Erdal Sağlam: Enflasyon verisi yanlışsa faiz kararı değersizleşir

Erdal Sağlam: Enflasyon verisi yanlışsa faiz kararı değersizleşir
Cumhuriyet yazarı Sağlam, 'Merkez Bankası'nın faiz kararının değerinin olabilmesi için enflasyon verilerine güvenmek gerekir ki; bu faiz kararının fiyatlardaki etkisini görebilelim' dedi.

ARTI GERÇEK - Cumhuriyet yazarı Erdal Sağlam, bugünkü yazısında "Verilerin düzgün olmadığı, resmi kurum ve yetkililerin rakamlar konusunda hile yaptığı ortaya çıktığı takdirde, bunun ülkelere maliyetinin çok büyük olduğunu gördük" dedi. Sağlam, "Bu nedenle kurulan uluslararası istatistik organizasyonları kanalıyla verilerin sağlamlığı, birbiriyle kıyaslanabilir standartta olması için düzenlemeler yapılıyor, bağlayıcı kurallar uygulanıyor" dedi.

Sağlam'ın "Enflasyon verisi yanlışsa faiz kararı değersizleşir" başlıklı yazısında yer alan değerlendirmeler şöyle:

Gözler bugün alınacak faiz kararına çevrilmişken, anketler piyasanın, "Cumhurbaşkanı’nın mesajına rağmen" faiz indirimi beklemediğini ortaya koyuyor. Eğer Merkez Bankası faiz indirirse özellikle kurlarda önemli artışlar bekleniyor.

Piyasalar faiz kararını beklerken TÜİK’in açıkladığı resmi verilere olan güvensizliğin iyice arttığını görüyoruz. Dün Korkusuz gazetesindeki Ahmet Takan’ın, enflasyon verilerine ilişkin haberi iktisat çevrelerinde büyük etki yarattı. TÜİK yöneticilerinin enflasyonu düşük gösterebilmek için bazı fiyatlarda eski verinin kullanılması, fiyat artışı düşük yerlerden veri alınması için elemanlarına baskı yaptıkları iddia ediliyordu. İddialar doğru mu bilmiyoruz ama enflasyon verilerine ilişkin yapılan "mesaj" çağrılarıyla birleşince, herkesin dikkatini çektiğini söyleyebiliriz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta, "Ben de mesajımı veriyorum" diyerek "Ağustosta faizlerin düşeceğini, enflasyonun da buna bağlı olarak ineceğini" söylemesi işleri iyice karıştırdı. Enflasyon verileri hatasız açıklansa bile, eğer yıllık enflasyon düşmüş çıkarsa, bu verilere artık güvenilemeyecek. Verilen bu yanlış mesajın piyasada yarattığı etkiye fiyat oluşumunda oynamalar yapıldığı iddiaları eklenince, ister istemez bu haberin alıcısı eskisinden daha fazla oluyor. 

Uzun sayılabilecek ekonomi gazeteciliğimde, zaman zaman resmi verilere ilişkin şüpheler oluştuğunda, hep çok temkinli olma ihtiyacı duydum. Çünkü Yunanistan başta olmak üzere, verilerin düzgün olmadığı, resmi kurum ve yetkililerin rakamlar konusunda hile yaptığı ortaya çıktığı takdirde, bunun ülkelere maliyetinin çok büyük olduğunu gördük. Bu nedenle kurulan uluslararası istatistik organizasyonları kanalıyla verilerin sağlamlığı, birbiriyle kıyaslanabilir standartta olması için düzenlemeler yapılıyor, bağlayıcı kurallar uygulanıyor. Bu uluslararası kuruluşlar bir ülkenin verileri hakkında "yanlış" ya da "hileli" diye rapor verirlerse, küresel sermaye akımları anında etkileniyor, o ülkenin ekonomisi çöküyor. İşte o nedenle, emin olmadıktan sonra, resmi veriler üzerinde şaibe uyandırmaktan çekinmek gerektiğine inanıyorum.

Bırakın uluslararası müeyyideleri, bir ülkenin siyasi yöneticileri eğer doğru karar almak istiyorlarsa, bu kararlara baz olan tabloyu tüm detaylarıyla bilmek zorundadırlar. Politikacılar işlerine geliyor diye, kısa dönem için olsa bile, resmi verilerin güvenirliliğine gelecek şüpheleri önlemek zorundalar. Veri yanlış olursa, politikacının ya da bürokratların aldığı kararlar da yanlış olur.

Buradan yola çıkarak bugün Merkez Bankası’nın vereceği faiz kararının değerinin olabilmesi için enflasyon verilerine güvenmek gerekir ki; bu faiz kararının fiyatlar üzerindeki etkisini görebilelim.

Karar ne olursa olsun, genel gidişatı fazla değiştirmeyeceğini de ekleyelim.

SON ATAMALAR ÖDÜL MÜYDÜ?

Hafta başında, istihdamla ilgili TÜİK verileri iktisat çevrelerinde büyük tepki gördü. Belki hesaplama yöntemleri değişmişti ama tarihi boyunca, aydan aya yüzde 2.5’luk işsizlik oranı düşüşünü, Türkiye ekonomisi hiç görmemişti. Çok açık ki; açılmanın başladığı haziran ayında istihdam artarken, istihdama katılan insan sayısının 222 bin düşmüş olması mantığa sığmıyor. Eurostat kurallarına uygun anket yapılıyor olabilir ama iş arayanların bu ortamda azaldığını gösteren anketin doğruluğu tartışılır. 

Enflasyon, büyüme ve istihdam verileri TÜİK’in hazırladığı, tüm resmi hesaplara baz olan, ekonominin genel gidişatı hakkında kamuoyunda oluşan algıda belirleyici olan temel veriler. Politikacının bu verilerin iyi çıkmasını isteyeceği kesin ama bu veriler ancak rasyonel ekonomik politikalar uyguladığınızda iyi çıkabilir. Doğru politikalar uygulamayıp verileri kalem oyunuyla iyi çıkarmaya yeltenirseniz, ülkeye yazık etmiş olursunuz.

Bu verilerin doğru çıkmasını engellemeniz ya da geciktirmeniz, sonucu değiştirmez. Tablo iyi gösterilse ne olur; halk zaten gerçeği yaşıyor.

Son yıllarda resmi verileri üreten TÜİK’e güven iyice kayboldu. Durumu düzeltmek için geçen yılın sonlarında, ekonomi yönetimi değiştirilirken TÜİK’e yetkin atamalar yapılıp güveni sağlayacak bağımsız danışma kurulları oluşturuldu. Ama bu kurullar daha çalışmaya başlamadan lağvedilerek eskiye dönüldü. Uzun zamandır vekâletle yürütülmesinin güven kaybına neden olduğu TÜİK’teki son değişiklikler güvensizliği iyice artırdı.

Şimdi gazeteci Takan’ın yazdığına göre bir başkan yardımcısı bölgeleri ve elemanları arayıp, otomatik olarak alınıp merkeze gönderilen son verilerin işleme konulmamasını istemiş. 

6 Ağustos’ta, yani temmuz sonunda yıllık enflasyonun, politika faizinin hemen altında, 18.95 olarak açıklanmasından üç gün sonra, TÜİK’te üç yeni başkan yardımcısı asaleten atandı. Buna normal bir karar olarak bakmıştık ama bu iddialardan sonra, çıkan rakama ve atamalara "Acaba birilerine ödül kararı mı" diye sormaktan, insan kendini alamıyor."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar