'​​Biden, Ukrayna konusunda Türkiye’ye güvenmemeli'

Michael Rubin, Washington Examiner gazetesine yazdığı makalede, 'Biden yönetiminin Ukrayna konusunda Erdoğan’a güvenmemesi gerektiğini' yazdı.

'​​Biden, Ukrayna konusunda Türkiye’ye güvenmemeli'

Sıkı bir Erdoğan muhalifi olan Michael Rubin, Washington Examiner gazetesine yazdığı makalede, "Biden yönetiminin Ukrayna konusunda Erdoğan’a güvenmemesi gerektiğini" savundu.

Temmuz 2019'da Pentagon, Türkiye'yi F-35 savaş uçağı programından attı. Bunu yaparak yeni nesil savaş uçağının bazı bileşenlerinin Türkiye’de üretimine son verdi ve Türkiye'nin milyarlarca dolarlık 100 uçak alımını iptal etti. Türkiye'nin Rusya'dan S-400 uçaksavar füzesi satın almasının bir sonucu olarak alınan karar, Ankara ile Washington arasında zaten derin olan güven krizini daha da şiddetlendirdi.

ABD ve NATO yetkilileri, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gerekçelerini ve kararını sorguladı. S-400, NATO'nun başlıca düşmanı için yalnızca finansal bir nimet değil, aynı zamanda Rus sistemi, F-35'in kapasitesini, yeteneklerini takip edip istihbarat toplayabilir ve Pentagon'un on yıllardır güvenmeyi planladığı bir uçağa karşı Rusya karşı koyma kabiliyeti geliştirebilirdi.

Dışişleri Bakanlığı'nın resmi olmayan Türkiye lobisindeki pek çok kişi, ilişkilerdeki erozyondan yakındı. Türkiye ya F-35'leri satın almak için verdiği paranın geri ödenmesini ya da F-16'ları modernize etme başvurusunun onaylanmasını talep ettiğinden yara hala taze.

ABD için sorun iki yönlü: Birincisi, böyle bir anlaşma S-400'ün neden olduğu sorunları düzeltmeyecektir. İkincisi, Türkler F-16'larını bölgesel güvenlik için çapraz amaçlar için kullanıyorlar; örneğin evlerine dönen Ezidi mültecileri sürekli bombalamak gibi.

Bu arka planda, kimliği belirsiz ABD kaynakları, Türkiye'nin Ukrayna'ya S-400'lerini sağlayacağı ve karşılığında F-35 programına katılımına ilişkin yasakları kaldıracağı bir anlaşmanın ana hatlarını ortaya koydu. Bu mükemmel bir çözüm gibi görünebilir. Ukraynalılara yardımcı olur ve ABD-Türkiye ilişkilerindeki başlıca engeli çözer ama böyle bir planın peşinden gitmek bir hata olur.

"ERDOĞAN'IN UKRAYNA'NIN RUSYA'YA KARŞI ZAFER KAZANMASINI TERCİH ETTİĞİ KESİN DEĞİL"

Erdoğan'ın S-400 anlaşması, bugün Türkiye'nin yaşadığı daha geniş bir sorunun simgesi. Türkiye bir NATO üyesi olabilir, ancak ideolojik olarak NATO'nun temsil ettiği değerlere bağlı değil. Ankara kendisi için en iyi anlaşmayı sağlamak için Washington ve Moskova'yı sürekli olarak birbirine düşüren işlemsel bir yaklaşım benimsiyor. Yeterince adil. Ancak, bir kriz zamanında, NATO üyeleri kısa vadeli bir zenginleşmeyi tercih etmemeli, özgür bir dünya için bedel ödemeye hazır olmalıdır.

Erdoğan'ın Ukrayna'nın Rusya'ya karşı zafer kazanmasını tercih ettiği de kesin değil. Erdoğan'ın Türk Boğazları üzerinden deniz trafiğini düzenleyen 1936 Montrö Sözleşmesi'ne atıfta bulunmasını düşünün. Dışişleri Bakanı Antony Blinken,Erdoğan'ı Rus savaş gemilerine boğazlardan geçişine izin vermemmesi üzerine teşekkür etmek için aradı. Eski bir Türk milletvekili olan Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan Aykan Erdemir'in de belirttiği gibi, Erdoğan'ın devreye soktuğu maddeler aslında NATO gemilerinin geçişini engelliyor.

Ruslara gelince, Akdeniz filosunun Karadeniz'e girmeye çalıştığına dair hiçbir belirti yoktu. Ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan ve yardımcısı Jon Finer, Yale Hukuk Fakültesi'nde ve Blinken Columbia Hukuk Fakültesi'nde okudu. Ancak bu isimlerin her biri sözleşmeyi tamamen yanlış okudu ve Erdoğan'ın anlaşma etrafında dolaşmasına izin verdi. Bu arada Erdoğan, Rusya'ya karşı yaptırımlar için Türkiye’yi İran’da olduğu gibi, yaptırımları delen ülke konumuna yerleştirmeye çalışıyor.

Biden yönetiminin Türkiye'yi F-35 programına geri döndürmeye yönelik herhangi bir anlaşması, Erdoğan'a NATO'ya daha fazla ihanet etme gücü vererek Türkiye'yi gelecekte Amerika'ya şantaj yapma yetkisi verecek.

Erdoğan her fırsatta Batı'nın kendisine güvenmemesi gerektiğini gösterdi. Biden için güvenebileceğini düşünmek en büyük saflıktır. Büyük bir pazarlığın mümkün olduğuna inanmak, yalnızca Amerika'nın güvenliğini değil, aynı zamanda NATO'nun tamamını da riske atmak demektir.

erdoğan ABD rusya nato S-400 Joe Biden güven