'Siyanür hapı IŞİD'in tarzı değil'

Ortadoğu uzmanı gazeteci Mustafa Seyfullah Kılıç, İran'daki saldırılarda yaşanan garipliklere dikkat çekti. Kılıç, siyanür hapını Halkın Mücahitleri Örgütü'nün kullandığını söyledi.

'Siyanür hapı IŞİD'in tarzı değil'

Ortadoğu uzmanı gazeteci Mustafa Seyfullah Kılıç, Katar krizinin ardından Türkiye'nin bölgede istenmeyen adam konumuna geldiğini savundu. İran'daki saldırıları IŞİD üstlenmesine rağmen Kılıç, ortada belirgin gariplikler bulunduğuna dikkat çekti. Kılıç'a göre İran mezhep üzerinden daha da karıştırılmak isteniyor.

İran’ın başkenti Tahran’da Humeyni’nin anıt mezarına ve İran Parlamentosu’na düzenlenen saldırılarla ilgili Ortadoğu uzmanı gazeteci Mustafa Seyfullah Kılıç, Artı Gerçek’e konuştu. Suriye savaşında Katar ile Türkiye’nin ortak hareket ettiğini belirten Kılıç, Türkiye’nin artık ‘istenmeyen adam konumunda’ olduğunu söyledi. Dünkü saldırılarda bir takım gariplikler olduğunu da sözlerine ekleyen Kılıç, "Kesinlikle kendi başına bir IŞİD saldırısı değil, şaibeler taşıyor" dedi.

İran’a karşı saldırıların beklendiğini ve saldırılarda bazı gariplikler gördüğünü ifade eden Kılıç, şunları söyledi:

'SALDIRILARDA BİR TAKIM GARİPLİKLER VAR'

"Mezhepçi tüm örgütler İran’a karşı ayaklanma çağrısı yaptı. İran içerisinde böyle bir saldırı bekleniyordu. Trump’ın ziyaretinden hemen sonra İran, birinci dereceden düşman olarak ilan edildi. IŞİD’in hem İran Meclisi'ne hem de Humeyni'nin anıt mezarına yaptığı silahlı ve bombalı saldırılarda bir takım gariplikler görüyorum. Örneğin, eylem şekil itibariyle IŞİD'e ait bir eylemmiş gibi görünse de, hatta Amak ajansında IŞİD buna ait görüntüleri paylaşıp saldırıyı kabul etmiş görünse de bazı gariplikler var."

'SİYANÜR HAPI IŞİD’İN TARZI DEĞİL'

Kılıç, Tahran saldırılarında basına yansıyan ‘siyanür içerek intihar eden militan’ profilinin de klasik IŞİD tarzına uymadığını vurguladı. Bu durumu 'garip' olarak nitelendiren Kılıç, şöyle devam etti:

"Eğer bu iddia doğruysa, işin içerisinde sadece IŞİD'in olmadığı, IŞİD'in başka bir örgütle de işbirliği yapmış olabileceği tezini kuvvetlendiriyor. Siyanür geçmişte İran güvenlik güçlerine sağ yakalanmamak için İran'a karşı savaşan gruplardan biri olan Halkın Mücahitleri Örgütü tarafından kullanılırdı. IŞİD militanları bu tarz fedai eylemlerine ‘istişhadi operasyon’ derler. Böylece düşmana hem zarar vermek hem de sağ ele geçmemek amaçlanır. Yani siyanür vs. meseleleri işin içine girmez, dolayısıyla saldırıların sadece ve sadece IŞİD'e ait bir eylemmiş gibi görünmediğine dair çok ciddi veriler var. Saldırılara bakarsak birbirine zıt iki farklı örgütün renklerinin olması çok ilginç; IŞİD direk kullanılmış ya da manipüle edilmiş olabilir. Kesinlikle kendi başına bir IŞİD saldırısı değil, şaibeler taşıyor."

'HEDEF ARTIK İRAN DİYEBİLİRİZ'

Krizin temelinde ‘doğalgaz’ var diyen Kılıç, "Genel olarak konuya baktığımızda, Katar’ın doğalgazını İran ile birlikte işleyeceğini açıklaması, bölgede ortaya çıkan krizin aslında doğalgaz konusu üzerinden çıktığını gösteriyor" dedi. İran'a yönelik tehdidin 'mezhep' üzerinden süreceğini iddia eden Kılıç, "İran'a karşı söylemler eğer bölgedeki örgütler tarafından daha mezhebi bir şekilde dillendirilmeye başlanırsa, aynı Suriye'deki gibi bir hareketlendirilme ile örgütlerin harekete geçirildiğini görürsek ki yavaş yavaş böyle bir çaba olduğunu hissediyoruz, dolayısıyla buradaki hedefin de Suriye'den sonra İran olduğu, artık İran'ın da direk olarak hedef alındığını da düşünebiliriz" diye konuştu.

'SUUDİ BASINI TÜRKİYE’Yİ HEDEF ALDI'

Suriye savaşında Katar ile Türkiye'nin partner olduğunu hatta eski Başbakan Davutoğlu'nun 'Katar'ın Türkiye'ye finansör olduğunu' söylediğini anımsatan Kılıç, değişen dengeleri şöyle ifade etti:

"Bir de Katar, Suud karşısında bölgede etkin olmaya çalıştı. Bunun için Türkiye’nin Suriye politikasındaki yerini kullandı bol bol. Şimdi Katar kriziyle beraber ortağı Türkiye de hedef tahtasına konuldu ama Türkiye açısından bardağı taşıran nokta Türkiye’nin Katara 5 bin asker göndereceğini duyurmasıyla oldu. Suud gazeteleri ve tüm Suud basını Katar ile beraber Türkiye aleyhinde de yayın yapmaya başladılar. Oysa hepsi ortaktı."

'ESAD’I DÜŞÜREMEYİNCE BİRBİRLERİNE DÜŞTÜLER'

Suudi Şark-ul Evsad gazetesi, Ebu Hanzala kod adlı Halis Bayancuk ile ilgili yaptığı haberinde, Türkiye’nin bu kişi vasıtasıyla IŞİD’e etki ettiğini yazdığını söyleyen Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Esad’ın düşürülememesi cadı kazanını kaynattı ve birbirlerine düştüler. Suud finanslı Şark-ul Evsad, Türkiye'nin IŞİD'e destek verdiğini, IŞİD liderlerini muhafaza ettiğini yazdı. Suriye krizinin başından beri ilk kez Suudi Arabistan basını, Türkiye’yi direk hedef almış oldu. Katar ile aynı safta olan Türkiye de istenmeyen adam konumunda. Ebu Hanzala’nın IŞİD ile direk olarak bir bağı bulunmuyor. Birkaç defa Suriye’ye gidip geldi. Bu haberin yapılması Ebu Hanzala’nın örnek verilmesi tuhaf. Hanzala olmasa ‘MİT Tırları’ veya başka bir şey kullanılarak Türkiye hedef tahtasına oturtulabilirdi."

ışid iran saldırı Humeyni Ortadoğu tahran Siyanür