Sommer: Türkiye uluslararası hukuku ihlal ediyor

Sommer: Türkiye uluslararası hukuku ihlal ediyor
Alman Sol Parti Federal Milletvekili Helin Evrim Sommer, TSK’nın Afrin operasyonunu sert bir dille eleştirdi: 'Eğer Rojava'da Kürtler değil de, DAIŞ olsaydı Türkiye buna ses çıkarmayacaktı.'

Süheyla KAPLAN


ARTI GERÇEK - Alman Sol Parti Federal Milletvekili Helin Evrİm Sommer, TSK’nın Afrin’e gerçekleştirdiği askeri operasyonu sert bir dille eleştirerek Türkiye’nin uluslararası hukuku ihlal ettiğini söyledi.

Sommer, "Türkiye'nin Afrin’e yönelik operasyonunu nasil degerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soruyu şöyle cevaplandırdı:

"Bu saldırı savaşı uluslararası hukuku ihlal ediyor. Böyle bir savaşa sebep olanlar suçludurlar ve eninde sonunda cezalandırılacaklar. Durum oldukça açık. Suriye egemen bir devlet. Türk askeri birlikleri Suriye'nin Kuzeybatı bölgesini ihlal ederek bir savaş başlatıyor. Bu hem hem Birleşmiş Milletler teamüllerine hem de devletlerarası hukuka göre bir saldırganlık savaşıdır. Türkiye'nin Afrin'e saldırmak istemesinin birinci nedeni. Erdogan'ın yeni Osmanlıcılık vizyonuna göre; zamanında Osmanlılar başta Suriye ve bugünkü Irak dahil, kutsal kentler Mekke ve Medine'yi içinde barındıran Hicaz gibi İslam’ın tarihi çekirdek ülkelerine yani Ortadoğu'ya egemen idi.

Erdogan bu savaşla birlikte dikkatleri iç politikadaki durumdan da uzaklaştırıyor. Türkiye'yi çıkmaz bir sokağın eşiğine getirdi. Avrupa Birliğine üyelik perspektiviyle oyun oynadı. Siyasi, sosyal ve ekonomik durum feci. Halkı büyük bir işsizlik ve yoksullukla yüzyüze getirdi. Ayrıca hemen hemen bütün muhalefeti cezaevine tıktı. Bu saldırı savaşıyla mevcut problemlerin üstünü örtüp dikkatleri başka tarafa yöneltiyor. Şu an islami-milliyetçi kartını oynuyor. Bununla da amaçlanan kendini Türklerin nezdinde çok güçlü biri gibi gösterip 2019 seçimlerini kazanmaktır. Bunun için de milliyetçilerin/ulusalcıların desteğine ihtiyacı var.

İkinci nedeni: DAİŞ yenilgisinden sonra Suriye coğrafyasında şekillenecek olan yeni siyasi ve coğrafik yapılanmanın önüne geçmektir. Özellikle sonbaharda ilan edileceği deklare edilen ve başını Kürtlerin çektiği Kuzey Suriye Federasyonu'nu oluşturan kantonların birleşmesini önlemeye yöneliktir. Öte taraftan, Rojava'nın durumu/kaderi tüm Kürtler açısından umut ve motivasyon anlamlarına gelebilecek bir durumu içinde barındırıyor. Bu saldırı bütün Kürtlere yöneliktir."

Afrin saldırısı bölge coğrafyasındaki Kürtler’i nasıl etkiler?

Sommer: Güney Kürdistan'da referandum sonrası büyük bir hezimet yaşandı. Kürtlerin buradaki kazanımları ellerinden alındı. Daha sonra ortaya çıktı ki BP-Britsch Peroleum saldırı öncesi Irak merkezi hükümeti ile petrol anlaşması yapmış. Bu ne anlama geliyor. Ortadoğuyu zamanında şekillendiren kolonyal güçler çizdikleri sınırların değişmesini pek de istemiyorlar ve eski statükonun devamından yana bir tutum içindeler. İran Kürdistanı hakeza diktatör bir molla rejimi altında nefes alamıyor. Mevcut durumda geriye umut olarak şimdilik bir tek Rojava kalıyor. Türkiye'nin Afrin'i işgal ve Rojava'ya saldırmak istemesinin nedeni, Kürdistan'ın diğer parçalarına da pozitif etki edecek olan bu durumun önüne geçmek. Ve bir kez daha, Ağrı İsyanını bastırdıktan sonra 'Muhayyel Kürdistan burada meftundur' diyebilmek içindir. Eğer Rojava'da Kürtler değil de, DAIŞ olsaydı Türkiye buna ses çıkarmayacaktı. Dünyadaki bütün Kürtlere ve çağdaş insani değerlere sahip kim varsa dayanışma adına Afrin'e sahip çıkmaya, Türk devlet terörü ve işgalinin karşısında durmaya çağırıyorum. Öte taraftan, Türkiye uluslararası antlaşmalara göre suç işliyor. Bir başka devletin sınırlarını aşarak onların egemenlik haklarını ihlal ederek bir saldırı başlatıyor. Suriye bu konuyu kesinlikle uluslararası arenaya taşımak durumunda. Eğer buna karşı sessizlik/kayıtsızlık gibi bir tavır sergilerse, Kürtleri ezmek konusunda Türkiye ile Suriye'nin el altından anlaştıkları sonucu çıkar.

Almanya’nın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sommer: Bu saldırı savaşı Almanya`nın anayasasına da karşı. ( Alman Temel Anayasası 26. madde, 1. paragraf) Störung des Völkerfriedens. Kontrolle von Kriegswaffen) Buna göre; halkların barış içinde birarada yaşamasına engel olan ve özellikle saldırgan bir savaş yürütmek için yapılan eylemler anayasaya aykırıdır. Bunu yapanlar cezalandırılmalıdırlar şeklinde.

Almanya'nın 90'lı yıllarda Türkiye'ye sattığı panzerlerin arkasında Kürtler sürüklendi. Almanya Türkiye'ye sattığı her tür silahın Kürtlere ve onların özgürlük arayışlarına karşı kullanılacağını hesap etmeli. Silah ve panzer satmak, araba yada başka bir tüketim malzemesi satmaya benzemez. Almanya, ABD ve Rusya'dan sonra en fazla silah satan ülke. Ve geçen yıllarda en büyük silah satışını da Türkiye'ye yaptı. Yine araştırmalara göre Almanya'nın dünyanın kriz bölgeleri dahil 140 ülkeye askeri malzeme sattığı rapor edilmiş. Kürtlerin hak ve özgürlük mücadeleri bu silahların yardımıyla eğer bastırılacaksa, burada ciddi bir insani ve ahlaki sorumluluk payı çıkar ortaya. Herşeyden önce Almanya bu günaha ve suça ortak olmamalı. Evrensel insan hak ve normlarını esas almalı ve bu işgal savaşında kesinlikle Türk devletine karşı bir pozisyon almalı.

Çavuşoğlu-Gabriel görüşme sonucunda kirli pazarlıklar yapıldığı Alman medyasında geniş yankı uyandı. Silah ticaretine karşılık, gazeteci Deniz Yücel’in serbest bırakılacağı dile getiriliyor. Bu pazarlığı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çavuşoğlu - Gabriel görüşmesi esnasında medyaya yansıyan fotoğraflarda diplomasi teamüllerini zorlayan bir görüntü çıktı ortaya. Türkiye'de panzer üretimine karşılık başta Deniz Yücel olmak üzere Alman vatandaşı rehinelerin serbest bırakılması şeklinde. Deniz Yücel 'kirli pazarlık varsa ben yokum' dedi. Bu saygıdeğer yaklaşımından dolayı Deniz Yücel'i selamlıyorum.

Kamuoyundan beklentiniz nedir?

Sommer: Batılı ülkeler ahlaki mecburiyetlerden ötürü de olsa Türkiye ve Rojava'daki Kürtleri desteklemeliler. DAİŞ'e karşı savaşta binlerce kayıp verdiler. Ve hayal kırıklıkları büyük. Tarih kendisini tekerrür ediyor. Kürtlere ihanet edildi ve satıldılar. Ortadoğuda hegemonik güç savaşı içinde olan Amerika ve Rusya arasında bir futbol topuna dönüştürülmek istenen bir halk. Bu bağlamda silahlanma ve silah ticareti de önemli bir faktör. Bu nedenle İnsan Hakları perspektivinden Almanya Devletine sesleniyorum. Silah satışını durdurun!!!

Kürt halkının kendi öz savunması olarak ortaya çıkardığı YPG ve YPJ öncülüğünde Rojava'da DAİŞ'e karşı verilen savaş ve sonrasındaki başarı, sadece Kürtlerin değil, uluslarası camianın da haklı olarak takdir ve sevgisini kazandı. Kürtler nüfusu 40 milyona yaklaşan 4 ülke tarafından toprakları ve her türlü ulusal yaşam hakları ellerinden alınmış bir halk. Bu elbette böyle sürüp gidemez. Bu uğurda büyük bedeller ödendi. Basına da yansıdı, Türk devleti İŞİD görünümlü çeteleri otobüslerle Rojava'ya, Kürtlere karşı savaşmaya, onları öldürmeye yolculuyor. Türk halkı da Erdoğan'ın yalan makinası medya organları sayesinde neredeyse alkışlarla bu işgale eşlik ediyor. Utanç verici bir durum. YPG ve YPJ oradan Türkiye'ye yönelik bir saldırı mı yaptı? Binlerce yıldır yaşadıkları vatanlarını, topraklarını korumak, DAİŞ gibi insanlığın nefretini kazanmış bir çeteye karşı direnmek dışında. Türk devletinin derdi bu değil elbette. Kürtler hiç bir statüye sahip olmasınlar, hiç bir hak elde edemesinler diye elinden ne geliyorsa onu yapıyor. Tahammülleri zorlayan bir Kürt düşmanlığı.

Gelecek konusunda ümitli misiniz?

Sommer: Kürtler var güçleriyle Afrin'e sahip çıkacaklar ve Erdoğan da bir diktatör olarak tarih sahnesinde hak ettiği hüsranı yaşayacaktır. Bu bağlamda bütün Kürtlerin siyasi ayrılıklarını bir tarafa bırakarak, Afrin'i her şekilde desteklemeleri ve savunmaları çağrısını yapmak istiyorum.

Öne Çıkanlar