Merkez Bankası'nın faiz kararı öncesi Reuters'tan beş soruluk analiz
Merkez Bankası'nın yarın açıklayacağı faiz kararı öncesinde Reuters kapsamlı bir analiz yayımladı. Beş soruya yer verilen analizde kararın Ağbal için en büyük test olacağı öne sürüldü.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) yarın açıklayacağı faiz kararı öncesinde Reuters haber ajansında konuya ilişkin bir analiz yayımlandı.
Marc Jones ve Jonathan Spicer imzalı analizde, yarınki kararın TCMB'nin yeni başkan Naci Ağbal döneminde zorlukla kazandığı güvenilirlik açısından en büyük test olacağı belirtildi.
"Ağbal neredeyse tüm analistlerin beklediği gibi faizleri artırıp şahin sözlerini hayata mı geçirecek yoksa sabit mi tutacak" sorusunun yer aldığı yazıda, Türkiye'nin halihazırda yüzde 17'lik politika faiziyle büyük ekonomiler arasında en yüksek faize sahip ülke olduğu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ekonominin pandemi sonrası toparlanmasına yardımcı olmak için faiz indirimi isteğini gizlemediği aktarıldı.
Öte yandan, enflasyonun beklentileri aşarak yüzde 16'ya yaklaştığı ve küresel tahvil piyasasında yaşanan satışların bu ay TL'yi sert vurduğu belirtilen yazıda, TCMB üzerinde 100 puanlık faiz artışı baskısı oluştuğu belirtildi.
TCMB'nin yarın düzenlenecek para politikasına dair merak edilen beş soru:
1- TCMB FAİZLERİ ARTIRIR MI?
Yıllık enflasyon 2019 yılı ortasındaki seviyelere çıkarken dört yıldır da enflasyon neredeyse hep çift hanede. TL kazançlar ardından geçen ay yüzde 10 değer kaybederek ithalata bağımlı olan Türkiye ekonomisinde enflasyon üzerindeki baskılarını daha da arttırdı. Reuters anketine katılan ekonomistlerin neredeyse hepsi politika faizinin yüzde 18'e çıkarılmasını bekliyor.
Tahvil getirilerindeki yükseliş tüm gelişmekte olan piyasalarda baskı yaratırken, Erdoğan'ın kasım ayında göreve atadığı Naci Ağbal'ın hata payı çok az.
Record Currency Management Makro Strateji Başkanı John Floyd, "En önemlisi piyasa beklentilerini karşılamak ya da aşmak. Ne kadar olumlu adım atarlarsa kendilerini o kadar koruyabilirler" ifadelerini kullandı.
2- FAİZ ARTIŞI YAPILABİLİR Mİ?
Erdoğan, Ağbal'ı atadığında enflasyonu düşürmek için "acı reçete" uygulanması gerekebileceğini kabul etmişti ve geçen hafta da aynı amaçlara vurgu yapıldı.
Ancak, yüksek faiz oranlarının enflasyonu artırdığı şeklinde alışılmışın dışında bir görüş benimseyen Erdoğan, son iki TCMB Başkanını aniden görevden almış ve bu da son yıllarda para politikasının bağımsızlığına dair soru işaretleri yaratmıştı. Ağbal, yarın para politikasında sıkılaşmaya gitse bile yakında daha fazla adım atmak zorunda bile kalabilir.
Çünkü artan enerji maliyetlerinin enflasyonu birkaç ay daha yükseltmeye devam etmesi bekleniyor ve bazı piyasa ölçümlerine göre faiz oranları yılın sonuna doğru düşüşe geçmeden önce yüzde 18'in bile üzerine çıkabilir.
Aberdeen Standard Life şirketinde fon yöneticisi olan Kieran Curtis, "Yatırımcılar para politikasına siyasi müdahale yapılmayacağına dair güvence istiyorlar" dedi ve "faiz artırımına gidilmesi Erdoğan'dan geçen hafta duyduğumuzu düşündüğümüz enflasyona karşı mücadelenin öncelik olduğu mesajının altını çizecek" diye ekledi.
3- TCMB'NİN İTİBARINI BAŞKA NELER ZAYIFLATIYOR?
TCMB'nin hızla tükenen döviz rezervleri geçen iki yıl boyunca yabancı yatırımcının Türkiye piyasasından belirgin şekilde çıkmasına neden oldu. Yalnızca geçen yıl tampon niteliğindeki döviz rezervlerinde sadece geçen yıl net bazda 3/4 oranında düşüş yaşanması Türkiye'yi finansal krizler karşısında daha kırılgan bir konumda bırakıyor.
TL'yi desteklemek için TCMB'nin kamu bankaları aracılığıyla 2019'dan beri yaklaşık 130 milyar dolar rezerv kaybetmiş olması net rezervlerdeki düşüşü pekiştiren bir etken. Ağbal rezervleri yeniden artırma sözü verirken, Ağbal'ın para politikasına dair daha geleneksel tutumu yabancı fonların ülkeden çıkışını durdurarak yeniden ülkeye girmesini de sağladı.
4- YERLİ YATIRIMCI TL'YE GÜVENMEYE BAŞLAYACAK MI?
TL'nin yıllardır devam eden değer kaybı özellikle enflasyonun yaşam maliyetlerini artırmasıyla lokallerin dolara, euroya ya da altına yönelmesine neden oldu. Bir yıl önceki negatif reel faiz oranları yerli yatırımcının güvensizliğini artırırken para politikasında sıkılaşmaya gidilmesi reel faiz oranlarının artıya geçmesini sağladı.
Yurtiçi yerleşiklerin kıymetli maden dahil yabancı para mevduat ve fonları 236 milyar dolara çıkarak geçen ay rekor seviyeyi görmesinin ardından bu ay hafif geriledi.
Tera Yatırım'da ekonomist Enver Erkan, TL'ya geri dönüşün yalnızca enflasyon düşerse ya da TL mevduatlarındaki reel getiri sürdürülebilir bir şekilde yükselirse yaşanacağını belirtti. Erkan, "Yerli yatırımcı, TL'nin değer kazanacağına inanacak bir konuma gelmeli. Bu zaman alacaktır" dedi.
5- FAİZ ORANLARININ ARTMASI YA DA ARTMAMASI DURUMUNDA NELER OLABİLİR?
Analistler politika faizinde yapılacak 100 puanlık bir artışın piyasalarda son zamanlarda yaşanan oynaklığı azaltacağını ve Ağbal'ın faiz oranını kasım ve aralıkta yüzde 10.25'ten yüzde 17'ye çıkararak kazandığı itibarını güçlendireceğini söylüyor.
Eğer TCMB beklentilerin aksine faiz oranını sabit tutarsa, analistlere göre Ağbal piyasanın gerisinde kalma riskiyle karşılaşabilir ve ekonomik toparlanma yolundaki küresel piyasaların merhametine kalabilir.
Floyd, "Aşılamaya dair daha fazla aksaklığın yaşanması beklenirken ve turizm sezonu yaklaşırken, Türkiye'nin kendini gösterebilmek için bir fırsatı var" dedi.
Enflasyon hala TCMB'nin beklenti aralığında. Ancak eğer TL yeniden değer kaybederse, merkez bankasının ve piyasanın enflasyon beklentileri büyük olasılıkla daha da yükselecek.
Erkan, "Enflasyon risklerinin artabileceği bir döneme giriyoruz... TL'de değer kaybı ve oynaklık ihtimali ek enflasyon riskleri yaratabilir" ifadelerini kullandı.