Miyop erkeklerin güçlü kadın korkusu
Erkekler güçlü kadınlardan neden korkar? Neden kendisine tehdit olarak görür? Bu korku kadına yönelik şiddete nasıl dönüşür? Güçlü kadından kastım daha çok “özgür kadın”, kırılganlığından dolayı güçlenmek zorunda kalmış “benim kimseye ihtiyacım yok, yalnızlığımla mutluyum” diyen kadınlar değil. Güçlü kadından kastettiğim sonuna kadar kendi arzu ve isteklerinin peşinden giden özgür kadındır.
Erkeklerin güçlü kadın korkusunun en görünür olduğu yer çalışma yaşamı. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki kadınlar kariyerlerinde yükseldikçe boşanma oranları artıyor. Stockholm Üniversitesi’nde Ekonomi Profesörü Johanna Rickne; 100 ve daha fazla çalışanı olan özel şirketlerdeki kadın ve erkeklerin yaşamlarını incelediği çalışmasında, evli kadınların, erkek meslektaşlarına kıyasla CEO seviyesine yükseldikten üç yıl sonra boşanma olasılığının iki kat daha fazla olduğunu ortaya koydu. Yine kamu sektöründe, bir seçimden sonra terfi eden kadın belediye başkanları ve parlamenterlerin, eşlerinden ayrılma ihtimallerinin erkeklere göre iki kat fazla olduğu sonucuna ulaştı.
KORKUNUN KAYNAĞI
Günlük yaşamda pek görünür olmayan; partner ilişkilerinde, iş ilişkilerinde hatta kadın arkadaş ilişkilerinde karşılaştığımız güçlü kadın korkusunun temelinde yatan sebepler neler?
Fromm’a göre bu korkunun sebebi ataerkil kültürdü. Geleneksel cinsiyet rolleri içinde erkeklerden; baskın, rekabetçi ve kontrol sahibi olmaları, kadınlardan ise pasif, birleştirici ve itaatkar olmaları bekleniyordu. Kadınlar kendilerine biçilen bu role meydan okuduklarında ise erkekler bunu kendilerine yapılan bir tehdit olarak algılıyorlardı.
Jung’a göre ise kadın korkusu erkeklerin kendi içlerindeki dişil yöne duydukları korkuydu. Biyolojik olarak da erkeklerde de kadınlık hormonları bulunuyordu. Erkeğin kadınla yakınlaşması kendi içindeki kadınla yakınlaşmasına sebep oluyordu. Ama geleneksel yapı bunu reddetme üzerine kuruluydu. Geleneksel yapıya göre kadınlık zayıflığı temsil eder.
Freud ise daha çok erkeğin anneyle kurduğu bağ üzerinde durdu. Her ne kadar feminist psikoloji Freud’u cinsiyetçi olarak eleştirip, erkeklerin psikolojik sorunlarını kadınlara yüklemekle eleştirse de…
Freud aşırı baskıcı ve kontrolcü anneyle bağ kurmuş olan erkeğin kadınlarla yakınlaşmaktan korktuğunu belirtir. Kadın onun için, aşırı baskı ve kontrolü temsil eder. Genel olarak kadının güçlenmesi korkusu erkeğin kontrolü kaybettiği, kendini yetersiz hissettiği, ayrıcalıklarını kaybettiği bir yerdir. Kimi zaman kontrolü tekrar kazanmak içinde şiddete başvurur.
ERKEĞİN ÖZGÜRLÜĞÜ KADININ ÖZGÜRLÜĞÜNDEN GEÇİYOR
Ataerkil dünyanın sadece kadınlar değil bütün cinsiyetler için artık yaşanamaz bir yer olduğu, dişil enerjinin dünyayı daha iyi bir yer haline getireceği kesin. Yakın zamanda İran’daki kadınların öncülük ettiği eylemlerde bunu görüyoruz. Kadınların gücü, özgürlük mücadelesi bütün toplumun önünü açmıştır. İranlı kadınlar saçlarını açarken erkekler de şort giyerek onları desteklediler. İranlı erkekler bunu kadınlar için özgürlük mücadelesini desteklemek için yapmadılar; kendi özgürlüklerinin kadının özgürlüğünden geçtiğini bildikleri için yaptılar. İran’daki kadınlar bütün dünyadan destek gördü. Dişil enerjinin dünyayı daha iyi bir yer haline getireceğini bütün dünya biliyoruz artık. Yapmamız gereken eril bakışımızla yüzleşip, özgürlüğümüzün önünde engel olan kadınlar üzerindeki kontrolden ve ayrıcalıklarımızdan vazgeçmemiz.
Meliha Yıldız: 1975’te, cinsel istismar da dâhil birçok ihmal ve olumsuzluğun yaşandığı bir evde doğdu. Kırk dört yaşına geldiğinde, bir video-röportajla yaşadığı cinsel istismarı anlattı, bu onun için mağdurluktan aktivistliğe giden yolculuğun başlangıcı oldu. Türkiye’de, aile içi cinsel istismarın “mağdur” tarafından anlatıldığı ilk kitap olan Kutsal Tecrit’i 2021 yılında yazdı. Çocuğun cinsel istismarıyla ilgili yaptığı çalışmaları https://melihayildiz.org/ sitesinde paylaşmaya devam ediyor.