RFI: Rehinelerin öldürülmesi HDP'yi daha da kriminalize etme fırsatı sundu

17 Şubat 2021 Çarşamba günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri.

RFI: Rehinelerin öldürülmesi HDP'yi daha da kriminalize etme fırsatı sundu

17 Şubat 2021 Çarşamba günü Artı TV'de yayınlanan 'Global Medya Günlüğü'nde seçilmiş altı yazının özetleri:

FRANSIZ RFI HABER SİTESNİDE IRAK’TA REHİNELERİN ÖLDÜRÜLMESİ İLE MEYDANA GELEN TRAJEDİNİN TÜRKİYE’YE HDP’Yİ DAHA DA KRİMİNALİZE ETME FIRSATI SUNDUĞU BELİRTİLİYOR

MURIELLE PARADON
RFI/FRANSA
TÜRKİYE’NİN ABD’YE TEPKİSİNİN NEDENLERİ

RFI haber kanalı Irak’ta PKK tarafından rehin alınan 13 askerin ölümünün ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika’yı "teröristleri" desteklemekle suçlamasını ele alıyor.

Murielle Paradon, Türkiye ile Amerika arasındaki gerilimi ve Türkiye’nin neden böyle bir suçlama yaptığının nedenlerini Noria araştırma merkezi kurucusu Yohanan Benhaim ile görüşüyor. Benhaim’e göre, Amerika IŞİD’e karşı mücadelede Kürt müttefiklerini askeri, lojistik ve bazen de siyasi olarak destekledi ve bu destek Ankara’nın hoşuna gitmedi. Benhaim, "Burada dikkat edilmesi gereken, Biden’ın ekibinin önemli bir kısmının Suriye’de PKK’ye yakın gruplarla yakınlaşma politikasını oluşturan Obama’nın eski ekibinden olması.

Kendisine pek de uygun olmayan bu ekip değişikliğinin farkında olan Türkiye, Amerikalı ortağına, PKK ve Suriyeli müttefiklerine karşı mesafe koyması için baskı uygulamak üzere bu fırsatı değerlendiriyor" yorumunu yapıyor.

Benhaim’e göre, Türkiye’nin Amerikalılardan Suriye ve Irak’ta müttefikleri ile teması kesmesini istemesinin bir nedeni de Sincar’da operasyonlarını kabul ettirmek. Rehine olaylarında bu tür infazların pek ender olduğunu belirten Benhaim, "PKK'ye karşı yürütülen bu savaşın ve Türk rehinelerin başına gelen son trajedinin, HDP'yi daha da kriminalize etme fırsatı sunduğunu da söyleyebiliriz" diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kavgacı tutumunu 2015 yılından bu yana MHP’nin koalisyon ortağı olmasına bağlayan Benhaim, "Bu koalisyon Kürt hareketine karşı milliyetçi söylemi meşrulaştıran PKK’ye karşı kullanılan askeri çözüm seçimini de açıklıyor" ifadesini kullanıyor.

yazının devamı...

FOREIGN POLICY DERGİSİNDE YAYINLANAN HABERDE GARE OLAYLARI SONRASINDA AMERİKA'YA GÖZDAĞI VERMENİN BİR ŞAŞIRTMA TAKTİĞİ OLABİLECEĞİ BELİRTİLİYOR

COLM QUINN
FOREIGN POLICY/ABD
TÜRKİYE AMERİKA GERİLİMİ

Amerika'nın Irak'ta öldürülen 13 kişi ile ilgili ilk açıklamasının ardından gelen tepkiler nedeniyle gerilimi yatıştırmak üzere ikinci bir açıklama yaptığını yazan Colm Quinn, Amerika'nın açıklamasının ardından Erdoğan'ın "Sizinle NATO'da berabersek, birlikteliğimizi sürdüreceksek, bize samimi davranacaksınız" açıklamasına yer veriyor.

Amerika'nın Suriye'de IŞİD'e karşı mücadelede YPG ile birlikte hareket etmesinin Ankara'yı kızdırdığını yazan Quinn, son açıklamaların bir geri itme muhalefeti olarak değerlendirilebileceğini ifade ediyor. Quinn, "Amerika'ya gözdağı vermek bir şaşırtma taktiği olabilir. New York Times gazetesinde de yazdığı gibi, Türkiye'nin muhalefet partileri "hükümetin neden rehinelerin serbest bırakılması konusunda pazarlık yapmadığını ve onları kurtarmak için askeri bir operasyon riskine girdiğini sorguladı" yorumunu yapıyor.

Bu olayların Türk siyasetindeki zamanlamasını da değerlendiren Quinn şu sözlerle devam ediyor: "Kürt karşıtı duyguların başka hedeflerin peşinde koşmak için kullanılabileceği uygun bir zaman. 1 Şubat tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni bir anayasa olasılığını gündeme getirdi. Bu anayasa fikri haftalar önce, Erdoğan'ın koalisyon ortağı Bahçeli'nin HDP'nin yasaklanması için önerdiği anayasal değişiklikle ortaya atılmıştı.

yazının devamı...

CLUBHOUSE’UN BİRÇOK ÜLKEDE YOĞUN OLARAK KULLANILMAYA BAŞLANDIĞINI YAZAN ARAB NEWS, CLUBHOUSE’UN TÜRKİYE’DE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SAVUNUCULARININ UMUT BAĞLADIĞI BİR UYGULAMA OLDUĞUNU YAZIYOR

MENEKŞE TOKYAY
ARAB NEWS/SUUDİ ARABİSTAN
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ VE CLUBHOUSE

Türkiye’de clubhouse kullanıcı sayısının giderek artış gösterdiğini yazan Menekşe Tokyay, uygulamanın en çok siyasi görüşleri konuşmak için tercih edildiğini yazıyor. Siyasi stratejist Fatih Güner, "Siyasi tartışmalar genellikle tüm prime-time TV şovları arasında en iyi reytingleri alıyor. Türkiye’deki Clubhouse'da gördüklerimiz farklı değil.

En popüler odalar siyasi konuların tartışıldığı odalar" yorumunu yapıyor. İstanbul Kadir Has Üniversitesi'ne göre, dünyada 154 ülkede mevcut olan uygulama, Almanya, Japonya, Slovakya ve Türkiye'de en çok indirilen 1 numaralı uygulama. Türkiye'de yaklaşık 125.bin kişi uygulamayı indirdi. Uygulamanın Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi rektör olayları ile popülerlik kazanmaya başladığını yazan Tokyay, "Türkiye’de binlerce kişi ana akım medyada bulamadığı doğru ve gerçek zamanlı bilgiler için Cluhouse’a yöneldi" diye yazıyor.

Odaların ifade özgürlüğü ve tartışma hakkı arayan öğrenci, mezun, gazeteci, avukat, akademisyen ve politikacılardan oluştuğunu belirten Tokyay, "birçok avukat dezenformasyonun önlenmesi için protestolar sırasında gözaltına alınan öğrenciler hakkında anlık bilgiler paylaştı. Bu arada, birkaç moderatör, öğrencilerin protestosuyla ilgili tartışmaya ev sahipliği yaptıkları için birkaç saat gözaltına alındı" diyor. Uzmanlara göre, Türkiye’de hızlanan kutuplaşmanın yanı sıra, bağımsız ve tarafsız ana akım medyanın eksikliği uygulamanın popülaritesini artırdı.

Siyasi Stratejist Güner, uygulamanın android telefonlarda olmayıp sadece iphone’larda olmasının herkesin erişemediği anlamına geldiğine dikkat çekiyor. Güner, "Bu engel nedeniyle platformda henüz tüm siyasi görüşler dile getirilemiyor. Clubhouse android’de de kullanılan bir platform olduğunda ülkedeki derin kutuplaşmanın Clubhouse’a da ulaşacağını söyleyebiliriz" yorumunu yapıyor.

yazının devamı...

LE PARISIEN GAZETESİ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN FRANSA STRASBURG’DA YAŞAYAN TÜRKLERİN ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİ ELE ALIYOR. HABERDE DITIB VE MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN FAALİYETLERİNE YER VERİLİYOR

ROBIN KORDA
LE PARISIEN/FRANSA
STRASBURG’DAKİ TÜRKLER

Fransa’da Ulusal Parlamento’nun İslamcı "ayrılıkçılığa" karşı yasa tasarısı üzerinde çalışmaların sürdüğünü yazan Robin Korda, Fransa’da İslam Konseyi’nin hazırladığı ilkeler tüzüğüne imza atmayan Ditib ve Milli Görüş’ün Strasburg’da Türk iktidarının aracısı gibi olduğunu belirtiyor. Strasburg’un batısında yer alan Koenigshoffen semtinde 30 bin kadar Türkün yaşadığını ve çok sayıda kuruluş, dernek ve medyanın da faaliyet gösterdiğine değinen Korda, "Bu yerlerin bazıları doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rejimiyle bağlantılı" diye yazıyor.

Fransa İçişleri Bakanı Darmanin’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diasporasını yönetmek istediği yönündeki açıklamasını hatırlatan Korda, "2014 yılından bu yana yurtdışında yaşayan Türklerin kendi ülkelerinde yapılan seçimlere katılma hakkı var. Ve Erdoğan oradaki oyların neredeyse üçte ikisini alıyor, ki bu ülkesindekinden daha fazla. Diasporadaki seçmenler, Ermeni soykırımının tanınması gibi gündemdeki konular hakkında harekete geçirilebilecek aktörler" diyor.

Strasburg Üniversitesi Türk Araştırmaları Bölümü Başkanı Samim Akgönül konu ile ilgili şu görüşleri paylaşıyor: "Daha önceleri diaspora ile ilgili resmi söylem diğer ülkelerin işlerine karışmamak yönünde idi. Şimdi ise tam tersine lobiciler, gözetleyiciler, elçiler oluşturulması söz konusu" yorumunu yapıyor. Korda, Strasburg’da yaşayan Türk toplumunun Ankara’nın ritminde yaşadığını ve Türklerin yaşadıkları semtte tüm siyasi görüş ve mezheplerden kişilerin işyerlerinin yan yana olduklarını ve gerilimli dönemlerde birbirlerinden kaçındıklarını da belirtiyor.

yazının devamı...

TÜRKİYE’DE GİDEREK DAHA FAZLA GENCİN ERDOĞAN’A KARŞI DURMAYA BAŞLADIĞINI YAZAN LE FİGARO, CUMHURBAŞKANININ AKADEMİK ORTAMDA KONTROLÜNÜ ARTIRDIĞINI BELİRTİYOR

DELPHINE MINOUI
LE FIGARO/FRANSA
TÜRKİYE’DE GENÇLER ERDOĞAN’A KARŞI KOYUYOR

Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi ile başlayan olayların özgürlüklerinin her geçen gün daha da kısıtlandığını hisseden gençlerin öfkesini yansıttığını yazan Le Figaro gazetesi, "Aşağıya bakmayacağız" sloganının Türk gençliğinin narasına dönüştüğünü vurguluyor. İstisnai statüsünü bugüne kadar korumayı başarmış olan Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör atamasıyla tepkilerin arttığını yazan Minoui, karlı havalara rağmen üniversite öğretim görevlilerinin her gün öğle saatinde toplanmaya devam ettiklerini yazıyor.

Le Figaro’ya konuşan siyaset bilimci Ahmet İnsel, "Bağımsızlığı ve evrensel değerleriyle tanınan Boğaziçi Üniversitesi’ne saldırarak Erdoğan bir üst vitese geçti: akademik ortamda kontrolünü artırıyor ve kültürel hegemonyasını dayatıyor" yorumunu yapıyor. Çatışmaların şiddetine ve çok sayıda gözaltına rağmen öğrencilerin isyanının Ankara, İzmir ve Adana’ya yayıldığını yazan Minoui, Facebook’un yanı sıra balkonlarda tencere tava dayanışmasının da devam ettiğinin altını çiziyor.

Türkiye’de ekonomik durgunluk derinleştikçe hükümetin agresif tutumunun da arttığını yazan Minoui, "Bu gergin ortamda Boğaziçi meselesi Erdoğan yanlıları ile Erdoğan karşıtları arasında bir bilek güreşine dönüştü" diyor. Türk yetkililerin halktan gelen çağrıları dikkat almadığını yazan Minoui aksine ateşe körükle gittiğini ve Galatasaray Üniversitesi’nde Fransız öğretim görevlilerinin Türkçe sınavına girme mecburiyeti getirdiğini vurguluyor.

Gözlemcilere göre Ankara’nın bu katılaşan yaklaşımı 13 askerin öldürülmesi ya da ekonomik kriz gibi konuların hakim olduğu gündemi değiştirmek istemesi ile bağlantılı. Ahmet İnsel, "Türkiye’de ekonomik durgunluk arttıkça, Ankara’da rejimin saldırganlığı da artıyor. Otoriterlik kriz bağlamlarından beslenir" açıklamasını yapıyor.

yazının devamı...

THE STAR GAZETESİ, MYANMAR’DAKİ DARBE SONRASI DEVAM EDEN SOKAK GÖSTERİLERİNDE GENÇLERİN SOSYAL MEDYAYI KULLANARAK DİĞER GENÇLERİ HAREKETE GEÇİRDİKLERİ VE BUNUN MYANMAR İÇİN YENİ VE YARATICI BİR PROTESTO TÜRÜ OLDUĞU YAZIYOR.

AFP
THE STAR/MALEZYA
SOSYAL MEDYANIN GÜCÜ

Myanmar’da askeri darbe sonrası, darbe karşıtı gösterilerin ülke genelinde yayıldığını yazan The Star gazetesi Myanmarlı gençlerin pankartlarla paylaştıkları esprili eleştirilerin sosyal medyada popüler olduğunu belirtiyor.

Gösterilerde gençlerin "Eski sevgilim kötüydü ama Myanmar ordusu daha da beter", ya da darbenin başkomutanın kısa boyuna atıfta bulunan "Hayallerim MAL’ın boyundan daha uzun" gibi muzip mesajlar paylaştıkları belirtilen haberde, bu fotoğrafların Hong Kong, Amerika ve birçok başka ülkede defalarca paylaşıldığına dikkat çekiliyor.

Dijital haklar grubu Myanmar ICT for Development'ın yönetici direktörü Htaike Aung, sosyal medyayı iyi kullanan bu kampanyanın "Myanmar için yeni ve yaratıcı bir protesto türü" olduğunu açıklıyor. Aung, "Genç nesil ... Facebook, TikTok, Instagram ve Discord'da diğer gençleri harekete geçiriyor" diyor. 49 yıllık askeri yönetim sırasında dünyayla büyük ölçüde bağlantısı kesilmiş olan önceki nesillerin aksine, bu genç Myanmarlı göstericilerin internetin içine doğduklarının altı çiziliyor.

Gösterilerdeki pankartların İngilizce olmasının uluslararası kitleye mesaj ulaştırma arzusunu yansıttığı vurgulanan haberde: "Sosyal medya sadece mesajlarını yaymakla kalmadı, aynı zamanda Myanmarlı protestocuları gösteriler sırasında nasıl güvende kalacaklarına dair ipuçlarını paylaşan Hong Kong ve Taylandlı kullanıcılara da bağladı. Bunların hiçbiri on yıl önce mümkün olamazdı. Ordu ülkenin internetini kesmeye çalıştı ancak kullanıcılar VPN ve yabancı Sim kartlarla kısıtlamaları atlattılar.

Alaycı pankartlardan birinin de belirttiği gibi, ordu "yanlış nesille uğraşıyor" deniyor.

yazının devamı...

Türkiye HDP Ragıp Duran basın artıgerçek medya Dünya Artı Tv siyaset Dış basın global global medya