Kapitalizm ve pandemi, insanları yürüyen dijital reklam panosuna dönüştürdü
Serbest piyasa ekonomisinin önemli unsurlarından birisi de reklamlar. Önce sinema, ardından televizyon sektörünü besleyen reklamlar, sosyal medya sayesinde 'kişiye özel' olarak dizayn edilebiliyor. Ancak bu 'gelişmelerin' yanında geleneksel tanıtım yöntemleri kullanılmaya devam ediyor.
Doğan Haber Ajansı'nda yer alan bir haberde ise Türkiye'den iki 'girişimcinin', daha önce yapılan bir reklam türünü dijital boyuta taşıdığı bilgisini aktarılırken, proje sahiplerinin ve görüşüne yer verilen bir akademisyenin sözleri dikkat çekti.
İnsanlara sokakta pano taşıtmayı 'girşimcilik', bunu dijital sistemler ekleyerek bir takip sistemine çevirmeyi ise 'proje' olarak sunan iki arkadaşın çalışmasını, akademisyen olarak görev yapan bir kişi de 'Z kuşağının istediği iş modeli' olarak tanımladı.
6 kilogram ağırlığındaki panoları insanlara taşıtan ve panodaki sistem aracılığıyla taşıyıcının yürüyüp yürümediğini, nerelerde dolaştığını kontrol edebilecek bir sistem kuran girşimciler, 'projelerinin' üzerinde bir yıldır çalıştıklarını söylediler.
"Sabit reklam panoları insanların dikkatini çekmiyor, önünden geçip gidiyorlar. Bu panolar ise insanlar önüne bakarak yürüdüğü için direk etkileşim sağlıyor. Daha etkili oluyor. Sabit büyük ekranlara göre maliyeti ise daha uygun ve işlevsel" diyen projenin kurucu ortağı Selami Temiz şunu da sözlerine ekliyor: "İşin sosyal sorumluluk tarafı da var, taşıyıcılar para kazanıyor."
Diğer ortak Eyüp Uyanık ise "Markalarla yapılan iş birliği kapsamında gençler, belirlenen cadde ve sokaklarda, panoları sırtlarına alıp yürüyecek. Ekranların içerisinde markaların reklamları dönecek. Taşıyıcılara günlük, 250 ile 300 lira arası ödeme yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
Çalışanların panoyu 5 saat taşımasını planladıklarını söyleyen gişrimciler; sigorta, güvenlik veya hava şartlarına uygunluk gibi konularda detaya girmediler ancak "Ürün özel bir işletim sistemine sahip. Dış ortamdaki sıcağa ve soğuğa karşı dayanıklı, özel pil yapısı sayesinde 7-8 saat kullanıma uygundur. Bunu 10-12 saate de çıkartabiliyoruz" diyerek şu bilgileri verdiler:
"Geliştirdiğimiz yazılımla cihazları uzaktan kontrol edebiliyoruz. Cihazın üzerine ekleyeceğimiz kamera sayesinde çantanın nerede olduğunu, taşıyıcının yürüyüp, yürümediğini, dış ortamdaki sese kadar, reklamveren kendisine gönderdiğimiz linkten ulaşabilecek. Ürünü farklı boyutlarda da geliştirmeyi düşünüyoruz, şu anda 6 kilo ağırlığında, ilk protatip 15 kiloydu. Çantalar hem yatay hem de dikey kullanılıyor."
Projeyle ilgili görüşü alınan İstanbul Gelişim Üniversitesi’nden Dr. Öğrt. Üyesi Özge Turhan ise projeyi herhangi bir veri ortaya koymadan Z kuşağının isteği olarak yorumladı ve şunları ifade etti:
"Sektörde her dakika yeni bir marka oluşuyor. Yeni ürünler çıkıyor, bu da pazarlamanın tutundurma işlevinde zorlukları beraberinde getiriyor. Markalar sektörde tutunmak için bilinirliliğe büyük önem veriyor. Atipik istihdam tipiyle gençler dünyayı da gezebilir. Z kuşağına yönelik yapılan çalışmalarda gençlerin esnek çalışmak ve dünya gezmek istediklerini görüyoruz. Proje, Türkiye’de globalleşmek isteyen markalar için çığır açacaktır. Dünyanın herhangi bir ülkesinde sokaklarda Türk markalarının böyle reklamının yapılması, bilinirliklerini artıracaktır. Pazarlamayı hayatımızın her alanına taşımış olacaklar."