'Türkiye'nin Katar'la olan ikili ilişkilerine diğer ülkelerin tamamıyla saygı göstermesi beklenmeyecek'

Bereket Kar: Ülkeler arasındaki ticaret, güvenlik ve işbirliği meselerinin önemi. Burada Türkiye'nin ciddi bir fonksiyonu var. Türkiye'ye yönelik nasıl bir tutum alınabilecek?

'Türkiye'nin Katar'la olan ikili ilişkilerine diğer ülkelerin tamamıyla saygı göstermesi beklenmeyecek'

ARTI GERÇEK- Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır, 5 Haziran 2017'de "terör gruplarını desteklediği" suçlamasıyla Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmiş ve bu ülkeye ekonomik ambargo uygulamaya başlamıştı.

Katar, söz konusu ülkelerin tüm suçlamalarını reddederken, bu durum Körfez bölgesinde krize yol açmıştı.

Kuveyt Dışişleri Bakanı Ahmed Nasır Muhammed es-Sabah, Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile telefon görüşmesi yaptığını söylemiş ve Katar ile Suudi Arabistan arasındaki tüm meseleleri çözüme kavuşturma konusunda uzlaşıldığını aktarmıştı.

'TÜRKİYE'YE YÖNELİK NASIL BİR TUTUM ALINACAK?'

Bölgedeki gelişmeleri ARTI TV programcısı Bereket Kar yorumladı.

Kar, "Üç buçuk yıllık kesintiden sonra bu kadar düşmanlıklar, ilişkilerin devamı için daha önce koşulan 13 şart, bütün bunların bir yana bırakılarak bir zirvenin yapılmış olması aslında mevcut sorunları çözdüğü anlamına gelmiyor. Bölgedeki siyasi yorumcuların birleştiği bir nokta var. Aslında bu zirve daha çok, ticari anlamda şu ana kadarki bir takım ambargoların kaldırılması, bir güvenin tesis edilmesi, Katar'a yönelik sınır kapılarının açılması ama daha önemlisi Biden dönemine yönelik bir birlik intibası ya da en azından adımı, zemini olarak hazırlıklı olunması yönünde bir çerçeve anlaşmaya varıldığı. Sonuç bildirisini biraz beklemek gerekiyor. Yani bu anlaşmanın öncelikleri neler?" diyerek şöyle devam etti:

"Haberlerde öne çıkan, aslında İran'a karşı bir ortak duruş sergileme ve bu duruşun esas itibariyle Biden'ın İran'a nükleer anlaşmaya dönmesi halinde Körfez ülkeleri adına bir şahsiyetin masaya oturması, bir temsilcinin de burada bulunması konusunda anlayış birliği olduğu yönündedir. Bu tabii ki önemli bir olay ama Katar'ın diğer taraftan şu ana kadar kendisine dayatılmış olan 13 koşulun şu anda geçersiz olduğu ve bundan böyle özellikle basın-yayın alanında, El-Cezire ve El-Cezire'ye bağlı tüm basın-yayın kurumlarının dil yumuşatması bu düşmanlıkların kaldırılmasının önünde bir anlayış birliği olduğu yönünde. Ki ben sabahtan beri izliyorum, evet bunun adımları görünüyor. Cezire'deki söylem, hedef alınan Suudi Arabistan ya da Arap Emirlikleri'ne dönük şu anda ciddi olumsuz bir şey yok. Ama ihtiyatlı bir yaklaşım var. Bütün ülkeler bu zirveye ihtiyatlı yaklaşıyor ama son derece değer biçiyor.

"Tabii ki ülkeler arasındaki ticaret, güvenlik ve işbirliği meselelerinin önemi. Burada Türkiye'nin ciddi bir fonksiyonu var. Türkiye'ye yönelik nasıl bir tutum alınabilecek? Ben bu koşullarda, bu zirveden bütün ülkelerin bütün bu sorunlarda ortaklaşacağı kanaatinde değilim. Mesela Katar'ın, Kuveyt'in İran'la ilişkisi var, bunların hemen kesilmesi ya da Türkiye'nin Katar'daki üslerinin kaldırılması şeklinde ortak bir yola varmak mümkün değil. Daha önemlisi Müslüman Kardeşler'le alakalı Katar'ın çok ciddi hedef alındığı ve suçlandığı, ki sadece suçlanma değil gerçeği de odur, Katar bölgedeki tüm IŞİD'den, Kaide, Nusra'ya kadar ciddi olanaklar sunan bir ülke. Mısır ve BAE özellikle bundan çok mustarip. Dolayısıyla bu ülkelere dönük ortak bir mantığa bağlanması gibi adımlar atılabilir ama bilinen başka bir gerçek var bölgede. İsrail'le normalleşme süreci ve dalgası var. Buna yönelik ülkelerin farklı durmları var. Biden'ın birinci görevinin İsrail'le Arap ülkelerini barıştırmak olmadığı ve tali bir mesele olduğu ama nükleer anlaşma sorunu ciddi bir mesele bölge açısından. Bu noktada ortaklaşabileceklerini düşünüyorum."

'KATAR, TÜRKİYE'NİN SURİYE'DEKİ BÜTÜN PROJELERİNİ DESTEKLEYEN, FİANANSE EDEN TEML BİR GÜÇ KONUMUNDA'

Zirvenin ardından Katar-Türkiye ilişkilerinin nasıl etkileneceği konusunda Kar, şu yorumu yaptı:

"Evet Katar, bilinen tüm radikal güçlere ve Türkiye'ye finansör bir ülke konumunda. Bu zirvede bununla ilgili bir karar çıkmasını beklemiyorum. Bilinen başka bir gerçek daha var: Katar'ın özellikle Müslüman Kardeşler'e çok destek sağladığı ve İsrail'in ablukaya aldığı Gazze bölgesindeki Hamas'ın en büyük destekçisi olduğu. Bu sadece Filistin'de değil aynı zamanda Türkiye'de konumlanmış Mısır muhalefeti, Arap Emirlikleri, Yemen Müslüman Kardeşler'i ve Hamas destekçilerinin Türkiye'deki konumlanışını ve hareketini destekleyen bir konumda. Bütün bunlar geçmişte 4 ülkenin ortak şartı olarak dayatılmıştı Katar'a. Katar'ın bunları ilk elden kesmesini beklemek gerekmiyor ama bu konuda sıkışacağı muhakkaktır. Ve artık Türkiye'nin de Katar'la olan ikili ilişkilerine diğer ülkelerin tamamıyla saygı göstermesi ve Katar'ın geçmişteki bağımsız hareket etmesine izin verilmeyeceği konusunda adımlar beklenecektir.

"Bir de Suriye meselesi var. Diğer Körfez ülkeleri Suriye ile ilişkileri geliştirmek ve eski koltuğunda görmek istiyor. Ancak Katar, Suriye'de Türkiye'nin neredeyse bütün projelerini destekleyen, finanse eden temel bir güç konumunda. Yani bundan etkilenilmemesi mümkün değil. Ama bugünden yarına bir değişim beklenmemeli."

Katar