Enerji dağıtımında itiraz

Enerji dağıtımında itiraz
Enerjisa'ya bağlı dağıtım şirketlerinde çalışan işçiler patronla karşılaşmadan önce sendikaları ile mücadele etmek zorunda kalıyor.

İsa Uğur ERDOĞAN


ARTI GERÇEK- Elektrik ve doğal gaza yapılan son zamlarla birlikte son 3,5 yılda sadece elektriğe yapılan zam oranı yüzde 122’ye ulaştı. Temmuz ayı başından bir gün önce yapılan zamların enflasyon rakamlarını düşük göstermek için ayarlandığı konuşulurken elektriği dağıtan şirketlerin işçilerinin de toplu iş sözleşmelerinin (TİS) son dönemlerine denk geldi.

Enerjisa Enerji A.Ş.’ye bağlı İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş (AYEDAŞ), Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş., Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş.’ şirketlerinde çalışan 3 bini aşkın işçi günlerdir insanca yaşabilecek bir ücret için eylem yapıyor. İşveren, tüm işyerlerindeki işçilere asgari ücrete yapılan zam oranının da altında TİS’lere ikna etmeye çalışıyor.

Öte yandan işçilerin Adana, Ankara ve İstanbul’da yaptığı eylemlerin adresi işyeri değil bağlı bulundukları TÜRK-İş’e bağlı TES-İŞ oldu. İşçiler üretimden gelen güçlerini masada pazarlık unsuru yapacak olan TES-İŞ’in kendilerinden habersiz patronla anlaşmasına ve sefalet ücretini kabul etmelerine itiraz ediyor.

İlk altı ay için yüzde 9, ikinci altı ay için yüzde 6 olarak imza atıldığını duyan Adana'daki 300 yakın enerji dağıtım işçisi Çarşamba günü TES-İŞ’in şube binasında bir araya gelerek sendika yönetimini protesto etti.

‘SENDİKADAN KİMSE YANIMIZDA DURMADI’

Adana’da ulaştığımız bir işçi yaşanan süreci şu şekilde aktardı:

"İşveren 6+5 istedi ilk etapta. Bu teklif üzerine işyerinde bir toplantı yaptık. Sendikadan kimse yanımızda durmadı. Bir görüşme daha olacak denildi. Görüşme olurken 9+7’ye çıkarıldı. Anlaşma sağlandı dediler ama. Çarşamba günü sendikada toplandık 300 kişi olarak protesto ettik. Gerekirse işe çıkmamayı düşünüyoruz. Sendikadan herhangi bir geri dönüş olmadı."

"Biz sefalet ücreti istemiyoruz" diyen enerji dağıtım işçisi "Her şeye zam gelmişken bize en az yüzde 25-30 arası bir zam olması gerekir. İkramiyelerimizin düzenlenmesini istiyoruz"  şeklinde taleplerini dile getirdi.

Eylemlerin bir diğer adresi ise Ankara’daki TES-İŞ Genel Merkezi oldu. Eylemlerin bir diğer adresi ise Ankara’daki TES-İŞ Genel Merkezi oldu. TİS masasında taleplerinin dile getirilmediğini belirten Başkent Enerji işçileri Çarşamba günü yönetimi istifaya çağırdı. İşçiler sendikanın sunduğu yüzde 9+5 zammın yaşamlarında bir şeyi değiştirmeyeceğini belirtti.


Ankara'da TES-İş'le işveren arasında imzalanan TİS'e göre ikinci senenin ikinci yarısında işçi maaşları asgari ücrete denk gelecek. İşçiler Genel Merkez'deki eylemlerini bugün iş başı yapmayarak işyerlerine taşıdı. Toplanma merkezinde bir araya gelen işçiler iki saat boyunca görev yerlerine dağılmadı. İşçilerin baskısı sonucu TES-İŞ 2 No’lu Şube de eyleme katıldı.

İSTANBUL’DA GERİ ADIM ATTIRILDI

İşçi eylemlerinin bir diğer adresi ise İstanbul Maltepe’de bulunan Enerjisa binasıydı. Yaklaşık bine yakın işçi yaptıkları protesto sayesinde işverene geri adım attırdı.

Uzun süredir eylemlilik halinde olduklarını belirten AYEDAŞ’tan ulaştığımız bir işçi süreci "28 Şubat itibariyle TES- İŞ’e yetki vererek bir TİS sürecine girdik AYEDAŞ’ta. 3 ay sonra işveren tarafından bize teklif edilen yüzde 4 çok komik bir rakam. Sonrasında biz geçen hafta AYEDAŞ önünde 300 işçiyle bir eylem gerçekleştirdik. Bir sonraki gün için bir toplantı koydu sendika. Toplantıda dedik ki ‘Bu komedi, yüzde 4 nedir?’ Sendika da bizi frenlemek için ayın 6’sında ‘Sizi mutlu edeceğiz’ dediler. Sonra bir baktık TES-İŞ Genel Başkanı Ersin Akma gizli kapaklı İstanbul’a geliyor. İstanbul’da işverenle görüşüyor. Hiçbir temsilciyi yanına almıyor ve 7’sinde Ankara’ya bütün temsilcileri alarak gidiyor ‘Biz bu kararı aldık’ diyor. Bize çıkan pay yüzde 9. Bunun akabinde çarşamba geçişi organize olarak AYEDAŞ merkezinde yaklaşık 900 kişi 08.30’da toplandık. Oraya sendikanın 1 Nolu Şubesi geldi. Açıklama yapmak zorunda kaldı" şeklinde özetledi.

‘KAÇ PARA CEBİNE DOLDURDUYSA HARAM ZIKKIM OLSUN’

AYEDAŞ işçisi TES-İŞ Genel Başkanı’na öfkesini ise şu şekilde dile getirdi:

"Ersin Akma girdi görüşmeye imza atmamışlar ama sözle olayı bağlamışlar. İmza aşamasına girecekti bizim eylemimizle geri adım attılar. Şimdi imza atılmıyor, Hakem Heyeti’ne gidilecek denildi. Şöyle bir duyum aldık Ersin Akma bizi satmış. Artık kaç para cebine doldurduysa haram zıkkım olsun. Kendi kafasına göre bizim zam oranlarımızı belirlemiş."

‘ZAM ORANLARI ENFLASYONLA DEĞİL PİLLE KALEMLE ÖLÇÜLÜYOR’

İşçileri birbirinden ayırmak için 2 ile 10 yıllık kıdem tazminatı oranı belirlendiğini söyleyen AYEDAŞ işçisi, buna göre en büyük zam oranı 11 liraya tekabül ettiğini ve yüzde 9 zam ilavesi olduğunu belirterek, "Eylemde istediğimiz maddeler ise birincisi sözleşmeyi 2 yıllık istiyoruz. İkincisi iş riski yüzde 20’dir. İş riskine biz yüzde 5 ilave istiyoruz. Sosyal yardım 250 TL brüt denildi. Nete düştüğü zaman 170 TL gibi bir rakam ediyor. Netin 250 TL olmasını istedik. 

İkinci yıl ikramiyede 40 artı 4 gün vermişlerdi. Biz birinci yıl için 50 gün istedik. İkinci yıl içinse 3 gün istedik. Bize EFE, TÜFE farkıyla zam yapılıyor. Bu da enflasyonla alakası olmayan bir şey pille, kalemle ölçütlenen bir şey. Bunu yaptıkları zaman biz her zaman için asgari ücretle eş değer kalıyoruz. Biz buna dedik ki birinci ve ikinci 6 aya enflasyon zammı artı yüzde 4 refah payı istedik " şeklinde konuştu.

‘EVİMİZİ DÜŞÜNECEĞİZ, EK İŞ YAPACAĞIZ DERKEN BU SEFER YORGUNLUKTAN, BİTKİNLİKTEN İŞ KAZALARINA SEBEBİYET VERİYORUZ’

İş yerinde kaza ve ölümlerin olduğunu belirten AYEDAŞ işçisi, "Biz elektrik çalışanlarıyız. Yüksek akımla, 1000 voltla çalışıyoruz. Ben 8 yıldır çalışanım belki 13 arkadaşımızı kaybettik iş kazalarında. 

Zamsız olarak 3 bin 700 TL para alıyoruz. Ben bu iş yerine girdiğimde bin 800 TL maaş alıyordum. Asgari ücret 850 TL civarındaydı. O parayla evimin kirasını, mutfak masrafını öderdim, üzerine bir de para artırırdım. Ama şu anda bırakın mutfak masrafı kirayı, faturaları ödeyemiyoruz. Enflasyon o kadar yükseldi ki artık biz açlık sınırının da altında kaldık. Biz evimizi düşüneceğiz, ek iş yapacağız derken bu sefer yorgunluktan, bitkinlikten iş kazalarına sebebiyet veriyoruz. Ben iki defa iş kazası geçirdim. Bir saatten fazla ayakta duramıyorum ben" ifadelerini kullandı.

‘800 KİŞİYE TUTANAK MI TUTACAKLAR, TUTSUNLAR’

Perşembe günü zorunlu işler dışında protesto amaçlı iş bıraktıkların belirten AYEDAŞ işçisi, "Bundan sonraki süreçte sendika çeki düzen vermezse sendikaya da yürüyeceğiz. Sendika arkamızda durup, işverenden istediğimizi alırsa bu eylemler son bulur. Şu anda işi durdurduk, kimse çalışmıyor. Elektrik kesilmesinde rol oynayan arkadaşlar dışında kesme, açma, okuma, sayaç değişimindeki arkadaşlarımızın hepsi şu anda işi bıraktı. Bir haftadan beri süren iş yavaşlatma eylemimiz devam edecek.  Bu da tabii ki şirketin dikkatini çekecek diye düşünüyorum" dedi.

İş bırakma ve yavaşlatmaya işverenin herhangi bir müdahalede bulunup bulunmadığını sorduğumuz AYEDAŞ işçisi, birlik halinde olduklarını vurgulayarak, "800 kişiye tutanak mı tutacaklar, tutsunlar. Biz de 800 kişi olarak kendimizi savunacağız" ifadelerini kullandı.

‘ENERJİ İŞÇİLERİ, BİR DÖNEM ÖNCESİNDE BUNUN SİNYALLERİNİ VERMEYE BAŞLAMIŞTI’

Öte yandan Nisan ayında Cengiz Hoding’e bağlı BEDAŞ bünyesinde çalışan iki bine yakın sayaç okuma, açma-kapama ve bakım-onarım işçisi, ilk altı ay için yüzde 6, ikinci altı ay için yüzde 5 zam dayatmasıyla karşılaşmalarının ardından iş bırakmış, bir ay sonrada yüzlerce işçi TES-İŞ’ten istifa ederek DİSK/Enerji-Sen’e geçmişti.  Toplu üyelikle dikkat çeken DİSK/Enerji- Sen Başkanı Süleyman Keskin’e enerji işçilerindeki hareketliliği sorduk. 

BEDAŞ’ta yaşananların diğer şirketlerde çalışan işçilere örnek olduğunu belirten Keskin, "Dağıtım şirketlerindeki enerji işçilerinde BEDAŞ’tan sonra bir hareketlilik oluştu. Bu dönem enerji işçilerinin TİS sürecine denk geliyor. Bu süreçte enerji işçilerinin söz, yetki, karar haklarının ellerinden alındığı, sarı sendikaların yürüttüğü TİS süreçleri ile birlikte masada patronların her dediklerine evet dedikleri bir süreç içerisinde her gün ölümle burun buruna çalışan enerji işçileri sefalet ücretine mahkûm edildikleri bir çalışma düzeniyle karşı karşıya bırakıldı. Özelleştirmeden sonra gördükleri dördüncü TİS süreci bu. Her sözleşme sürecinde farklı bir yalanla karşı karşıya kalan enerji işçileri, bir dönem öncesinde aslında bunun sinyallerini vermeye başlamıştı. Yaşadıkları süreç içerisinde onlar da teknolojiyi kullanan, bir birlerinden haberdar olan, sosyal medya platformlarını kullanan enerji işçileri en ufak yapılan bir hareketlilik enerji işçilerine örnek oluyor" şeklinde konuştu.

TES-İŞ ile üyeleri arasında demokratik bir işleyişin bulunmadığını kaydeden Keskin, "BEDAŞ sürecinde şöyle bir şey yaşadı enerji işçileri: Hiçbir şeyden haberleri yoktu. Sosyal medyada iletişim gruplarını kurdular. Çeşitli sayfalar açıp bu sürece müdahale etmek istediler. Sendikalarından bilgi alamadılar. Alamadıkları süreç içerisinde de en son sendikaları gelip açıklamalarda bulundu. İşçilerde bu sonuçtan tatmin olamadıklarını dile getirdi. Yüksek Hakem Heyeti çıkan sonuçta aslında işverenin verdiği rakamın daha altında bir sonuç çıktı. Aslında bir eylem sürecine BEDAŞ’ta 17 günlük tam kapanma sürecinin öncesinde girdiler. Yüksek Hakem Kurulu’ndan çıkan süreç 15 gün öncesinden çıkmasına rağmen sendikaları bunu kapanma gününün 6 saat öncesinden haber verdiler. İşçiler bu konuda eylem örgütlediklerinde kitle desteğinden mahrum kaldılar. Burada da benzer bir süreç yaşanıyor. Enerjisa’ya bağlı dağıtım şirketlerinde çalışan işçiler BEDAŞ işçilerinin düşürüldüğü bu durumu gördüklerinde daha önceden bir hareketlilik geliştirdiler.  İşverenleri 6+5 önermişti. Daha önceki yaptıkları eylemlerle bunun 9+7 rakamlarından söz ediliyorsa, küçük rakamlar belki ama bu enerji işçilerinin daha önce yaptıkları örgütlü müdahaleler nedeniyle" dedi.

‘İŞÇİ ARKADAŞLAR SÖZ, YETKİ, KARAR HAKKINI İSTİYORLAR, ÜCRET KONUSUNDAN DA ÖNEMLİ’

Üç ildeki eylemlerle ilgili takipte olduklarını söyleyen Keskin, "Enerjisa’da çalışan arkadaşlarımız açısından şöyle bir kaotik durum var. Genel Merkez imzaladığını söylüyor TİS’i. Bağlı olduğu şubeler ise daha imza atılmadığını söylüyor. Bu bir oyalama taktiği olabilir ama işçi arkadaşlar kendileri ile ilgili alınan kararlara dair söz, yetki, karar hakkını istiyorlar. Ücret konusundan da daha önemli bir başlık diye düşünüyoruz. Bir taraftan da bu sarı sendikalardan da nasıl kurtulacaklarının planını yapmaya başladılar. Bütün bunlara yol açacak bir yöne doğru gidiyor" ifadelerini kullandı.

‘TÜM DAĞITIM ŞİRKETLERİ TEKRARDAN KAMULAŞTIRILSIN’

Ücret ve diğer haklar noktasındaki gerilemenin ardında özelleştirmenin olduğunu kaydeden Keskin, "DİSK/Enerji-Sen, taşerona ve güvencesizliğe karşı kurulmuş bir sendikadır. Yıllarca yürüttüğü mücadelede taşeron gitsin güvence gelsin mücadelesi veren bir sendika. Eskiden taşeron çalışma koşullarındaki ücretleri biz hesapladığımızda asgari ücret, artı yüzde 60, artı AGİ, artı yemek ve yol parasıyla aslında bir hesap yapılıyordu. Taşeronda bile çalışıyor olsaydı işçiler 5 bin 200 TL civarında bir maaşa sahip olmaları gerekiyordu. Ama bu dağıtım şirketlerinde çalışan arkadaşlarımızın aldıkları en yüksek ücret 3 bin 800 gibi bir rakama denk geliyor.

Özelleştirmeyle beraber işçilerin iş yükünün artması, personel sayıları düştü iş cinayetleri ve kazaları arttı. Bütün bunların yanında da çalıştıkları ücretler düştü. Enerji işileri bu kadar hareketliyken kolay olmayacak belki ama her şeyden önce TİS’lere itiraz ederken şunu dile getirmeleri gerekiyor: Tüm dağıtım şirketleri tekrardan kamulaştırılsın. Bu anı zamanda şuna da hizmet edecektir. Tek başına enerji şirketlerinin mücadelesini yürütmekten daha ziyade elektriğe yüzde 120 zam geldi. Sadece çalışan enerji işçileri değil asgari ücrete mahkûm edilmiş milyonlarca emekçinin yeniden kamulaştırılması talebini dile getirmesi gerekiyor. Ancak böyle bir mücadele hattı enerji işçilerinin de insanca yaşayacak bir ücret meselesinin önünü açacaktır" şeklinde konuştu.

‘YETER Kİ ONLAR MÜCADELE ETSİNLER ELİMİZDEN GELEN NE VARSA ÜZERİMİZİ DÜŞENİ YAPARIZ’

Hakları için mücadele eden tüm işçilerin sendikalarının doğal üyesi olarak kabul ettiklerini belirten Keskin, "Tüm enerji işçileri, bize üye olsunlar olmasınlar nerede bir hak mücadelesi yürütüyorlarsa sendikamızın doğal üyeleridirler. Onların yürüttükleri mücadeleye omuz vermek, ses olabilmek bizim açımızdan boynumuzun borcudur. Yeter ki onlar mücadele etsinler elimizden gelen ne varsa üzerimizi düşeni yaparız. Yapılan eylemleri yakından takip ediyoruz, temasta olduğumuz onlarca arkadaşımız var. Buradan enerji işçilerinin tek sendikası olan DİSK/Enerji-Sen’i seçeceklerini biliyoruz. Ama tercih işçilerindir. Onlar bizi tercih etmese bile ekmek mücadelesi veriyorlarsa boynumuzun borcudur bizim" diye konuştu.

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar