Putin: Önümüzdeki yıllar İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en tehlikeli yıllar olacak

Putin: Önümüzdeki yıllar İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en tehlikeli yıllar olacak
Rusya Lideri Vladimir Putin, katıldığı bir toplantıda "Nükleer silah var olduğu sürece onu her zaman kullanma tehlikesi var" dedi. Önümüzdeki yılların ise "İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra en tehlikeli yıllar" olacağını söyledi.

Artı Gerçek- Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, düşünce kuruluşu Valday Kulübü tarafından düzenlenen toplantının genel oturumunda konuştu.

Sputnik'de yer alan habere göre Putin konuşmasında, "Dünyada nükleer silahlar bulunduğu sürece bu silahların kullanılması tehlikesi de her zaman bulunacak. Önümüzdeki yıllar, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden beri yaşanan en tehlikeli yıllar olacak" dedi.

Batı'nın Asya'nın yükselen ekonomik ve siyasi gücü ile adil bir şekilde mücadele edemediğini belirten Putin, Batılı ülkelerin egemenliklerini sürdürmek ve "ikinci sınıf medeniyetler" olarak gördükleri ülkeleri ellerinde tutmak için uluslararası ilişkilerin kurallarını bir kenara attıklarını savundu.

'KIRMIZI ÇİZGİ AŞILDI'

Rusya lideri ayrıca, Kuzey Akım boru hatlarına düzenlenen sabotajlara ilişkin, “Avrupa’daki gaz boru hatlarının imha edilmesiyle kırmızı çizgi aşıldı” ifadelerini kullandı.

“Batı’nın politikaları kanlı ve kirli. Batı, ülkelerin ve halkların egemenliğini reddediyor” diyen Putin, “Batı, insanlığın tüm kaynakları üstünde hak iddia ediyor” eleştirisini yaptı.

"Dünyadaki olaylar, daha önceki (Valday) toplantılarda bahsettiğimiz olumsuz senaryo üzerinden gelişmeye devam ediyor. Bu olaylar sadece askeri-siyasi alanda değil, aynı zamanda ekonomik ve beşeri alanlarda da büyük ölçekli, sistemsel bir krize dönüştü" diyen Putin'in konuşmasından ara başlıklar şöyle:

"Rusya’yı yok edip jeopolitik haritadan silmeyi asla başaramadılar ve gelecekte de başaramayacaklar.

(Batı’nın hegemonyasını koruma arzusunun aksine) Rusya, kendisi bir hegemon olmayacak, böyle bir planımız yok.

Birleşmiş Milletler ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısının, dünyadaki çeşitliliği yansıtacak biçimde değiştirilmesini değerlendirmemiz gerekiyor.

Mevcut sert çatışma koşullarında, bağımsız, kendine özgü bir medeniyet olan Rusya, Batı'yı hiçbir zaman düşman olarak görmedi ve görmüyor. Amerikan, Fransız, İngiliz ve Alman düşmanlığı gibi yabancı düşmanlığı tezahürleri, Rus düşmanlığı ve Yahudi düşmanlığı gibi ırkçılığın biçimleridir.

'YENİ DÜNYA DÜZENİNİN ÖZGÜR VE ADİL OLMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ'

Yeni dünya düzeninin en başta yasalara ve hukuka dayanması, özgür ve adil olması gerektiğini düşünüyoruz. Küresel ve ticaret de daha adil ve açık hale gelmeli.

Rusya, uluslararası ödemelerin yapılması için de olmak üzere, yeni uluslararası finans platformları oluşturma sürecinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. Bu platformlar bağımsız, siyasetten arındırılmış, otomatikleştirilmiş olmalı ve tek bir yönetim merkezine bağlı olmamalıdır. Bu yapılabilir mi? Elbette. Birçok ülkenin çabalarını birleştirmesini gerektiriyor. Ancak bunu yapmak mümkün.

Dünyada nükleer silahlar bulunduğu sürece bu silahların kullanılması tehlikesi de her zaman bulunacak.

Önümüzdeki yıllar, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden beri yaşanan en tehlikeli yıllar olacak.

'BAĞIMSIZ DONBASS RUSYA'NIN PARÇASI HALİNE GELMEDEN HAYATTA KALAMAZDI'

Rusya’nın Donbass ile ilgili bir şey yapması gerekiyordu, Rusya’nın kendi adına bir karar vermesi gerekiyordu, fakat Donbass’ın bağımsızlığını tanıyıp onları öylece bırakamazdık, zira bağımsız Donbass, Rusya’nın parçası haline gelmeden hayatta kalamazdı.

NATO'nun genişlemesi Rusya için kabul edilemezdi ve Batı bunu biliyordu, ancak görmezden geldi. NATO'nun genişlememesine ilişkin müzakereler basitçe reddedildi. Batı, Ukrayna'daki darbeyle pazularını esnetmek ve 'evde patronun kim olduğunu göstermek' istedi. Herkesi kendi saflarına çekmek istediler.

(Ukrayna konusunda ‘düşmanın hafife alındığı’ şeklinde bir hisse sahip olup olmadığı sorusu karşısında) Hayır, böyle bir hisse sahip değilim.

'İÇ SAVAŞ OLARAK DEĞERLENDİRİLEBİLİR'

(Rusya ile Ukrayna arasında yaşananları bir iç savaş olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorusu üstüne) Kısmen evet, böyle değerlendirilebilir. Ukraynalılar ve Ruslar tek bir halk. Bu, tarihi bir gerçek. Ukrayna, yapay bir devlet. Ukrayna’nın egemenliğini garanti edebilecek tek ülke de, onu yaratan ülkedir, yani Rusya’dır. Ukraynalıların kendilerini ayrı bir halk olarak görmelerine gelince, buna sadece saygı gösterebiliriz.

Kısa bir süre öncesine kadar bir yarı-koloniye dönüşeceğimiz konusunda, Batı olmadan hiçbir şey yapamayacağımız konusunda endişeleniyorduk. Fakat hiç de endişe ettiğimiz gibi olmadı, hiçbir şey parçalanıp dağılmadı. Aksine, ekonomi temizlendi ve arınmış oldu.

Kiev rejimi, sürekli olarak nükleer silaha sahip olmak istediğini söylüyor. Zaporojye Nükleer Santrali'nde yaptıklarımızla ilgili sürekli konuşmalar var. Biz ne yapıyoruz ki? Bazen doğrudan, bazen de imada bulunarak nükleer santrale ateş açtığımızı söylüyorlar. Akıllarını yitirmiş olmalılar. Zira bu santrali biz kontrol ediyoruz ve orada bizim askerlerimiz var.

ABD’nin, kendi hakimiyeti dışında dünyaya verebileceği hiçbir şeyi yok.
İki tane Batı var: Birincisi, zengin bir kültüre sahip olan geleneksel Batı. İkincisiyse saldırgan ve kolonici Batı.

'ERDOĞAN ZOR ANCAK GÜVENİLİR BİR PARTNER'

Erdoğan, her şeyden önce, belki de sadece Türkiye'nin, Türk halkının çıkarlarını ve Türk ekonomisinin çıkarlarını esas alan güçlü bir lider. Enerji konularındaki, TürkAkım'ın inşası konusundaki tutumu da büyük oranda bununla açıklanıyor.

Erdoğan, kendisini kullanmalarına ve üçüncü ülkelerin çıkarlarını gözetmeye zorlamalarına hiçbir zaman izin vermiyor. Ancak o, bizimle diyalogda da en başta kendi çıkarlarını koruyor.

Bu açıdan genel olarak Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan zor partnerler. Birçok karar, uzun ve zorlu anlaşmazlıklar, müzakereler sonucunda alınıyor, ancak her iki tarafta da bu anlaşmalara varma arzusu mevcut ve biz de, genelde bu anlaşmalara varıyoruz.

Bu açıdan Erdoğan, elbette tutarlı ve güvenilir bir partner. Türkiye Cumhurbaşkanı'nın zor bir partner olduğunu ve her zaman kendi çıkarlarını, yani ülkesinin çıkarlarını gözettiğini söyledim. Onun başkalarını kullanmaya çalıştığını söyleyemeyiz, sadece kendisinin, hükümetinin, danışmanlarının en uygun bulduğu kararın alınması için mücadele ediyor. (Kaynak)

Öne Çıkanlar