La Croix: Türkiye hâlâ lâik mi?

3 Şubat 2021 Çarşamba günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri.

La Croix: Türkiye hâlâ lâik mi?

3 Şubat 2021 Çarşamba günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri:

"TÜRKİYE HALA LAİK Mİ" SORUSUNU SORAN LA QUA’DAKİ HABERDE, TÜRKİYE’DE DEVLET İLE DİN ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN GELİŞİMİNDE YENİ BİR AŞAMANIN SÖZ KONUSU OLDUĞU BELİRTİLİYOR.

ANNE-BENEDICTE HOFFNER
LA CROIX /FRANSA
TÜRKİYE HALA LAİK Mİ?

Anne-Benedicte Hoffner’e göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılı olan 2023 yılına kadar iktidarda kalmak için diplomasiden, askeri operasyonlara ve dine kadar tüm olanakları kullanıyor. Hoffner, "Bu her zaman böyle olmadı. 2002 yılında parlementer demokrasinin kurallarını, devletin laik yapısını ve Avrupa Birliği katılım sürecini devam ettirmeyi kabul etmişti.

Bir sonraki yıl seçimleri kazandığında Arap dünyasının bir kısmı onu "Batı'yı tatmin etmek" adına İslamcı ideali terk ettiği için eleştirirken diğerleri de islami demokrasi modelinin ortaya çıktığına inanıyorlardı… 20 yıl sonra, bu "model" miadını doldurdu. 2016'da darbe girişimi ve ardından 2019 belediye seçimlerinde başarısızlık ve uzun süredir gelişen ekonomideki gerilemeyle karşı karşıya kalan Erdoğan, demokratik ideallerini unuttu" diye yazıyor. Bir zamanlar özel alanla kısıtlı kalan dinin artık kamusal alanda olduğuna dikkat çeken Hoffner, Diyanet’in de doğrudan cumhurbaşkanı kontrolüne girdiğini vurguluyor.

Grenoble Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğretim görevlisi ve araştırmacı olan Jean Marcou, "1990'ların sonunda, İslamcılar iktidara gelirse Diyanet'in ortadan kalkacağını düşünürdük. Ama tam tersine güçlendi ve o zamana kadar sahip olmadığı bir boyut kazandı" yorumunu yapıyor. Laikliğin sonundan ziyade Türkiye’de devlet ile din arasındaki ilişkilerin gelişiminde yeni bir aşamanın söz konusu olduğunu belirten ve Erdoğan’ın daha çok Osmanlıcı olduğunu savunan Marcou "Erdoğan’ı Türk İslamında ilgilendiren dini boyuttan çok milliyetçi boyutu" diyor.

yazının devamı...

L’HUMANİTE (LÜMANİTE) GAZETESİ, BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ PROTESTO GÖSTERİLERİNDE GÖZALTINA ALINAN ÖĞRENCİLERİN SAPKIN VE TERÖRİST OLARAK TANIMLANDIKLARINI YAZIYOR.

PIERRE BARBANCEY
L’HUMANITE/FRANSA
'AŞAĞIYA BAKMAYACAĞIZ'

Boğaziçi Üniversitesi protestolarını ele alan Pierre Barbancey, "Cumhurbaşkanı vermek istediği imaja sadık, şaşırtıcı olmayan bir kişi, her alanda muhafzakar, Müslümanlara dahil düşman gibi davranan biri. Ve kendi görüşlerini kabul ettirmek için tüm bahaneler kabul" diye yazıyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde Bulu’nun rektör atanması sonrasında protesto gösterilerinin devam ettiğini yazan Barbancey, Erdoğan’ın göstericileri "terörist" olarak tanımladığını belirtiyor.

Gençler rektörlük binasının önüne LGBT bayraklarıyla süslenmiş Kabe'yi temsil eden bir tabloyu astıklarında, cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok öfkelendiğini yazan Barbancey, Erdoğan’ın "Gençliğimizi LGBT gençliği değil, tarihten gelen bu milletin o şanlı tarihindeki gençlik olarak geleceğe taşıyacağız" sözlerine yer veriyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun "4 LGBT sapkını" gözaltına alındı tweet’inin yanı sıra öğrencilerin tutuklanmasının muhalefet partileri arasında büyük tepkilere neden olduğunu da yazan Barbancey, "Aşağıya bakmayacağız" hashtag'inin sosyal medyada çok popüler olduğuna dikkat çekiyor. Eşcinselliğin modern Türk tarihi boyunca yasal olduğunu belirten Barbancey, eşcinsellerin genellikle taciz kurbanı olduklarını, İstanbul gay pride dahil LGBT etkinliklerinin Erdoğan yönetimi tarafından engellendiğini vurguluyor.

yazının devamı...

TÜRKİYE-YUNANİSTAN İSTİKŞAFİ GÖRÜŞMELERİNİ DEĞERLENDİREN ARAB NEWS, DİPLOMASİYE BİR ŞANS VERMEK ADINA AMERİKA’NIN TÜRKİYE’YE DAHA FAZLA BASKI UYGULAMASININ BEKLENMEDİĞİNİ YAZIYOR

DMITRIS TSAROUHAS
ARAB NEWS/SUUDİ ARABİSTAN
TÜRKİYE YUNANİSTAN VE DOĞU AKDENİZ

Türkiye Yunanistan arasındaki istikşafi görüşmeler sonrası Amerika’nın bölgeye yönelik politikasını ele alan Dmitris Tsarouhas, Biden’ın Trump’tan farklı bir politika izleyeceğini yazıyor. Tsarouhas, "Biden, Beyaz Saray ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki Trump dönemindeki doğrudan diplomasi uygulamasına son verecek ve bunun yerine standart kurumsal kanallardan hareket etmeyi tercih edecek" diyor.

Yunanistan-Amerika ilişkilerinin çok iyi bir noktada olduğunu vurgulayan Tsarouhas, Washington’ın Türkiye ilişkilerinin ise Rus S-400 füzeleri gibi konular nedeniyle gergin olduğunu yazıyor. Tsarouhas, Biden'ın ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan’ın Çin ve Türkiye dahil olmak üzere karşılıklı endişe verici konularda Avrupa Birliği ile birlikte çalışma açıklamasının Erdoğan'ın yeni Biden yönetimiyle yakın ilişki umutlarına bir darbe olduğunu ifade ediyor. Tsarouhas, "Yine de Biden yönetiminin Türkiye'ye otomatik olarak baskı uygulayacağını varsaymak için erken" diyor.

Son derece değişken bir bölgede Türkiye’nin Amerika için önemli bir müttefik olmaya devam ettiğini yazan Tsarouhas şu sözlerle devam ediyor: "Bölgede çıkarları olan Kıbrıs, İsrail, Fransa, İtalya, Libya ve Mısır gibi devletlerin artık daha büyük bir Doğu Akdeniz anlaşmazlığının parçası olması tehlikeyi artırıyor ve Yunanistan ile Türkiye’yi aşırı pozizyonlar benimsemeye itiyor. Washington normalleşmeyi görmek istiyorsa da önümüzdeki aylarda somut ilerleme kaydedilmesi pek olası değil".

yazının devamı...

AL MONITOR, KAYAK MERKEZLERİNDE TECRİT UYGULANMAMASININ VE YEMEK İŞLETMELERİNİN AÇIK OLMASININ TÜRKİYE GENELİNDE ÖZELLİKLE RESTORAN, KAFE BAR İŞLETMECİLERİNİN TEPKİLERE NEDEN OLDUĞUNU YAZIYOR

NAZLAN ERTAN
AL MONITOR/ABD
KAYAK MERKEZLERİNDEKİ GÖRÜNTÜLERE TEPKİ

Türkiye’de okulların tatile girmesi ile kayak merkezlerindeki kalabalığın tepkilere neden olduğunu yazan Al Monitor’daki haberde parti görüntüleri ardından İçişleri Bakanlığı’nın yeni düzenlemeler getirdiğini yazıyor. Nazlan Ertan haftasonu tüm ülke karantinada iken kayak merkezlerinde kısıtlama olmamasını eleştiren Covid-19 Bilim Kurulu’nun uyarıda bulunuğunu yazıyor. Kurul üyesi Emre Kayıpmaz,"Haftasonu gördüğümüz görüntüler pistlerde ve kapalı alanlarda kalabalıkları gösteriyor. Bu aldığımız tedbirler için ciddi bir tehdit ve üçüncü bir zirve tehlikesi getirir" diyor. Al Monitor’a konuşan Bursa Turizm Bürosu Başkanı Kamil Özer, "Kayak merkezlerinde konaklayanlar haftasonu otellerin kayak pistlerini kullanabilirler ama diğerleri kullanamaz. Bu kuralı ihlal eden otellere ceza uygulandı" açıklamasını yapıyor. Kayak merkezindeki kayak sonrası parti yapan kişilerin görüntülerinin muhalefet partilerin yanı sıra vatandaşların da tepkisine neden olduğunu yazan Ertan, "yoksullar tecrit altında ekonomik ve psikolojik sıkıntılar çekerken, "zenginlerin parti yapmasına" izin verilmesini eleştirdiklerini vurguluyor. Ertan, "En sesli itiraz 20 Kasım'dan bu yana iş yerleri kapalı kaldığı için sabrı taşan restoran, kafe, bar ve müzisyenleri temsil eden derneklerden geldi" diyor. Taksim ve Beyoğlu esnafı adına Twitter’da hesabı olan Serhat Saymadı, İstanbul’da yiyecek sektöründeki çoğu yerin iflasın eşiğinde olduğuna dikkat çekiyor. Ertan, yemek ve restoran işinde çalışan iki milyondan fazla insanın işsiz olduğu ve yaklaşık 100 bin işletmenin kapandığı mesajlarının sosyal medyada sık sık paylaşıldığını yazıyor. Hürriyet gazetesi yemek köşe yazarı Müge Akgün, "Pandemi sona erdiğinde, Türkiye'nin en iyi restoranlarının büyük bir kısmının İstanbul ve başka yerlerde kapılarını yeniden açmalarının zor olacağını düşünüyorum. Bu restoranlar hem kültürel zenginliğimizin bir parçası hem de ekonomi için çok önemli" diyor.

yazının devamı...

MISIR’IN GAZETELERİNDEN DAILY NEWS’DAKİ ANALİZ HABER TÜRKİYE’NİN KÖRFEZ POLİTİKASINI ELE ALIYOR. HABERDE TÜRKİYE’NİN AFRİKA BOYNUZU’NDAKİ ROLÜNDEN VAZGEÇMEDİĞİ BELİRTİLİYOR

HATEM SADEK
DAILY NEWS EGYPT/MISIR
TÜRKİYE’NİN KÖRFEZ POLİTİKASI

Mısır’ın bağımsız yayınlarından Daily News’da yayınlanan haber, Körfez ülkelerinde yaşanan uzlaşmayı ve Türkiye’nin Körfez’deki rolünü ele alınıyor. Makale yazarı profesör Hatem Sadek, "Ankara, deniz kuvvetlerinin Aden Körfezi, Arap Denizi ve Somali’nin karasularındaki görev süresini bir yıl daha uzatmak istiyor. Bu dile getirilmemiş genişleme ve nüfuz dayatma stratejisi ile uyumlu. Suudi Arabistan ile ilişkilerinde yatışmaya ve Ankara’nın Körfez uzlaşmasından faydalanma arzusuna rağmen Türkiye, Yemen ve Afrika Boynuzu’ndaki gündeminden vazgeçmeyecek gibi duruyor" yorumunu yapıyor. Ankara'nın Suudi Arabistan ile ilişkilerinde iki çelişkili yaklaşımı benimsediğini yazan Sadek, Ankara’nın Cemal Kaşıkçı krizinin yankılarını atlatmaya çalışıp iyi niyetini gösterirken bir yandan da oldu bitti politikasını empoze etmeye devam ettiğini belirtiyor. Gözlemcilere göre, kuvvetlerin bu bölgelerde misyonunu genişletme kararı, Türkiye'nin Afrika Boynuzu'ndaki rolünden vazgeçtiği anlamına gelmediğine yönelik bir hatırlatma. Türkiye’nin Suudi Arabistan ile politikasını yeniden çizmek istediğini yazan Hadek, "Türkiye’nin Katar’ın elinde olan aynı kaos dosyalarını devralmaya çalıştığına ancak Körfez uzlaşmasının baskısı ile bırakmak zorunda kaldığına dikkat çekmek gerekir. Türkiye’nin kendisine bölgede stratejik bir konum elde etmek için Yemen’de devam eden kaosa destek verdiği yönündeki haberler de bunu gösteriyor" diye yazıyor. Sadek’e göre, "Türkiye, Körfez'de var olmak için aynı kaos dosyalarını kullanacak ya da uzlaşmanın başarısız olması durumunda bu dosyaları yeniden Katar'a teslim edecek".

yazının devamı...

WASHINGTON POST GAZETESİNİN BAŞ YAZISINDA NAVALNY’NİN PROTESTO HAREKETİNİN RUSYA’DA MİLYONLARA İLHAM VERDİĞİ VE PUTİN’İN UKRAYNA’DAKİ GİBİ "RENKLİ DEVRİM"DEN KORKTUĞU YAZIYOR

YAYIN KURULU
WASHINGTON POST/ABD
"MİLYONLARI KORKUTMAK İÇİN BİR KİŞİYİ HAPSE ATIYOR"

Washington Post’un baş yazısı Rusya’da Navalny’nin Putin’in otokrasisini sarsabileceği belirtiliyor. Navalny’yi zehirleyerek öldürmede başarısız olan Rus liderin Navalny’i bu kez hapse mahkum ettirdiği ve Putin’in yirmi yıllık iktidarının en büyük meydan okuması ile karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Navalny yaptığı açıklamasında, "Hayatta kalmam Putin’i ciddi bir şekilde rahatsız etti. Cinayet onun mücadele etmek için tek bildiği yol. Tarihe zehirleyici olarak geçecek" dedi. Navalny’nin sözlerinin Rusya’da olayları harekete geçirdiği belirtilen baş yazı şu sözlerle devam ediyor: "Navalny’nin yüz binlerce destekçisi son iki hafta tutuklanmasını porotesto etmek için sokaklara çıktı. Navalny’nin örgütüne göre 12 bin kişi tutuklandı. Bu Stalin döneminden bu yana Rusya’daki en büyük kitlesel siyasi tutuklama. Putin rejimi çökme riski altında değil muhtemelen. Ancak Putin Ukrayna ve Gürcistan’daki gibi bir "renkli devrim" olasılığından açıkça korkuyor. Navalny "Milyonları korkutmak için bir kişiyi hapse atıyorlar" demişti. Bu büyük olasılıkla işe yaramayacak. İlham verdiği protesto hareketi, yaratmayı başardığı güçlü siyasi ağın yönlendirmesiyle muhtemelen devam edecek. Yardımcıları, e-postalarının ve videolarının artık rutin olarak 10 ila 12 milyon kişiye ulaştığını iddia ediyor. 40 şehirde ofisi bulunan örgüt, 200 binden fazla kişiden küçük bağışlarla finanse edildi. Batılı hükümetler, Putin’in otokrasisine karşı bu eşi görülmemiş meydan okumanın hayatta kalmasına ve büyümesine yardımcı olmak için ellerinden geleni yapmalıdır."

yazının devamı...

Türkiye Artı Tv Dış basın Dünya basını laiklik global medya