'Türkiye'nin yeni dış politikası: Rehin alma'

Foreign Policy Dergisi yazarı Nate Schenkkan’a göre ‘Batı bu yeni dış politikanın farkında ancak adını koymuyor.’

'Türkiye'nin yeni dış politikası: Rehin alma'

ARTI GERÇEK- Foreign Policy Dergisi'nin yazarı Nate Schenkkan, son dönemde Türkiye ile Batılı müttefiklerinin ilişkilerini geren 'tutuklu vatandaşlar' üzerinden Türkiye'nin dış politikasını eleştiren bir makale kaleme aldı. Türkiye’nin Batılı müttefikleri ile ilişkilerini ‘Türkiye’nin yeni dış politikası: Rehine alma’ başlıklı makalesinde yorumlayan Schenkkan, "Batı bu yeni dış politikanın farkında ancak adını koymuyor" dedi.

Yazısına Türkiye ve Almanya arasında 'rehine krizi' yaşanmasına neden olan Die Welt’ın muhabiri Deniz Yücel ile başlayan Schenkkan, Yücel’in tutuklanmadan önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı ve Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın hacklenen e-postaları hakkında yazdığı yazıları hatırlatıyor. Yücel’in 2017 yılında ‘terör propagandası’ yaptığı gerekçesi ile tutuklandığını belirten Schenkkan konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: "İlk tutuklama kararı, bu makalelere ilişkindi, ancak gözaltının ardından soruşturmacılar dikkatini PKK’yi haberleştirmesine, özellikle de PKK lideri Cemil Bayık ile yaptığı röportaja kaydırdı. Çoğunluğu tek kişilik hücrede geçen bir yıllık tutukluluğunun ardından, Türkiye’de yargılama başlamadan, 16 Şubat’ta kefaletle serbest bırakıldı. Ülkeyi bir an önce terk etti. Almanya’da güvenli bir yere geldiğinde, cezaevinden ayrıldıktan sonra kendisine verilen mahkeme kararını elinde tuttuğu bir video yayınladı. Yücel, mahkemenin tutukluluk süresini uzattığını, sonlandırmadığını söyledi. Yücel’in serbest bırakılması, gözaltına alınmasında olduğu gibi Türkiye hükümetinin siyasi kararının tüm izlerine sahipti."

Yücel’in serbest bırakılmasının ardından Alman basınında ‘karşılığında Türkiye’ye ne vaat edildiğini'nin uzunca bir süre tartışıldığına dikkat çeken Schenkkan, Yücel’in kendisinin de daha serbest bırakılmadan önce kendisi üzerinden ‘kirli pazarlık’ yapılmamasını istediğini anımsattı.

'ALMANYA REHİNE PAZARLIĞINA ZORLANDI'

"Almanya hükümeti Ankara’ya yönelik silah satışının durdurulması tehdidini koz olarak mı kullandı?" yoksa "Türklerin, gazetecinin serbest bırakılabilmesi için silah satışının devam etmesine yönelik taleplerine teslim mi oldu?" sorularına makalesinde yanıt arayan Schenkkan, "Her ne olursa olsun, Almanya’nın NATO müttefiki Türkiye ile rehine pazarlığına zorlanmış oldu" yorumunda bulundu.

Türkiye'nin Batı ile ilişkilerini belirleyen ve fazlası ile yaygın hale gelen rehine diplomasisinin PYD'nin eski Eş Başkanı Salih Müslim’in Çekya’da gözaltına alınmasından sonra iki ülke arasında hemen rehine takası söylentilerine neden olduğunu ifade eden Schenkkan, "Çek mahkemesi ise Salı günü Avrupa Birliği içerisinde serbestçe dolaşmasına izin vererek Müslim’i serbest bıraktı. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, mahkemenin bu kararını 'terörizmi açıkça desteklemeye yönelik bir karar' sözleriyle kınadı, Çekya Dışişleri Bakanlığı’ndan bunun karşılığında sert sözler içeren bir yanıt geldi" dedi.

'REHİNE DİPLOMASİSİ EN ÇOK ABD İLE İLİŞKİLERDE GÖRÜNÜR'

"Bu rehine diplomasisi, en çok ABD-Türkiye ilişkilerinde görünür durumda. Türkiye’de tutuklu bulunan bir kaç Amerikan vatandaşının kaderi Türkiye’nin geniş taleplerinin konusu oldu" diyen Schenkkan, şöyle devam etti:

"2016 yılında tutuklanan Protestan cemaatine ait İzmir Diriliş Kilisesi’nin başında olan papaz Andrew Brunson en bilinen Amerikalı tutuklulardan. Papaz bir yıl içeride kaldıktan sonra Erdoğan açık bir şekilde Brunson'u pazarlık malzemesi haline getirdi. Erdoğan Amerika’da bulunan Gülen Cemaatinin lideri Fettullah Gülen’in iadesini kast ederek 'papaza karşı papaz' ile açıkça istediğini dile getirdi. Brunson, cezaevinde bulunan tek Amerikalı değil. Çifte pasaport sahibi NASA bilim insanı Serkan Gölge de darbe döneminde tutuklandı ve yedi yıl hapis cezasına çaptırıldı."

Schenkkan şunları dile getirdi:

"Ülkeler arasındaki ilişkiler açısından bu durum kabul edilebilir değil. Türkiye’nin mütefikiki olan hiç bir ülkenin vatandaşı 'acaba herhangi bir durumdan dolayı Türkiye’de yakalanırsam ülkede rehine olarak tutulur muyum' kaygısı yaşamamalı. Konu Kongre'nin de gündeminde. Türkiye'nin rehine krizi çıkarması durumunda cezlandırılmasını sağlayacak bir yasa tasarısı üzerine çalışılıyor. Senatörler Jeanne Shaheen (Demokrat, New Hampshire) ve James Lankford (Cumhuriyetçi, Oklahoma) tarafından Devlet, Dış Faaliyetler ve İlgili Programlar’a sunulan yasa değişikliği, ABD vatandaşlarının haksız ve yasadışı bir şekilde uzun süre gözaltında tutulmasında yer aldığı ortaya çıkarılmış Türk yetkililere yaptırım yapma yetkisi veriyor.

Tıpkı Sen Lankford’un iki hafta önce Wall Street Journal’da yazdığı gibi bu yasa değişikliği insan hakları ihlalleri gerçekleştiren Türk yetkililere de uygulanacak şekilde genişletilmeli. Global Magnitsky bir yasa ve ilk olarak Aralık 2017 yılında kullanıldı. Bu yasa Amerikan yetkilisine yaptırım yetkisi veriyor. Bu yasa ile dünyanın herhangi bir yerinde insan hakları ihlali yaptığı tespit edilmiş bireysel kişilerin tespit edilmesi durumunda kendilerine bireysel yaptırımlar getiriyor. Bireysel yaptırımlar arasında bu kişinin ABD'ye girişinin yasaklanması, ülkedeki varlıklarının dondurulması ve Amerikan finanas sisteminin dışına itilmesi kast ediliyor."

'BAZI DURUMLARIN PAZARLIK KONUSU YAPILAMAYACAĞI HATIRLATILMALI'

Schenkkan' a göre Kongre ve Trump yönetimi Ankara'ya her ne olursa olsun bazı durumların ve alanların hiç bir şekilde 'pazarlık konusu’ yapılamayacağını hatırlatmalı. "ABD, ABD vatandaşlarının hakları veya ABD’de hukukun üstünlüğü üzerinden müzakerede bulunmayacaktır" değerlendirmesinde bulunan Schenkkan makalesini şöyle sonlandırıyor:

"Yaptırımları delen Rıza Sarraf veya Fethullah Gülen’in iadesi gibi yüksek profilli davalarda da geçerli. Aynı zamanda ABD, yolsuzlukla mücadele ve hukukun üstünlüğüne dair sorunları Türkiye ile ikili ilişkilerin merkezine doğrudan koyacaktır. Ne de olsa Türkiye, hala bir müttefik; en azından şimdilik.'

ABD tutuklu Deniz Yücel foreign policy rehine krizi