HABER-SEN: PTT sendikal ayrımcılık yapıyor
Posta ve Telgraf Teşkilatı (PTT) çalışanlarına yönelik artan sürgünlere dikkat çekmek için PTT Genel Müdürlüğü önünde basın açıklaması yapmak isteyen Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası (HABER-SEN) yöneticileri ve üyeleri, polis tarafından darp edilerek engellendi. Kitlenin yanı sıra basın emekçileri de polis tarafından "Turkuaz basın kartı" dayatması yapılarak uzaklaştırıldı.
HABER-SEN Genel Başkanı Mesut Balcan, 182 yıllık bir kurum olan PTT’nin yandaşlık ilişkisiyle, adam kayırmacılıkla, sarı sendikaların temsilcileriyle doldurulduğunu belirterek, "PTT yönetimi oluşturduğu liyakatsiz kadrolar ile hem kurumun itibarını sarsmakta hem de usulsüz, kanunsuz işlemler ile PTT’de çalışan emekçilerin çalışma hayatını bozmaktadır" dedi.
‘PTT’DE SENDİKAL AYRIMCILIK YAPILIYOR’
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre HABER-SEN üyelerinin çalıştığı kurumlarda sistematik saldırı ve baskı altında olduğuna dikkati çeken Balcan, "Hiçbir muhalif sesin çıkmasına tahammülü olmayan, her geçen gün demokrasiden, çok seslilikten biraz daha uzaklaşan yönetimler, emekçiden yana itirazlarını ve taleplerini dile getiren sendikamıza hukuksuz saldırılarını arttırmıştır. Örgütlü bulunduğumuz PTT’de uğradığımız sendikal ayrımcılık son yaşanan sürgünlerle ayyuka çıkmıştır" ifadelerinde bulundu.
‘İŞÇİLER CİNSİYETÇİ KÜFÜRLERE VE HAKARETLERE MARUZ KALDI’
PTT yönetiminin, yetkilerini kötüye kullanarak 4688 Sayılı Kanun'un 18’inci Maddesini çiğnediğini ifade eden Balcan, sendikal faaliyet yürüten temsilcilerin, ailelerinden kilometrelerce uzağa sürgün edildiklerini söyledi. İşçilerin cinsiyetçi küfürlere ve hakaretlere maruz kaldığını ifade eden Balcan, "İdari Hizmet Sözleşmeleri (İHS) olan arkadaşlara yönelik iş güvencelerinin olmadığını, istese keyfi olarak her gün cihetlerini değiştirebileceğini söyleyerek mobbing uygulamaktadır" dedi.
DİLEKÇE VEREN İŞÇİLER SUÇLU GÖRÜLDÜ
Balcan, baskılara karşı Başmüdürlüklere şikayet dilekçesi veren işçilerin yaşadıklarına değinerek, şunları aktardı: "Görevlendirilen rehberlik ve teftiş kurulu kontrolörü arkadaşlarımızdan savunma aldıktan sonra bu dilekçelerin içeriğine bakmadan, içerik ile ilgili iddiaları soruşturmadan, bu dilekçelerin kim tarafından hazırladığını sorgulama yolunu gitmiş, sendika yöneticimize ve il temsilcilerimize yönelik deliller toplamaya çalışmıştır. Hiçbir suç, iş aksaklığı ya da vatandaş şikayeti olmadan baş dağıtıcının keyfi bir şekilde dağıtıcıların cihet değişikliği girişiminde bulunması Başmüdürlük tarafından bile kabul edilemez iken dağıtıcıların bu yöndeki itirazı kontrolör tarafından suç olarak değerlendirilmiştir."
‘GÜN GELİNCE BAĞIMSIZ YARGI ÖNÜNDE HESAP SORACAĞIZ’
Yaşanan hukuksuz uygulamaların altında imzası bulunan kişiler hakkında, sendikal ayrımcılık yapmak ve görevi kötüye kullanmaktan dolayı suç duyurusunda bulunacaklarını belirten Balcan, "Sürgünler geri alınmadığı takdirde ülkenin dört bir yanından yürüyüş kolları ile basın açıklamaları yapılarak PTT Genel Müdürlüğü ve Ulaştırma Bakanlığının önünde kitlesel basın açıklaması yapacağız. Gün gelince bağımsız yargı önünde hesap soracağız" diye vurguladı.
‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE DARBE VURMAYA KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ’
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil ise, Ankara emniyetinin son bir yılda yapılmak istenen her tür demokratik ve barışçıl eylemleri engellediğine değinerek, polis şiddetinin, hukuksuz ve yasalara aykırı olduğunu söyledi. Eylemcilerin yanı sıra basın emekçilerinin de maruz kaldığı şiddet ve engellemeye dikkati çeken Yeşil, "Basın özgürlüğüne darbe vurmaya kimsenin gücü yetmez. Basın özgürlüğünü savunmak hepimizin görevi. Barış, özgürlük ve insanca yaşam hakkından aldığımız güçle sokakta, işyerinde direne direne var olduk bundan sonra da hiçbir şiddet, provokatif söylem bize geri adım attıramaz. Bedeli ne olursa olsun mücadelemizi devam edeceğiz" dedi.
‘HAKSIZLIĞIN HESABI SORULACAK’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Hüseyin Kaçmaz ise, şunları söyledi: "AKP-MHP faşizminin, ülkede yarattığı hukuksuzluğa bugün de şahit olduk. Sürekli sürgün tehdidine maruz kalan arkadaşlarımızın, anayasal haklarını kullanmasına müsaade edilmedi. Ülkede bütün kurumlarda sarı, yandaş sendikaların liyakatsiz yükselişi çöküşe ve yolsuzluklara sebep oluyor. Ülkenin demokrasisine zarar veriyor. ç İnsanca yaşamak için mücadele eden sendika üyeleri pes etmeyecek. Bu haksızlığın hesabı sorulacaktır."