Yemek molasında kitap okuduğu için işten çıkarılan motokurye açtığı davayı kazandı

İşten çıkartılan motokurye işçisi Eren Türko işyeri aleyhine açtığı davayı kazandı. 

İstanbul Kadıköy’de Dardenia Restaurant’da işten çıkarılan bir motokurye 2 yıldır ücretlerini alamadığı, mobbing ve baskıya uğradığı gerekçesiyle mücadele başlatmıştı.
 
Alacakları verilmeden işten çıkartılan, yemek molası saatinde kitap okuduğu için vardiya müdürünün baskısıyla karşılaştığını aktaran motokurye, molalarının defalarca ihlal edildiğini ve sadece kitap okuduğu için hem yemek kartından hem de maaşından kesinti yapıldığını söylemişti.

Öte yandan, konuşmak istediği şef tarafından fiziksel saldırıya varan bir muamele gördüğünü aktaran motokurye işçisi, kendisine ihbar tazminatını imzalaması yönünde baskı kurulduğunu ifade etmişti. 

İşyerine açtığı davayı kazandığını açıklayan işçi Eren Türko, başından geçenleri ve mahkeme sürecini soL ile paylaştı.

4 yıl süren davayı kazandığını vurgulayan motokurye işçisi şöyle konuştu:

"Ben Dardenia’da 2019 yılında çalışıyordum. Bu işyerinde çalışırken yemek molasında kitap okuduğum için birkaç defa uyarıldım. Daha sonra yemek molasında yemek yerken eline telefon alan sorumlu beni çekti ve bu durumu İnsan Kaynaklarına ileteceğini söyledi. Yemek kartından ve maaşından kesinti yapılacağını da ekledi. Sonra molamı ihlal etti ve birkaç hafta sonra da şefin rahatsız edici tavırları söz konusu oldu. Yine beni yemek molasında uyarmak istediler. Elindeki bardağı bana fırlatmaya yeltendi. Tartışma oldu ve iş de büyüdü".

DAVA DÖRT YIL SÜRDÜ

Yaşananlar sonrasında şube müdürünün gelip savunmasını almadan kendisini işten çıkarttığını söyleyen işçi, şöyle devam etti:

"İşime son verildi ve kulağıma da ‘sen yoluna git, şu ihbar tazminatını al, biz de işimize bakalım’ dendi. Açıklamaları bu kadar. Bende haksızlığa uğradığım için hak arayışına girdim diyebilirim."

Hak arayışı sürecinde çalıştığı işyeriyle davalık olduklarını söyleyen motokurye işçisi şunları söyledi:

"4 yıl sürdü dava. Bunun 2 yılı mahkemelere gidip gelerek geçti. Maaş vb. bakiyelere bakıldı, bunlar güncellendi. Hesaplamalar yapıldı. O sıradan şirketin göstermiş olduğu tanıklardan biri taraf değiştirerek benim lehime ifade verdi. İşin gidişatı değişti. Lehime ifade veren kişi yaşadığım haksızlıkları teker teker açıkladı. Daha sonra iş bilirkişiye gitti."

'KAYBEDECEKSİN DEDİLER, MÜCADELEMİ SÜRDÜRDÜM...'

Bu 4 yıllık süre zarfında üzerinde baskı kurulmaya çalışıldığını da ekleyen "Salgın sürecinin başlangıcından bu zamana kadar işçilere karşı ne suçlar işlediklerini biliyoruz. İşçilerin nasıl ve ne koşulda çalıştırıldığı, güvenlikleri vb. bunları birçok insan biliyor" dedi ve şöyle konuştu:

"Patron gelmedi zaten. Vekil olarak tayin ettiklerini göndermiş. Farklı farklı yüzler gördüm mahkemede. İstediklerini alamadıklarında değişti... İşçiyi yarı yolda bırakmaları, düzensizlik, mobbing uygulamaları, işçiyi köle olarak görmeleri... Önce yumuşak bir baskı uygulamaya kalktılar. Sonra ise ‘vazgeç, kaybedeceksin’ sözleri... Ama sonunda her şey netleşti. Öyle olması gerekiyordu zaten. ‘Acaba anlamsız bir cevapla karşılaşır mıyım?’ diye endişelenmedim değil ancak doğru karar oldu sonuçta. 4 yıl sürdü. Yanımda da pek kimse olmadı zaten. Mücadelemi de bırakmadım ama. Araştırıp sorgulayarak lehime doğru şeyleri söyleyecek insanları da bulmaya çalıştım bu süreçte".