Kardeşini görebilmek için 23 gündür açlık grevinde
Arash Hampay, İranlı bir mülteci. Rejim babasını ve abisini katletmiş. Hampay'ı da 2 yıl cezaevine atmış. Hakkında 19 yıl daha ceza istenince İran'dan Türkiye'ye oradan da Midilli'ye kaçmış.
![Kardeşini görebilmek için 23 gündür açlık grevinde](https://i.artigercek.com/2/1280/720/storage/old/news/12974.jpg)
Gülten SARI
Arash Hampay bir sinema fotoğrafçısı. Aynı zamanda İran rejiminin baskıcı tutumuna karşı mücadele veren muhalif bir ailenin ferdi. Baskılar nedeniyle kardeşini de yanına alarak çıktığı kaçış yolculuğu şimdilik Midilli'de sona ermiş.
Ancak Arash tam üç aydır kardeşini göremiyor. Kardeşi Amir, eski bir cezaevi olan ve şu anda da etrafının dikenli tellerle çevrilip dışarı çıkışlara izin verilmemesi nedeniyle yeniden hapishane hüviyetine bürünen Moria mülteci kampında kalıyor.
Arash o günden beri kardeşini göremiyor. Kendisinin ve kardeşinin karşılaştığı muameleyi protesto etmek ve kardeşini görebilmek için 23 gündür açlık grevinde. Daha insani şartlar yaratılana kadar da grevi sürdürmeye kararlı.
AİLECE MUHALEFET
Rejim, bu muhalefetin bedelini ağır ödetmiş aileye. Babası, Arash henüz 12 yaşındayken Tahran yönetimi unsurları tarafından katledilmiş. Hem de işyerindeki çalışma şartlarının düzeltilmesi için bir kampanya yürüttüğü sırada.
Aile henüz bu olayın şokunu atlatamadan Arash'ın abisi de aynı akıbete maruz kalmış. O da muhalif gösteri ve eylemlere katıldığı bir sırada öldürülmüş.
Arash yine de rejimin istediği "uslu çocuk" olmayı reddetmiş. Tıpkı babası gibi iktidarın ötelediği, muhalif düşüncelerinden dolayı baskıya maruz kalan insanların haklarını savunmak için Uluslararası İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (HRW) bir parçası olarak çalışmaya başlamış.
Ardından da "the Hamyaran-E-Mehrandish" adını verdiği, yoksul işçilere ilaç, gıda ve giyecek sağlayan bir sivil toplum örgütü kurmuş.
Bu nedenle tam beş kez gözaltına alınmış. Son yargılamasında iki yıl cezaya çarptırılmış. Bunun tam altı ayını tek başına bir hücrede geçirmeye zorlanmış.
"Hep zor bir hayatım oldu" diyerek söze giriyor. Sonra da kaçışa giden süreci anlatıyor.
"Cezaevinden çıktıktan sonra devam eden yargılama neticesinde 19 yıl daha hapis cezasına çarptırıldım. Ancak bu kez hapse girmemeye karar verdim. Önce Türkiye'ye, oradan da Yunanistan'ın Midilli adasına kaçtım."
Geçen yıl Eylül ayında Midilli'ye ulaşan ve yedi ay boyunca tıpkı kardeşi gibi Moria kampında kalan Arash, "Çok zor şartlarda yaşadım. Çok açlık çektim. Polis şiddeti gördüm. Soğuktan donuyorduk. İhtiyaçlarımıza yetişemediler. Bir keresinde intihara kalkıştım. Yaşamak çok zordu. Polis ve BM bana bakmadı" sözleriyle yaşadıklarını anlatıyor.
KARDEŞİ ÜÇ AYDIR TUTUKLU
Arash, kardeşi Amir ile birlikte çıkmış kaçış yolculuğuna ve Midilli'ye ayak bastıklarında yetkililer Amir'i Türkiye'ye göndermeye çalışmış. HRW'nin çabalarıyla Yunanistan'a karşı AİHM'de açılan davayı kazanmışlar. Mahkeme kararında, Türkiye'deki insan hakları koşullarının kötü olması nedeniyle geri göndermeyi reddetmiş. Amir Midilli'de kalmış ancak bu kez de polis Amir'i tutuklamış ve Moria kampına göndermiş. HRW'nin serbest bırakma çağrıları ise her seferinde geri çevrilmiş.
Arash'ın kardeşini görme talepleri ise tam üç aydır yetkililer tarafından geri çevriliyor. O da bu durumu protesto için açlık grevine başlamış.
AÇLIK GREVİNDE 23. GÜN
"Şimdi benim kardeşim ve iki Kürt arkadaşının serbest bırakılması için açlık grevindeyim. Midilli'nin merkezinde polis, gazeteciler, BM yetkilileri beni görüyor ve biliyor. Gazeteciler röportajlar yapıyor ama hala bir sonuç alamadım. Kardeşimi göremiyorum" diyerek hayalkırıklığını ifade ediyor.
"Açlık grevindeyim. Kardeşim ve iki Kürt arkadaşı da açlık grevinde. Onlar serbest bırakıldığı anda açlık grevini bitireceğim" diyor.
KAÇIŞ ROTASI TAHRAN-TEBRİZ-VAN-ANKARA-AKSARAY
Tahran'dan çıktıktan sonra Arash, Tebriz'e oradan da Van'a gelmiş. Ardından da Ankara'ya ulaşmış. Burada tam sekiz ay yaşamış. Hatta ev tutmuş ve 1.200 TL maaş aldığı bir iş de bulmuş. Ancak hayali bir AB ülkesinde daha iyi şartlarda yaşamak olduğu için Aksaray'a gelerek onu Midilli Ada'sına götürecek kaçakçılarla anlaşmış.
"Ankara'yı sevdim" diyor. Geriye dönüp baktığında, "Aslında Ankara'da yaşayabilir, bir hayat kurabilirmişim" noktasına gelmiş durumda.
Midilli'de çalışmasına izin yok Arash'ın. Aylık sadece 90 Euro para alabiliyor. Kamptan çıkıp şehir merkezine gidip gelmesinin aylık bedeli ise zaten 90 Euro. Çay bile 2 Euro.
"10 ayda çok acı çektim. İran'da zindanda işkence gördüm ama şimdi bu şartları görünce Midilli'de çok fark göremedim iki durum arasında. Burada benim insaniyetimi benden aldılar. Bir kek için her gün iki saat-üç saat sırada beklemek durumundayım. Polis şiddeti de var. 10 ay soğukta yaşadım. Acı sahneler gördüm. Bir kadın ve çocuğu çadırda yanarak öldü. 6-7 kişi soğuktan donarak öldü. Ben burada insaniyetlik görmedim. Ben burada faşist bir yaklaşım gördüm. Bundan çok yorgunum" yorumunu yapıyor.
Midilli'de çalışmasına izin verilmiyor Arash'ın ve diğer mültecilerin.
HAYATI BELGESEL OLDU
Arash'ın yaşadıkları gazetecilerin yanısıra belgesel yapımcılarının da dikkatini çekti. Yönetmen Fridoon Joinda, Arash'ın hayatını, "Sent to Their Death" adıyla belgesel filme dönüştürdü. Belgeselin gösterimi de halen sürüyor.