Akkuyu işçileri kölelik düzenini anlattı: 'Maaş alamıyoruz, mobbinge uğruyoruz, hırsızlığa zorlanıyoruz'

Akkuyu Nükleer Santrali'nde çalışan işçiler, üç aydır maaş alamadıklarını, hastalandıklarında ve kaza geçirdiklerinde hastaneye kendi imkânlarıyla gittiklerini, mobbinge maruz bırakıldıklarını ve başka şirketlerden malzeme çalmaya zorlandıklarını anlattı.

Abidin YAĞMUR


MERSİN - Mersin Akkuyu Nükleer Santrali'ndeki taşeron firmalardan Promete'ye bağlı çalışan işçiler, 'Patronların Ensesindeyiz' adlı oluşuma ulaşarak yaşadıkları sıkıntıları aktardı ve destek istedi. Türkiye Komünist Partisi (TKP) Mersin Büyükşehir Belediye Başkan adayı avukat Derya Demir, işçilerin işçilerin kaldığı kampa gitti ve sorunlarını dinledi. Avukat Demir, işçilerin şikayetlerini kayda da aldı.

Son bir yıldır maaşların sürekli göç ödendiğini ve mobbing uygulandığını belirten bir işçi, “İşçiler istifaya zorlanıyor. Hiç sigara içmeyen bir arkadaşımıza sigara içti diye tutanak tutuluyor. Revire giden arkadaşımıza devamsızlık yazılıyor. Revirle şirket arasında anlaşma yok diye hastalandığımız zaman veya iş kazası geçirdiğimiz zaman hastaneye kendi olanaklarımızla gidiyoruz" dedi.

'HIRSIZLIĞA ZORLANIYORUZ'

Hırsızlığa zorlandıklarını söyleyen işçi, "Başka şirketlerden malzeme çalmaya zorlanıyoruz. İşçiler maaşını alamadığı için mağdurken yöneticiler yılbaşı kutlaması yapıyorlar, mekan kapatıyor. Şu anda ekip arkadaşları olarak hepimiz mağdur durumdayız. Evimize gönderecek paramız yok. Hatta evimize gidecek paramız yok” diye konuştu.

'YOL PARASI BULAMADIM, EVİME GİDEMEDİM'

Bir başka işçi de "Bir türlü yol parası bulamadım ve evime gidemedim. Mecbur burada kaldım. Çoluk çocuğuma gidemiyorum" dedi.

'AYLIKLARIMIZI ÖDEMEDİLER'

Bir diğer işçi ise "Aylıklarımızı ödemedikleri gibi sonraki kısmetimize de mani oluyorlar. Kırmızı çizgi çekiyorlar” diye konuştu. Bir başka işçi ise “Maaşlarımızı alamayınca yöneticilerimize gittik, bizi köpek gibi azarladılar. İnsan yerine koymadılar bizi” dedi.

'AKKUYU'DA DURUM VAHİM'

Artı Gerçek'e konuşan avukat Derya Demir, son bir yıl içinde kez Akkuyu Nükleer Santraline gittiklerini, oradaki ağır çalışma koşullarına ve hak ihlallerine tanık olduklarını vurguladı. Demir, “Patronların Ensesindeyiz ağına Akkuyu Nükleer Santrali işçilerinden bir ihbar aldık. Gelen ihbarda işçilerin üç aydır maaş alamadıklarını, evlerine dönecek yol paralarının olmadığını, çocuklarına harçlık gönderemediklerini, şirketin revirle anlaşmasının olmaması gerekçesiyle sağlık hizmetinden faydalanamadıklarını söylediler. Oraya gittiğimizde durumun daha vahim olduğunu gördük" dedi.

'İŞÇİLERİN HEPSİ PERİŞANDI'

İşçilere iş kıyafeti bile verilmediğine dikkat çeken Demir, "Hepsi perişandı. İşçiler ,16 Şubat’tan beri çalıştırılmamış ve sürekli oyalanmış. İşçilerden bir kısmı pes edip evlerine dönmüşler. Yol parası olmayanlar ise kampta beklemeye devam etmiş. Kars’tan, Çorum’dan, Maraş’tan gelen işçiler olduğunu gördük. İşçilerin gerçekten 3 aydır dayanmak için ellerinden geleni yaptıklarını gördük. İşçilere iş güvenliğiyle ilgili kıyafetler verilmemiş ve işçiler başka yerlerden hırsızlık yapma zorlanmış. Baret, yelek gibi en basit donanımlar bile verilmediği için can güvenliği için başka şirketlerden malzeme çalmak zorunda kalmışlar" diye konuştu.

'AŞAĞILANDIKLARINA, HAKARETE UĞRADIKLARINA TANIK OLDUM'

İşçilerin aşağılanıp hakarete uğradığına yanık olduğunu söyleyen Demir, "Yaklaşık 3 aydır orada çok yoğun bir mobbinge uğradıklarını, dayanacak güçlerinin kalmadığını, ancak davalar çok uzun sürdüğü için de haklı nedenle iş akitlerini feshetseler dahi haklarını 3-4 yıl sonra alabileceklerini belirterek beklemeyi tercih ettiklerini söylediler. Çalışma Bakanlığına ve savcılığa suç duyurusunda bulunacağız. İnsan kaynaklarının işçileri aşağılayıp hakaret ettiklerine tanık oldum. İşçiler orada insan yerine konulmuyorlar. Köle gibiler" dedi.

ŞİRKETLER ARASINDA 'TEMİZ KAĞIDI' UYGULAMASI

Akkuyu NGS inşaatında taşeron olan birçok işyerinde kuralsız çalışma olduğuna değinen Demir, şöyle devam etti:

“Asıl işveren, 'beni ilgilendirmez kendi işvereninizle konuşun' diyor, hem ücret hem çalışma koşulları açısından. Orada bir temiz kâğıdı prosedürü uygulanıyor. Örneğin bir taşerondan bir başka taşeron firmaya geçmek isteyen işçiler için temiz kâğıdı uygulaması başlatmışlar. Bu işçi akıllıdır, usludur, herhangi bir şeye isyan etmedi gibi bir evrak veriyorlar ve buna temiz kâğıdı deniyor. Temiz kağıdını almadan başka bir şirkette işe giremiyor. Bu uygulama şunu gösteriyor. Maaşını geç alan ya da maaşında kesinti olan işçiler sesini çıkaramıyor. İşçiler bize ulaşıyorlar, sorunlarını anlatıyorlar ama o temiz kağıdını alamayız endişesini yaşıyorlar. Biz menenjit vakalarıyla gündeme geliyoruz, gıda zehirlenmesiyle gündeme geliyoruz ama ismimiz geçmeden nasıl yaparız diyorlar."

'SENDİKALAŞMAYA, DERNEKLEŞMEYE ÇALIŞAN İŞTEN ÇIKARILIYOR'

Hiçbir işçinin mutlu olmadığına dikkat çeken Demir, çalışma koşullarını şöyle anlattı:

"Yemekhane koşulları, barınma koşulları, sağlık koşulları kötü. İşçilerin sesini çıkaramamasının nedeni ise o temiz kâğıdı. Promete adlı şirketteki işçiler 3 ay dayandıktan sonra seslerini çıkarmışlar. Bu temiz kâğıdı yüzünden 3 ay susmuşlar. İnanılmaz kötü çalışma koşulları ama hiç isyan yok. Bu suskunluğun nedenini merak ediyorduk. Tam olarak sebebi buymuş. Sendikalaşma, dernekleşme girişiminde işçi hemen çıkarılıyor. Bugüne kadar hiçbir sendikanın oraya girememesinin sebebi de o temiz kâğıdı uygulaması olabilir. Sendikalaşma zaten normal işyerlerinde de kolay değil, orada şu an mümkün değil.”

Öne Çıkanlar