'Krizden çıkış yolları Erdoğan'ın imajını zedeleyecek'
Reuters haber ajansı Türkiye'deki ekonomik krizini ve çıkış yollarını mercek altına aldı.
!['Krizden çıkış yolları Erdoğan'ın imajını zedeleyecek'](https://i.artigercek.com/2/1280/720/storage/old/news/51952.jpg)
Türkiye'de giderek kendisini hissettiren ekonomik kriz yönetimin bu süreçte hangi seçeneklere başvurabileceği sorusunu gündeme taşıdı. Euronews'ın Reuters haber editörlerinden Samia Nakhoul'a dayandırdığı haberinde 15 yıl süren iktidarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Haziran seçimlerinde zayıf bir muhalefet ile karşılaştığını ve sonrasında kontrol ve denge mekanizmalarını ortadan kaldıran bir sonuçla arzuladığı denetimsiz yönetim gücüne kavuştuğunu dile getiriyor.
Bununla birlikte Nakhoul, "Erdoğan'ın zaferi ABD Başkanı Donald Trump ile girdiği çatışma sonrası zehirli bir kadehe dönüştü. Eğer bu kavgayı bir şekilde bertaraf edemezse ülkesi finansal krize sürüklenecek." şeklinde yaptığı öngörüsü ile ABD ile yaşanan gerginliğin yaratabileceği mali risklere dikkat çekiyor.
"KRİZDEN ÇIKIŞ YOLLARI İMAJ VE GÜCÜNE ZARARLI"
Bu noktada Erdoğan'ın alternatifleri son derece sınırlı. Bu seçeneklerin de neredeyse tamamı kendi imajını ve hükümranlığını zedeleyecek şeyler. Sadece muhalefeti değil kendi partisi içerisindeki aykırı sesleri de marjinalleştiren Erdoğan'ın artık her şeyin yetkilisi olduğu kadar sorumlusu olarak da görülmesi kaçınılmaz.
Haziran ayındaki seçim zaferinin ardından yeniden modellenen sistemde 'başkan' olarak devam eden Erdoğan'ın Türkiye'si ABD veya Fransa'dan ziyade Vladmir Putin'in Rusyası oldu.
Aşırı sağcı milliyetçilerle yaptığı ittifak sonucu parlamentoda da çoğunluğu alan Erdoğan, parti başkanı oldu, başbakanlık pozisyonunu kaldırdı, parlamentoya hesap vermeyecek olan bakanlarını atadı ve diğer atama güçleri ile de yargıdaki hakimiyetini kurdu.
"BANKALAR KISA VADELİ BORÇLARINI DÖNDÜREMEYECEK"
Başkent Ankara'daki yeni ve büyük neo-Osmanlı sarayından herşeyi kendi başına yönetmeyi tercih eden Erdoğan bu sarmal hale gelen krizle de yüz yüze mücadele ediyor.
Türk Lirası bu yıl yüzde 40 değer kaybetti. Dolar ve Euro kurlarının aşırı artışıyla yurt dışından borçlanan Türk bankalarının kısa vadeli borçlarını döndürmeleri neredeyse imkansız bir hale geldi
"YATIRIMCILAR ZOR DURUMDA"
Yatırımcıların durumu da artan enflasyon ve genişleyen cari açık karşısında zora girdi. Erdoğan ve Trump arasında 15 Temmuz darbe girişimi ile ilişkisi olduğu gerekçesi ile tutuklanan Rahip Brunson'ın davası üzerinden devam eden atışma hala çözümlenmiş değil ve Trump'ın getirdiği çelik ve alüminyum vergileri de işin cabası.
Türk Lirası'nın geçtiğimiz bir ay içerisinde değerinin yüzde 25'ini kaybetmesi sonrası Erdoğan ABD tarafından Türkiye'ye ekonomik savaş açıldığını iddia etti. İstanbul'un fethi kutlamalarında konuşan Erdoğan'a göre mesele şahsı ile ilgili değil. Ona göre "mesele edilen şey büyüyen Türkiye, mesele İslam".
"ERDOĞAN'NIN ESAS İHTİYACI NAKİT PARA"
Kendi tabanında işe yarayan bu retorik, Trump'ın ek vergileri ile birleşince muhalefet de Erdoğan'ın arkasında hizaya giriyor. Ancak Erdoğan'ın asıl acilen bulması gereken destek 'nakit para'.
JP Morgan'ın raporuna göre Türkiye'nin 179 milyar dolarlk dış borcunun vadesi Temmuz 2019'da gelecek. Bu borcun 146 milyar dolarlık kısmı özel sektöre ait ki bunların da aslan payını bankalar oluşturuyor. Ana kazançları lira ile olan bu bankaların toparlanması ciddi kur farklarının kapanmadığı her gün daha da zor hale geliyor.
SEÇENEKLER NELER?
Temmuz 2018'deki NATO zirvesinde birbirleri ile yumruk tokuşturan Erdoğan ve Trump'ın sıkıfıkı halleri bu ay gerçekleşecek olan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oturumunda nasıl olacak?
AK Parti'ye yakın ancak ismini vermek istemeyen bir kaynak Brunson meselesinin sadece kozmetik bir araç olduğunu, ama önemli bir mesele de olduğunu söyleyerek BM'de Erdoğan'ın Trump'a ile ilişkileri düzeltmek için adım atacağına inandığını belirtiyor.
Türkiye'nin bu süreçte üyelik şansı artık kalmasa da Avrupa Birliği ile yakınlaştığını ve Erdoğan'ın bu ay yapacağı Almanya ziyareti sonrasında gerekli finansal desteği bulacağını düşünen kaynağım ABD ile ilişkileri düzeltecek adımın Brunson'ın iadesi olup olmadığını konusuna ise girmiyor. Brunson Trump'a ara seçimler için lazım Rahip Brunson'ı geri alabilmek kasımdaki ara seçimlerde evanjeliklerin desteğini kaybetmemek adına Trump için son derece önemli.
Ne var ki, AB'nin yapacağı hiç bir yardımın Türkiye için yeterli olmayacağı da biliniyor. Türkiye'nin en yakın Arap ortağı Katarlıların masaya koyduğu 15 milyar dolar dahi son derece küçük bir etki yaptı. Bu konuda kaynağım şunları söylüyor: "Ekonomi iktidar için gerçek bir endişe kaynağı çünkü insanlar fakirleşiyor. Tüm bu yıllar boyunca inşaat dışında hiç ekonomik yatırım yapılmadı. Bunlar önemli hizmetler olsa da yenmiyorlar. Teknoloji ve endüstriye yatırım trenlerini kaçırdık."
"MB'NIN MÜDAHALESİ YETERSİZ VE GEÇ OLABİLİR"
Enflasyonun yükselmesi ile gelecek hafta Merkez Bankası'nın Lira'daki serbest düşüşü engellemek adına faizleri yükseltmesi bekleniyor. Ancak Erdoğan faizin tüm kötülüklerin anası olduğuna olan inancı nedeniyle yapılacak artışlar yeterli olmayabilir ve geç kalınabilir.
Ortaya çıkan bu durumlar Türkiye'nin IMF'ye gitmesini zorunlu kılabilir fakat hükümet bu seçeneği yok sayıyor. Bunun nedeni IMF yardımının iktidar tarafından bir teslim bayrağı ve hükümranlığa yönelik bir darbe olarak algılanması.
Son olarak Finans ve Hazine Bakanı aynı zamanda Erdoğan'ın damadı olan Berat Albayrak Pazar günü Reuters'a yaptığı açıklamada "Benim IMF'ye ihtiyacım yok" ifadesini kullandı.
Bu kadar kötüledikten sonra IMF'ye gidilemez.
İktidara yakın kaynağım da bu seçeneğin son derece zor olduğunu çünkü tüm seçim kampanyaları boyunca yıllardır IMF'nin kötülendiğini ve IMF'den kurtulmakla övünüldüğünü anlatıyor ve ekliyor: "Erdoğan meseleleri ulusa aktarmak konusunda çok iyi bir tecrübeye sahip ve neredeyse tüm medyanın kontrolü elinde tutuyor." (EKONOMİ SERVİSİ)