Arab News: Kararlı bir Biden yönetimi, Ankara'yı PKK ile masaya tekrar oturmaya ikna etmeye çalışabilir

18 Ocak 2021 Pazartesi günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri.

Arab News: Kararlı bir Biden yönetimi, Ankara'yı PKK ile masaya tekrar oturmaya ikna etmeye çalışabilir

18 Ocak 2021 Pazartesi günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri:

MODERN DİPLOMACY’DEKİ HABERDE, BREXİT SONRASI AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TÜRKİYE’YE YÖNELEBİLECEĞİ BELİRTİLİYOR

SYED ZAIN ABBAS RIZVI
MODERN DIPLOMACY/AB
AB’DEKİ BOŞ YER

İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkışının hem fırsatları hem de kaosu beraberinde getirdiğini yazan Rizvi, Brexit çerçevesinde, İngiltere ile yapılan ticaret anlaşmasına rağmen Avrupa’da belirsizliğin hakim olduğunu belirtiyor.

Rizvi, ticaret anlaşmasının pandemi ile sarsılan Avrupa Birliği’nde mali piyasalardaki belirsizliği beklendiği gibi yatıştırmadığını ifade ediyor. Rizvi’ye göre, Avrupa Birliği’nin bu boşluğu sağlam bir ittifak ya da ortaklıkla doldurmaya ihtiyacı var.

Türkiye’nin AB üyelik sürecinin devam ettiğini yazan Rizvi, "2016 yılında Türkiye’nin şüpheli demokrasisi üzerindeki onlarca yıllık gerilimin ardından fırsatlar ortaya çıktı. Türkiye ile AB arasında bir mülteci anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ikili ilişkilerin iyileştirilmesinde belirleyici bir rol oynadı" yorumunu yapıyor.

Avrupa’nın en güçlü siyasetçilerinden olan Almanya Başbakanı Merkel’in Türkiye’nin AB üyeliğine her zaman karşı çıktığını belirten Rizvi, İngiltere’nin AB’den ayrılması ile Almanya’nın konumunu Türkiye lehine değiştirebileceğini savunuyor. Rizvi şu sözlerle devam ediyor: "Türkiye’nin üye olması bölgedeki ekonomik eşitsizliğe bir çözüm olabilir.

Türkiye, Avrupa ile Asya arasında bir koridor görevi görmekte ve AB'ye Çin ile İpek Yolu girişimi gibi ekonomik gelişme kanalları açıyor. Üyelik Yunanistan ile olan sınır anlaşmazlıklarını bile çözebilir, Akdeniz'deki enerji rezervlerine çözüm getirebilir ve anlaşmazlıkları sonlandırabilir". Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB ile ilişkilerin iyileştirilmesi yönündeki açıklamalarına da değinen Rizvi, ikili ilişkilerin nasıl seyredeceğinin belirsizliğini koruduğunun altını çiziyor.

yazının devamı...

DEUTSCHE WELLE, CHP İSTANBUL İL BAŞKANI CANAN KAFTANCIOĞLU’NUN SİYASETİN YÜKSELEN YILDIZI OLDUĞUNU YAZIYOR. HABERDE KAFTANCIOĞLU’NUN GİDEREK ARTAN BİR YASAL BASKI ALTINDA OLDUĞU BELİRTİLİYOR.

DANIEL BELLUT
DEUTSCHE WELLE/ALMANYA
ERDOĞAN’IN RAKİPLERİNE BASKI

Türkiye’de iktidar partisinin rakiplerini ele alan Deutsche Welle’deki haber, Canan Kaftancıoğlu’nun siyasetin yükselen yıldızı olduğunu yazıyor. 48 yaşındaki Kaftancıoğlu’nun gerçek çıkışını Türk tarihinin en başarılı seçim kampanyalarından biri olan İmamoğlu’nun kampanyası ile yaptığını yazan Daniel Bellut, "Türkiye’nin ekonomik ve sosyal merkezi olan 16 milyon nüfuslu İstanbul’u kaybetmek cumhurbaşkanının bugüne kadarki en büyük seçim yenilgisi. Kazancıoğlu’nun ise en büyük zaferi" diyor. Kaftancıoğlu’nun giderek artan bir yasal baskı altında olduğunu belirten Bellut, Eylül 2019’da Türkiye Cumhuriyeti devletine ve cumhurbaşkanına hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, terör örgütü propagandası yapmak gibi suçlardan on yıla yakın hapis cezası aldığını vurguluyor. CHP liderlerine göre, Kaftancıoğlu’nun cezası İstanbul belediye seçimleri sonrası bir intikam eylemi. Kaftancıoğlu’nun suçlamalara itiraz ettiğini yazan Bellut, Anadolu Cumhuriyet Savcılığı’nın, CHP'nin bir diğer üyesi Suat Özcağdaş hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ifade ediyor. Kaftancıoğlu’nun twitter üzerinden Özçağdaş’a destek vermesi üzerine savcının "suç işlemeye tahrik ve suç ve suçluyu övmek" suçlamasıyla Kaftancıoğlu’na dava açtığına dikkat çekiyor. Bellut, "Erdoğan hükümeti ve müttefiklerinin muhalifler üzerinde baskı uygulamak için yasal yollara başvurması alışılmadık bir durum değil. Geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'na "asılsız iddialar ve suçlamalar" nedeniyle "sözde cumhurbaşkanı" dediği için 1 milyon liralık dava açtı" diye yazıyor. Kaftancıoğlu’nun pes etmediğini yazan Bellut, kendisini terörist olmakla suçlayan cumhurbaşkanı ve içişleri bakanı hakkında suç duyurusunda bulunduğuna da dikkat çekiyor.

yazının devamı...

ARAB NEWS, BİDEN YÖNETİMİNİN TÜRKİYE VE KÜRTLER KONUSUNDA YENİ BİR ADIM ATABİLECEĞİNİ, ANKARA’YI PKK İLE MÜZAKERE MASASINA TEKRAR OTURMAYA İKNA ETMEYE ÇALIŞABİLECEĞİNİ YAZIYOR

DAVID ROMANO
ARAB NEWS/SUUDİ ARABİSTAN
BIDEN VE KÜRTLER

Kürtlerin çoğunun, Joe Biden'ın Washington’da başkanlık görevini devralmasını dört gözle beklediklerini yazan David Romano, "Türkiye'de ve başka yerlerdeki pek çok Kürt, 20 Ocak’ta Başkan Trump'ın görevden ayrılışını kutlayacak" diyor.

Romano, birçoğunun Biden yönetiminin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de insan haklarını çiğnemesine ve Suriye ve Irak’ta Kürtlere karşı askeri saldırılarına sessiz kalmayacağını umduklarını yazıyor. Romano, "Biden'in başkan yardımcısı olarak görev yaptığı Obama yönetiminin siciline bakılırsa, Kürtler Trump sonrası bazı iyileşmeler bekleyebilir.

Ancak umutlarını da çok yükseltmemeliler. Erdoğan hükümetinin 2015 yılında Obama yönetimi hala iktidardayken Kürt barış sürecini nasıl terk ettiğini hatırlamak yeterli. Obama yönetimi çoğunlukla sessiz kaldı. Yeni Biden yönetimi, Obama yönetiminin Türkiye ile ilgili standart çalışma prosedürlerine dönerse, çok az değişiklik olabilir" yorumunu yapıyor.

Romano, Biden yönetiminin Trump gibi Kürt müttefiklerini acımasızca ortada bırakması beklenmese de radikal İslamcıları zaptetmek için Türkiye'ye güvenme yönündeki sahte umutlara tutunmaya devam edebileceği görüşünde. Romano’ya göre, Washington'da pek çok kişi, Türkiye'nin hala ABD'nin Rusya ve İran'a karşı koymasına yardım edebileceğini düşünüyor.

Romano, "Biden, Türkiye ve Kürtler konusunda yeni bir adım atabilir" diye yazıyor. Romano şu sözlerle devam ediyor: "Bu durumda Biden Türkiye'ye insan hakları normlarına uyması için baskı yaparak başlayabilir… Kararlı bir Biden yönetimi, Ankara'yı PKK ile müzakere masasına tekrar oturmaya ikna etmeye çalışabilir. Erdoğan ve MHP'li ortakları yine de iç ve dış savaşlarını sürdürme konusunda kararlı kalırlarsa, Biden Amerikalı ortaklar için başka yerlere bakmalıdır."

yazının devamı...

AHVAL’DE YER ALAN YAZIDA, "AB, TÜRKİYE'DEKİ BAŞLICA EKONOMİK ÇIKARLARI NEDENİYLE TUHAF BİR POLİTİKA POZİSYONUNDA. TÜRKİYE’NİN JEOPOLİTİK HEDEFLERİNİ BATI’DAN UZAKLAŞTIRMADAN DİZGİNLEMEYE ÇALIŞIYOR" DENİYOR.

GIORGOS KOUMOUTSAKOS
AHVAL/BAE
BATI’NIN TÜRKİYE POLİTİKASI

Ahval’de yayınlanan Yunan Parlamenter Giorgos Koumoutsakos tarafından kaleme alınan yazıda, Türkiye cumhuriyetinin kurulurken başta stratejik olmak üzere kendisini siyasi ve kültürel olarak Avrupa ve Batı'ya bağladığı, son 15 yılda Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin ise stratejik seçimlerinin değiştiği belirtiliyor.

Koumoutsakos, "Türkiye, Lozan Antlaşması'nın şartlarını sistematik olarak tartışıyor, tersine çevirmeye çalışıyor ve geniş Doğu Akdeniz bölgesinde istikrar ve barışın temelini oluşturduğu gerçeğini görmezden geliyor.

Ankara, gücünü, varlığını ve nüfuzunu Suriye'den Libya'ya, Kıbrıs'tan Ege'yi de içine alan Kafkasya'ya kadar bir "neo-Osmanlı" stratejisi benimsemiştir" diye yazıyor. Koumoutsakos Erdoğan’ın Türkiye’sinin Batı’dan giderek uzaklaştığını vurguluyor.

Mavi Vatan politikasının Türkiye’nin revizyonist stratejisinin bir yansıması olduğunu yazan Koumoutsakos’a göre, bu strateji Avrupa’nın enerji konusundaki gelişmelerini engelleyen bir strateji.

S-400 füze sisteminin satın alınmasının Türkiye’nin stratejik özerklik arzusunun bir başka ifadesi olduğunun altını çizen parlementer, Avrupa’nın Türkiye’ye yönelik yaptırım açıklamalarının Washington yaptırımları ile aynı zamana denk geldiğini belirtiyor.

Koumoutsakos şu sözlerle devam ediyor: "AB, Türkiye'deki başlıca ekonomik çıkarları nedeniyle tuhaf bir politika pozisyonunda: Türkiye’nin jeopolitik hedeflerini Batı’dan uzaklaştırmadan dizginlemeye çalışıyor. Amerika Birleşik Devletleri de ödül ve ceza yaklaşımını benimsedi." Yunan parlementer’e göre, "Batı’nın Türkiye politikası, "kontrol altına alma, diyalog, ortaklık" üçlüsüne dayanmalı".

yazının devamı...

FINANCIAL TIMES’IN TÜRKİYE YAZI DİZİSİNİN ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜNDE TÜRKİYE’NİN AFRİKA KITASINA YATIRIMLARI ELE ALINIYOR

LAURA PITEL VE ANDRES SCHIPANI
FINANCIAL TIMES/İNGİLTERE
TÜRKİYE’NİN JEOPOLİTİK HEDEFLERİ-3

Financial Times gazetesinin Türkiye özel dosyasının üçüncü bölümünde, Türkiye’nin Afrika ile ilişkilerine yer veriliyor. Haberde, "Ankara için ticaret, kalkınma yardımı ve hatta televizyon dizileri Afrika kıtasında Türk etkisini pekiştirmede etkili oldu" yorumu yapılıyor. Türkiye’nin son 15 yılda Afrika ile bağlarını canlandırmaya başladığını yazan Andres Schipani, Erdoğan’ın Afrika ile ticaret hacmini ikiye katlayarak 50 milyar doları, yani AB ile olan mevcut ticaretinin yaklaşık üçte birini hedeflediğini ifade ediyor. Ankara'nın Afrika'daki büyük devlet altyapı anlaşmalarına ve sözleşmelerine odaklanması, kıtaya verdiği ekonomik ve jeopolitik önemin göstergesi. Navarra Üniversitesi’nde Türk dış politikası uzmanı olan Tanchum "Eski Fransız sömürgesi Afrika ülkeleri, Fransa'ya alternatifler arıyor. Fransız yeni-sömürgesi ya da Çin yeni-sömürgesi olmak istemiyorlar. Türkiye üçüncü bir yol sunuyor" diyor. Etiyopya Yatırım Komisyonu'na göre, geçtiğimiz yirmi yılda Türkiye, Etiyopya’da Çin ve Suudi Arabistan'dan sonra en büyük üçüncü işletme sermayesi yatırımcısı oldu. Türk yetkililere göre, Türk şirketlerinin Sahra altı Afrika'ya yatırdığı toplam 6 milyar doların 2.5 milyar doları Etiyopya'ya yatırıldı. 2019 yılında Ankara'ya yakın olan Sudanlı lider el-Beşir'in devrilmesinin ardından Türkiye’nin başka bir bölgesel müttefik kaybetmek istemediğini yazan Schipani, "ancak" diyor ve şu sözlerle devam ediyor: "Etiyopya Başbakanı Abiy, Eritre ile barış müzakerelerine yardımcı olan Türkiye’nin rakipleri Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın desteğini alıyor. Eski bir diplomata göre, her ikisi de net vizyonlara sahip güçlü liderler olan Abiy ve Erdoğan arasında sürtüşme yaşandı." Etiyopyalı bir yetkili ise "Afrika sorunlarına Afrika çözümleri istediklerini" belirterek Türkiye'nin diğer güçlerin aksine bunu "anladığını" vurguluyor.

yazının devamı...

NEW YORK TIMES GAZETESİ NEREDEYSE ÖLÜMÜNE NEDEN OLAN BİR ZEHİRLENME SONRASI RUSYA’NIN EN BÜYÜK MUHALİFİ NAVALNY’NİN ÜLKESİNE GERİ DÖNMESİNİN OLAĞANÜSTÜ BİR CESARET OLDUĞUNU YAZIYOR

YAYIN KURULU
NEW YORK TIMES/ABD
ALEKSEI NAVALNY'NİN OLAĞANÜSTÜ CESARETİ

New York Times yayın kurulu tarafından kaleme alınan yazı, "Aleksei Navalny Rus topraklarına adımını atar atmaz tutuklanacağını biliyordu" sözleriyle başlıyor ve şöyle devam ediyor: "Navalny tutuklanacağını biliyordu, çünkü daha önce birkaç kez tutuklanmıştı. Baskı, Putin’in bildiği tek yol. Öte yandan Putin sosyal medya çağında uydurma bir suçlamayla yapılan her tutuklamanın Navalny'nin takipçilerinin sayısını artırdığını da öğreniyor." 44 yaşındaki Navalny’nin internet ile Putin ve siyasi polisinin susturmayı başaramadığı bir platforma sahip olduğunu yazan New York Times, Navalny’nin popülist, can alıcı ve çoğu zaman esprili olan videolarının milyonlarca kez izlendiğine dikkat çekiyor. New York Times haberi şu sözlerle devam ediyor: "Her ne kadar seçimlerde Putin’e doğrudan meydan okuması yasaklansa da, Navalny’nin destekçileri yerel ve bölgesel konseylerde yürüttükleri kampanyalar ile beklenmedik başarılar elde ettiler." Navalny’nin uluslararası bir kahramana dönüştüğünü yazan New York Times "Putin Navalny’i hapse atmaya karar verirse elinde ünlü siyasi bir mahkum olacak. Serbest bırakırsa da Navalny önderliğindeki muhalefetin saldırılarına maruz kalacağından taraftarlarına zayıf görünecek. Putin’in en az dikkate alacağı seçenek ise, Eylül ayında yapılacak parlamento seçimlerinde olduğu gibi, seçimlerde açık ve adil bir şekilde Navalny'nin karşısına çıkmak olacaktır" yorumunu yapıyor.

yazının devamı...

Türkiye ingiltere almanya Ragıp Duran Avrupa Birliği Dünya Artı Tv Joe Biden global medya