La Presse: Erdoğan aktif bir şekilde 'radikal İslamcılığı' teşvik ediyor

30 Ekim 2020 Cuma günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri.

La Presse: Erdoğan aktif bir şekilde 'radikal İslamcılığı' teşvik ediyor

30 Ekim 2020 Cuma günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri:

ÇİN’İN GLOBAL TİMES GAZETESİNDE YER ALAN HABER TÜRKİYE İLE FRANSA’YI KARŞI KARŞIYA GETİREN OLAYLAR ÜZERİNDEN DEVLETLERİN LAİKLİK STRATEJİLERİNİ VE KONU İLE İLGİLİ YAŞANILAN ZORLUKLARI ELE ALIYOR.

ZHANG YUAN
GLOBAL TIMES/ÇİN
İSLAM VE POLİTİKA

Global Times için yazan Zhang Yuan, Fransız öğretmenin acımasızca öldürülmesinin ardından Fransa’nın, ülke genelinde terörizme karşı önlemleri artırdığını, bu önlemlerin bazı dinlere karşı çok daha katı olduğunu belirtiyor. Yuan, Cumhurbaşkanı Macron’un "islami ayrılıkçılık"a karşı mücadelesini açık bir şekilde ifade etmesinin İslam dünyası genelinde antipati uyandırdığına dikkat çekiyor. Yuan, Fransa ile Türkiye arasındaki mevcut çıkmazın gerisinde, her birinin karşı karşıya olduğu derin tarihsel çelişkiler ve gerçekçi siyasi ikilemler bulunduğunu ifade ediyor. "Her şeyden önce, Fransa açısından, 2015 Charlie Hebdo olayları çok önemli. Charlie Hebdo saldırısı meydana geldiğinde Fransa, terörizmin belirli bir din ile karıştırılmaması gerektiği iddiasında ısrarcıydı hala." diye yazıyor Yuan. Yuan’a göre Charlie Hebdo olaylarından sonra ise Fransızlar ülkelerinde yaşayan Müslümanların cumhuriyetçi ruhuna entegre olmadıklarını düşünüyorlar. Yuan, Fransa’da yaşanan olayların dinin kendisinden değil, ifade özgürlüğünün istismar edilmesinden ve uygunsuz davranışlardan kaynakladığını belirtiyor. Yuan, Türkiye açısından bakıldığında ise AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana İslam’ın siyasi strateji olarak kullandığı görüşünde. Yuan şu sözlerle devam ediyor: "Türkiye diplomatik vesilelerle İslam dünyasının lideri olma iradesini gizlemiyor. Türkiye'ye göre, Fransa'nın ülkesinde İslamcılığa ve aşırılığa karşı sert tavrı, İslam kültürüne zarar veriyor ve İslam'ı lekeliyor. Türkiye, İslam kültürünü temsil etmenin gerekli olduğuna inanıyor." Aşırılığın önlenmesinin önemli olduğunu vurgulayan Yuan, buna yönelik politikaların çok katı olması durumunda ülkelerin diplomatik, ekonomik baskılara hazır olması gerektiği görüşünde.

yazının devamı...

MOTHER JONES GAZETESİNDE YER ALAN HABERDE AMERİKA BAŞKANI TRUMP’IN HALK BANKASI DAVASINDA ETKİ ETTİĞİ BİLGİSİNİ PAYLAŞIYOR.

DAN FRIEDMAN
MOTHER JONES/ABD
BAŞKAN TRUMP’IN HALKBANKASI DAVASINA ETKİSİ

Mother Jones’a yazan Dan Friedman, Başkan Trump ve kabinesinin federal savcıların yürüttüğü Halk Bankası soruşturmasının durdurulması çabaları ile ilgili yeni ayrıntıların ortaya çıktığını yazıyor. St. Louis Washington Üniversitesi'nde hukuk profesörü Kathleen Clark, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Trump’a Halk Bankası davası ile ilgili baskı yaptığı konusu hakkında görüşlerini açıklıyor. Clark’a göre, Trump'ın Halkbank'ta Erdoğan'a yardım etme çabası Trump’ın ne kadar ahlaksız olduğunu gösteriyor. Mother Jones’a konuşan Clark, "Başkan Trump’ın Erdoğan'ın istediğini Erdoğan'a vermesi için Adalet Bakanlığı'na talimat vermesi ve bunu kamu yararı için değil, kendi kişisel çıkarı nedeniyle yaptığı için endişelenmekte haklıyız. " diyor.

Trump’ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın, Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında Halk bankası konusunda yapılan görüşmenin atmosferinden rahatsızlık duyduğu sözlerine yer veriliyor. Bolton, Times’a, " Trump için kişisel ilişkilerin peşinde koşmak o kadar kendine özgü, o kadar kişiseldi ki, çok tehlikeliydi" açıklamasını yapıyor. Mother Jones, "Başkan Trump’ın Erdoğan’ın gönlünü alan bir dizi olay olduğunu" belirterek Başkan Trump’ın Türkiye ile ilişkilerinde Amerikan çıkarları için değil kişisel çıkarları için hareket etmesinin endişelere yol açtığını vurguluyor.

yazının devamı...

KATHİMERİNİ’DE YAYINLANAN HABERDE AVRUPA BİRLİĞİ’NİN TÜRKİYE’YE DAHA AZ OLUMLU BİR YAKLAŞIM BENİMSEMEYE HAZIR OLDUĞU BELİRTİLİYOR

EKATHİMERİNİ/YUNANİSTAN
AB VE TÜRKİYE
Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel Perşembe günü geç saatlerde yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de devam eden provokasyonlarının "hiçbir şekilde kabul edilemez" olduğunu söyledi. Avrupa Birliği’nin Ankara’nın rotasını değiştirmemesi halinde "daha az olumlu" bir yol izlemeye hazır olduğunu belirtti. Ekhatimerini’de yayınlanan habere göre, Michel, AB liderlerinin Coronavirus salgını ile ilgili gerçekleştirdikleri video konferansta ele alınan Türkiye konusunda şu açıklamaları yaptı. Michel, "Saygı duyulma kararlılığımızı dile getirdik ve olumlu ve daha az olumlu olmak üzere iki pist üzerinde çalışmaya karar verdik " dedi. Michel şu sözlerle devam etti: "Türkiye ile olumlu bir gündem üzerinde çalışmak için net bir yol sunduk. Ancak şu ana kadar Türkiye bu yolu seçmedi." Michel, "Türkiye’nin Doğu Akdeniz'deki son tek taraflı eylemini ve kabul edilemez provokasyonları ve söylemi kınıyoruz," diye ekledi ve Brüksel'in cevabının Aralık ayında yapılacak AB zirvesinde tekrar ele alınacağını duyurdu.

yazının devamı...

SPECTATOR'DA YAYINLANAN YAZIDA TÜRKİYE'NİN NEO-OSMANLI POLİTİKASININ ETKİLERİ ANLATILIYOR. TÜRKİYE'NİN SIRTINI BATI'YA DÖNDÜĞÜ İFADE EDİLİYOR

FRANCIS PIKE
SPECTATOR/İNGİLTERE
TÜRKİYE NEDEN BATI'YA SIRTINI DÖNDÜ

Spectator'da Francis Pike imzalı haber sırtını Batı'ya dönen Türkiye'yi anlatıyor. Pike, Doğu Akdeniz'de gaz ve petrol arama çalışması yapan Türkiye'nin bölgeyi kendi çıkarlarına fayda sağlayacak şekilde taksim etmeye çalıştığını yazıyor.

Türkiye'nin 2016 darbe girişimi sonrası İslamlaşmaya başladığını savunan Pike, Erdoğan'ın başarısız olan darbeyi "Allah'ın bir hediyesi" olarak değerlendirdiğini ileri sürüyor. Erdoğan'ın neo-Osmanlı politikasının etkilerini ele alan Pike, bu yeni dış politikanın Ortadoğu'da ve AB ülkelerinde de beklediği etkiyi yaratmadığını savunuyor.

Türkiye'nin Rusya ilişkilerini de ele alan Pike, iki ülkenin doğal dost olmadıklarını vurguluyor. İki ülkenin ekonomik olarak birbirine ihtiyaç duyduklarını yazan Pike, "Erdoğan, Türkiye'nin ihtiyaçlarını yönlendirmek için Rusya kartını Avrupa'ya ve ABD'ye karşı dikkatlice kullanıyor" diye yazıyor.

Erdoğan ile Trump arasındaki yakın ilişkiye de değinen haberde, Trump'ın Türkiye'deki ekonomik faaliyetleri ve Halk Bankası davasına etki etmesinden de söz ediliyor.

ABD ilişkilerinin hassas olmaya devam ettiğini belirten Pike Doğu Akdeniz'de yaşanan son olaylar sonrası Pompeo'nun Yunanistan ziyaretlerini hatırlatarak ABD'nin "bölgede istikrar ve güvenliği korumak için elindeki tüm uygun araçları" kullanacağına dair uyarıda bulunduğunu yazıyor. Türkiye'nin Çin ile ilişkilerine de dikkat çeken Pike, Türkiye'nin Uygur politikasının değiştiğini ve Çin'in bunun karşılığında yaptığı yatırımları hatırlatıyor. "Bu Erdoğan'ın Avrupa ile neredeyse yüz yıldır süren itaat ilişkisini kalıcı olarak kopardığı anlamına mı geliyor?" sorusunu soran Pike yazısını şu sözlerle bitiriyor: "Muhtemelen. Küresel bir jeopolitik plandan yoksun AB'nin siyasi ve bürokratik yapısı nedeniyle, yakınındaki ülkelerle bağ kurmakta başarısız olduğu açıktır."

yazının devamı...

KANADA’NIN LA PRESSE İSİMLİ GAZETESİ TÜRKİYE İLE FRANSA ARASINDAKİ DİPLOMATİK KRİZİN DERİNLEŞTİĞİNİ YAZIYOR

MARC THIBODEAU
LA PRESSE/KANADA
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE FRANSA-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
Son haftalarda Fransa ile Türkiye arasındaki diplomatik krizin ardından, Fransız hiciv dergisi Charlie Hebdo’da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın boxer şortla, örtülü bir kadının cübbesini kaldırarak gösterilmesinin Ankara tarafından büyük öfkeyle karşılandığı yazıyor. La Presse’de yayınlanan haberde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın Macron’u, ifade özgürlüğü, demokrasi ve çoğulculuk gibi değerlerin arkasına saklanmakla suçladığı belirtiliyor. Haberde Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’ni ifade özgürlüğünün her şeyi haklı gösteremeyeceği açıklamasına da yer veriliyor. Fransa hükümet sözcüsü Gabriel Attal ise Agence France-Presse'e verdiği demeçte, Fransa'nın mevcut "istikrarsızlaştırma ve sindirme girişimlerine" rağmen, "ilkelerinden ve değerlerinden asla vazgeçmeyeceğini" söylemişti. Sherbrooke Üniversitesi'nde Profesör Sami Aoun, Fransa ve Türkiye'nin "hemen hemen her konuda" ayrı kutuplar olduğunu belirtiyor. Aoun, Fransa'nın Müslümanlar da dahil olmak üzere herkes için vicdan özgürlüğünün ve "eleştiri özgürlüğünün" korunduğu "laik, demokratik ve liberal" bir ülke olduğunu ifade ediyor. Akademisyene göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan ise laikliğin gerilediği ve özgürlüklerin sınırlı olduğu bir ülkenin başında, aktif bir şekilde "radikal İslamcılığı" teşvik ediyor.

yazının devamı...

AL-MONITOR'DAKİ HABER CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN EKONOMİ POLİTİKALARININ İŞÇİ SINIFINDAN GİDEREK DAHA KOPUK OLDUĞUNU YAZIYOR

PINAR TREMBLAY
AL MONITOR/ABD
ASKIDA EKMEK VE KEYFİ POLİTİKALAR

Al-Monitor'da Pınar Temblay imzalı haberde ekonomik kriz yaşayan Türkiye'de işçi sınıfın yaşadığı zorluklar ele alınıyor. Haberde Cumhurbaşkanının Malatya ziyaretinde bir vatandaşın evine ekmek götüremediğini söylediğinde kendisine keyif çayı içmesi için verdiği çay paketi olayı hatırlatılıyor. Tremblay, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhtaç birine verdiği bu tepkinin gerçeklerden ne kadar uzakta olduğunun bir kanıtı olduğunu vurguluyor. Tremblay, hükümetin, bir azınlığın kaynaklarını genişletmek için kitlelerden alabildiği kadarını giderek daha fazla aldığını yazıyor. Kıdem tazminatını talep eden madencilerin haklarını ararken yaşadıkları zorluklara dikkat çeken Tremblay, "madencilerin çoğu davalarını mahkemede kazanmış olsalar da yıllar geçti ve hala paralarını alamadılar" diye yazıyor. Al-Monitor'a konuşan bazı madenciler, büyük maden şirketi patronlarını mahkemelerin değil, "saray"ın ikna edebileceğini savunuyorlar. Sağlık sektörü çalışanlarının da benzer zorluklar yaşadıklarına ve maaşlarını alamadıklarına dikkat çekiliyor. Tremblay, şehir hastanelerinin hükümet üzerindeki yükünün katlanarak arttığını yazıyor. Tremblay, "Bunlar sadece iki örnek, ancak Türkiye'deki hem mavi hem de beyaz yakalı çalışanların hükümet tarafından sistematik ve keyfi olarak istismar edildiğini gösteriyor" diyor.

yazının devamı...

Türkiye fransa Ragıp Duran Tayyip Erdoğan Emmanuel Macron Charlie Hebdo global medya kathimerini