Katar’da son dans

Katar’da son dans
Fransa Brezilya’dan 60 yıl sonra unvanını koruyabilen ilk ülke mi olacak; yoksa Arjantin Messi önderliğinde 36 senedir süren hasreti mi dindirecek?

ALİ MURAT HAMARAT


Nefesler tutuldu, pazar günkü final beklenmeye başladı. Bir tarafta Arjantin’in yarım ömürdür süren hasretini dindirip son dansında ilk kez kupayı kaldırmayı hedefleyen Lionel Messi, diğer yanda unvanını korumanın peşindeki Fransa’nın yıldızı Kylian Mbappé… Katar’daki turnuvada, onların sermayesinin devleştirdiği PSG’nin iki yıldızı karşı karşıya gelecek. Herhalde onlar için bundan iyisi Şam’da kayısı olsa gerek.

Geçmişe dönmeli, bu iki ülkenin çim sahalardaki buluşmalarını biraz irdelemeli…

Bugüne dek yapılan 12 maçın yarısını Tangocular kazanırken, Horozlar üç defa çimlerden mutlu sonuçla ayrıldı. Üç karşılaşmada da eşitlik bozulamadı. Bu randevuların sadece üçü Dünya Kupası’ndaydı. Diğerleri hazırlık müsabakasıydı…

“47 ayın sultanı”nda ilk buluşma, 1930’daydı. Uruguay’da düzenlenen ilk Dünya Kupası’nda Arjantin ile Fransa aynı grupta yer alıyordu. Güney Amerika temsilcisi komşusuna güle oynaya Carlos Gardel’in tangoları eşliğinde giderken, Avrupalılar uzun bir gemi yolculuğu sonrasında Montevideo’ya varabilmişti. Tarih eskiydi, uçaklar henüz gerçek bir alternatif değildi.

GEMİLERLE GELENLER

Sığır ticareti sayesinde kârun gibi zengin olan Uruguaylı diplomat Enrique Buero’nun verdiği destek sayesinde rüyalar gerçek olmuştu. Avrupa’dan kalkan bir gemi, tam yol ileri şampiyonaya gitmişti. Conte Verde (Yeşil Kont) olmasa, ilk Dünya Kupası 13 takımla oynanamayacak hattâ belki de planlandığı gibi yapılamayacaktı. İtalyan saraylarının görkemini yansıtan transatlantiğin o meşhur yolculuğunda kimler yoktu ki... Belçika, Fransa, Romanya ve Brezilya kafileleri, turnuvada görev alacak hakemler, kazanana verilecek kupa ve FIFA Başkanı Jules Rimet o gemiyle Uruguay'ın yolunu tutmuştu. Yolculardan Fransız Lucien Laurent, şampiyona tarihinin ilk golünü atsa da Avrupalıların turnuva mesaisi kısa sürmüştü. Conte Verde’de olmayan tek Yaşlı Kıta temsilcisi Yugoslavya da yarı finalde elenmişti.

İşte o geminin yolcularından Fransa, ilk maçında Meksika’yı rahat yendikten sonra karşısında Arjantin’i bulmuştu. Statüye göre grup liderleri yarı finale gidecekti. O yüzden her puan altın değerindeydi. 81. dakikada ağları bulan Luis Monti, Güney Amerikalılara galibiyeti getirmişti. Tangocular finale kadar rahat gitse de ilk şampiyon komşuları Uruguay olmuştu.

İlk Arjantin-Fransa maçının kahramanı Monti, ayrıca futbol tarihinde iki farklı takımla Dünya Kupası finalinde sahne alan tek oyuncu unvanını koruyor. Nasıl mı demeyin… Devir eskiydi, millî takım değiştirmek basitti. İtalya, yıllar önce gemilerle Güney Amerika’ya gönderdiklerinden işlerine yarayanları geri almıştı. Propagandası için her şeyi yapan Benito Mussolini, adeta dört Arjantinliyi kendi ülkesinde düzenlenecek turnuva için transfer etmişti. Monti dışında, Attilio Demaria, Raimundo Orsi ve Enrico Guiata da 1934’te İtalya kadrosunda yer almıştı.

Yıllarca Juventus’ta forma giyen Monti, 1930’da yapamadığını 1934’te başarmış ve Dünya Kupası’nı kaldırmıştı. Tesadüf bu ya finalde gollerden biri de yine kendisi gibi gemiyle geri dönenlerden Orsi’den gelmişti.

İki ayrı milli takım formasıyla Dünya Kupası finali oynayan tek oyuncu olan Luis Monti. 1930 Dünya Kupası’nda Arjantin Fransa’yı tek golle geçerken, ağları Monti havalandırmıştı.

ARJANTİN’DE ÖLÜMCÜL TANGO

1978 Dünya Kupası Arjantin’deydi. Askeri cunta tıpkı yıllar önce Mussolini gibi zafer istiyordu. Fakat ilk grup aşaması onlar için zor geçiyordu. 6 Haziran’daki randevunun sonucu, bir manada turnuvanın kaderini çizmişti. İlk maçlarda İtalya Fransa’yı, Arjantin de zayıf halka Macaristan’ı yenmişti.

Kaptan Daniel Passarella’nın penaltısıyla öne geçen Tangocular, gencecik Michel Platini’ye engel olamamıştı. Leopoldo Luque’nin ceza sahası dışından attığı güzel gol, ev sahibini gruptan çıkarmıştı. Son maçta İtalya’ya boyun eğen Arjantin Rosario’ya taşınmış; 6-0’lık Peru galibiyeti de orada alınmıştı. Ev sahibinin finale çıkabilmesi için rakibine en az dört fark atması gerekiyordu. O müsabakada yarım düzine gol yiyen Perulu Ramon Quiroga, Arjantin’de doğmuştu. O gün soyunma odasını ziyaret eden cuntanın başı Jorge Rafael Videla istediğini almıştı. Tevatüre göre Henry Kissinger da yanındaydı…

Fransa eğer grupta Arjantin’i yenebilseydi, tarihin en tartışmalı turnuvalarından birinde cunta istediğini alamayacaktı. Kim bilir maç berabere bitse, ev sahibinin İtalya’yla yaptıkları grubun son karşılaşması hiç unutulmayacaktı. Fakat Horozlar’ı yenen Tangocular, bir şekilde finale çıktıkları şampiyonada Hollanda’yı uzatmalarda devirerek taçlanmıştı.

KAZAN’DA GOL SAĞANAĞI

2018 Dünya Kupası’nda devler bu sefer son 16’da buluşuyordu. Gol sağanağında açılışı penaltıdan Antoine Griezman yapmıştı. Mbappé’yi ancak yaka paça indirebilen Marcos Rojo o kadar net bir faul yapmıştı ki pozisyon Arjantin’de bile tartışılmamıştı. İlk yarının sonlarında Angel Di Maria ceza sahası dışından şiir yazıyor, soyunma odasına taraflar eşitlikle gidiyordu.

Arjantin ile Fransa en son 2018 Dünya Kupası’nda kozlarını paylaşmıştı. O maçın skorbordu…

İkinci devrenin başında Güney Amerikalılar öndeydi. Messi’nin vuruşu Gabriel Mercado’dan sekip ağlarla buluşmuştu. Benjamin Pavard, Di Maria’ya nazire yapınca tabela eşitlenmişti. Sonra sahada Mbappé rüzgârı esiyor, delikanlı attığı iki golle skoru perçinliyordu. Uzatmalarda Messi’nin ortasına Sergio Agüero kafayı yapışırsa da Kazan’da Fransa kazanıyor, Horozlar turnuvanın sonunda da Hırvatistan’ı devirerek taçlanıyordu.

Devler, Lusail’de tarihlerinin 13. randevusuna, Dünya Kupası’ndaki 4. maçlarına çıkacak. Kazan’daki son kapışmada Mbappé iki gol atarken, Messi iki asist yapmıştı. Bakalım finaldeki son tango nasıl sonuçlanacak; Fransa Brezilya’dan 60 yıl sonra unvanını koruyabilen ilk ülke mi olacak; yoksa Arjantin Messi önderliğinde 36 senedir süren hasreti mi dindirecek?

Dört yıl önce Dünya Kupası’nda oynanan son randevuyu Fransa, 4-3’lük skorla kazanmıştı. Maçtan sonra Mbappe, Messi’yi teselli ederken…

Ali Murat Hamarat: Spor tarihçisi, spor yazarı. BirGün gazetesi yazarı. İstanbul Üniversitesi'nde hukuk okuyup bir dönem asistanlık yaptıktan sonra gazeteciliğe Taraf'ta başladı. Eurosport'un internet sitesinde genel yayın yönetmenliği yaptı. Radyo ve televizyona programlar hazırladı. 2017'den beri tarih Dergisi'nde yayın kurulu üyesi.

Öne Çıkanlar