İngiltere İçişleri Bakanı Braverman: Eşcinsellere ayrımcılık yeterli iltica sebebi değil

İngiltere İçişleri Bakanı Braverman: Eşcinsellere ayrımcılık yeterli iltica sebebi değil
İngiltere'de muhafazakar İçişleri Bakanı Braverman'ın planlanan bir konuşmasında Cenevre Mülteciler Sözleşmesi'nin değişmesi gerektiğini söyleyeceği sızdı. Braverman, 'kuvvetli temeli olan korku' yerine makul korkunun esas alınması gerektiğini savunacak.

Artı Gerçek - Mülteciler konusundaki uluslararası düzenlemelere ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne itirazlarını bir süredir dile getiren İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman, ABD'de bir düşünce kuruluşundaki konuşmasında 1951 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Mülteciler Sözleşmesi'nin artık değişmesi gerektiğini savunacak.

'AYRIMCILIĞA UĞRAMAKTAN KORKMAK MÜLTECİLİK STATÜSÜ İÇİN YETERLİ DEĞİL'

BBC Türkçe'nin aktardığına göre Braverman, Washington'daki American Enterprise Enstitüsü adlı sağcı düşünce kuruluşunda konuşacak. Sızan konuşma metnine göre bakan, "Artık bambaşka bir dünyada yaşıyoruz" diyecek. Braverman ayrıca mevcut mülteci hukukunun giderek daha esnek yorumlandığını ve "zulümden kaçanlara" yardım etmekten, "önyargıdan korkanlara" yardım etmeye doğru kaydığını düşünüyor. Muhafazakar bakan, "Dünyada, eşcinsel olmanın, ya da kadın olmanın çok güç olduğu geniş bölgeler var. Bireyler zulüm görüyorsa korumalıyız. Ama sadece eşcinsel ya da kadın olmak ve ülkende ayrımcılığa uğramaktan korkmak mülteci statüsüne hak kazanmak için yeterli değil" diyor. Braverman hukukun yorumunda, mülteci statüsü için aranan "kuvvetli temellere dayalı korku" yerine "inandırıcı" ya da "makul korku" kavramının geçtiğini de düşünüyor ve böylelikle mülteci statüsü almanın kolaylaştırıldığı ve çok daha fazla insana daha esnek sebeplerle bu haktan faydalandığını savunuyor.

THATCHER DA BENZER GÖRÜŞLERİ SAVUNUYORDU

1979-1990 yılları arasında İngiltere Başbakanı olan Margaret Thatcher'ın kurucusu olduğu sağcı Siyasi Araştırmalar Merkezi de benzer görüşlerin savunucularından. Kuruluşa göre "ırk, din, milliyet, toplumsal konum, siyasi fikirleri dolayısıyla zulme uğrayacağı konusunda temellendirilmiş korku" gerekçesiyle dünya çapında 780 milyon kişi mülteci statüsüne hak kazanabilir. BM verilerine göre dünyada mülteci sayısı bunun çok altında. 2022 yılında resmen mülteci statüsünde olan kişilerin toplam sayısı 35 milyon. 2021 yılında Manş Denizi'ni geçerek sığınma başvurusunda bulunmak üzere İngiltere'ye ulaşanların sayısı 30 binin altındaydı ama hükümet bu sayının hızla arttığını söylüyor

BM MÜLTECİLER SÖZLEŞMESİ NEDİR?

Mülteciler Sözleşmesi Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı sonrasında milyonlarca insanın evinden, yurdundan olduğu bir dönemde, 1951 yılında hazırlandı ve üç yıl sonra yürürlüğe girdi.
Sözleşme önce özellikle Avrupa'da savaş sonrası mülteciler sorununu temel alarak hazırlanmıştı fakat 1967 yılında yapılan değişiklikle, metindeki coğrafi referanslar ve zaman sınırlamaları kaldırıldı ve evrensel bir boyut kazandırıldı.

Sözleşme, üzerinde anlaşmaya varılmış bir mülteci tanımı yapıyor ve bu mülteciler konusunda hükümetlerin yükümlülüklerini, ne yapıp ne yapamayacaklarını belirliyor. Örneğin sözleşme hükümlerine göre mülteciler, kaçışları sırasında göçmen yasalarını ihlal etmekle suçlanıp cezalandırılamazlar. Sözleşme hukuken, mültecilerin, can güvenlikleri ya da hürriyetlerinden endişe ediyorlarsa, iradeleri hilafına sınır dışı edilemeyecekleri ya da kaçtıkları ülkeye geri gönderilemeyecekleri temel ilkesi üzerine kurulu. Mülteciler Sözleşmesi'ni imzalayan ülkelerin sayısı 150'ye yaklaşıyor ve uluslararası iltica sisteminin en önemli köşe taşlarından biri sayılıyor. (BBC Türkçe)

Öne Çıkanlar