Vergi affı ve ikramiyelerin bütçeye maliyeti 24 milyar
Başbakan Yıldırım'ın açıkladığı af ve teşvik paketinin bütçeye maliyeti 24 milyar lirayı bulurken, IMF'den uyarı var: Para ve maliye politikaları sıkılaştırılmalı...
EKONOMİ - Başbakan Binali Yıldırım'ın dün açıkladığı ve TBMM'ye gönderilen vergi ve prim borçlarına yapılandırma, emeklilere ikramiye, stok affı, imar barışı, yaşlılık aylığına zam, Bağ-Kur desteği, üniversite affına ilişkin paketin maliyetinin 24 milyar lira olacağını belirtti.
İLGİLİ HABER: BORÇLARA YAPILANDIRMA, EMEKLİYE BAYRAM İKRAMİYESİ
CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, Başbakan Yıldırım’ın emeklilere bayramda bin TL ikramiye ödeneceğinin açıkladığını belirterek, "Sadaka mı veriyorsunuz? Bayramlarda biner lira vermek yetmez, iki maaş vermeniz gerekir" dedi.
AKP, CHP'NİN VAATLERİNİ GERÇEKLEŞTİRME TELAŞINDA
Erdoğdu, AKP’nin seçimlerden hezimetle çıkacağını gördüğü için CHP’nin vaatlerini gerçekleştirme telaşına düştüğünü ifade ederek, "Biz 2015’de emekliye iki maaş ikramiye vereceğiz’ dediğimizde ‘nereden bulacaksınız’ diyen AKP, yaptırdıkları anketlerden bekledikleri sonuçları alamayınca emeklilere biner TL vererek kandırmaya çalışıyor. Halkımız seçimlerde oylarının satılık olmadığını onlara gösterecek" diye konuştu.
IMF UYARDI: PARA VE MALİYE POLİTİKALARI SIKILAŞTIRILMALI
Erken seçim kararının büyük ölçüde Türkiye ekonomisindeki bozulmanın seçmen üzerindeki olumsuz etkisini sınırlamak amacıyla alındığı bu günlerde, IMF, 4. Madde kapsamında hazırladığı Türkiye gözden geçirme raporunu açıkladı.
Raporda, 2016’da yavaşlamaya başlayan ekonomik büyümenin, 2017’de verilen büyük ölçekli mali destekler ve mali politikalara bağlı kredi artışı sayesinde artan tüketim ve yatırımla büyüdüğü tespiti yapılıyor. 2017'nin ikinci yarısında artan ithalatın, ihracattaki büyümeyi gölgelediği vurgulanıyor.
Büyümenin vardığı noktada aşırı ısınma belirtilerine yer verilirken; pozitif üretim açığı, hedefin çok üzerinde seyreden enflasyon ve genişleyen cari açığa da dikkat çekilmekte. İnşaat sektöründe oluşmaya başlayan arz fazlası da rapora eklenmiş.
Mali ve yarı mali politikaların büyüme yönünde kullanıldığına dikkat çekilirken, geçici vergi indirimleri, devam eden asgari ücret destekleri ve emek piyasasına yönlendirilen destekler nedeniyle bütçe açığının 2017’de arttığı belirtiliyor. Kamu-özel ortaklıklarının artması ve genişleyen kamu kredi garantileri sonucu olası mali yükümlülüklerinin de büyüdüğüne yer veriliyor.
Para politikası sıkılaştırılsa da, enflasyonun 2017’de yüzde 12’ye yükseldiğinin de altı çizilmiş. 2016 ve 2017’nin son çeyreklerinde yaşanan liranın hızlı değer kaybının enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerini kontrol altına almak için Kasım 2016’dan bu yana merkez bankasının efektif fonlama faizinin 500 baz puan artırdığı eklenmiş.
2017’de banka kredilerindeki artışın temelinde hem kredi garanti fonunun genişletilmesini hem de makro-ihtiyati tedbirlerde gevşemenin olduğunu düşünüyor Fon. Kredi garanti fonunun yarattığı etki sona erdikçe sene sonuna doğru, ticari kredi artışlarının da yavaşladığını söylüyor.
IMF 2018’de ekonomik büyümenin yüzde 4,5 olmasını beklerken, büyümeyi destekleyici para, maliye ve finansal politikaların devam ettirilmesinin büyümeye destek vereceğini; fakat enflasyonun hedefin çok üzerinde kalmaya cari açığın da yüksek seyretmeye devam edeceğini öngörmekte IMF.
Fon’un yaptığı gözlemlerin yanında bir de uyarıları var. Genişleyen dış açığın büyümedeki aşırı ısınmadan kaynaklanması, cari açık ve enflasyonun seviyesi bu açıdan önemli başlıklar. Mevcut resim içinde Türkiye ekonomisi açısından riskler olarak yüksek dış kaynak ihtiyacı karşısında, sınırlı döviz rezervleri, yatırımcıların gelişmekte olan piyasalara bakışındaki olumsuz yöndeki değişim ve ısrarla devam eden iç ve dış jeopolitik riskler sıralanmış. İleri vadeye bakınca ekonomi yöneticilerinin bozulan dengeleri tahsis etmeye yönelmeleri önerilmekte. Bu listenin başında da enflasyon ve tampon görevi görebilecek güçlerin yaratılması geliyor.
IMF, liradaki kan kaybının durdurulması, enflasyonun kontrol altına alınması ve her şeyden önemlisi enflasyon beklentilerindeki bozulmanın önüne geçilmesi için kademeli faiz artışları yerine tek seferde yüksek bir faiz artışı öneriyor para politikası tarafında. Daha geleneksel bir para politikasına geçmenin hem şeffaflık hem de para politikasının etkisini artıracağı görüşü hâkim. Merkez Bankası'nın "özerkliği" konusu da ayrıca vurgulanmış.
IMF, artan riskler çerçevesinde daha sorumlu ve kısıtlayıcı bir mali politika öneriyor. Gelecek yıl faiz dışı fazla yaratmak için kalıcı önlemler gerektiği de eklenmiş. Mali tarafta böyle bir uyarı uzun süredir ilk kez geliyor IMF’den.
Bu kalıcı önlemlere öneri olarak da vergi tabanının genişletilmesi, doğrudan vergilerin artırılması, KDV veriminin yükseltilmesi, kamu ücretlerindeki katılığın sınırlandırılması ve geçici teşviklerin azaltılması listelenmiş. Dün hükümet tarafından açıklanan seçime yönelik 24 milyar liralık teşvik-af paketi listedeki son maddeye güzel bir örnek olarak verilebilir.
HARCAMALAR FAİZLERİ BASKILAYABİLİR
Öte yandan, ekonomist Murat Üçer de, Başbakan Binali Yıldırım'ın dün açıkladığı pakete ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Üçer, 24 milyarlık harcamanın bütçe dengesinde bozulmalara yol açabileceğini kaydederek, şöyle konuştu:
"Bu senenin açığı 65 milyar civarında. Geçen yıl 50 milyardı. Bunun şu anda 20 milyarını açık verdik. 65 milyar nominal olarak az bir şey değil. İlk yarıda biraz açılma, her şey yolunda giderse sonrasında toparlanma olarak görüyorum. Geçen sene de aynısı oldu. Geçen yıl bütçede, 3-4 ayda inanılmaz bozulma oldu, sonra ekonomi büyümeyle kendi kendine toparladı. İçerden (endogenous) büyüyünce bütçe kendini düzeltiyor. Ben 85 milyar borçlanayım dediğin zaman faizler gökyüzüne vurur. Crowding out effect dediğimiz (kamu yatırımlarının özel yatırımları azaltıcı etkisi) olay olur. Zaten faizler yüksek, böyle bir ortamda ekonomiyi açıyorsun. Bu ekonomiyi kasacak bir şey. Net etkisini bilemeyebiliriz. Burada tabi dağılımsal olaylar var. Bütçeyi zorlamanın ötesinde bir takım toplumdaki değişik kesimlere biraz ufak tefek hediye dağıtmak mevzu bahis. Türkiye'nin 24 milyarı 65 milyar açığın üzerine koyacak lüksü yok. Olursa faizler yükselir. Faizler yükselirse kim ne yatırım yapacak? Şu ortamda faiz yükselmesi bizim sistemi daha da kasacaktır. Bunun hazinenin borçlanmasına dönüştürülmesi kolay bir şey değil. 3-4 ay herhalde bütçede bozulma göreceğiz. O da tabi faizleri baskılayacak."