Şervan Derviş: Gözlemciler Minbiç’e gelsin
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu peşpeşe yaptıkları açıklamalarla bundan sonraki hedeflerinin Mınbiç olduğunu söylediler....
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu peşpeşe yaptıkları açıklamalarla bundan sonraki hedeflerinin Mınbiç olduğunu söylediler. Bölgede TSK ile cihadçı grupların birlikte Mınbiç’in batısındaki köylere saldırması, bu açıklamalardan kısa bir müddet önceydi. Mınbiç’te son iki gündür yaşanan çatışmalardan önce ABD’li askerlerin Mınbiç’in kuzeyine konuşlanıp bir güvenlik koridoru oluşturduğu bilgisi de basına yansımıştı. Son açıklama ise Mınbiç Askeri Meclisi ile Rusya arasında varılan ittifaka yönelik oldu. Bu ittifaka göre Mınbiç’in güneyindeki köylerin korumasını Suriye rejimine bağlı askerler üslenecekti.
Son birkaç gündür yaşanan çatışmalarla yeniden gündeme gelen Mınbiç’teki gelişmeleri, merkezi Almanya’da bulunan ve İngilizce yayın yapan Komnews internet sitesi, Mınbiç Askeri Meclisi sözcüsü Şervan Derviş ile konuştu. Şervan Derviş, bir savunma örgütü olduklarının altını çizerken, "Ancak hangi taraftan gelirse gelsin bize yönelik saldırılara da sessiz kalmayız, kendimizi savunuruz" diyor.
– Sayın Derviş, çatışmalar şu anda Mınbiç’in hangi bölgelerinde sürüyor? Durum nedir?
– Bugün eş zamanlı olarak DAİŞ çeteleri Mınbiç’in güneyinden saldırı düzenlediler. Bu çatışmalar halen sürüyor. 5 DAİŞ’linin cenazesi şu anda güçlerimizin elinde. Mınbiç’in batısından ise Fırat kalkanı çeteleri ile Türk ordusu güçlerimize saldırı düzenledi. Khalidiye, Gorhiyok ve Ulaşlı köylerine top mermileri atılıyor. Yoğun saldırılar var. Çatışma oralarda sürüyor. Son birkaç gündür Suriye rejimine bağlı güçler Bab’ın güneyinde ilerleme sağlıyordu. Bu nedenle Mınbiç’e doğru binlerce mülteci geldi. Biz bu mültecilerin ihtiyacını karşılamak için alarma geçtik. Bu mültecileri yerleştirmeyle uğraşırken, eş zamanlı bu iki saldırı ile karşılaştık. Şu son saatlerin durumunu böyle izah etmek mümkün. Mınbiç’in güneyinde DAİŞ ile, batısında ise Fırat Kalkanı çeteleri ve Türk ordusu ile çatışmalar sürüyor.
SURİYE'DE KÜRT TERCİHİ AĞIR BASIYOR haberi için tıklayınız
– Size göre DAİŞ güçleri ile diğer gruplar birlikte mi hareket ediyor? Bu arada saldıran grupların kayıpları var mı? Bu çatışmalarda sizin güçlerinizden aldıkları yerleşim yerleri var mı? Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
– Aynı anda, eş zamanlı olarak birlikte saldırdılar. Birlikte değiller zaten. Biri güneyden, diğeri batıdan saldırıyor. Ancak birlikte saldırmaları bazı soruları da beraberinde getiriyor. Daha önce de dedim, 5 DAİŞ çetesinin cenazeleri elimizde. Fırat Kalkanı çeteleri ve Türk ordusu ile çatışmalar halen sürüyor. Bu güçlerle çatışmalarda da ele geçirdiğimiz askeri araçlar var. Ayrıca darbelediğimiz askeri araçları da var.
TÜRKİYE: YPG MİNBİÇ'TEN ÇIKMAZSA VURURUZ haberi için tıklayınız
– Sayın Derviş, bu saldırıların amacını nasıl yorumluyorsunuz? Bu saldırıların devam etmesi durumunda Rakka operasyonu bundan nasıl etkilenir? Bir de ABD’nin durumu var. Bu saldırılar karşısında ABD’nin tutumu ne olur?
– Bizim kararımız somuttur. Kimseye saldırmak gibi bir amacımız yok. Bize dönük saldırı olduğunda kendimizi koruruz. Savunma bizim açımızdan öncelikli amaçtır. İnsanlarımızı son anımıza kadar koruyacağız. Bu saldırıların sürmesi halinde diğer güçlerden de yardım isteyeceğiz. Herkes biliyor ki Mınbiç DAİŞ karşıtı uluslar arası koalisyon güçlerinin desteğiyle özgürleştirildi. Bu güçlerin önemli bir rolü vardı. Bu durum onlara aynı zamanda ahlaki ve insani olarak sorumluluk da yüklüyor. Bu saldırıları durdurmakla mükelleftirler. Saldırıların durması için baskı uygulamaları gereklidir. Bu saldırıların sürmesi beraberinde yeni gelişmeler de getirebilir. Umud ediyoruz ki o noktaya gelmeyiz. Durumu şu anda böyle izah edebiliriz. Umut ediyoruz ki Türk devleti ile ona bağlı çetelerin bize yönelik saldırıları durdurulur. Bu saldırıların hiçbir anlamı yoktur. Mınbiç huzurlu bir kenttir. Biz ve Uuslararası Koalisyon güçleri birlikte özgürleştirdik. Mınbiç’in durumunu yerinde görmek isteyen herkese kapımız açıktır. Bizi kendileri gibi değerlendirip saldıranların yaptığı esasen anlamsızdır. Ama dertleri Rakka operasyonunu kırmak ve bölgede yeni alanları işgal etmek ise bilmeleri gerekir ki bu saldırılar tüm bölgeyi etkiler.
– Sayın Derviş, saldırı düzenleyenler arasında bizzat Türk askerleri de var mı? Bu arada Rojava’da yerleşik olan ABD güçlerinin pozusyonu nedir? Mınbiç’te ABD askeri var mı? Mınbiç’in kuzeyinde ABD’lilerin bir güvenlik duvarı oluşturduğu söyleniyor. Bu bilgilerin bir gerçekliği var mı? Bu arada son sorumuz, bu konuyla ilgili ne mesaj vermek istersiniz.
– Saldıranlar arasında çok sayıda Türk askeri de var. Ağır bombardımanların, top atışlarının tümü Türk askeri tarafından gerçekleştiriliyor. Bu arada, evet Uluslararası Koalisyon güçleri Mınbiç’in batısında yerleşik olarak varlar. Onların bu gelişmelerin tümünden bilgisi var. Onların tutumlarını netleştirmelerini bekliyoruz. Mınbiç Askeri Meclisi olarak tutumumuz açıktır. Bu yönüyle tüm dünyaya çağrımız da açıktır. Herkes bilmeli ki Mınbiç kenti DAİŞ çetelerinden özgürleştirildi. Çetelerin Mınbiç’te yaptıklarını sözlerle anlatmak mümkün değil. Mınbiç’in özgürleştirilmesinden sonra Askeri Meclis olarak kentin yönetimini sivillere devrettik. Sivil yönetim kendini yeniden düzenledi, tüm kurumlarını yeniden oluşturdu, kenti yönetmeye başladı. Şimdiye kadar yaklaşık 600 bin insan yeniden Mınbiç’e dönüp burada yaşamaya başladı. Bunlardan 75 bine yakını Türk askerinin işgal ettiği alanlardan gelip Mınbiç’e yerleşenlerdir. Cerablus, Bab ve Rai’den gelenler var. DAİŞ çetelerinden kaçıp gelenler de var. DAİŞ ile rejim güçleri arasındaki çatışmalar nedeniyle Mınbiç’e kaçanlar var. Onlar da şu anda Mınbiç’te yaşıyor. Tüm dünya da bilsin ki bu insanlar DAİŞ’in olduğu bölgelere de, Türk askerinin işgal ettiği alanlara da, rejimin hakimiyetindeki kentlere de kaçabilirlerdi. Ancak Mınbiç’e gelmeyi tercih ettiler. Burası güvenli ve emniyetli bir kent. Ancak birileri bu huzuru ortadan kaldırmak için çabalıyor. DAİŞ de, Türkiye de saldırganca davranıyor. Bir kez daha diyeyim; Mınbiç’in kapısı herkese açık. Sizler aracılığı ile tüm uluslar arası kuruluşlara seslenmek istiyorum. Sivil toplum kurumları, bağımsız kuruluşlar gelip Mınbiç’teki durumu yerinde gözleyebilirler. Türk devletinin iddia ettiklerinin Mınbiç’te yaşanıp yaşanmadığını gelip yerinde gözlesinler. YPG geri çekilmiş durumda. Asayiş güçleri kentin güvenliğini sağlıyor. Mınbiç’in güvenliği bizzat Mınbiçliler tarafından sağlanıyor. Mınbiçliler hem güvenliği sağlıyoır, hem de kentin sivil yönetimini sağlıyorlar. Bu durumu bozmaya dönük çabalar var. Gelip Mınbiç’i burada gözlesinler. Neyin ne olduğunu yerinde görsünler. Buradan da gidip Azez’e, Cerablus’a, Tür devletinin olduğu yerlerdeki yaşama baksınlar ve karşılaştırsınlar. Halkın hangi kentlerdeki yaşamdan memnun olduğunu yerinde görsünler. Dünyanın bu saldırılar karşısında tavırsız kalmamasını umut ediyoruz. Mınbiç’i birlikte özgürleştirdiğimiz Koalisyon güçlerinin bu saldırılara karşı tavırsız kalmamasını umut ediyoruz. Dünyanın artık şunu anlamasını istiyoruz. Bazı kesimler Mınbiç’in DAİŞ’ten özgürleştirilmesinden sonra oluşan güvenliği ve huzuru bozmak istiyor. Savaşı bir kez daha Mınbiç’e taşımak istiyorlar. Bunun için gerçekliği olmayan bahaneler ileri sürüyorlar. Bizi yalan yanlış bilgilerle suçlayanlara karşı yanıtımız açık: Herkes Mınbiç’e gelip durumu yerinde izleyebilir. Mınbiç kan ödenerek özgürleştirildi. Biz bir savunma örgütüyüz. Kentimizi koruyoruz. Saldırı amaçlı bir yapılanma değiliz. Kimse için tehlike değiliz. Ancak hangi taraftan gelirse gelsin bize yönelik saldırılara da sessiz kalmayız, kendimizi savunuruz. Savunma en doğal haktır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin vazgeçilmez hakları arasındadır. Biz topraklarımıza saldıran güçlerin özellikle de Türk devletinin dostluğunu arzu ederdik. Komşularımız ile düşman olmayı istemeyiz. Onlar için tehlike arzetmiyoruz. Ancak onlar bize düşman gözüyle bakıyor, kentimizi işgal edip ele geçirmek istiyor. Bizim kararımız ise kendimizi savunmak olacak.