çıkan sonucun aksi yönde oy kullanabilir mi?" gibi sorular geliyor. Sözgelimi, Demokrat kimliğiyle bilinen Kaliforniya eyaletinin 54 delegesi, 17 Aralık'taki Seçiciler Kurulu oylamasında sandığa gitmez veya seçmenin verdiği yetkinin tersi yönde oy verirse ne olur?

ABD'de 'sadakatsiz delegeler' çok sık görülen bir durum değil. Zira delegeler kendi partilerinin önde gelen üyeleri arasından ve seçimle belirleniyor. Bu da, kendi partilerine sırt çevirmelerinin kariyerlerini bitirmesi anlamına geliyor.

Bu konudaki istisnalardan biri, 1836 seçimlerinde yaşanmıştı. Virgina eyaletindeki 23 delegenin tamamı, köleleştirdiği siyah kadın Julia Chinn ile ilişkisinin olması gerekçesiyle Demokrat Parti’nin başkan yardımcısı adayı Richard Mentor Johnson’a sırt çevirmişti. Johnson, bu nedenle Seçiciler Kurulu seçimini kazanamamış, Senato’da yapılan oylamayla başkan yardımcısı alabilmişti.

11- ABD BU SİSTEMİ NİÇİN SÜRDÜRÜYOR?

Savunucularına göre, söz konusu sistem hem Amerikan başkanlık sisteminin ve demokrasisinin alâmet-i fârikası addedilen denge-denetim mekanizması açısından gerekli. Sistemin 'çoğunluğun tiranlığı'na ve 'uygunsuz' bir adayın seçilmesine karşı son ana kadar bir supap görevi görevi görüyor.

Sistemin aynı zamanda, çoğulculuğu teşvik ettiği de savunuluyor. Bu görüştekilere göre, bir aday başkan seçilebilmek için ülke çapında çok farklı seçmen kitlelerinden destek almak, yani politikalarını ve vaatlerini çoğunluğa uyarlamak zorunda. Zira az delegeli eyaletlerin bir çoğundan tulum çıkaran ve bu bölgeleri kendi rengine boyayan bir aday coğrafi olarak geniş bir alana yayılmış olsa bile, ülkenin diğer eyaletlerindeki seçmen kitlelerinin desteğini almadığı için çok düşük bir delege sayısında kalmış olabiliyor. (DIŞ HABERLER)

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar