'AB yardımı Türkiye'yi krizden çıkarmaya yetmez'
Ekonomik krizin Brunson yaptırımlarından önce başladığını ve kademeli büyüdüğünü belirten Prof. Dr. Aziz Konukman, krizden çıkış yollarını Artı Gerçek'e anlattı.
!['AB yardımı Türkiye'yi krizden çıkarmaya yetmez'](https://i.artigercek.com/2/1280/720/storage/old/news/51738.jpg)
Esra TUR
ARTI GERÇEK- En temel ekonomik veriler son yılların en yüksek seviyelerine ulaşırken, lira yılbaşından bu yana dolar karşısında yüzde 70’e yakın değer kaybetti. Hafta başında 6,69 liradan işlem gören doların 7 lirayı görmesine ramak kalırken, 'dolardaki yükseliş ne kadar sürer?' sorusuna iktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman "Politika faizinin artırılmamasında inat edildiği sürece artmaya devam eder" yanıtını verdi.
Ekonomik krizi Rahip Brunson olayı ile başlayan bir süreç gibi göstermenin yanlış olduğuna dikkat çeken Konukman’a göre kriz yüksek çari açık ve düşük büyümenin sonucu. Ekonomideki son durumu ve yapılması gerekenleri Artı Gerçek’e değerlendiren Konukman’ın sorularımıza yanıtları şöyle:
- Kredi derecelendirme kuruluşlarından peş peşe kriz ve risk uyarıları geliyor. Dış mihraklar yeniden mi iş başında?
Uyarıların artık kimseyi şaşırtmıyor olması gerek. Zaten kredi derecelendirme kuruluşları kademe kademe açıklama yaparak aslında herkesi bu duruma hazırladılar. İlk olarak Ağustos başında Standard&Poor's (S&P) Türkiye'nin yabancı para cinsinden kredi notunu düşürdü. Ülkenin not görünümünu durağan olarak açıkladı ancak notunu düşürdü. Benzer bir açıklama Moody's'ten geldi. Türkiye'nin kredi notunu düşürdüğünü Moody's de duyurdu. Kök seviye olan yatırım yapılabilir oranın altına düştü Türkiye’nin notu.
"KREDİ KURULUŞLARI BİZE DÜŞMAN TEORİSİ ÇÖKTÜ"
- Fitch’ten de benzer uyarılar geliyor. Önce bankalara ilişkin uyarılar geldi. En son Türkiye'nin büyüme tahminini düşürdü. Peki bu uyarılar ne kadar dikkate alınıyor?
Bayram süresince piyasalar kapalı iken, New York borsası, Londra ve Tokyo piyasalarında işlemler devam ediyordu. Bizde yaprak kıpırdamadı, kuruş yerinden oynamadı. Kredi kuruluşlarının bize karşı içeriden temsilcileri mi var? Neden bu sürede hiç bir açıklama ya da uyarı gelmedi? Ülkeler bu kredi kuruluşlarının müşterileridir ve bu kuruluşlar müşterilerine de o ülkede yatırım yapacak olan yatırımcıya karşı da sorumludur. Artık ‘ey Fitch, ey SP’, ‘bunlar bize düşman’ teorisi çöktü. Çünkü siz bunlar ‘dış güçlerin oyunu’ derseniz sizi kimse ciddiye almaz. 'Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur' anlayışı ülkeye kaybettiriyor. En çok da dar gelirliye.
"BİZİM DOLAR İLE NE İŞİMİZ VAR DİYEN VATANDAŞ DA ANLADI"
- Her gelen veri bir önceki ayı aratır durumda. Krizin vatandaşın cebine yansıması başladı mı?
Cari açık yıllardır çok yüksek seviyelerde. Ekonomideki büyüme verisi abartılıyor ve büyüme iç tüketim ile sağlanıyor. İşsizlik alarm verirken, enflasyon verisi bu haliyle bile Merkez Bankası’nın (MB) yıl sonu tahmininin çok üstünde ve bu gidişle yıl sonunda yüzde 20’yi görecek. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) yıllık enflasyonu Ağustos ayında yüzde 17,90 olarak açıkladı.
Liradaki değer kaybının ne anlama geldiğini ‘bizim dolarımız yok ki, bizim dolar ile ne işimiz var?’ diyen vatandaş da artık somut olarak görmeye başladı. Etkisini herkes zincirleme olarak görmeye başlayacak. Gelen zamlar bunun habercisi. Üretici maliyetleri arttıkça bunun tüketici fiyatlarına yansıması da kademeli olacaktır. Ağustos'taki zam etkisi Kasım'da zirve yapacaktır. Politika faizini sabit tutma inadı ve Merkez Bankası'na faiz artırmaması yönünde yapılan baskı ile nereye kadar gidilebilir!
"LİRA ARTIK CAZİP DEĞİL"
- Merkez faizi sabit tutma inadından vazgeçmeli öyle mi?
Türkiye’de ekonomik anlamda uygulanan modelde teori ile pratiğin çeliştiğini görüyoruz. En basit şeklinde eğer dolar artıyor, lira değer kaybediyorsa demek ki lira artık cazip değil. Parayı cazip hale getirmek için faizi yükseltmek zorundasınız. Oysa inatla yapılmaya çalışılan faizi düşürme... Sanılıyor ki faiz düşürülürse enflasyon düşer, kur düşer sabitlenir. Burada teori pratik ile çelişiyor.
Öte yandan bir yandan uluslararası kişi ve kurumları ‘dolar ve faiz lobisi’ diye suçlayıp, bir taraftan ayaklarına gitmeyi nasıl açıklayacaksınız? ‘Faiz lobisi’ değil mi yardım istediğiniz kurumlar. Cumhurbaşkanı bir açıklama yapıyor, ardından kurmaylar ve ekonomi danışmanları gerekli yerlere ‘yanlış anlaşıldı’ açıklaması yapmak zorunda kalıyorlar. Neden? Çünkü o kurumlar teoriyi biliyorlar.
"FAİZ ARTIRMAMA İNADI DOLARI 7 LİRA YAPAR"
- Ekonomik gelişmeleri hükümetin tutum ve davranışları doğrudan etkiliyor öyle mi?
Evet. Yani faizi sabit tutma inadı devam ederse kimse şaşırmasın dolar 7 lirayı da bulur. Bu mantıkta artış şaşırtıcı değil. Üstelik bu duruma yeni gelişmeler de eklendi. Krizin Brunson olayı ile başladığı şeklinde verilmesi doğru değil. Üstelik bu durumu saf iktisadi gelişmeler ile açıklayamıyoruz. İç içe geçmiş pek çok parametre var. Brunson krizi tetikledi ancak zaten ekonomik kötü gidişat alarm veriyordu. Şimdi olan ise yeni yaptırımlar ile olayın nereler kadar vardırılacağı. Çünkü görünen o ki bu da kademe kademe gerçekleştirilecek.
- Çok mu geç kalındı? Bundan sonrası için yapılacaklar neler?
Öncelikle kamuoyunda ‘mega projeler’ olarak bilinenen; kamu-özel ortaklığı ile yapılan, Hazine’nin garantör olduğu tüm projeler liraya çevrilsin. Bu projelerin Hazine'ye olan korkunç maliyeti hesaba katılmıyor ancak maliyet çok yüksek. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu öneriyi cılız bir şekilde dile getiren ilk kişi. Bu durum akıllara 'acaba MHP af üzerinden bu konuyu hükümet ile pazarlık mı ediyor?' sorusunu getiriyor.
"CHP BUNU NEDEN ISRARLA SESLENDİRMİYOR?"
Ana muhalefet partisi CHP’nin bu durumu ısrarla seslendirmesi gerek. Emek ve demokrasi örgütlerinin de. AVM’lerin kira kontratlarını liraya çevirmekten çok daha acil bir durum bu. Herkese 'dolarınızı bozun' çağrısı yapan hükümet, devlet eliyle desteklenen projelerde neden lira zorunluluğu getirmiyor? Sen devlet olarak neden hala dolar kullanmaya devam ediyorsun?
Tasarruf tedbirleri artırılmalı. Saray'ın masrafları kısıtlanmalı. Hatta Saray atıl duruma getirilmeli. Kamu harcamaları azaltılmalı. Binlerce koruma var, işlerine son verilmeli. Sorun Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinin azaltılmasından çok daha ciddi tedbirleri gerektiriyor.
- Ekonomi Bakanı Berat Albayrak bu durumun farkında mı değil? Müdahale mi etmek istemiyor?
Berat Albayrak’ın bakanlığının belli olmasına piyasalar tepki göstermiş, dolar yükselmişti. Burada yapılması gereken oyunu kurallarına göre oynamak. Piyasaya güven vermek. Piyasalar Mehmet Şimşek, Ali Babacan gibi isimler ile çalışmak istiyor. Onları muhatap alıyor. ‘Onların dövizi varsa bizim Allah'ımız var’ denildiği sürece muhattap alınmazsınız, piyasalar size tepki verir. Albayrak’ın şimdiye kadar açıklama ve icraatları güven vermedi. Sadece sermaye sahiplerinin korunması, emekçiler ve halkın göz ardı edilmesi ne kadar samimi olduklarının göstergesi.
"AB MALİ YARDIMI ÜLKEYİ KRİZDEN KURTARMAYA YETMEZ"
- Krizden ülkeyi AB yardımları mı kurtaracak?
AB yardımları ‘taşıma suyu ile değirmen döndürmekten' farksız değil. Öncelikle şunu kabul edelim. Kriz Brunson olayından önce başladı. Kademeli büyüdü ve kademeli olumsuz sonuçları olmaya devam edecek. Sıcak para dönemi bitti. Dolar ülkeden kaçıyor. Lira artık cazip değil. Diyelim, sadece mülteci anlaşmasının hatırına kendi menfaati için AB ve başta Almanya mali yardımda bulundu. Almanya 180 milyar dolarlık kısa vadeli borcu kapattı diyelim. Peki sonraki yıl ne olacak? Kısacası AB’nin mali yardımı tek başına ülkeyi krizden kurtarmaya yetmez.