Almanya MİT’i mercek altına aldı
Federal İç İstihbarat raporunda, MİT'in 'espiyonaj faaliyetlerinin' çoğunlukla Türkiye'nin Almanya'daki farklı temsilciliklerindeki resmi görevlileri aracılığıyla yürütüldüğü kaydedildi.
Süheyla KAPLAN
ARTI GERÇEK- Almanya'da Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın açıkladığı 2018 yılı raporunda, MİT’in Almanya’daki istihbarat faaliyetlerini artırdığı, DİTİB (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) ve AKP’nin yurtdışı lobi örgütü UETD/UID’nin istihbarat faaliyetleri için nüfuzlarını kullandığı belirtildi. Raporda MİT'e ayrı bir başlık altında yer verildi.
Raporda Türkiye, İran, Çin ve Rus istihbarat birimlerinin Almanya’daki faaliyetlerini yoğunlaştırdığı belirtilirken, Türk hükümetinin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra özellikle Fethullah Gülen yapılanması mensupları ve PKK'ye yönelik operasyonlarını artırdığı ve bu konuda yurtdışında yaşayan vatandaşlarından "şüpheli gördükleri kişi ve olayları" Türk emniyet birimlerine iletmeleri çağrısında bulunulduğu belirtildi.
DİTİB VE UETD ANKARA BAĞLANTILI
Raporda Almanya’daki Ankara bağlantılı kurumların istihbarat faaliyetleri için nüfuzlarını kullandığı belirtildi. Rapora göre Türk hükümeti, DİTİB ve UETD/UID (Uluslararası Demokratlar Birliği)'ni eskisine göre daha yoğun biçimde Türk grupları üzerindeki nüfuzunu artırmak için kullanıyor.
Raporda ayrıca TSK’nin 20 Ocak 2018 yılında Suriye’de başlattığı Afrin operasyonuna destek vermek amacıyla Ankara’ya bağlı çalışan kurumların istihbarat faaliyetlerinde bulunduğu belirtiliyor.
MİT'in geçen yıllarda faaliyetlerinin odağında PKK, MLKP ve DHKP-C gibi örgütlerin bulunduğu belirtildi. Son yıllarda ise faaliyetlerin 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tutulan Gülen yapılanması üzerinde yoğunlaştığı ifade edildi.
MİT'in Gülen yapılanması ile bağlantılı kişileri Türkiye'ye geri götürmek için çoğunlukla faaliyette bulunduğu ülkelerin resmi kurumları ile işbirliği yaptığını, ancak MİT’in bu ülkelerin bilgisi dışında hareket ettiğine dair vakalar olduğuna da dikkat çekildi.
MİT'in "espiyonaj faaliyetlerinin" çoğunlukla Türkiye'nin Almanya'daki farklı temsilciliklerindeki resmi görevlileri aracılığıyla yürütüldüğü kaydedildi.
Raporda, "Almanya'daki Türkiye kökenli topluma ve Alman toplumunda siyasi irade ve karar alma sürecine nüfuz etme çabalarının" MİT'in faaliyetleri kapsamında olduğu ifade edildi. "Farklı derecelerde yapısal olarak hükümete bağlı örgütlerin Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde güncel Türk siyasetinin tanıtımını" yaptığı ve eleştirilere karşı Türk hükümetinin siyasetinin savunulduğu" belirtildi.
Afrin harekatının başlatılmasının ardından Almanya’da düzenlenen çeşitli etkinliklerde de Türk hükümetinin siyasetini savunma çabalarının gözlemlendiği dile getirildi.
Türkiye’deki siyasi gelişmelere ilişkin eleştirilere karşılık olarak, "iddia edilen ve gerçekten yaşanan ırkçılık, İslamofobi, Türkiye düşmanlığı" gibi konularda veya Almanya ile Avrupa’daki bazı olumsuz gelişmeleri abartarak kamuoyunu bilgilendirmenin, "bu nüfuz etme stratejisinin önemli bir bölümünü" oluşturduğu ifade edildi.
'PKK İLE BARIŞ GÖRÜŞMELERİNİN BAŞLAMASI İHTİMAL DIŞI'
Almanya’da Türk hükümetine yakın kuruluşlar olarak, Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği (DİTİB) ile geçen yıl Saraybosna’daki genel kurul toplantısında adı Uluslarası Demokratlar Birliği (UİD) olarak değiştirilen Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) gösterildi. Raporda, her iki örgütün de, "Kamuoyuna karşı ılımlı" ve "bağımsız" bir görünüm vermek için çaba gösterdiği ve Türkiye ile "Bağlantılarını ve bağımlı ilişkilerini" önemsizmiş gibi göstermeye çalıştığına işaret edildi.
Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın raporunda, "Almanya’nın MİT’in Türkiye dışındaki araştırma hedefleri arasında kalmayı sürdüreceği" tahminine yer verildi. Bunun yanı sıra "Yumuşak güç siyaseti" olarak Almanya'daki Türkiye kökenli toplum üzerinde nüfuz kurma çabalarının da devam edeceği dile getirildi.
Raporda ayrıca PKK’nin 2018 yılında Almanya’da 15 milyon eurodan daha fazla bağış topladığı belirtilirken, Türkiye’nin güneydoğusu ile Suriye’nin kuzeyindeki bölgelerde PKK ile Türk ordusu arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle PKK ve Türk hükümeti arasında barış müzakerelerine yeniden başlanmasının ihtimal dışı olduğu değerlendirmesine yer verildi.