Bağımsızlığı kazandıktan sonra

Katalonya bağımsızlık referandumu yüzde 90'ın üzerine çıkan 'evet' sonucu ile tamamlandı. Sonuç Katalan Hükümeti tarafından kabul edildi. Şimdi gözler sonrasında olacaklarda.

Bağımsızlığı kazandıktan sonra

Aris NALCI

Katalonya bağımsızlık referandumu yüzde 90'ın üzerine çıkan 'evet' sonucu ile tamamlandı. Belki katılım istenilen kadar olmadı ama sonuç Katalan Hükümeti tarafından kabul edildi. Şimdi gözler sonrasında olacaklarda...

Öncesinde isterseniz size pazar gününü etraftan okuduğunuzun biraz dışında kısaca özetleyeyim:

FRANCO'DAN BUGÜNE OY ATMAYI BEKLEYENLER

Merkez Barcelona olmak üzere tüm sandıkları vatandaşlar kurdu ve güvenliğini sağladı. Benim dolaştığım 4-5 sandık merkezinde hiç kargaşa çıkmadı. Tam tersine insanlar inanılmaz bir düzende oy kullandılar. Hani devlet böyle referandum yapsa bu kadar düzenli olmaz.
Cervantes İlkokulu önünde Franco dönemini yaşamış 80-90 yaşında katalanlar sandalyesi ile gelip saatlerce oturup, kimsenin kendilerine sırasını vermesine izin vermeden oylarını kullanan birkaç yaşlı baygınlık geçirdi.
Onlara Katalan polisi "Mosos" yetişti. Sizin tvlerde gördüğünüz Madrid Polisi değil. Aldı ambulansa kadar taşıdı. Bu yaz Cambris'te engellenen terör saldırısı sonrasında giderek pekişen Mosos ile halk arasındaki bağ Mosos'un Madird Polisine kafa tutması ile daha da bir anlamlı idi.

Madrid polisinin oy vermeye gelenlere saldırıdığı bölgere Girona ve Granada bölgelerindeydi çoğunlukla. Siz bunları okurken yaralı sayısı 800'e çıkmıştı ama fark ettiniz mi bilmem gözaltı hiç yok. Ölüm haberi hiç gelmedi. İyi ki de bu ikisi olmadı.

NAZİ SELAMI

İspanyol milliyetçileri Barcelona sokaklarında sık sık Madrid polisi korumasında yürüyüş ve eylem yaptılar. Ellerinde bayraklar "İspanya tektir, Katalonya İspanya'dır" sloganları attılar ama kendilerine göre İspanyol olan Barcelona'daki Katalan mağazalarına yumurta atarak ekonomilerine zarar verdiler. Yetmedi Nazi selamı durmaktan hiç mi hiç çekinmediler.
Bu eylemler gün boyunca Katalanları kışkırtmak ve olay çıkartmak için tekrarlandı ama gün sonundaki bilançoya bakıldığında Madrid'in sokak çeteleri pek de başarılı olamadı.

RAJOY'UN EN BÜYÜK HATASI: CANLI YAYINDA 'YALAN'

İspanya Başbakanı Mariano Rajoy akşam 20'de kameraların karşısına geçtiğinde belki de hayatının en kötü konuşmasını yaptı. "Polis gereğini yapmış ve başarılı olmuştur" dedi. Oysa gün boyunca sandık başında sürüklenenleri görmüştük.
Toplam sandıkların yarısına el konulduğunu söyledi Rajoy ki tam bir yalandı. İspanya'yı uyutmak istedi ama olmadı. Ulusal polis sadece 92 sandık kapatabildi ama toplamda 2200'ün üzerinde sandık vardı.

Buna rağmen Rajoy eğer oyların yarısına el koyduğunu söylüyorsa. 3 milyon kişi oy kullandığına göre 7 küsür milyonluk Katalonya'da 6 milyon oy kulanılmış demek. Bu da Katalonya referandumunu dünyadaki en yüksek katılımlı referandumlardan biri yapıyor herhalde.

PEKİ BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Herkesin aklında bu soru var. Ama bence Katalanlar zaten bu olanlara ve sonuçlara hazırlıklı idi. Katalan Başkan (artık Cumhurbaşkanı belki de) Carles Puigdemont zaten bu oylama sonrasında birçok sorun çıkacağını farkında idi. Ama bunca yıl bürokratik olarak bulamadığı çözümlerin yolunu belki de elini bu denli güçlendirerek artık Madrid'den talep edebilecek.
Rajoy açıklamasında "Kapıları hala kapatmıyoruz. Görüşmeye ve anaysal çerçevede çözüm bulmaya açığız" dedikçe Puigdemont "Bağımsızlık" diye cevaplıyordu.
Kazanılmış bir bağımsızlığın ardından Madrid hükümetinin Katalanlara önerebileceği ne kaldı ki?
Kaldı kaldı...

MADIRD'IN ELINDE KOZ KALDI MI?

Bugün ve dünün belki de en büyük haberi Avrupa'nın ve Dünya liderlerinin Katalan referandumuna nasıl sessiz kaldığı idi.

Juncker başka olmak üzere Avrupa Komisyon'u hep İspanya'nın bütünlüğünden yanayız. Birçok lider sosyal medyada "Bu İspanya'nın iç meselesidir" diyor.
Her ne kadar Katalonya'da olanları görmezden gelmek istemeseler de AB liderleri kucaklarında bir İngiltere- İrlanda - İskoçya ya da Yunanistan-Türkiye arasındaki kriz gibi bir bebek daha istemiyorlar. Çünkü AB Kıbrıs gibi konuların çok enerji kaybettirdiğini ve kendi kredibilitesini azalttığını farkında.

İşte burada Madrid Hükümeti'nin elindeki koz giriyor devreye. Şimdi Rajoy ve hükümetinin Katalonya'ya "Bakın kimse tanımıyor sizi, gelin size resmi bir referandum yapalım bu iş öyle kapansın bu iş. Hem de tanınırsınız" deyip işi anayasal çerçeveye çekip, kendine de zaman kazanabileceği konuşuluyor kulislerde. Katalonya'yı bir daha referanduma sürüklerken, halkın taleplerinin bir kısmının daha karşılanması ve İspanya içerisinde Katalonya'yı özerk bir bölge olarak tutma planları da var tabii.

Bu plana Katalanlar ne kadar olur verir o tartışır. Çünkü Katalanların, konu anayasa mahkemesinde mücadeleye geri dönerse asla çoğunluğu kazanamayacakları tecrübeyle tasdikli. Dile kolay 42 yıllık mahkeme sürecinden sonra referanduma gitmeye karar verdiler.

AB KATALONYA'DA SINIFTA KALDI

Britanya'lı AB destekçileri bugün gazetelere verdikleri demeçlerde: "Belki de referandum sonuçları artık o kadar da doğru şeyler çıkarmıyor" diyerek kendi başarıslzıklıklarını İspanyolarla paylaşıyorlardı.

Arkasından yine bir Britanyalı siyasetçinin Politico'ya verdiği demeçte: "AB'nin artık krizlerle başa çıkarken şiddet yanlısı liderlerin tarafını tutuyor" derken Erdoğan'a karşı AB'nin yaptırım yoksunu kaldığını da vurguluyordu.

Yani anlayacağınız.

AB Katalonya'da BREXIT'tekinden daha kötü bir sınav verdi.

Daha doğrusu veremedi.

Kaldı.

En yüksek tondan açıklamalardan biri Türkiye röportörü: Kati Piri'den geldi: "AB İspanyol polisinin orantısız müdahalesini kınamalı ve bu siyasi krizde arabulucu rolü oynamalı" dedi.

Konunun eni ve boyu bu şekilde.

Katalonya İspanyollara karşı bağımsızlığını kazandı.

Şimdi kendini dünyaya kanıtlamasında.

Katalonya sonra