İsrail'in 'âkil' isimlerinden yargıya çağrı: Filistinlilere karşı soykırım kışkırtması normalleşmemeli

İsrail'in 'âkil' isimlerinden yargıya çağrı: Filistinlilere karşı soykırım kışkırtması normalleşmemeli
İsrail'de tanınmış akademisyen, hak savunucuları ve gazeteciler, başsavcılığa mektup yazarak Filistinlilere karşı soykırım çağrılarının engellenmesini istedi: "Milyonlarca sivile karşı korkunç suçlar işlemeye yönelik çağrılar gündelik bir hal aldı."

Artı Gerçek - Tarihinin en sağcı hükümeti tarafından yönetilen ve Gazze'deki savaşta Filistinli sivillere karşı giderek ırkçılaşan İsrail'de, çok sayıda bilim insanı, eski siyasetçi, akademisyen ve gazeteci yargıya hitaben ortak bir mektup yazdı. Başsavcılığa ve Danıştay'a gönderilen mektupta, İsrail yargısı "Gazze'deki soykırım kışkırtmasını" görmezden gelmekle suçlandı. Tanınmış İsrailliler yargı makamlarını, "korkunç suçlar işlemeye yönelik açık çağrıların durdurulması" için harekete geçmeye çağırdı.

İnsan hakları avukatı Michael Sfard'ın temsil ettiği imzacıların arasında, İsrail'in önde gelen bilim insanlarından biri olan Kraliyet Bilimler Akademisi (Royal Society) üyesi Prof. David Harel'in yanı sıra tanınmış akademisyenler, eski diplomatlar, eski Knesset üyeleri, gazeteciler ve insan hakları savunucuları yer alıyor.

'BU İLK KEZ YAŞANIYOR'

11 sayfalık mektupta, İsrail'in yargı yetkilileri "kamuoyu üzerinde etkili olan isimlerin Gazze'de soykırım ve etnik temizlik yönündeki kapsamlı ve bariz kışkırtmalarını görmezden gelmekle" suçlanıyor. "Hem İsrail hukukunu hem de uluslararası hukuku ihlal eden dilin normalleştirilmesinin durdurulması" için harekete geçilmesi talep edilerek, "Hatırlayabildiğimiz kadarıyla, milyonlarca sivile karşı korkunç suçlar işlemeye yönelik açık çağrılar, İsrail söyleminin ilk kez meşru ve düzenli bir parçası haline geldi" deniliyor; "Bugün bu tür çağrılar İsrail'de gündelik bir mesele haline geldi" çıkışı yapılıyor.

ÖRNEKLERİ TEK TEK SIRALADILAR

Mektupta, son dönemde siyasetçiler, bakanlar, milletvekilleri, eski askeri yetkililer başta olmak üzere birçok ismin Filistinlilere yönelik "imha, tehcir ve intikam söyleminin" çok sayıda örneğine de yer verildi; bu kişilerin herhangi bir cezayla karşılaşmadığı vurgulandı. Alıntılanan yorumlardan biri, milletvekili Yitzhak Kroizer'in bir radyo söyleşisinde sarf ettiği "Gazze Şeridi dümdüz edilmeli ve hepsi için tek bir cümle var, o da ölüm" sözleri oldu.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun partisi Likud'dan Tally Gotliv'in, "stratejik caydırıcılık" adına Gazze'de nükleer bomba kullanmasını talep ettiği ve "kara harekatından önce kıyamet silahı kullanılmasını" önerdiği hatırlatılıyor. Mektupta, bir diğer Likud milletvekili Boaz Bismuth'un "İsraillilerin eski düşmanları olarak Amalekleri" hatırlatıp, "Hiçbir insani jeste yer yoktur... Amalek'in hatırası silinmeli" dediğine dikkat çekiliyor. Gazeteci Zvi Yehezkeli'nin "20 bin kişiden kat kat fazlasını öldürmeliydik, 100 bin kişiyi vurarak başlamalıydık" sözleri de hatırlatılıyor.

'DAVRANIŞIMIZI BU SÖYLEM BELİRLERSE NASIL BİR TOPLUM OLURUZ?'

İnsan hakları avukatı Sfard, İsrail'de soykırıma teşvik ve diğer aşırılıkçı ifadelerin bu kadar hızla normalleştirilmesi karşısında şaşkına döndüğünü söyledi. "Böyle bir mektup yazmam gerekeceğini asla hayal edemezdim" diyen Sfard, bu tür konuşmaların marjinal bir alandan ana akıma bu kadar kitlesel bir şekilde gelmesini anlaşılmaz bulduğunu vurguladı. Sfard, "İlk tehlike, insanların bu söylemlere göre hareket etmesi; sonrasında, Filistinlilere davranışımızı bu söylem belirlediği zaman nasıl bir toplum olacağımız sorusu ortaya çıkıyor. Çoğunluğu reşit olmayan 2,3 milyon Gazzeli var" dedi.

TEZATA DİKKAT ÇEKTİLER

Mektup, "Gazze'de yaşayanlara yönelik en ağır ve en tehlikeli kışkırtmalara karşı bile harekete geçilmemesi" ile "potansiyel kurbanları İsrailli Yahudiler olan" kışkırtmaya karşı yoğun bir kampanyayı karşılaştırıyor. Mektupta, yetkililerin, Hamas'a destek şeklinde yorumladığı konuşmalar üzerinden, çoğunlukla isimsiz ve çok az erişime sahip kişilerin izini sürmek için büyük kaynaklar ayırdığı belirtiliyor. Kasım sonu itibarıyla 269 soruşturma açıldığı ve 86 iddianame hazırlandığı aktarılıyor.

Sfard, "İsrail'in Filistinli vatandaşlarına yönelik cezai soruşturmaların sayısı oldukça şaşırtıcı, bunların çoğu tamamen isimsiz ve birçoğu neredeyse hiç takipçisi yok" dedi ve ekledi: "Etnik temizlik, sivillerin öldürülmesi, sivil bölgelerin bombalanması ve hatta soykırım gibi her türlü şeyi savunanların özgürlüğü ve dokunulmazlığı ile bunun arasındaki fark denk değil ve bu, yetkililerin açıklaması gereken bir şey."

'ASKERLERİN DAVRANIŞ TARZINI ETKİLEYEBİLİR'

Mektupta da, soykırım dilinin İsrail'in savaşı nasıl sürdüreceğini etkileme riski taşıdığı vurgulanıyor;
"İmha, yok etme, yıkım ve benzeri çağrılarda bulunan söylemin normalleştirilmesi, askerlerin davranış tarzlarını etkileyebilir" uyarısı yapılıyor.

'TAM DA ŞU AN YAPILMASI GEREKEN ŞEY'

The Guardian gazetesine konuşan Sfard, mektubu geçen hafta, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin İsrail'i Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne şikayet etmesinden önce gönderdiklerini söyledi. Mektupta İsrail'in soykırım yapmakla itham edilmediği, İsrail yargısının soykırım çağrılarını engellememekle suçlandığı vurgulandı. Sfard, soykırım çağrılarının kabul edilemez olmadığını açıkça ortaya koymanın başsavcılığın görevi olduğunu belirtirken, "Buna dikkat çekmek ve yetkililere bu konuda bir şey yapma fırsatı sunmak istiyoruz" dedi.

Mektupta, "İsrail'in Hamas'ın işlediği affedilemez savaş suçları ve insanlık suçlarının yol açtığı yas ve öfkenin gölgesinde, resmi bir yanıt verilmesinin özellikle önemli olduğu" belirtildi; "İsrail toplumu, iyileşmesi yıllar sürecek bir travmaya gömülmüş durumda. Bu tam da, ahlakdışı canavarların büyüyebileceği ve büyüdüğü alt katman" denildi. (DIŞ HABERLER)

Öne Çıkanlar