Bir marşın gölgesinde…
Katar’da Dünya Kupası, tartışmaların gölgesinde demir aldı. Ülkede LGBTİ+’lar üzerindeki baskıya dikkat çekmek için bazı Avrupa ekiplerinin kaptanlarının sahaya “OneLove” pazubantlarıyla çıkmaları hâlinde FIFA’nın yaptırım uygulayacağını açıklaması üzerine ülke federasyonları geri adım attı. Yaşlı Kıta’nın temsilcileri bunu yaparken İranlı futbolcular ise, İngiltere’yle oynanacak grup karşılaşması öncesinde millî marşları çalınırken sessizliğe büründüler. Onlar her şeyi göze almış gibiydi. İlk işareti de kaptanları vermişti.
Karşılaşmadan önce yapılan basın toplantısında kaptan İhsan Hacısafi, İran’daki mevcut durum dolayısıyla halkının mutlu olmadığının altını çizdi. Kederli ailelere taziyelerini sunan 32 yaşındaki futbolcu, siyasi mesaj vermekten de çekinmiyordu.
Tribünlerde “Kadınlar, hayat, özgürlük” pankartları dikkat çekerken, kısa süreli “özgürlük” tezahüratının yapıldığı da dünya medyasına düşüyordu. İşte bu ahval ve şerait içinde İran, tıpkı 1998 Dünya Kupası’nda Amerika’ya karşı oynadığı gibi futbolun asla sadece futbol olmadığı bir maça çıktı. Kim bilir onların da turnuvadaki yazgısı hiç değişmiyordu.
Aslında turnuva öncesi oyuncular eleştiri oklarının hedefindeydi. İdman görüntülerinde hiçbir şey olmamış gibi gülen futbolcular, birçoklarını üzmüştü. Takım, onları eleştirenlere nazaran daha az siyasi farkındalığa sahip olsa da Bayer Leverkusen’de oynayan İran’ın yıldızlarından Serdar Azmoun, sosyal medya hesabından eylemcilere defalarca destek vermişti. Çıkan haberlere göre İran Spor ve Gençlik Bakanlığı, takımın teknik direktörü Carlos Queiroz’a, Azmoun’u Katar kadrosuna almamasını da tavsiye etmişti. Azmoun’un İngiltere karşısında ikinci devrede oyuna dahil olmasına bakılırsa Portekizli hoca, işverenini dinlememiş gibi gözüküyor. Futbolun beşiği karşısında pek varlık gösteremeyen İran bu maçta farklı mağlup olsa da belli ki Katar’daki serüvenleri daha çok ses getirecek.
İRAN BUNU HEP YAPIYOR
Onlar milyarların gözü önünde bu siyasi duruşa imza atarken, dünyanın birçok yerinde haber bile olmayan başka bir İran takımının akıbeti de merak ediliyor. İki hafta önce Kıtalararası Plaj Futbolu Şampiyonası’nda Brezilya’yı yenerek zafere ulaşan İranlı oyuncular, rejimin şimşeklerini üstüne çekmişti. Bu turnuvada dördüncü defa zafere ulaşan Asya ekibi de millî marşı söylememiş, kupa töreninde de aşırı bir sevinç göstermemişti. Finalde ülkesine şampiyonluğu getiren Said Piramun’un gol kutlamasında sembolik olarak saç kesme hareketini yapması, topraklarına verilmiş bir selamdı…
İran Millî Takımı demişken 2009’da oynanan bir karşılaşmayı hatırlatmamak da olmaz. O yıl olaylı geçen cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra sular bir türlü durulmamıştı. Ahmedinecad koltuğunu korumayı başarırken sokağa dökülen Musavi taraftarlarına müdahale kanlı olmuştu.
İşte o günlerde Dünya Kupası yolunda yapılan bir karşılaşma, manşetleri süslüyordu. Eleme grubunda Güney Kore deplasmanına çıkan İran Millî Takımı’nın altı futbolcusu, Musavi’ye desteklerini göstermek için sahaya bileklerinde yeşil bantla çıkmışlardı.
Mehdi Mahdavikia, Ali Karimi, Mohamad Nosrati, Javad Nekounam, Masoud Shojaei ve Hossein Kaebi, futbol sahalarında görülen sivil itaatsizlik eylemlerine yeni bir halka eklerken, üçünün devre arasında gelen “O bandı çıkar!” emrini dinlememesi ve şampiyona vizesi alamayan ülkede bitiş düdüğünden sonra düzenlenen gösterilerde bu futbolcuların fotoğraflarının sembolleşmesine neden olmuştu. Karşılaşmanın oynandığı Seul Dünya Kupası Stadyumu’na gelen yaklaşık 200 İranlı taraftar da Musavi'ye desteklerini, "Özgür İran", "Benim oyum nerede?" sloganları atarak göstermişlerdi.
İranlılar seslerini duyurmak adına kariyerlerini, geleceklerini, kim bilir belki de ailelerini bile tehlikeye atarken, muasır medeniyetler topluluğunun üyelerinin daha santra yapılmadan verileceği söylenen sarı kartlardan korkması düşündürücü... FIFA Başkanı Infantino, haftasonu “Bugün kendimi Katarlı hissediyorum. Arap hissediyorum. Afrikalı hissediyorum. Eşcinsel hissediyorum. Bugün kendimi göçmen bir işçi gibi hissediyorum” diyerek ayrımcılığa maruz kalmanın ne demek olduğunu bildiğini söyledi.
Avrupa göç politikası yüzünden ölen göçmen işçilerden de bahseden dünya futbolunun patronu, durum böyleyken Katar’a tepki gösteren Avrupalıları eleştiriyordu. Fakat Süleyman Demirel’in de dediği gibi “Dün dündü, bugün bugün”. Bu açıklama dünyada manşetleri süslerken, FIFA “OneLove” pazubantlarıyla sahaya çıkmayı yasakladı. Dün “eşcinsel olan” Infantino, bugün özüne döndü.
1968 Meksika Olimpiyat Oyunları’nda 200 metre seremonisinde siyah Amerika’nın öfkesini yumruklarını kaldırarak gösterdikleri için ömürboyu spordan men edilen atletler; “Bu benim savaşım” değil diyerek Vietnam’a gitmeyi reddettikten sonra unvanı elinden alınan, ringlere çıkması yasaklanan Muhammed Ali; yeryüzünün iki kutuplu dönemlerinde haksız bir şekilde altın madalyayı rakibesiyle paylaştığı için Sovyetler Birliği Millî Marşı çalarken kafasını eğerek Doğu Bloku’na meydan okuyan, bunun için bir daha yarışmasına izin verilmeyen Çekoslovak Vera Caslavska; Amerikan Millî Marşı sırasında diz çöktüğü için kariyeri bir manada biten Colin Kaepernick; askerî cuntaya karşı halkı sandığa çağıran yeşil sahaların biricik doktoru Socrates…Ve spor sahasında milyonlara umut veren daha niceleri…
Hepsi bugün birer ikon olarak görülüyor. İranlı futbolcuların sessiz çığlıkları kulakları sağır ederken Avrupalıların yaptırımlardan korkması da tarihin en hızlı unutulmak istenen Dünya Kupası’nın en unutulmaz olaylarından olacak. İranlı meslektaşlarından biraz cesaret alsalar keşke…