Gerçek hayatın Survivor’ları

Gerçek hayatın Survivor’ları
Evrensel bir kavram olan, hayatta kalan kavramını Türkiye’de, toplum olarak hiçbir durumda kullanmayız -survivor yarışmaları dışında-. Çok şaşırtıcı değil mi? Bizim ülkemizde ölümcül travmalardan kurtulan insanlar nasıl hayatta kalıyorlar acaba?

Meliha Yıldız


İsveçli televizyon yapımcısı Charlie Parsons’ın 1997’de, adalı burjuva bireyimiz Robinson Crouse’dan esinlenerek yarattığı Expedition Robinson programıyla, Survivor’ın temellerini atmadan önce, Survivor kavramını New York’lu psikanalist Dr. William Niederland, 1961 yılında Holokost’tan kurtulan insanlar için kullanmıştı.

Bir adada ya da bir kampta kapatılmanın ve hayatta kalmanın birbirinden farklı amaçları ve sonuçları olsa da hepsi aslında aynı şeyi temsil ediyordu; burjuvazinin yeni ihtiyaçları.

Survivor, Türkçesi hayatta kalan. Hayatta kalanlar, ölümcül bir olaydan sağ kurtulanlara denir. Dr. Niederland, Nazi kamplarından sağ kurtulan insanları incelediğinde durumlarını karakterize eden bir dizi semptom gözlemledi. Bu insanlar kamplardan kurtulmuşlardı, hayatlarını yeniden kurmuşlardı ama hayatlarına devam etmekte zorluk çekiyorlardı. Dr. Niederland bu semptomları ‘Hayatta Kalan Sendromu’ olarak tanımladı. Şiddetli kaygı, kronik depresyon, sosyal izolasyon ve geri çekilme, kimlik değişiklikleri, hafıza sorunları, psikotik bozukluklar, "yaşayan ölüye" benzeyen fiziksel görünüm, sık sık sağlık şikayetleri ve psikosomatik sorunlar.*

80’li yıllara gelindiğinde hayatta kalan kavramının kullanım alanı daha da genişletildi. Kanser, çocukluk çağı cinsel istismarı, intihar, afet gibi ağır travmatik deneyimi olan insanlar içinde kullanıldı. Holokost kurbanlarıyla, ölümcül travmalardan kurtulanların semptomları birbirine benziyordu.

Evrensel bir kavram olan, hayatta kalan kavramını Türkiye’de, toplum olarak hiçbir durumda kullanmayız -survivor yarışmaları dışında-. Çok şaşırtıcı değil mi? Bizim ülkemizde ölümcül travmalardan kurtulan insanlar nasıl hayatta kalıyorlar acaba? Nasıl destekliyoruz? Başlarına neler geliyor bu insanların?...

Özellikle Hayatta Kalanın, aynı zamanda kurban olduğu durumlarda, yani ortada bir failin olduğu; soykırım gibi, cinsel istismar gibi varlığının bile yok sayıldığı olaylarda kurbanların başına neler geliyor acaba?...

Çocuğun cinsel istismarında hayatta kalanların uzun vadede başına neler geliyor sonuçlarını sıralayayım. **

Psikolojik Etkileri

-Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Olayı geri dönüşler veya anılar aracılığıyla yeniden yaşamak

Samimiyet veya cinsel ilişkilerden kaçınma

Uyuşma, korku veya utanç gibi duygular

Olayla ilgili hafıza kaybı

Aşırı uyarılma, kolayca irkilme, uyku ve konsantrasyon güçlüğü

-Depresyon

Üzüntü veya boşluk duyguları

Öfke veya sinirlilik

Yaşam aktivitelerine karşı ilgi kaybı

Uyku bozuklukları, uykusuzluk veya çok fazla uyumak

Enerji eksikliği

İştah kaybı ve kilo kaybı

Aşırı yeme ve kilo alımı

Utanç, değersizlik ve düşük benlik saygısı

Anksiyete bozuklukları

İntihar düşüncesi veya intihar girişimleri

Panik veya tehlike duyguları

Sinirlilik veya huzursuzluk

Artan kalp atış hızı veya solunum

Fazla endişe

Uyku ve bilişsel sorunlar

Kişilerarası İlişkilerde Etkileri

Güven sorunları

Yakınlık korkusu

İstikrarsız ilişkiler

Yüksek boşanma oranları

Cinsel İşlev Bozukluğu

Yeniden mağduriyet

Fiziksel Etkileri

Kalp hastalığı

Kanser

Diyabet

Obezite

Cinsel yolla bulaşan hastalıklar

Genç hamilelik

Akciğer hastalığı

Kalp hastalığı

Karaciğer hastalığı

Böbrek yetmezliği

Felç

Diş problemleri

Sinir hasarı

HIV

Hepatit C

Cilt enfeksiyonu

Kardiyovasküler problemler

Gastrointestinal sorunlar

Nörolojik sorunlar

Hormonal dengesizlik

Genel popülasyona göre hayatta kalanların daha fazla yaşadığı sorunları sıraladım. Çok uzun ve sıkıcı bir liste değil mi? Hepsini okumadık belki. Ben çok okudum ama aklımda tutamıyorum ya da kabullenemiyorum. Ben farkında olmasamda bedenim ve ruhum bunların hepsini sekiz yaşımdan beri taşıyor. Lütfen listedekileri tek tek, hissederek tekrar okuyalım! Hayatta kalmanın ne demek olduğunu daha iyi anlayabilmemiz için.

* The survivors. The category of survivors and its selected forms/Jan Jankowski, Anna Awtuch, Beata Rusiecka

**Sonuçlar helpingsurvivors.org sitesinden alınmıştır.


Meliha Yıldız: 1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı, bu onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan Kutsal Tecrit’i 2021 yılında yazdı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor.

Öne Çıkanlar