'Suudi prens eski moda bir despot izlenimi vermeye başladı'

İngiliz The Economist dergisi bu haftaki başyazılarından birini, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolmasına ayırdı. "Suudi Arabistan Türkiye'de bir gazeteciyi öldürdüyse bu ne anlama gelir" başlıklı başyazıda, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın "eski moda bir despot" izlenimi uyandırmaya başladığı belirtildi.

Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna bir hafta önceki girişinden beri Kaşıkçı'dan haber alınamadığını söyleyen yazı şöyle sürdü:

"Türk yetkililer bir Suudi suikastçi ekibi tarafından öldürüldüğünü söylüyor. Suudiler Kaşıkçı'nın kendi arzusuyla binadan ayrıldığını kaydediyor. Öyleyse, ne zaman? Görgü tanıkları ya da yazılı kayıtlar var mı? Neden güvenlik kamerası kayıtları yok? Ve neden 15 Suudi kayboluşundan önce özel jetlerle ülkeye geliyor ve kısa bir süre sonra ayrılıyor? Suudiler yanıt vermek zorundalar, yoksa dünya en kötüsünü düşünecek."

Yazıda, "Kaşıkçı'nın kasıtlı olarak ya da kötü biten kaçırma girişimi sırasında öldürüldüğü ortaya çıkarsa, Suudi Veliaht Prensi ve ülkeyi fiilen yöneten Muhammed bin Selman'ın bir reformcudan ziyade haydut olduğu görüşü ağırlık kazanacak" dendi.

Ardından Prens Selman'ın, "binlerce aktivisti hapsettiği ve Lübnan'ın o zaman görevde olan Başbakanı Saad Hariri'yi 2 hafta boyunca gözaltında tuttuğu" hatırlatıldı.

"(Muhammed bin Selman'ın) uzun kolları çoktan yurt dışına ulaştı" denen yazıda kadın hakları savunucusu Lucayın Hatlul'un Mart ayında Abu Dabi'de gözaltına alındığı ve Suudi Arabistan'a götürülerek cezaevine konduğu kaydedildi.

Eylül ayında bir Suudi mizahçının Suudi Arabistan'dan gönderilen kişilerce Londra'da dövüldüğünü öne sürüldüğü de yazıda yer alan bir diğer bilgi oldu.

Yazıda "Tartışma ortamına az da olsa izin veren ve karşıt çıkarlar arasında uzlaşma arayan geçmiş Suudi kraliyet üyelerinin aksine, Prens Muhammed yanıtlar sadece ondaymış gibi hareket ediyor" ifadelerine yer verildi.

Prens Selman'ın ufak eleştirilere bile sert bir şekilde yanıt verdiği belirtilen yazıda, bu tutumunun ahlâk polisinin etkisini azaltması, kadınlara araba kullanma hakkı tanıması ve çalışmaya teşvik etmesi gibi "hayranlık uyandırıcı politikalarını" gölgede bıraktığı kaydedildi.

Yazıda "Rejimi bir milliyetçi Arap diktatörlüğüne benzedikçe - sosyal açıdan liberal ama merkeziyetçi, paranoyak ve korku üzerine inşa edilmiş - yeni, daha hoşgörülü bir Suudi Arabistan vaadi geri planda kalıyor" görüşü dile getirildi.

İLGİLİ HABER: 'KAŞIKÇI'NIN ÖLDÜRÜLDÜĞÜNÜ KANITLAYAN SES VE GÖRÜNTÜ KAYDI VAR

İLGİLİ HABER: 'CEMAL KAŞIKÇI'NIN KARDEŞİ CİDDE'DE ÖLDÜRÜLDÜ' İDDİASI

İLGİLİ HABER: TRUMP: SUUDİLERE SİLAH SATIŞINDAN VAZGEÇEMEYİZ

İLGİLİ HABER: CEMAL KAŞIKÇI OLAYINI AKILLI SAAT ÇÖZEBİLİR

'MUHALİFLERİ SUSTURMAMALI'

Yazıda, Suudi krallığını petrole bağımlılıktan kurtarmaya çalışan Prens Selman'ın "otokratik eğilimlerinin" ekonomik sonuçlarının olacağı belirtildi.

Suudi yönetiminin geçen yıl herhangi bir adli sürece tabi tutmadan "yolsuzluk" iddiasıyla Suudi prenslerini ve iş insanlarını alıkoyduğu ve bu kişilerin mal varlıklarını dondurduğu hatırlatıldı.

Devlete ait petrol şirketi Aramco'nun hisselerinin halka arzının Prens Salman'ın her türlü kararda yer almak istemesi nedeniyle zora girdiği ve neticede süresiz ertelendiği yorumu yapıldı.

Econoist'teki başyazı şöyle noktalandı:

"Prens'in müttefikleri, açık çekinin olmadığını ve yönetiminin açıklık kültüründen fayda sağlayacağını ona açıkça göstermeli.

Yönetimin eski bir danışmanı olan Kaşıkçı, sıklıkla Suudi rejimine yönelik eleştirilerinin 'nasiha' ya da arkadaşça bir tavsiye olduğunu söyledi.

Kendisini bir muhalif olarak görmedi ve rejim değişikliği fikrinden hoşlanmadı.

Suudi rejimi muhalifleri dinlemeli, onları susturmamalı." (DIŞ HABERLER SERVİSİ)